akşam yemeği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
akşam yemeği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ekim 2017 Pazar

Sonbahar temizliği


Hani şu "bir büyük"'ler, "malt candır"'lar, Urla Vourla, Casal Mendes, Barbayanni'ler olmasa, tatilden incecik olup döneceğim yeminle.




Alaçatı, Yaz 2017


Hacımemiş, Alaçatı, Yaz 2017


Urla, Yaz 2017

Çeşme, Yaz 2017


Güneş, deniz, kum, toprak, yerlisinden taptaze, şifa dolu sebzeler, otlar, meyveler... Açık hava, özgürce hareket fırsatı, yürüyerek gidilen bakkallar, pazarlar, restoranlar... Trafikten uzak, arabadan uzak, bilgisayardan, işten uzak; telaştan, stresten hepten uzak... 💜



Madeo Kum Beach, Alaçatı, Çeşme Yaz 2017


Nori's House, Ovacık, Çeşme, Yaz 2017


Spiaggia Grande, Alaçatı, Çeşme, Yaz 2017


#mavibisiklet Hacımemiş, Alaçatı, Çeşme, Yaz 2017
Tekke Plajı, Çeşme, Yaz 2017



Başının üstünde çatıyı ancak yatmadan yatmaya gören bedeni, sen bir anda kapalı ofise tıkarsan, şoka girer tabi. Onu gerçek dünyasından alıp yapay bir dünyaya, hayvanat bahçesine sokuyorsun. Demirlerin arkasına atmakla kalmıyor, bir de onu, sadece parmakları, gözleri ve çılgınca da zihni hareket edecek halde sabit bir masanın başına oturtuyorsun. Zihin koşturuyor, parmaklar ve gözler ona yetişmeye çalışıyor, bedense kas katı duruyor...
Ve bence, bu, bedeni korkunç bir strese sokmakla kalmıyor, travmalar gibi, bedenin her yanında tıkanıklıklar yaratıyor. 
Emekli olamadan, ölüp gideceğiz bu masa başlarında! 😡






Sözüm ona "modern hayat"'ın getirdiği, gittikçe kirlenen yemek, hava, sudan aldığımız ağır toksinler, bedenin doğal kendini temizleme yeteneğini sekteye uğratıyor zaten. Metabolizma yavaşlıyor, bağışıklık sistemi zayıflıyor veya aşırı tepkiler vermeye başlıyor. Bir de üzerine korku, endişe, öfke, pişmanlık gibi olumsuz duygu ve düşünceler de eklenince...

Stres altında, "alarm" pozisyonuna geçiyor beden. Tüm sindirimi,  besinleri özümsemeyi, yenilenmeyi durduruyor!!! En hızlıca enerjiye çevireceği karbonhidratlara saldırmakla kalmıyor, bulduğu herşeyi de bedende tutmaya başlıyor. 

E bir de zaten Sonbahar'a girmişiz, beden kendini kışa hazırlamak derdinde...

Sonuç: Şu tatilden döndüğüm günden bu yana, 3 haftada 3,5 kilodan fazla almışım. 
Olmuşuz (1. çoğul şahıs kullandım, biz, zira benden bir ben daha yaratmışım 😳) 63,5 kilo.
Hepsi de belime belime... 😱

"Aman ben böyle de güzelim"'lerden hemen çıkayım! Hele hele zat-ı muhteremin, durup dururken "sana şişmanlık da bir başka yakışıyor"'lara hiç kapılmayayım! Zira, "Winter is Coming!"






Ayurveda'ya göre, vücudumuzun biyoritmi kış mevsiminde fazla kilolardan kurtulmaya programlanmamıştır. Bedenin evrimsel olarak vücut ısısını korumak ve enerji üretmek için onlara ihtiyacı vardır. Vücut, doğal olarak tutmaya ve depolamaya programlanmıştır.

Geçiş mevsimleridir, İlkbahar ve Sonbahar, detokslar, oruçlar, iç temizliklerin, kilo vermelerin dönemi.






Sonbahar, yavaş yavaş kapanmanın gerçekleştiği, döngüsünü tamamlamış yaprakların toprağa düşüp, toprağın daha da derinden beslenebilmesi için besine dönüştüğü, bize artık hizmet etmeyen herşeyi bırakıp, yeniye yer açtığımız mevsimdir.





