5 Ocak 2018 Cuma

Nerede kalmıştık 👊🏼


Raporu yetiştireyim. Koş.
Mağazalara uğramak lazım. Koş.
Etkinliğin son düzenlemelerini kontrol edeyim. Koş.
Etkinliğe katılayım. Koş.
Aynı zamanda sahada olayım. Koş.
Ofisteki işler kaldı. Koş.
Koş.
Koş.
Koş.

... derken...







O telaşla ayağını sen pufa bir çarp! Bıraktım sol ayağımın en küçük parçası parmağımı oracıkta!
2018'e girildi kırık ayakla!!!







Hoşgeldin Yeni Yıl. 🎉🍾🥂

Neyse, evren "artık bi' dur" dedi zaar.


10 gün işgörmezlik raporunu kaptım.
AVM'lerin food court'larında sefillikler çekmekten bıkmıştım. Şimdi yemeğimi kendim yapıp, hem de o gün, aynı gün yeme lüksüne sahip olacağım. Yupppiiii...
Malum, zavallı beyazyakalı, öğle yemeğini hazırlar önceki akşamdan.

Hayır, tabiki de hiç çalışmayacağım anlamına gelmiyor bu, da hiç olmazsa ofise gidip gelmek ve trafikten uzaklaşmış olacağım şu parmak ile sayılan bir kaç gün için. Yoksa, Laptop'umu çoktan açtım da maillere cevap yetiştirmeye başladım bile.

Her şeye rağmen Yeni yıl iyidir. Yeni kararlar. Bir önceki yıldan kurtulup, yepyeni 365 güne adım atmalar. Motivasyon doludur da. Yeni yıl gecesinin sihirli olduğu bile söylenir.






Ve 2018 yılı, astrolojiye göre belirsizliklerin bittiği yerine netliklerin geleceği yılmış. 
Fırsatlarla dolu olacakmış. Ancak o fırsatları farkedip, sahiplenip, sorumluluğu ele alıp onu geliştirene doğacakmış mucizeler.

İçindeki "8"'i de pek sevdim. Güç ve aynı zamanda dengeyi anlatan "sekiz", benim için ince belli kadının zerafetini simgeliyor.







İnce bel demişken, tabi ki de ilk 2018 kararım budur: Yeniden incecik belli olacağım.





Sihriyle aldığım mesaj da: Olabildiğince yemeğimi kendim pişireceğim. En sağlıklısından, en incelteninden. Rapor bitince de haftasonlarımı yemek yapmaya adayacağım. Belki güzel fotoğraflarını da çekerim hem.


Geçen yıl, sanki hafta içi az yoğunmuşum gibi haftasonları da kendimi kurslara verdim. Kuslara gidildi de gidildi, uygulamaya zaman kalmadı.
2018 yılı için en önemli kararım: Yeni bir şey öğrenmek için haftalarca kurslara gitmeyi bırakıyorum. Günlük uygulamalı workshop'lar bulursam eyvallah. 
İlla bir mükemmel olmayı bekliyorum, bir şeyi uygulamaya başlamak için. Ayurveda'ya başlandı. Dahası için onca kitaplar alındı. Neredeyse 1 yıllık eğitime de katılınacaktı. Yahu bir uygulamaya başla bakalım. Korkma hata yapmaktan!
Fotoğrafçılık keza öyle. O kurs senin, bu kurs benim. Yahu fotoğraf çekmedikçe nasıl gelişeceksin. Bırak artık bu mükemmellik peşinde koşmaları. Uygulamaya başla artık bir yerden!






Ha bir de şu şaraplara da bir ara vereyim. Son okuduğum bir araştırmada, alkol, şarap dahil, merkezi sinir sistemini bastırarak, metabolizmayı yavaşlatıyormuş. Yani o günde 2 kadeh şarap zayıflatır hikayesi, safsata. 
İngiliz bilim adamları da araştırmış, oralar çok içer malum, ve bulmuş ki, yemek ile birlikte içtiğin zaman, yemek yakılamıyor ve hooop yağ olarak bele, totoya yerleşiveriyormuş.








Yani... 😜🤪😂🤣

Bir de, böyle yılın başında karar alıp bırakmayacağım konuyu. Leyla Bilen'in "Değişim ve Dönüşüm Günlüğüm"'den aldığım feyz ile her ayın sonunda, "bu ay öğrendiklerim" ve "aldığım yeni kararlar" ile kendimi güncelleyeceğim.





