D Vitamini etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
D Vitamini etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Aralık 2018 Çarşamba

22:30


Sonbahar şeysi yapacaktık daha; ne ara kapıya dayandı kış?!!

Nasıl yapacaktım zati?! Menopoz semptomları öyle bir hortladı ki! Dinmeyen göğüs ağrıları, nefes almamı zorlayan şişkinlik, rahatsız edici o yanma, koltuktan kaldırmayan yorgunluk, ateş basmaları, uykusuzluk. Bir de sinir var tabi. 

Günlerdir doğru dürüst uyku girmemiş gözüme. Göğüs sızıları doruk noktasında; koparıp atasım var! Dayanamıyorum! Her şeyi denedim geçmiyor bir türlü. Ağrı kesiciler işe yaramıyor! Anti-depresanlar, sakinleştiriciler... Yok! Uyuşmak için yemeklere veriyorum kendimi; yok! İçki; yok! 
Bir saniye dinse, bir saniyecik rahatlayabilsem! 
Tahammülüm kalmadı! 
Yok!
Çıldıracağım! 
Öyle ki, o deli trafikte zıvanadan çıkmışım, "Tamam" dedim, "Katlanamıyorum artık! Ölsem mi? Bu sıkıntılar başka türlü geçmeyecek."!!!! 

Gerçek mi, şaka mıydı bu aklımdan geçenler?!!!

...


"Allah'ım, yardım et!"

Eve nasıl geldim, ne ara aklıma OSHO'nun "Beden ve Zihni Dengelemek" kitabındaki meditasyonu geldi, hatırlamıyorum.
44 dakikalık meditasyonu sabaha kadar kaç kez tekrarladım bilmiyorum.
Gözümde yaşlar, sızmışım.

Uyandığımda...
Geçmişti!
Evet vallahi geçmişti!
Sızlamalar yoktu!
Allah'ım yardım etmişti!
Mucize gerçekleşmişti!
Öyle derin, öyle sakin, öyle huzur dolu bir nefesti ki o! 
O sabah...
Yeniden yaşama dönmüştüm.

Çok şükür.
Çok şükür.
Çok şükür.






"Önce bedenine iyi bakması gerektiğini idrak ediyor. Çünkü bedenimiz bu dünyayla irtibat kurabildiğimiz, deneyimlerimizi yaratabildiğimiz, bu yaşamımızda sahip olduğumuz en kutsal varlığımız ve tek gerçek evimiz. Mutluluk hali ilk olarak bedenimizdeki dengeden başlıyor. Eğer bedeninde denge yoksa potansiyellerimizi keşfetmemiz ve kullanmamız da güçleşiyor. Kişi bedenine iyi bakmanın sadece sağlıklı beslenmeyle mümkün olmadığını, beslenmenin yanı sıra başka bir dizi gerekliliği de içinde barındırdığını fark ediyor. Bu idrakla bedene iyi bakma halinin sadece iradeye bağlı bir disiplinle sürdürülebilir olamayacağını anlayarak, yaşamına farkındalığı artırıcı egzersizleri eklemeye başlıyor. Çünkü ancak farkındalık hali yükseldikçe kişi irade kulanmaya gerek kalmadan, bedeni için bilinçli seçimler yapabilme yetisini kazanmaya başlayabilir."
- Ebru Şinik, "Genleriniz Kaderiniz Değildir" kitabından


Ben dengemi de, öz benliğimi de kaybetmişim!






Sonra hızlıca sayfalarını çevirdim kitabın; "Günlük Rutinler"'in ilk adımı olarak "Uyku" diyor, "Biyolojik ritim" diyor.
"Yani güneş doğarken doğanın uyanmasıyla güne başlamak ve güneş battıktan birkaç saat sonra ortalama 22:30-23:00 civarı uyumak için yatağa girmek en sağlıklısı. Çünkü bedenin kendini hem fizyolojik hem de zihinsel seviyede yenilediği, toksinleri tahliye ettiği, hücresel yenilenmeyi gerçekleştirdiği saatler 22:30-04:00 aralığındadır."
"Buna göre yaklaşık 22:30-02:00 saatleri aralığında fiziksel bedendeki detoks işlemleri gerçekleşirken, 02:00-04:00 aralığında da zihinsel detoks süreci gerçekleşmektedir." 