Sonbaharda doğayı gözlemlediğimizde, bunun bir içe dönüş ve ıslah mevsimi olduğunu görürüz. Ağaçlar, sonbahara girerken enerjilerini yapraklarından gövde ve köklerine doğru çekmeye başlar; yapraklar önce renk değiştirir, sonra da kuruyup dökülür. Yaz ve ilkbahar mevsimlerinde güneşin bolluğundan faydalanarak beslenmelerine aracı olan yapraklarına, güneşin azalmasıyla artık ihtiyaç kalmamıştır. O yüzden gübre olmak üzere toprağa bırakılır. Artık, kışa hazırlanmak için enerjiyi ve kaynakları arıtma, süzme, ıslah etme ve sadece en saf ve gerekli olanlarını köklere ve tohumlara doldurup, geri kalanlarını eleme ve atma zamanıdır.






Velhasıl, sadece fazla kilolardan kurtulmak için değil, bedenin dengesini ve doğal kendini iyileştirme becerisini de yenilemenin yolu olarak, bu mevsimde bir temizlik şart!







SONBAHAR TEMİZLİĞİ: BESLENME

İlk iş, saf ve gerçek yiyeceklere yönelip, geri kalanları (alkol, şeker, tatlandırıcı, kahve, siyah çay, süt ürünleri, unlu gıdalar, tüm işlenmiş gıdalar ve fast food) eleyeyim, atayım, bırakayım.





Kendimi mevsiminde sebze ve meyvelere (-ki, bu konu da çok önemli!); mercimek ve maş fasulyesi gibi daha küçük taneli bakliyat (geceden, en az 12 saat suda beklemiş) çeşitlerine; kinoa, karabuğday, Basmati pirinci (bunlar da geceden, en az 12 saat suda beklemiş) gibi iyi pişmiş, nemli ve güçlendirici tahıllara; havuç, pancar, tatlı patates, ve balkabağı gibi topraklayıcı kök sebzelere; baharatlara ve çeşit çeşit bitki çaylarına vereyim.








Pişmemiş yiyeceklerden, soğuk zeytinyağlılar, çiğ salatalar ve soğuk green juice'lardan, smoothie'lerden kaçınıp, yerine, iç ısıtan sıcacık çorbalar, sulu yemekler, fırınlanmış veya buharda sebzeler gibi sıcak, nemli, pişirilmiş yiyeceklerden oluşan beslenme düzenine geçiş yapmak gerekiyor. Soğuk soğuk mideye gönderdiğim her şey sindirimi zorlar.




Yemek aralarında, gün boyunca limonlu sıcak su yudumlayayım. Bol bol  ısıtıcı, taze zencefil çayı, goji meyvesi çayı, yeşil çay, chai, ıhlamur ve adaçayı yapayım.




Acıkmadan yemeğe oturmayayım. En büyük öğünüm, öğle yemeği olsun. Akşam yemeğimi, hem hafif hem de erken (en geç 18:00-19:00) yapayım.  Bir önceki öğünü hazmetmeden (4-6 saat) ağzıma bir şey sürmeyeyim. Ara öğündür, atıştırmalıktır, bunlardan uzak durayım. Haftada 1 gün, sağlam bir öğle yemeği yiyip, akşam yemeğini atlayayım. Haftanın diğer bir günü de, tek tip beslenme orucu tutayım; o günün tüm öğünlerinde kitchari yiyeyim.








SONBAHAR TEMİZLİĞİ: GÜNLÜK RUTİN

  • Erken kalkmak lazım gelir. Hatta güneş doğmadan uyanmak şifa getirir. Sabah 06:00-07:00 civarı uyanmayı hedeflesek, 8 saatlik uykuyu da almış ve mis gibi uyanmak için, akşam da en şahanesiyle saat 22:00 uykuya dalmış olmak gerekir.
  • Yüz temizliği: Uyanınca ilk iş yüzüne serin su çalmak olsun. Her bir çakrayı uyandırmak için, tam yedi kere.
  • Gandusha veya Oil Pulling, yani yağla ağız çalkalama, yağ çekme: Antibakteriyel, antiviral ve antifungal özellikleriyle bir yemek kaşığı hindistancevizi yağını 15-20 dakika boyunca ağızımda çalkalayıp sonra tüküreyim, aman sakın yutmayayım.












    • Dil temizliği ve diş fırçalama: Dil üstünde biriken toksinleri vücuttan atmak lazım gelir. Metal bir dil sıyırıcı harika iş çıkarır.

    • Pranayama: Bilince olağanüstü bir denge sağlayabilen yoga nefes egzersizleri, şifa, neşe ve saadet getirir.



