meyve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
meyve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ocak 2020 Çarşamba

Kış Programı



Ah bir fırsat bulsam da yazsam! Neler neler öğrendim bu Ayurveda derslerinden! Ne müthiş, ne zihin açan, hatta bilmem kaç seviye birden bilinç atlatan cinsten muazzam kadim bilgiler…
Ahh bir yazsam! Uzun uzun konuları anlatsam! Yok ki anasını satayım zaman!

Yazmak için emekliliğini bekleyen zavallı Beyaz Yakalı! Tüm hayallerini emekiliğe bırakanlardan! EYT'yim bir de ben! Yaşı olan anlar; yani emeklilikte yaşa takılanlardanım! Hayır, "emekli olsam, daha fazla insana yararım olacak, daha müthiş üretimlerim olacak" diyorum ama dinleyen de duyan da takan da yok! Neymiş, İskandinav ülkeleri bu sistemle batmışmış!!! Onlar insan koşullarında çalışıyorlar ve genç nesilleri çok az diye uzun uzun yine anlatasım var da... İş şartları, yaşam şartları, neredeyse yılın yarısı kadar tatilleri (2014'te konuyu ne tatlı yazmışım, yeterince tatil yapamamak hırsıyla: "Asgari Tatil ile yap bakalım programını #beyazyakalı!". Kıyamam!; yazı için tıkla!)... Maaş desen...
  • Norveç 7.sırada: Kişi başına düşen milli gelir: 72,566 dolar
  • Danimarka 14.sırada: Kişi başına düşen milli geliri: 55,230 dolar
  • İsveç 16.sırada: Kişi başına düşen milli gelir: 52,147 dolar
  • Türkiye ise 10,153 dolarla, kişi başına düşen milli gelir sıralamasında 76. sırada
Zati gelir seviyesinin mutluluk seviyesi ile hiç bir alakası yok da, ben yine de "ekonomik olarak battılar" için açıklama yapayım istedim.

Kopenhag


Buyurunuz Birleşmiş Milletlerin (BM) yayımladığı Dünya Mutluluk Raporuna: Der ki; dünyadaki en mutlu ülkeler, en zengin ekonomiler değil, güçlü sosyal devlet ve kurumsal desteği bulunan ülkeler.
Ülkelerin gelir, sağlıklı yaşam beklentisi, sosyal destek, özgürlük, güven ve cömertlik değişkenleri bakımından kıyaslandığı raporda, birinciliği alan ülke Finlandiya. Wuhuuuuuuu. Bu bir İskandinav ülkesi değil mi?!!!!! Finlandiya'yı ilk 10'da Danimarka, Norveç, İzlanda, Hollanda, İsviçre, İsveç, Yeni Zelanda, Kanada ve Avusturya takip ediyor. İlk 10'da 5 İskandinav ülkesi yer alıyor!
Daha da bir şey demiyeyim!!!!!!


Muhteşem Kopenhag belgeseli Işıl Bayraktar Thomsen


Sisteme bir kaç saydırıp, içimizi döktüğümüze göre, şimdi konumuza geçebiliriz. 

Allah'tan şu "Temiz Kasım"'ı yapmışım, yoksa ne olurdu şu an halim hiç bilmiyorum?! O Aralık ayının 09:00-22:00 çalışma temposuna, neredeyse her akşam eklenen yemekler, içmekler, davetler, buluşmalar, coşmalar, kudurmalar… Hafta sonlarına girmiyorum bile.

Velhasıl, hemen bir Kış Programı yapayım, en acili ve en Ayurvedik düzenlisinden.




Kış günü rutinler pek mühim. Sabah 06:30 gibi uyanıp, sabah rutinimi ve meditasyondan, pranayamaya, surya namaskaraya kadar hepsini gün doğmadan yapayım.


Yemek şu düzende:

09:00: Akşamdan suda bırakılmış ceviz ve çiğ bademler (bir avuç) ve bir kaşık tahin pekmez. Bir kaç kuru meyve de eklenebilir.

12:30: Öğle Yemeği: Canın ne isterse, ne kadar çekerse hepsini yiyeceğin en kral öğün. Baklagil dahil tüm proteinler bu öğünde alınacak.