Yaaaaa; nasıl da kopmuşum bu bedenin kendi olağanüstü döngüsünden?! Halbuki, vakti zamanında 2 yazımdan biri uyku üzerine. Hep günlük rutinlerim var; 22:30'da uykuya dalınan şahane zayıflama programlarım! O uyku ritüelleri hele kış dedim mi, en başa oturuvermiş bende de.
Şu en etkilendiklerimi şuraya not edeyim. Ritimden koptukça göz atayım. 

  • Pembe Rüyalar (Yazı için buraya tıkla!)
  • Zayıflatan Güzellik Uykusu (Yazı için buraya tıkla!)
  • Kış Günü Zayıflamanın Yolu (Yazı için buraya tıkla!)
  • 10 Adımda Kış Günü Zayıflamanın Formülü (Yazı için buraya tıkla!)
  • Yeni Yıla 10 kala EN HIZLISIndan Zayıflama Programı (Yazı için buraya tıkla!)

Ve şimdi, okudukça anlıyorum, o 2 yıllık vegan hayatımdan sonra bir anda başlayan, milletin önündeki yumurtalara göz dikip, hatta saldırma, gece gündüz deniz mahsülleri aşerme hallerimi. Büyük ihtimal D vitamini de Serotonin de diplerde. Hem kışın gelmesi hem de menopoz dolayısı ile bunlara ihtiyacım da şiddetle arttı demek ki. Üzülerek, buruk, ama maalesef, başka türlü doymuyorum da şu ara. O derin meditasyonlar, içimde içgüdüsel bunları uyandırdı belki de. En azından hayvan refahına özen gösteren üreticilerden veya gözümle serbest gezdiğini gördüğüm köyden alayım yumurtaları. Nasıl bir açlıksa, günde 10 tane yiyesim var.

Omega 3'üm de yerlerde. Besin destekleri de almayalı çoooook uzun zaman oldu. Dur ben onları da bir düzenleyeyim.

Günlük rutinlerimi takip ettiğim, hem her birini hatırlatan hem de onlara uyma motivasyonu sağlayan şu tablolar da süper işe yarıyordu. Today diye bir app gözüme çalmıştı. Ben onu bir deneyeyim. Dilediğim fotoğrafla yaratacağım rutinlere check-list havasında yeni motivasyon eğlencem olmaya aday sanki.

Elbette kafamda saat 22:30'da yatmak ile ilgili sürüsüne soru işareti var. Geçen ofisten çıktığım saat zati 22:30'du. Yılbaşı partileri de başlayacak yakındır. Her akşam bir yerlerde, saat 22:30 itibari ile takılmacalar. Kızlarla yıl kapanış geceleri olacak illa. E yılbaşı gecesi eğlencesinin kendisi zaten 22:30'da başlar. 
Yani nasıl olacaksa???

Ama yine eski yazılarımdan fark ettim ki, "yaptığım kadarı" bile yanıma hep kar. Bir gün yatamadıysam 22:30'da, ertesi gün denemişim hep mesela. Olmadı bir ertesi gün. Motto: HİÇ YOKTAN İYİDİR!
Şimdi Pazartesi gününü tamamlayamıyorsam, geçiyor gidiyor bütün hafta. Tutturmuşum, "ya hep ya hiç" saçmalığını; hiçbir zaman hiçbir şey başlamıyor; balık hep yan, hep yatıyor! Yatıyor da, uyumuyor da!!! Hayır uyu hiç olmazsa?! O da yok!!!
Dedim ya, denge gitmiş!!!
Kafa da gitmiş olabilir mi acaba?!!! Eski yazılarımı okudukça feci şüphelerdeyim!!!!





Şu su içmek üzerinde de hep çok durmuşum. 3 litre konusu pek mühim. Yine bir app vardı. İşte şu: Water Buddy. Reklamlar dönüyor içinde, ücretsiz oluşundan ya, ama hatırlatmalar süper.

Bir de yemek günlüğü meselesi var. Instagram hesabının asıl amacı tam da buydu da, artık mekanizması farklı çalışıyor. Her bir yediğimi düzenleyip koymaya da zamanım olamıyor. Fotoğrafları çektiğimle kalıyorum. Ama destek ve motivasyon için post etmek de şart. Geçen, o gün tüm yediklerimi bir arada, tek bir sayfada görmemi sağlayan bir app bulmuştum: SEE HOW YOU EAT. Akşam eve gelince, daha fazla da bir şey yemeyeyim diye de, çektiğim bütün fotoğrafları incelesem şöyle. "Ne şahane öğünler yapmışım kendime bugün!" gururunu yaşasam. Sonra da olduğu gibi story'ye yüklesem. Olduğu gibi ama; ne yediysem, eksiksiz, hepsini!
Bence denemeye değer.