    • Surya Namaskar: Güneşe Selam, en orijinal hali can. Plank sırasında dilediğince kalmak da cabası.


    • Bir bardak sıcak su iç, bal ve limonlu.
    • Abhyanga ve sıcak duş: Bir kaç damla lavanta, biberiye, zencefil yağı eklenmiş susam yağıyla kendime sıcak yağ masajı uygulayayım. Bırakayım beden onu nüfus etsin. Ardından da 3 dakika sıcak, 20 saniye soğuklu bir duş ile vücuda dinçlik, zihne netlik ve hayatıma kutsallık katayım. Bu arada, sonbaharda, profesyonel masajlar almak, buhar banyolarına, saunalara, hamamlara girip terlemenin de tam zamanı.

    • Kahvaltı (09:00): Mevsim meyvelerini lüpleteyim.

    • Öğle yemeği (12:30) ve ardından rahatlatıcı ve huzurlu bir yürüyüş (#yürümekgüzeldir)
    • Akşam yemeği (18:30) ve ardından rahatlatıcı ve huzurlu bir yürüyüş (#yürümekgüzeldir)
    • Meditasyon: Farkındalık, uyum, doğal düzen getiren, yaratıcı zekanın uyanmasıyla da yaşamı mutlu ve huzurlu kılan meditasyon, sonbaharın en önemli günlük ritüelidir. Kendini ona adaman gerekir.



    • Yin Yoga: En derin bağ dokularıma ulaşıp, yaşam enerjisinin bedenimde akışına şahit olayım. Fiziksel, duygusal ve zihinsel şifalanayım, dönüşeyim. Canım Hocam, Zeynep Aksoy'un Yin Yoga serilerinin tamamı olmasa da, günde bir kaç pozda kalayım. Ama illa ki uzun bir savasana ile bitireyim.


    • Uyku vakti (22:00): İyi uykular çocuklar. 😊





    Ha bu arada; başlamak için, bir mucize, bir işaret bekliyorsan ya da biri gelip seni kurtarsın istiyorsan, üzgünüm, o hiç gelmeyecek!

    Kendi hayatından, sadece ve sadece sen sorumlusun! Şikayeti de, mızmızlanmayı da bırak! Totonu kaldır ve gerekeni yap! 💪





    13 Ağustos 2017 Pazar

    Dişli Kadın olacaksın!


    Türkbükü aslında benim pek de tercihim değil. Gecesi yok, gündüzü yok, her daim, dip dibe mekânlarda, her adımda bir değişen ve birbirine giren, inleyen müzikler eşliğindeki, doğa olarak eşsiz, Bodrum’un beach partiler koyu.

    20 yıl önce, ne şahaneydi burası. Nihal Acar’ın efsane Ship A Hoy’u vardı. İyi müzik yapan, bohem bir yerdi. Taş ütüde nefis tostlar yenirdi. Bırak Beach Club mekânlarını, “eller havaya” konsepti henüz icat edilmemişti.

    Gözlerimiz aradı kendisini. Yerine, mutfağı iddialı, Nişantaşı’lı Hardal gelmiş.

    Hey gidi Ship A Hoy, hey… 

    Bodrum Türkbükü Haziran 2017

    Her neyse, tabi arkadaş bana dünyaları harcayacak, gönlümü kazanacak (the men’s way). Ne yapacağını şaşırdı. Gerçi hakkını da yemeyeyim. Bir iş seyahatinde gittiğinde, “Seninle mutlaka Miam’a gitmemiz gerek. Mezelerine bayılacaksın.”’dan romantizm yapmış bizimkisi. Bodrum’a gitmiş olsak da, o kadar çok uğrayamadık ki, “Bu sene de Miam’a gidemedik.” mesajlı esprileri gelişmişti aramızda. Oraya gitmiş olmak önemli yani.

    Hem ilk gecemizi, hem de son gecemizi Miam’da planlamış. Zaten 3 gece kalıyoruz topu topu. Vur deyince, öldürmek misali! Ya da; yaratıcılık ancak bu kadar bunlarda! 1 ay öncesinden rezervasyona rağmen, zar zor yer bulmuş. İlk gece barda, son gece deniz kenarı tarafında. İkisinin de atmosferi bambaşka. Yalnız, hakikaten, yok böyle mezeler.

    Miam Türkbükü Bodrum

    İkinci gecemiz için de, araştırmış, vejetaryen pizza da yapan, kendisi gibi kurumsal iş hayatından yemek içmek işine geçmiş, yine Türkbükü’nde Pizzeria C'e’ye yer ayırtmış.