17:30: Sebze ya da meyveden oluşmalıdır. Sebze çorba veya etsiz sebze yemeği ya da salata ya da sadece meyve. İlk zamanlar, erken akşam yemeği zor olabileceğinden, haşlanmış 2-3 yumurta da olabilir.

Mevsimde ne varsa o yenecek. Elbette ki, olabildiğince, GDO, koruyucu, renklendirici, tatlandırıcı, hormonlu, antibiyotikli, pestisit, işlenmişlerden uzak durulacak.
Yemek aralarında bol bol sıcak su, taze zencefil ve limonlu şahane olur, ve bitki çayları içilecek.

İşten eve gelir gelmez meditasyon yapmak, o akşam yeme ve içme sapkınlıklarının önüne geçecek! Hatta 1-2 dakika da plank'a durmak, aklını bedenine getirecek!

22:00 dedin mi, yatakta yatmış, mışıl mışıl uykulara dalmak üzere olmalısın.





"İşten en erken 22:00'de çıkıyordum zati. Arkasından biraz dinleneyim, azdan kafam dağılsın derken, alıştım gecelere, hatta gecelerden sonra yatmalara... Nasıl olacak ki şimdi o iş?" diyorsun!

Bir anda olamayacaksa da, şimdi yine çok önemli olduğunu tekrar tekrar öğrenince, ve zaten Aralık boyunca herkeslerle partileyip akşamlara gecelere, arkadaşa dosta, yemeye içmeye doyduğunu düşünersek (!!!), artık bir zahmet evine dönüp kışı gerektiği gibi geçirmenin zamanı gelmedi!
Ayırca, illa bir halt yiyeceksen, gündüzler çuvala mı girdi? 🤪





"İş seyahatlerim var; hem de yurtdışılı! Hem de bu haftasonundan gitmem gerek!", "O geçsin, sonra başlarım..."

O geçsin, bu geçsin!! Nereye kadar Bikinim?! Hayatta önüne hep bir şeyler çıkacak zaten.

Bana bak, ya çıkarsın hemen o "battı balık yan gider" bataklığından ve derhal dönersin "ne yaparsan yanına kar", "hiç yoktan iyidir" akıl ve fikrine, ya da...

Aaaa tamaaaam, her akşam "Bugün bedenin için ne yaptın?" sorusuna sosyal medyada, cümle aleme hesap verilecek!





Ve Susan Miller ne diyor Ocak ayı falında?! Tüm yıldızlar senin için toplanıp, incel diye yardımına sıralanmış! Evet aynen! Satürn ve Plüton aradığın disiplin için arkandalar. Mucizelerin gezegeni Jüpiter de Ocak itibari ile neredeyse tüm yıl altıncı evinde olacak. İçgüdün seni sağlıklı olandan yana tercihler yapmaya itecek, doğal olarak kolayca kilo verecek, ve yüksek enerjilerle dolu olacaksın.

Evren senden yana bebeğim!

Öyleyse, tarih yazmak için şahane bir yıl bu 2020! Değil mi?!






3 Kasım 2019 Pazar

TEMİZ Kasım!


Sonbahar gelemedi ki "Sonbahar Temziliği"'me girişeyim. Havalar daha düne kadar yazdan kalma hallerdeydi. Yapraklar daha dökülmedi, kimi hala yemyeşil. Temmuz'da aralıksız yağmurlar, Kasım'da nerdeyse hala yaz... Küresel ısınma, sözde modern yaşam koşulları, yükselen binalar, artan nüfus... İklimler değişti!

Bu Homo Sapiens, küresel ısınma nedeniyle son 120 yılda dünyanın eksenini 12 metre kaydırdı!

Dünya yalpalıyor!






Greta Thunberg: “En kötü senaryonun önüne geçmek istiyorsak değişimin hemen şimdi gerçekleşmesi gerekiyor. İklim krizi yalnızca hava durumuyla ilgili değil. Aynı zamanda yiyecek ve su kıtlığının ortaya çıkması; bu nedenle de yaşanabilir alanların daralması, yeni sığınma taleplerinin ortaya çıkması demek. Korkutucu bir durum.”