Yaw kaptırmışken, çoktandır düşündüğüm "Tibet Gençlik Pınarı, 5 ayin"'e de başlayıvereyim. Dengemi, döngümü şahanesiyle yerine getirir, düzeltir derim.

Gökcan Gökmen'in videosunu buldum. Nasıl tatlı anlatmış, hem de her bir detaylarıyla.






22:30'da yatacağım ya, 06:30'da da uyanıp, sabahları meditasyon ve Pranayama'larımdan sonra 3 ile başladığım ve her hafta 3'ün katları tekrarlarda arttırarak devam eder iken rutinime, yeniden dengede girerim yepyeni yıla be!


Yaw çene çene çene! Bi' uyutmadınız adamı!! 😜 
Saat 22:30'u oldu. mu?!
Benim uyumam gerek!
Çekilin.


Tatlı rüyalaaaarrr... 😊😴







10 Kasım 2014 Pazartesi

10 Adımda Kış Günü Zayıflamanın Formülü


Sürekli açım. Kurt var içimde resmen. Bir değil, bir sürü; kurt sürüsü!
O kadar acıkıyorum ki, yemezsem, şekerim düşüyor, elim ayağım titriyor, bayılacak gibi oluyorum. Başıma ağrılar giriyor. Hipoglisemi yeniden hortladı sanki.
Sağlıklı beslenmeye vereyim bolca kendimi diyorum ama gözüm karbonhidrattan başka bir şey görmüyor ki. Bir kazan dolusu Spaghetti yapasım ve sosu üzerine dökerken kendimi de içine bırakasım var. Hayır, yapmadım değil; hem de gece gece!





Kurtlar makarna mı seviyor? Anlamadım ki?!!!!!




Olağanüstü çabalarla tüm bu yeme ataklarına dayandım ve o gün mide gurultuları içinde bitap düştüm, bayıldım, uyudum kaldım diyelim. Yine olmuyor ve kilo gittikçe artıyooooooorrrrrrr...


İMDAAAAAAATTTTTTTT!!!







Tamam! Sakin! Derin nefes! Ommmmmm...

Kış çok erken geldi bu sene! Ya da bana öyle geldi. Soğuk!
Saatler kış uygulamasına da döndü! İşten çıkışta gün ışığı hikaye oldu artık. Geçen hafta, hava gündüzleri de kapkaraydı zaten. E, göz güneşi görmeyince fırladı bizim melatonin. Kurt gibi aç olmanın sebebi bu yüzden!

Düşük seviyede güneş ışığıyla oluşan "kış hüznü", "D Vitamini Devrimi" kitabının yazarı Dr. Soram Khasla anlatımıyla, depresyona, kaygı, hipotiroidizm, hipoglisemi, monomükleoz, viral enfeksiyonlar gibi hastalıklara ve aşırı yeme bozukluğuna sebep oluyor.

Bir de yağmurdur, çamurdur, soğuktur eklenince, yani yazın bize verdiği o sere serpe olamama durum hali ile, serotonin tamamen diplerde. Çılgın karbonhidrat ataklarının hepsinin sebebi bundan.

D Vitamin'i eksikliği dolayısıyla doruklarda. Aynı sağlıklı beslenmene de devam etsen, yağların bedene tutunup kalma ve çoğalma sebebi bu "D"'sizlikten.

Bir de üzerine kış uyuşukluğu da eklenince...

De, "Adım atmaya halim yok", yemek yemeye halin var yani!!!




Bu gidişata dur demenin zamanı çoktan geldi!



1. Uyku:
Kış günü insanoğlunun daha fazla uykuya ihtiyacı falan yoktur, bu doğrudur. Amma ve lakin, 23:00 öncesi uykuya dalmış olmak ve o 8 saatlik günlük uykuyu almak, her şeyler ile baş etmek için daha da elzem şimdi. "Çıtır Oluyorum" rutini gerçekten işe yarıyor. Bir de uyku günlüğü tutmaya başladım, Sleep Cycle App ile. Ve alarmı, tam da uykunun hafif olduğu saniyelerde çalıyor, kolayca uyanıyorsun.