    VEGETERIANA: Domates sos, taze mozzarella, ızgara kabak, ızgara patlıcan, karamelize soğan, sote mantar… 
    Elbette şahane bir kırmızı şarap eşliğinde…

    Pizzeria C'e Türkbükü Bodrum


    Derken... Artık adamı evde deneyeyim! J

    Elinden geleni yapmaya çalışıyor gibi görünüyor. 
    Doğum günüm sabahı kahvaltımıza, çok başarılı menemeninden hazırlamış. Hem de benim ki vegan! Zeytinyağında biberi kavurmuş, sonra domates, karakteri oluşturan sır gibi sakladığı baharatlar… Yumurta kırmadan üzerine bolca vegan pizza kaşar peyniri ve maydanoz...

    Vegan Menemen


    Ama çok tatlı değil mi?!

    Evet, pek tatlı, ama kendisine çok da çaktırmıyoruz tabi. Zira bu danalara öyle fazlasıyla yüz vermeye gelmiyor. Elbette, şu yaptığı incelikler için takdiri hak ediyor da, illa bir taktik, bir strateji de istiyor.

    Mesela, Sherry Argov’un “Erkekler neden DİŞLİ kadınları sever?” kitabındakiler gerçekten işe yarıyor.



    Ayaklarının üstünde sağlam duracaksın.
    Önce kendine güveneceksin.
    Kendi ihtiyaç ve isteklerin ondan önce gelecek.
    Ona ihtiyacın olmayacak.
    İstemediğin en ufak hareketinde resti çekecek, “Bak kapı orada, beğenmiyorsan, güle güle!.” diyeceksin.



    Bir de, tek başına bir yaşayacaksın! Ben hiç yaşamamıştım. Her şeyimden tek başıma, kendim sorumlu olduğum bir dönem, şunca hayatımda hiç olmamıştı. Kombi bozulduğunda, o bu kıştaki kar fırtınalarında, işe gidip gelirken, gelemezken, kendimi kaybedip, böğüre böğüre ağladığımı hatırlıyorum. Şimdi kombi ve kar lastiği uzmanıyım. J



    Ve en önemlisi de okuyacaksın! Araştıracaksın, öğreneceksin, danışacaksın!



    Türkiye’nin ünlü boşanma avukatlarından, kadın hakları savunucusu Altın Mimir’in “Gücünü ve özgürlüğünü kazanma yolunda KADININ HAK ARAMA REHBERİ”, kadına hukuki bir kılavuz niteliğinde nefis bir kitap. 



    Boşanma davası ertelendi Kasım’a…


    Zor bir kış oldu. Sancı dolu bir dönüşüm.
    Şimdi güzel bir tatil yapacağım. 
    Hesapsız, tasasız, pervasız...



    ❤❤❤

    28 Mayıs 2017 Pazar

    Egosuz Bayramlar!


    Önümde kapılar açılıyor. "Buyurun Prensesim." diyor.
    "Ne yemek istersin?", "Senin için şarabı da sevebilirim.". Mum ışığında akşam yemekleri...
    "Huzur'unu çok özledim. O minik ellerini de."
    "Sana bunları nasıl yaptım? Aklımı yitirmiş olmalıyım!"
    "Seni bu kadar üzdüğüm için, kendimi affetmeyeceğim!"
    "İzin ver, beni tekrar sevmen için elimden geleni yapayım."


    Q Lounge - D-Marin Göcek


    Bu benim danadan, böylesine itiraflar, bunca nezaket, incelik???

    Bende Ego tavan!

    Ortam zaten şahane... Nasıl keyiflerdeyim, sorma gitsin...




    D-Resort Göcek Mayıs 2017





    D-Marin Beach Göcek Mayıs 2017



    Sonuç: Bayramda, baş başa bir tatil daha yapacağız. O zamana kadar da flört-ing. ;-)





    O değil de, yine sahillerde olacağız. O göbekten, yanlardan ve en korkuncu da sırttan fırlayan yağlarla, o sağlıktan çok uzak vücutla, deniz, kum, güneşlere akamam! Yooooooooo... Toparlanacak o bölüm!!!

    Yanlış anlaşılmasın, ben her halimle dünyanın en seksi hatunuyum, o ayrı da, 90'lık olduğumda da o sağlık dolu çekicilikte olmak var.