Greta 16 yaşında!


Greta ve arkadaşlarının iklim değişikliğiyle mücadelede adım atmadıkları için şikayet ettikleri Devlet amcalar, bunlardan biri de Türkiye, sessizizliklerini korumaya devam ediyor.







Ayurveda'ya göre, mevsimleri bedenimiz de yaşar. İç sistemimiz, -bir süredir hep üzerinde durduğum, daha doğrusu, tüm sağlık konularının dönüp dolaşıp vardığı yer- sindirim sistemimiz, mevsimlerle değişir. Mikrobiyota değişir. İhtiyaçları da bu mevsim döngülerine göre farklılaşır. Yazın ihtiyacımız olan iyi bakteriler ile kışın almamız gereken iyi bakteriler tamamen farklıdır. Ve ne muazzam bir şeydir ki, mevsimin sebze ve meyveleri, o mevsimdeki bağırsak florasının ihtiyaçlarını mükemmel bir şekilde karşılar. Yani, mevsimde yemek, bedenimize ve ruhumuza çok iyi gelir ve yapabileceğimiz en sağlıklı şeydir. Ve hatta dünyaya, iklimlere de iyi gelecek en yapılabilir, en kolay çevre aktivistliğidir. Ha tabi şu saçma sapan deli tüketimi de azaltmak ve "Alabildiğin kadar değil, yiyeceğin kadarını al!" harekatına katılmak gerekir.  

Şimdilerde moda olan ve daha çok günlük rutinler için kullanılan sirkadiyen tabiri, batı tıppının henüz keşfedemediği üzere, aslında mevsimsel döngülerdir. Kadim bilgilere her gün biraz daha hayranlık duymam ve derinlemesine öğrenmeye, araştırmalara dalmak istemem boşuna değil. Kim bilir daha keşfedilmemiş, anlaşılamamış ne sırlar var.
Gençlik iksirini bulan ben olacağım, bak buraya yazıyorum. 🤪



https://www.instagram.com/bikiniprojesi


Gelelim başlığını attığımız üzere, şu yeni gelen Sonbahar'ı TEMİZ bir Kasım ile taçlandırmaya. 
Öncelikle "Sonbahar Temizliği" yazımdaki detayları ve günlük rutinimi tekrar hatırlamak için şuraya linkini bırakayım. 👉🏼 Tıkla!






İlk iş, hatta aslında ömürlük, şu bağırsak floramızı zehirleyen TOKSİKlerden kurtulalım:
  • Alkol
  • Şeker, tatlandırıcılar, agave, Maple, mısır şurubu
  • Fast Food ve kızartmalar (pizza, hamburger, beyaz un, ucuz margarinlerle yapılmış börek, poğaça, pasta, vs.)
  • Paketli ürünler; koruyucu, renklendirici, tatlandırıcılar
  • GDO; mısır ve soya ve ürünleri
  • İşlenmiş yağlar: margarin, trans yağ, hidrojene yağ
  • İşlenmiş et: sosis, salam
  • Kafein
  • Gluten: buğday, arpa, çavdar (hamur işleri)
  • Hormonlu ve antibiyotikli süt ve ürünleri
  • Suda bekletilmemiş, filizlendirilmemiş baklagil, tahıl, tohum ve kuruyemişler


Bağırsak floramızı iyileştirecek ŞİFA DOLU yiyecekleri yüceltelim:
  • Organik mevsim sebzeleri
  • Organik mevsim ve kuru meyveler
  • Baklagil: Mercimek ve maş fasulyesi gibi daha küçük taneli bakliyat (geceden, en az 12 saat suda beklemiş, ya da bir kaç gün filizlendirilmiş)
  • Tahıl: Kinoa, karabuğday, Basmati pirinci (bunlar da geceden, en az 12 saat suda beklemiş)
  • Fermente yiyecekler (sebzeler, badem, organik yoğurt ve kefir)
  • Mikro filizler (chia, keten tohumu)
  • Sağlıklı yağlar: Ghee, soğuk sıkım hindistancevizi yağı, soğuk sıkım zeytinyağı, soğuk sıkım susam yağı, soğuk sıkım keten tohumu yağı
  • Kemik, ilik, paça suyu (serbest gezen, doğal otlayan, mera hayvancılığı, antibiyotik ve hormonsuz) ve mevsim sebzeleri ile çorbalar
  • Serbest gezen, doğal otlayan, antibiyotik ve hormondan uzak; organik hayvansal ürünler; yumurta
  • Doğal avlanan, çiftlikte yetişmemiş, deniz ürünleri ve Omega-3 zengini chia
  • Taze ve kuru baharatlar: çemenotu tohumu, defne yaprağı, dereotu, kale, karabiber, karanfil, kırmızı biber, pul biber, kimyon, kişniş, maydanoz, nane, rezene, şeytantersi, tarçın, zerdeçal ve zencefil