2. Sabah Güneşi:
Uyanır uyanmaz, çıkar kafayı camdan balkondan dışarı. Beyne "uyandım ben, durdur şu melatonini" demenin en şahane yolu, göze ve tene gün ışığının değmesi. Güneş ışınıyla direk temas kurmak gerekiyor, arada saydam cam bile işi bozuyor. Da, kış günü, hem de sabah sabah bul bulabilirsen o yaşam kaynağı, güneşi. Sahtesi ile beyni kandırmacalara girişmek lazım gelir. Güçlü gün ışığı ampulleri bu işe yardımcı olur.
Limonlu suyu mutlaka içmeli; beyni de bedeni de şahanesiyle uyandırır. Kafeinden bile daha etkilidir. Soğuk kış günlerinde ılık hatta biraz daha sıcak suya taze limon sıkmak, beden ısısını da normale yükseltir. 
Üzerine bir de "İncelten" cinsten Sabah Yogası ile oksijeni tüm bedene aldık mı, güneş tüm hücrelere ulaşır, bedene güneş doğar böylece.

3. D Vitamini:
Güneş ışığı olmayınca, D Vitamini de yok anlamına geliyor. Araştırdıkça öğrendim ki, "Kış günü Zayıflamanın Yolu" yazımda sıraladığım D Vitamini zengini yiyecekler, günlük ihtiyacımızı almaya yetmezmiş. "Günde 200 yumurta yiyemeyeceğimize göre, sadece besinlerle D Vitamini ihtiyacını karşılamamız imkansız." der Prof. Dr. Osman Müftüoğlu ve ekler "Tatil boyunca 20 gün güneşlendiniz diyelim, toplam 100,000 ünite D Vitamini rezervi ile eve dönüyorsunuz. Günde 5,000 üniteden ayda ortalama 150,000 üniteye ihtiyacınız olduğuna göre, bu stok çok kısa sürede tükenecektir." Yani kış günü D Vitamini desteği almak şart demek ki.

 


4. Balık Yağı:
Sadece "Mutluluğun förmülü" için değil D Vitamininin çözünmesi için de mutlaka Balık Yağından destek almak lazım gelir.

5. Sıcak Tut Kendini:
Soğuk kış şartları gerçekten insanı rahatsız edecek kadar moral bozabiliyor. Dışarı çıkasın gelmiyor, hareket bile edesin olmuyor.
Öncelikle sıcak tutacak giyecekleri tercih etmek iyi bir çözüm. Marks&Spencer'dan aldığım Thermal atlet ve çoraplar şahane işe yarıyor. Nike Dry-FIT Wool serisi de soğuk günlerde yürüyüşler için süper.
Acı pul biber, taze zencefil, tarçın, badem ve ceviz gibi bedeni içten ısıtan yiyeceklerden de yararlanmalı.
Kış deyince çorba en başta gelir elbette. De, unu ve pirinci katmasalar keşke. Zira, bu zehirli karbonhidratlar, beden ısısını da düşürür ve morali de bozarmış ya!


 

 
6. Su:
Kışın en eksik kalan şey de bu. İçmiyoruz. Üşüyeceğini düşündüğünden belki ya da susamadığından. Ama, "susamak" denen ihtiyacı artık biz insanoğlu algılamıyoruz ki! Zorlamak ve zorlamak lazım gelir su içmeyi. Üşüyorsan da ılık iç, içini de ısıtır. Yok illa, kış psikolojisinden dolayı çay kahveye dadanıyorsan da Alkali damlası kullan yani. Tarçın çubuğu, limon da yakışır hani. Sıcak suya taze zencefil ve limon da güzel olur sanki!

7. Serotonin:
Sadece mutluluk değil, canlılık, zindelik ve enerji veren, serotonine ihtiyaç var. Serotonin yükselten yiyecekleri sıraladığım ""İmdat PMS"'ye Son!" yazıma, akşam işten çıkmadan serotonin yüksek protein öğünü de eklemek çok önemli.