    Nasıl da konu kendime döndü?! Süperim. 
    Her zaman, her yerde, her koşulda, her şekilde; ÖNCE BEN! ;-)
    Efendim? Bencillik mi?
    Kendini sevmeyen, kimseleri sevemez!
    Ayrıca sen kendine bakmazsan, kimseler de sana bakmaz!



    Yaw, insan depresyona girince bir erir, kilo verir. Yok anam, bana her şey yemek için vesile:

    "Aldatıldım, öfkeliyim, geberticem; ama dur önce bir yiyeyim içeyim...
    Sürünüyor pislik 5 aydır, yalvarıyor. Ohhh keyiflendim, dur bir şeyler yiyeyim içeyim...
    Çok stresteyim, aman yiyeyim içeyim...
    Pek mutluyum; aman yiyeyim içeyim...
    fi'nin 9. bölümü çıkmış; aman yiyeyim içeyim...
    Bu memleket ne olacak?; aman yiyeyim içeyim...
    Mevsimleri de bozduk, yaz gelmiyor; aman yiyeyim içeyim...
    YİYEYİM de İÇEYİM!!!!"

    Bu nedir?!!!!

    Oran da sarkar, buran da!!! Bırak 90'nı, 60'ını göremezsin, ben sana diyeyim!!!!!!

    Ne oluyorsa, akşam hava kararınca oluyor! Gündüz saati, iş yerinde, ofiste, iyi hoş, ala her şey, ev gelip, hava kararınca, canavar çıkıyor içimden. Masumca başlayan, hazırladığım dip sosa bandığım Çengelköy salatalıkların yerini, bir anda, beş parmağımla ağzıma tıkadığım cipse, ne zaman bırakıyor, anlamıyorum!!! Karanlıkla birlikte "karbonhidrat"'a susamış bir kurt kadına (ayı desek daha doğru olacak) dönüşüyorum!

    Kendine not: Yalnız Bikiniciğim, hayvancıklara çok ayıp ediyorsun. Haklarını pek yedin şimdi. (Her şeyi ye sen zaten!). O hayvancıklar sadece acıkınca yer bir kere. Doyunca da bırakırlar. Senin tam aksine, onlar bedenlerini dinleyebiliyorlar.




    Bütün ofisi sen gaza getir, herkesler cillop gibi sağlıklı beslenmeler, aktif yaşam hareketlerinde olsun; sen akşam eve gelince sapıt, kudur! Ve tüm mesele de şu akşam akşam ne yeyip içtiğinde ya!!!! Hele hele bunca hormon dengesizliği (insülim, tiroid, östrojen) yaşayan sen için, bu resmen bir intihar!!!

    Akşam yemeğini, düşmanlarına bırak.
    - Çin Atasözü


    Bir insan kendini bu kadar sabote edebilir mi?!!! Sabote etmek deyince, şimdi çaktım! O beni sapıttıran, kudurtan, yolumdan alan, beni sabote eden, içimdeki düşman, EGO'dan başkası değil! O çok fazla endişelerin, korkuların, acıların kaynağı iç sesten, bahsediyorum. Değişim onun için belirsizlik demek olduğundan, "ben böyle rahatım." diyor ve engel oluyor. "Başaramazsam" korkusu var. Kurban rolünü sever. "Kabul edilmeme", "sevilmeme" endişesi...

    Bilinçaltında neler dönüyor neler?! Aslına bakarsan, egonun kötü amacı yok. Seni "aklınca" korumaya çalışıyor; tehlikelerden, öğretilerden, algılardan!!! Toplum kuralları, inançlar bir yandan, kendi yaşadığın travmalar diğer yandan... 
    "Kadın olmak" başlı başına bir "tehlike" bizim toplumda zaten. Ego, seni korumak için, "çekici bir kadın" olmaktan uzaklaştırıyor belki.
    Çocukluğunda tek ilgiyi hastayken gördün, o yüzden ego bedenin iyileşmesine izin vermiyor belki. 
    Ha, doğal döngün olan adet döneminde "kirli" sayıldığın için, bedeninden uzaklaştın, suçluluk hissettin. PMS'lerin sebebi de budur belki.

    O kadar çok şey yaşıyoruz, o kadar çok şey taşıyoruz ki... Sadece çocukluktan gelenler olsa yine iyi, genetik miras, özellikle anneden gelenler, üzerinde yaşadığımız topraklardan aldıklarımız... Ego, hangisi ile nasıl baş etsin? Ona bir yardım eli uzatmak gerek.