Besinleri aynı öğünde nasıl eşleştirdiğin, birlikte yediğin önemlidir. İyi bir sindirim için Ayurveda enerjileri tamamen farklı olan yiyecekleri aynı öğünde yememeyi öğütler. Aşağıda uzunca bir eşleştirme kuralları ekledim. Hemen alışılamasa da, şu en önemli 2 kuralı uygulamak ile başlayayım:

  1. Meyveler tek başlarına yenmelidir. Öğünlerden yarım saat önce ya da 3 saat sonra. Süt ve yoğurt ile asla birleştirmemek gerekir.
  2. Süt ürünleri (süt, peynir, yoğurt, ayran) diğer hayvansal ürünler ile et, balık, tavuk, yumurta ile birleştirmemek gerekir. Zati, aynı öğünde tek bir protein çeşidi yeterlidir.
  






Yemek rutinim, saatlerim aynen "Sonbahar Temizliği" programım ile aynı. 👉🏼 Tıkla!

Bu yıl yine, tam bir Kitchari Orucu da tutasım var. Tarihlerini ve detaylarını şöyle belirleyeyim:





Kasım başı temiz temiz beslenmeye başlamışken, Kasım'ın 2. haftası tam bir Ayurvedik Sonbahar Detoksu için şahane bir zamanlama derim.



Pazartesi-Çarşamba: 11-13 Kasım
  • Toksiklerin yanı sıra, Ghee hariç, tüm hayvansal ürünleri hayatımdan çıkarayım.
  • Bütün gün sıcak zencefil çayı ve sindirim çayı yudumlamaya, tüm Temiz Kasım boyunca yapacağım üzere devam edeyim.
  • Yatmadan önce, 1 çay kaşığı psyllium husk ile 1 çay kaşığı öğütülmüş keten tohumunu ılık ya da oda sıcaklığında su ile karıştırıp hüpleteyim.

Perşembe: 14 Kasım
  • Kahvaltı yerine 1 yemek kaşığı Ghee
  • Ghee iyice sindirildikten sonra, -ki kolay kolay karın acıkmıyor, öğlen hatta 16:00'ler olabiliyor- yani acıkınca bir tabak Kitchari.
  • Akşam tekrar acıkılırsa bir tabak daha Kitchari
  • Yatmadan önce, 1 çay kaşığı psyllium husk ile 1 çay kaşığı öğütülmüş keten tohumunu ılık ya da oda sıcaklığında su ile karıştırıp hüpleteyim.

    Cuma: 15 Kasım
    • Kahvaltı yerine 2 yemek kaşığı Ghee
    • Ghee iyice sindirildikten sonra, -ki kolay kolay karın acıkmıyor, öğlen hatta 16:00'ler olabiliyor- yani acıkınca bir tabak Kitchari
    • Akşam tekrar acıkılırsa bir tabak daha Kitchari
    • Yatmadan önce, 1 çay kaşığı psyllium husk ile 1 çay kaşığı öğütülmüş keten tohumunu ılık ya da oda sıcaklığında su ile karıştırıp hüpleteyim.