8. Aktif Ol:
Akşamları yürüyüşler tamamen kaldı. Karanlıkta insanın yürüyüş yapası gelmiyor. Bir tedirginlik oluyor illa. Yağmr çamur da eklenince öğle yemeğinden sonraki mini yürüyüşler de kalıyor, gün içinde atılan adım sayısı 2,000'i aşmıyor. Bahanemiz çok yani. Gazelle Freestyle'ın var şeker, çıkar kur salona; hatta tam ortasına. Ayrıca, çat kapı gelen misafirin de olsa, ne olacak yani. Çay kahve çekirdek yerine, birlikte güzelce yürünür işte. Olmuşken tam olsun; yoga matını da sereyim şöyle Gazelle'in yanına. Buyurunuz size özel Gym Merkezi.
Hem sen artık gün içinde aktifleşsen fena olmayacak. Dış fırçalarken toto hareketleri, trafikte kol çalışmaları, merdivenlerin hepsi senin, ofis sandalyesi bir karın kası yapma yeri. İşte şu!

9. Hedef Belirle:
Anlaşıldı, Sahilde Yapılacak Harekeler hiç bir işe yaramıyor kış günü. E malum yaz çok uzak. Şimdilik!!! Hem bir de buz gibidir şimdi deniz. Brrrrrrrr...
Bu kış, diyorum, bir deri pantolon yakışır hani. Di mi?



Şu tür fotoğraflar da çekeriz yani:
 


Yılbaşına da kalmış 50 gün ki. De haydi! ;-)


10. Takipte Kal:
Hedefin tamam. Yapılacaklar belirlendi. Kendini takibe almazsan, gün be gün, unutur gidersin hepsini. Haftalık takvimler ve tablolar üzerinde gelişimini takip etmek, kendine "afferin"'ler vermek odaklanmanın en büyük yardımcısı. Başarı da, o odaklanmanın neticesi.


 

2015'e girerim, ışıltılar içinde, deri deri! :-)






24 Mayıs 2014 Cumartesi

İNCECİK olmanın 11 ALTIN kuralı!




Ah be ablacım (yukarıdaki hatuna söylüyorum), pek haklısın! "Ne gerek, Yaz Geliyor paniklerine! Tüm yılı, Yaz Sezonuna çevir, sağlıkla kendine!" diyorsun, da, ruh sağlığımız gitti, bedeni düşünen mi var!!! Neyse...


Ama bu SON! Yetti artık! Şu MUTLU olacağım bedene kavuşayım! Hem de, ömürlük olsun!


Bu da, SON kilo takvimim olsun!







Ve aslında, İNCECİK olmanın yolu, o kadar basit ki:
  1. O "10 Gerçek"'i asla aklından çıkarma! Detaylar için tıkla!
  2. BeslenBolca ve Sağlıkla!:
    1. Pembe GI'lardan şaşma! Detaylar için tıkla!
    2. Sağlıklı Proteinleri unutma! Detaylar için tıkla!
    3. Zeytinler, Zeytinyağı ve Balık Yağısız asla kalma! Detaylar için tıkla!
    4. D Vitamini'ni arttıran hallere gir! Detaylar için tıkla!
    5. Serotonin'i her daim yüksek tut! Detaylar için tıkla!
    6. Meyve'yi aç karnına ve en geç 14:00'e kadar lüplet!
  3. İncelik, Akşam Yemeği'nin saatinde! Detaylar için tıkla!
  4. Su Hayattır! Detaylar için tıkla!
  5. Sakın ola nefessiz kalma! Detaylar için tıkla
  6. Egzersizi abartma! Detaylar için tıkla!
  7. Hareketin en etkilisi, sabah sabah yapılandır! Detaylar için tıkla!
  8. Ve en şahanesi Yogaİncelten Yoga için tıkla!
  9. Yürü! Her fırsatta! Günde toplamda 10,000 adım ala! Detaylar için tıkla!
  10. Uyku, kilit nokta! Onsuz, sakın güne başlama! Detaylar için tıkla!
  11. Bakımları da hafife alma! İnceltici bakımlar için tıkla!