    Yoga, meditasyon; işte tam da bu işe yarıyor: O seni sabote eden, farkında olmadığın, negatif iç sesin farkına varmanı sağlıyor. Sessizlik içinde, o düşünceleri uzaktan izliyorsun. Bir bakıyorsun aslında güvendesin. Ne endişe edecek, ne de korkulacak bir şey var. Derken, kendini sabote eden o düşüncelerden özgürleşiyorsun. Bedenin bilgeliği de mucizeler yaratmaya başlıyor. Seni destekleyen iç motivasyona da kavuşuyorsun. 





    Velhasıl, ben bile bunları unutmuşum işte. Ego, dramaya bayılır. "Değersizim"'e de tutundu mu, seni al aşağı eder. E biz de azcık kapılıp gitmişiz demek ki.   

    Şuanda vardığım bu farkındalık ile bir aydınlanma anı yaşıyorum.
    Koşasım geldi resmen.

    Sabahları, meyvelerimi, öğlen dev salatalarımı ve akşamları da yeşil sebze sularımla, coşarım şimdi.
    İşten eve gelir gelmez, önce meditasyona oturur, sonra da doğruca planka geçerim.
    Biraz yürüyüş eklerim belki.
    Sassy Su da iyi gider.
    Akşam yatarken de elma sirkeli alkali.
    Uyanınca sabah yogası da yaparım, hani.
    Sabah akşam güzellik bakımlarım...

    Ohhh be, kendime geldim.





    Kilo: 60,4
    Bel: 73 cm
    Bayram'a var 26 gün.





    2 Mart 2015 Pazartesi

    6 hafta incelten Yoga 2. Hafta


    Ne haftaydı be! Bu gel gitler yaşanacak böyle demek ki. Aman gelmesine gelsin de, gitsin de yani. Mümkünse, geldiği gibi hem de!

    İşimize bakalım biz. Di mi?! ;-))))))





    Havalar da ısındı zati. Mart ayında bitir sen bu işi!





    Şimdi, Tara'mızın videosunu bir inceleyelim. Olleeyyyy be toto inceltmeceeeeee... Hormon ilaçlaının hepsi totoda birikti maşallah. Ahanda canınıza okudum şimdi ey siz arkama yerleşmeye çalışan fazlalıklar! :-)

    Tüm hareket diğer tarafa da yapılır ve 2'şer kez daha tekrar edilir. Toplamda sağ ve sol 3'er kere yapılmış olunur.





    Bu arada akşam yemeği saatini de 17:00 çekiyorum. Hatta hafta sonları tam bir Dinner Cancelling, yani 16:00 sonrası yememeceyi, yapayım ben! Hem incel, hem de gençleş! Oyyyyy süüüpppeeeerrrrr..





    Yahu bu akşam yemeği denen şey literatürden bile kalksın istiyorum. Akşam buluşmalarında, illa ki bir şeyler yenmesin! Hele hele, o bir büyüklerli, Shiraz'lı, Cabernet Sauvignon'lu yok Öküzgözü'lü buluşmalar hiç olmasın!

    Zamanında Turkcell'e attığım "Önerim Var" mektubumu (şurada) tekrar atsam mı? "Şimdilik yardımcı olamıyoruz!" demişlerdi. Belki bulurlar bir çaresini. 

    Hem illa ki bir şeyler tokuşturulacaksa, bu Sassy olsun, değil mi?! Neymiş, pek bir absürt oluyor muşum?! Halbuki var yaaaaa, mis missssssssssssssss... Ohhhh, canım çekti resmen.

    Amanın malzemelerim kalmamış. Yarın hemen alına ve her gün yapıla! 1 litresini süzer işe götürürüm. Diğer litreyi de eve gelince yatana kadar hüpletmece. Hem böylece akşam da saçma sapan şeyler peşinde koşmam, en güzel şeylere motive olurum yeminle.








    Ha bir de, şu en az 5,000 adım da atılıversin her gün artık. Zahmet olacak!!!!!! 
    Şöyle totoya odaklanarak, onları yakından hissederek de yürüdün müydüüüüüüü... ;-))))))





    Beden bir de masajlara bayılır şimdi bu cemre zamanı. Canlanmasına yardımcı olalım! Sabah akşam gelsin incelten vücut bakımları. Toto haftası madem, yoğunlaşayım kendilerine.


    Tablo şahane oluyor arkadaş:



    Süper bir hafta olacak!!!! 
    Yesssssssss...









    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...