    Cumartesi: 16 Kasım
    • Kahvaltı yerine 3 yemek kaşığı Ghee
    • Ghee iyice sindirildikten sonra, -ki kolay kolay karın acıkmıyor, öğlen hatta 16:00'ler olabiliyor- yani acıkınca bir tabak Kitchari
    • Akşam tekrar acıkılırsa bir tabak daha Kitchari
    • Yatmadan önce, yarım bardak limonlu su ile 1 yemek kaşığı hint yağı (castor oil) içilecek. Bu ertesi sabah ve gün boyunca birkaç tuvalete koşturma durumu yaratacaktır. O yüzden Pazar günü için plan yapmayıp, günü evde geçirmek iyi olacak.

    Pazar: 17 Kasım
    • Dinlenme günü
    • Bolca sebze çorbaları ve buharda sebzeler

    Pazartesi: 18 Kasım
    • 11-13 Kasım yiyeceklerine dönüş

    Salı: 19 Kasım ve sonrası
    • Yeniden Temiz Kasım beslenme rutinine dönüş.
    Kaptırmışken şöyle yeni yıla sonra ömürlük devam etsem, ne şahane olur. Adını da "temiz yıllarım" koyarım. Ara sıra kırmızı şarap gecelerimiz olabilir sanki ya, du bakalım.



    Ve bir de çok güzel bir Kitchari tarifi buldum. Hem de Türkçe. Hem de Ayurveda'da baharatların kullanımını şahanesiyle de gösteriyor.





    Şifa olsun.

    2 Şubat 2015 Pazartesi

    Mucizevidir Sevgi


    İçinde SEVGİ oluşundan olsa gerek, seviyorum Şubat'ı.
    Sevgilere sevgi katarak taçlandırmalı o halde, bu ayın her anını.





    SEVGİ: varlığa, oluşa, hayata, yaşama bir minnet ifadesi... Teşekkür etmek yani... Ve MUCİZE, bunu hatırlamakta gizli...



    Gelmiş geçmiş en iyi kişisel gelişim kitaplarından, The Magic ile 28 günlük inanılmaz yolculuğa yeniden çıkmak süper olacak gibi. ;-)




    Önce ilk iş, KENDİNİ SEVMELİ!




    Bedenini!




    Sevdiklerini gözünden sakındığın gibi, ona da gözün gibi bakacaksın. Öyle ki; iyilik ile besleyecek, can susuz bırakmayacaksın. Ona istediği hareketi katacak, yenilenmesi için gerekli ne varsa vereceksin. Üstelik hiç de üşenmeden, aksine canı gönülden, aşk ile ihtiyacına koşacaksın. Yeter ki, sağlıklı, huzurlu ve mutlu olsun! 







    Böylece...


    Uyanınca ilk iş, tüm içini temizleyen ılık limonlu suya koşar...






    ...günlük 3 litre suyun peşine düşersin.




    Gözün tüm gün sağlık ve mutluluk katan yiyecekleri arar...






















    www.zeytiniseviyorum.org



    ...adım attıkça devam etmek istersin.






    18:00'den sonra içini yormaz...







    ...ruh ve bedeni aşk ile bağlayan Plank'a geçersin.





    Ona sevgi ile bakar...







    ...uykuya, tatlı rüyalara, huzur içinde dalarsın.







    Tablo da yapalım; hepsi SEVGİ ile dolsun.







    MUCİZEVİ bir Şubat ayı olsun!







    8 Ekim 2014 Çarşamba

    Detoks nedir? Ne değildir?


    "ŞOK DİYET"'lerin adı "DETOKS" oldu ya?!!! Pesssssss!

    Ayıptır! Yazıktır! Günahtır!
    Caniliktir! Katliamdır!!!!!
    Geleceği yok etmektir!!! 

    "Saf Protein" "DETOKSU"!!!
    "Muz-Süt" "DETOKSU"!!!
    "Meyve-Yoğurt" "DETOKSU"!!!
    "Kiraz-Yumurta" "DETOKSU"!!!
    "Ayran" "DETOKSU"!!!

    Ve daha bir sürüsü...

    Arkadaş, bunların hepsi, sağlıkla yakından uzaktan alakası olMAyan, dahası, insanı zehirleyen, yaşlandıran, KANSER eden "ŞOK DİYET"'lerdir!!!