23 Kasım 2013 Cumartesi

Kış Günü Zayıflamanın Yolu

Tam da dün akşam, kış ve metabolizma araştırması yaparken, aslında soğukta vücut ısınmak için daha da fazla çalışıyormuş’u öğrenip, "e o zaman neden takılıp kaldım ben bu 53'lü kilolaraaaaaaaaaaaa????????" cinnet anımda, Didocuğum'la kız sohbetinden kalma Lay's Klasik'i, çoktandır boş olan abur cubur dolabından nasıl aldım da lüplettim, bilmiyorum. Tek hatırladığım, biten poşeti, ellerimin arasında tüm hırsımla buruşturup, sinirle çöpe atışım. E, o bir kutu %100 Malt da gitmiş ya arada…
Erkenden zıbarıp yattım.

Sabah, tartı da farklı bir şey görmeyeceğimi kanıtlama burukluğu…

Instagram’la moral bulayım… Can dostlarımın şahane Günaydın fotoğraflarıyla, kendime geldim.

Ben bir ölçülsem mi acaba? Olur ya?

Vallahi de billahi de 67 cm! Ama bu?

La la laaaa.. Lalallallllaaaaaaaa… YUPİİİİ YUPİİİİİ YUPİİİİİİİİİİİİİİİİİ…

Yahu, zaten, bir sıkılaşmadır, bir her kasla en ufak harekette merhabalaşmaktır, daha bir dik durmalardır oluyordu #BikiniylePlankYapıyorum ‘a başlayalı! Kiloda gram oynamasa da DARALMIŞIM en şahanesinden işte… Rekor günlerine geri dönülmüş! Mutluluk Dansı yapılsın!!!!






Bu arada, kışın kilo almanın asıl olayı, soğuk değil, yetersiz gün ışığından kaynaklanıyormuş. Gün ışığının, meğer insan üzerinde müthiş derecede önemi varmış. Gün ışığını yeterince yakalayamayan beden, kortizol, serotonin ve melatonin seviyelerini koruyamıyor ve D Vitamin’i üretemiyormuş.

Gün ışığı olmayınca, kortizol fırlayıp “Amman sakın yağ yakma, tehlike var!” mesajı gönderiyor, kilo vermeyi neredeyse imkansız hale getiriyor. Serotonin düşüyor, mutluluk zararlı karbonhidratlarda aranıyor! Melatonin gereğinden fazla üretiliyor, sürekli bir bitkinlik hissiyatına sokuyor.


O halde, napıyoruz:
  1. Kortizol'a karşı uykumuzu düzene sokuyoruz. Biraz daha erken, saat 23:00 gibi yatarak, günlük 8 saatlik uykumuzu mutlaka almaya çalışıyoruz.
  2. "Ey melatonin, artık dur!" mesajını beyne yollamak için, uyanır uyanmaz kendimizi cama veya balkona atıyoruz.
  3. Omega-3'ü arttırıyoruz.
  4. Yanı başımızdan sağlıklı atıştırmalıkları eksik etmiyoruz.
  5. Kar da, kış da, yağmur da, çamur da olsa, açıkhava yürüyüşlerimizi eksik etmiyouz. Zira, bulutlu havalarda bile yarım saatlik açıkhavada aerobik egzersiz, serotonin seviyesini tedavi edici hale getiriyor. Bu etki, kapalı mekanda 2.5 saatlik aerobik egzersizle ancak yakalanabiliyor.


D Vitamini yağ hücrelerini metabolik olarak aktif hale getirip, özellikle de bel ve karın bölgesi yağlarının yakılmasını sağlıyormuş, Dr. Öz’ün (www.doctoroz.com) Women’s Health Dergisi’nin çıkardığı The Vitamin D Diet kitabının tanıtıldığı programda anlatılıyor. Gerçi, Karatay Teyzem’de pek bir söyler ya. Her şeyin bir zamanı var mı diyeyim? Ya da, insan, canı isteyince anlıyor mu?

Yine aynı programda, D Vitaminin Leptin hormonunu da yükselttiği anlatılıyor ki, Biricik Karatay’ımın tanımladığı üzere: “Leptin hormonu iştahı kapatan, yağları yakan hormondur.”

Ben şimdi D vitamini zengini yiyeceklere kendimi vermem mi? ;-)
 

İşte mideye güneşi doğuracak yiyecekler:


·         Yumurta

·         Süt ve süt Ürünleri, özellikle Yoğurt

·         Balık, özellikle Uskumru, Somon ve Ton

·         Balık Yağı

·         Mantar






Güneşimiz bol olsun! ;-)









8 Eylül 2013 Pazar

Cross Check

Bayılıyorum, tatil zamanı kendimi ölçüp biçmelere, üzerine orantılar kurup hesaplamalar yapmaya.. Hem arkadaş Pazartesi'lerin, ayın ilk günlerinin yükü yeterince ağır, ne gerek onlara bir de hedef stresi yaşatmaya!