    Sen bunlara popülizme yakışır "ŞOK! ŞOK! ŞOK!" de! Temizlenme, arınma olan güzelim "DETOKS" sözünü karıştırma!!!
    "Bilinçsizlik" diyeyim, başka türlü düşünmeyi aklım almıyor!!!

    Hayır, aklımdan türlü Amerikan oyunları geçiyor ya, neyse!!!






    Detoks, "de-toksifikasyon"'un kısaltması olarak, canlı organizmalardan toksinlerin temizlenmesi, arındırılması işidir.


    Malum, günümüzde yeryüzü tamamen toksik. Hava ve çevre kirliliği, kimyasallar, tarımda kullanılan zehirli maddeler, katkı maddeleri, ağır metaller ve hiç eksik olmayan elektromanyetik alanlar, yani metropol hayatın kendisi tamamen toksiktir. 

    Hepsini geçiyorum, bedeni en zehirleyen şey, modern çağın hastalığı stresin ta kendisidir. Tamamen toksiktir; tüm hastalıkların ana sebebidir.

    Dolayısı ile gerçek bir detoks, şehirden kaçıp, deniz kenarında (temiz deniz suyu ve tuzu şifadır) dinlenme inzivalarına geçmek ile başlar.






    Dinlenmek, detoksun ilk şartıdır. Dinlenmenin en başında da, metropol yaşam hayatında lüks kaçan, yeterli uykuyu almak gelir.

    Yapılacak spor, temiz oksijenin bedeni şahanesiyle toksik atmaya programlayan nefes egzersizleridir, yogadır, açık havada yürüyüşlerdir. Ağır egzersizler, bedenin kendi kendini yenilemesini engelleyeceğinden, yapılmaz. Çok ağır egzersizler zaten toksiktir.

    Toksik atılım, saunalar, spalar, hamamlar, masajlar ile desteklenir.



    Hollywood ünlülerinin Bodrum'daki Detoks Merkezleri'ne akın etmeleri bundandır.






    Tüm bu dış etkenler dışında, vücudumuz kendisi, doğal çalışmasından toksinler üretir. Bunu, en sevdiğim ve en anlaşılır hali ile, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu "Hayatı Uzatmanın Sırları" kitabında şöyle anlatır:
    Yediğimiz, içtiğimiz her şeyin ve soluduğumuz havanın temel amacı enerji üretimidir. Elimizi kolumuzu hareket ettirebilmek, düşünebilmek, kalbimizin atması, solunum sistemimizin çalışması için enerjiye, yani yakıta ihtiyacımız var. Yakıt alındığında, bunun enerjiye dönmesi için yanması gerekir. Şunu unutmayın, nerede bir üretim, bir ateş varsa, orada kül ve duman olur.

    Bu atıkların vücuttan atılması gerekir. Atılmazsa, tüm hücre, doku ve organlar paslanır: Oto-toksik-asyon yani Asitlenme veya ZEHİRLENME olur. Selülite bile sebep budur! (Dikkat çekmek için bazen ne yapacağımı şaşırıyorum! "Selülit" ile kalplere ulaşasım var. :-)))

    İşte, detoksun amacı da, o selülitleri önlemek, hatta olanı da yok etmektir. :-p


    Şimdi, olay şu: sindirim sistemini bir süre rahat bırakıyoruz, yani vücudun yeni toksinlerle boğuşmasını önlüyoruz ki, o muhteşem beden, böylece, tüm gücünü, enerjisini, vitamin, antioksidan ve enzimlerini, kendini onarmak için harcasın.


    Temelde, en iyi detoks, antik dönemlerde, atalarımızın tuttuğu, Tam Oruç yani Su Orucudur. Atalarımız yanılmıyor elbet; su, gerçek, canlı, yani Alkali su, detoksun ilk adımıdır. Susuz, temizlik olmaz. Amma velakin, bizler o kadar çok toksine maruz kalıyor, o kadar az gerçek besin alıyoruz ki, bugün Su Orucu tutmak maalesef çok tehlikeli.





    Enzim ve vitamin de aldığın Yeşil Sebze Suyu detoksu, biraz daha uygun gibi gözüküyor. Bu detoks, sadece sebze sularından ibaret değildir. Bu detoks programına, mineral, lif, bitkisel laksatifler, probiyotikler ve bir sürü daha besin takviyeleri eklenir. Dolayısı ile, böyle iddialı bir detoksu, profesyonel bir detoks merkezinde yapmak uygundur. Kaldı ki, günlük hayatını sürdürürken kesinlikle uygulanmaz. Hele hele işe falan hiç gidilmez. En ufak bir stres yükü, malum kortizol, bedeni allak bullak eder. Ayrıca, saat başı tuvalet ziyaretleri hedefli, Yeşil Sebze Suyu yanında, tüm gün Alkali su da içilmeye devam edilir. Günlük hayatını devam ettirebiliyorsan, buyur et.



    Daniel Reid'in "Detoks" kitabında şahanesiyle anlattığı üzere, temel detoks stratejisi, tüm asit formlu gıdaları ve içecekleri elimine etmek ve vücudun detoks konumundayken ihtiyaç duyduğu gerekli gıdaların karışımını sağlayan birkaç basit alkali besini tüketmek ve çokça Alkali su içmektir.


    Her şeyden önce (tüm bilinen zehirli yiyecek ve içecekleri zaten elimine ettiğimizi düşünerek), detoks süresince et, yumurta, süt ve süt ürünleri de dahil olmak üzere tüm hayvansal gıdalar, diyetten çıkarılmalıdır. Bütün hayvansal ürünler, sindirim ve kan için son derece asitlendiricidir. Aynı zamanda bağırsaklarda, yüksek oranda çürütücü atıklar oluşturur. Beden onları temizlemek için uğraşır da uğraşır.
      
    Tüm ana tahıllı besinler asit oluşturdukları ve sindirilmek için büyük miktarda enzim ve enerji gerektirdikleri için, ya hiç tüketilmemeli ya da detoks boyunca kesinlikle sınırlandırılmalıdır. Tüm buğday ürünleri tamamen elimine edilmelidir; buğday yalnızca en fazla asit üreten tahıl değil, aynı zamanda detoks sırasında alerjik reaksiyonlara da sebep olabilir.

    Yeri gelmişken, gıda alerjileri, intoleranslara sebep yiyecekler (inek sütü ve ürünleriglüten, alkol, şeker, kafein gibi), sindirimi en zorlayanlardır. Bedeni dinleyip, uzak durmakta fayda var.

    Tüm tahıllar filizlendirildiklerinde aksine tamamen alkalik yapıcı olurlar. Filizlenme onları gerekli besinlerle, aktif enzimlerle ve enerjiyle dolu yaşayan besinler haline sokar. Bu yüzden taze filizlenmiş tahıllar her zaman detoksa dahildir.







    Taze kabuklu yemişler ve tohumlar, bitkisel protein, gerekli yağ asitleri, vitamin ve mineraller açısından eşsiz kaynaklardır, fakat içlerinde kendilerini çürümeden koruyan doğal maddeler, onların midede sindirilmelerini engelleyerek, fermente olmalarına, gaz ve asidik atıklar üretmelerine sebep olur. Tek istisna, en faydalı yemiş olan müthiş bademdir. Sadece alkalik yapmakla kalmaz, insanın sağlığına ve uzun yaşamasına katkıda bulunan en faydalı besinler arasındadır. Badem, taze, çiğ ve bir gece öncesinden saf suda bekletilip, kesinlikle haşlamadan, kahverengi kabuğu ayıklanmış olarak tüketilmelidir. (Bunu da öğrenmiş oldum! Hatta tüm kabuklu yemişlerin, kavrulmamış, çiğ olması dışında taze olması pek önemliymiş. Gece suda kaldıklarında, tohumlar ve yemişler, yaşama döner ve zengin besin kaynakları açığa çıkarmış. Üstelik sindirimi zorlaştıran maddeler de yok olur gidermiş! Ay bu süpermiş!)

    Anlaşıldığı üzere, detoksun iki temel taşı taze sebze ve taze meyvelerdir. Bunların sadece taze olması da yetmez, organik ya da en azından kontrollü yetiştirilmiş, genetiği değişmemiş, pestisid veya zirai ilaç kalıntısı barındırmayan ve radyasyona maruz kalmamış olmaları gerekir. Kaldı mı ki acaba, dünyada bunlardan?!!