Son duruma bir göz atalım:

9 Nisan 2013: "Herşey Böyle Başladı.."
3 Ağustos 2013: Ege Sahilleri'ne gidiş
20 Ağustos 2013: Tatil dönüşü ve 10 günlük SÜPER HIZLI ve MÜTHİŞ SAĞLIKLI Zayıflama Programı başlangıç
29 Ağustos 2013: 2. Mini Tatile gidiş
8 Eylül 2013 (bugün): Yeniden uçuşa hazırlık




9 Nisan 13 3 Ağustos 13 20 Ağustos 13 29 Ağustos 13 8 Eylül 13
Göğüs (cm):
96
91
90
89
89
Bel (cm):
81
69
70
67
68
Basen (cm):
96
91
90
89
89
Kilo (kg):
60
53,3
55,2
52,2
53,1


E hedefleri de malum, şöyle ki, belirledik: 2014 Takvimim de Hedefim de BEL'li !!! ;-)

  • 21 Kasım 2013: Alessandra Ambrosio olucam!
  • 2014'e Karolina Kurkova şeklinde gireceğim!
  • Bahara kadar da sırasıyla Helena Christensen ve Miranda Kerr!
  • Ve Isabeli Fontana ile de başlar yaz tatili!

E artık, önümüzdeki yaz, 2015 Takvimi'mi de kendim çekerim. Yalnız iyi bir fotoğrafçı lazım! Mert Alaş, hastasıyız, beni okuldan hatırlar mı ki? Yavaştan yavaştan network bağlantılarını kurcalamakta fayda var! :-)))



Bundan sonrası pek kolay değil gibi yalnız!!!

Zira kış geliyor! Aslan burcuyum ama, bir kış uykusuna yatma eğilimim de var yani. "Güneşin kızı" olarak, kapalı havalar beni depresyona sokar!!! Aman bir de çok üşürüm ki, yataktan çıkmak feci zor! Üst üste giyilen kazaklar hırkalar, tüm o beli, tehlikeli bir şekilde göz ardı ettiriverir, aman!!!

İş yoğunluğu da ister istemez artacak. Deadline'lara yetişme stresleri.. Yemekler toplantılar.. İstanbul trafiğinden hiç bahsetmiyorum! Akşam gelince, kapkara havada dizi karşılarına kendini atmalar.. Bir de sıcak şarap mevzusu var ki, oy oy oy..


Güneşsiz günleri biraz D vitamini ile desteklemek gerekecek! Bağışıklık sistemimizi kışa karşı koruyalım!

Sahillerden de pek uzaklaşmamak lazım. "Aman da kuma basasım geldi, hoop ben bir Long Beach'e akıp geleyim" lüksümüz yok elbet de, beyin arkadaşı az da olsa kandırabiliriz gibi.. He heeee.. ;-)

Bilinç altıma "Sahilde Yapılacaklar Listesi" vermeye devam ettim mi, o anlayacağını anlar!



Gelelim, "Bu bel gerçekten de bu kadar incelebilir mi?" endişeme. Önce 64, sonra 62, derken 61 ve son hedef 58??? Olabilecek şey mi? Var olanları tüm detayları ile biliyoruz da, yani bana olur mu? Şu an 68, bir 10 cm daha demek! Bakiim, şöyle yanlarımdan ellerimle bir yoklayayım! Lop lop maşallah! Et olsa iyi! Her neyse, şimdi moral bozmaya gerek yok!

Sonuç, bunun daha yolu var! Hem de baya! Zira, bel dediğin boşluk, kaburgalar biter kalça kemiği başlangıcına kadar olan o aradır ya! Hayret bir şeysin Bikini!

Bu arada, şu kaburgalarımı az da olsa gün yüzü ile bir görsem, başka bir şey istemem! Ha bir de var yaaaaaaaaaaaaaaa, "Buyrun, bu da kalça kemiğim!" havaları nasıl atılır ki, offff... :-))))




Bizim, Ünlülerin Spor ve Beslenme Koçu Murat Tavman ne demiş:




E haydi o zaman! ;-)






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...