    Sebzeler iyileştirici ve tamir edici mucize besinlerdir.

    Meyvelerin de temizleme ve arındırma özellikleri vardır. Ancak ve ancak tek başlarına ve aç karnına yenildikleri sürece! Taze meyveler, öylesine basit besin formlarıdır ki, midede neredeyse hiç sindirilmeden, hızla onikiparmak bağırsağına ve yarım saat içinde de kana karışmak üzere özümsenir. Midede bir şeyler varsa, meyve de midede takılı kalır. O an midede ne varsa, hepsi birlikte fermente olmaya başlar ve topluca çürürler. Temizleme ve arındırma özelliğine sahip meyveler, olur birer asidoz, toksidite ve hazımsızlık sebebi!

    Bu arada, sadece meyveler ile de detoks olmaz!






    Tüm bunların yanında detoksun vazgeçilmez besin destekleri de vardır.

    Detoks Kraliçesi Gwyneth Paltrow'un da uyguladığı, - bu arada onun yemek kitabını da pek merak ediyorum, bir ara Amazon.com'dan sipariş edeyim, a bir de Natasha Corrett'in kitabını da hala alamadım, onu da ekleyeyim - ve bence mutlaka okunması gereken kitaplar arasında yer alan, türkçeye de "Arınma" olarak çevrilen, Alejandro Junger   detoksu destekleyen besinleri şöyle sıralar:


    • Lif
    • Probiyotikler
    • Zeytinyağı, Sarımsak, soğan, limon, brokoli, hindistancevizi yağı, zencefil ve bir sürü baharattan oluşan kötü bakteri ve mikropları öldüren Antimikrobikler
      • Her gün, mutlaka bir diş çiğ sarımsak yemeyi öneriyor. Sadece kötü bakteri, maya ve parazitleri yok etmekle kalmaz, kan şekeri düzeyini dengeler, yağ yakımını arttırır, kötü kolesterolü de dengelermiş.
      • Zeytinyağı üzerinde ayrıca durur. Ardından içilecek limonlu su ile, akşam yatmadan önce içilen 2 yemek kaşığı zeytinyağının, tüm bedeni, bağırsaklardan karaciğere kadar, müthiş bir temizleme gücü yaratacağı gibi, yağ yakımını arttır, kemikleri geliştirir, kanı düzenler, hormonal denge sağlarmış. Hala zeytinyağından uzak duranlara, ondan korkanlara şiddetle duyurulur!
    • Özellikle günlük güneşle buluşmaları gerçekleştiremeyenlere D Vitamini
    • Ve illaki Balık Yağı

    Ben bu doktor amcamızın bir sonraki kitabı olan  'u, hatta yeni çıkan yemek kitabını  da mutlaka alayım.

    Hala okuma fırsatı bulamadığım, Victoria Boutenko'nun Yeşil İçecekler üzerine yazılmış müthiş klasiği  de okuma zamanı gelmiştir. Daha bu ay çıkan yepyeni kitabı 
     'ı da acilen edinmek gerekir.



    Bu arada, bir detoks programına başlamadan önce mutlaka bedeni hazırlamak gerekir. Şeker, nişasta, işlenmiş gıdalar, kimyasal katkılar, uyuşturucu derecesinde bağımlılığa sebep olduğundan, öncelikle bunlardan kademeli olarak kurtulmak lazım gelir. Yoğun detoksun alkalik konumuna aniden geçmek, vücutta, çok tehlikeli olan ve "soğuk hindi" olarak bilinen, yoksunluk semptonlarına sebep olabilir. Aman! En az bir hafta öncesinde yavaştan asidik yiyecek ve içeceklerin alımını durdurmak ve bedene adapte olma zamanını tanımak en şahanesidir.


    Son olarak, detoksun amacı kilo vermek değildir. Müthiş sağlık, gençlik, yenilenme ve hayat enerjisidir gerçek hedef. Muazzam beden şekli, o ulaşılan sağlık ve gençlikle kendiliğinden gelir.








    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...