Ve şimdiden söylüyorum, Şubat ayı, Bikini Versiyonu Plank ayı!
👉🏼 http://bikiniprojesi.blogspot.com.tr/2013/11/bikininin-plank-ile-imtihan.html


Bu arada çok sevgili Zeynep Aksoy Hocam, her gece Türkiye saati ile 22:00'de YouTube'da canlı canlı nefis bir meditasyon yönetiyor. Bununla kalmıyor, zihin, sinir sistemi, meditasyon ve yoga felsefesi hakkında bilgiler de paylaşıyor. 
8 hafta boyunca her gün bu zen meditasyonunu yapsam.  🙏🏼

👉🏼 YouTube Kanalı: https://www.youtube.com/channel/UChhTAHFhVj5z9hTOa9OWgLA





Bir de, bir minik serçe parmağımızı dibinden kırdık diye Yoga'dan eksik kalacak değiliz. Ayak yoksa, eller, kollar var.





Yok yaw! 😜

Şu hareketleri yapabiliyor olsak, bu yazıları yazmaya ihtiyacımız olmazdı yani, hani! 😁


Sabahları şahanesiyle Bikini versiyonu Squat Challange'e başlanır.
👉🏼 http://bikiniprojesi.blogspot.com.tr/2014/02/metabolizmay-yag-yakan-bir-buddyye.html

Hatta şu Twist'ler de eklenir ki sindirim de, bel de iyicene çalışa.





Aklımda plank challange'a şunu da eklemek vardı ya.




Onun yerine bu şekil yapıla:



Sonra şunuuuuu:



Ve deeee, bunuuuuuu:



En son daaaaaa:





Veeee Savasana:








E o zaman, mutlu yılllaaaaaaarrrr... 🎈








11 Aralık 2017 Pazartesi

Instagram Hikayeleri


Kendime geldiğimde, ellerim yağ içindeydi! Böyle, parmaklarımın ucunda yumuşacık dağılan, krem kıvamında siyah şeyler de vardı. O yağımsı dokular içinde sanki kırıntılar dolaşıyordu, bir de. Allah'ım neler oluyordu? Bu ellerimdeki neydi?
...

Gisele Bündchen


Yanık kokusu mu o? Her yanı sarmış! Ekmek kızartmışım!? Yok artık!! Ne ara oldu bunca şey?! Hepsini ben mi yedim?! Amanın!!! 
Bu Uno Karabuğdaylı paket yarıya inmiş!! 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8. 8! 8 dilim ekmek mi yemişim?!!!
Fora çeşnili zeytin ezmesi dibe inmiş!
...


Kate Moss



Yılın en yoğun dönemi geldikçe, işler çoğaldıkça, aynı oranda akşam yemekleri artıyor.
Ahh, o içilen, nefis Merlot'lar yok mu? 
Herşeyin suçlusu!


Suvla, Kanyon, Kasım 2017


Yoksa, o heryerde bulunmayan ve bulunca da bir türlü elden bırakılamayan, Tuborg'un şahane Frederik üçlüsü mü?


Frederik India Pale Ale
Frederik Brown Ale
Frederik Marzen Lager 


İçki her kötülüğün başıdır!
İnsanı kötü yola düşürür!
Sonu da, mutfakta, buzdolabının içinde biter!






YOU WEAR IN PUBLIC!!!!!!!!




"Wear" deyince birden hatırladım. Çok önemli bir partiye davetliyiz yılbaşı gecesi. Allah'ım ne ara Aralık oldu?! Ne giyeceğim ben şimdi?!!!! 😱 

nu'dan şöyle bol ama tarz bir elbise almıştım. Elbette siyah!
Onu aksesuarlarla parti kızı kıyafetine dönüştüreyim.
Aslında, şöyle tiril tiril, askılı, sırtı utanmasa totoya kadar açık, varla yok arasında bir elbise; üzerine kalın bir hırka, ayağımda Stan Smith'ler var hayalimde ya, incecik olmak lazım geliyor bu tarza. Bendeki de zevk işte. Olan, ama kullanılamayan! 😁





Şurda kalmış yılbaşına 3 hafta! Şu dişini azcık sıksan; pardon, şu ağzını bağlasan, hatta diksen, yok, en iyisi mi, kilitleyip anahtarı da nehire atsan! Hangi nehre mi? Yahu Bikini, kafa göz dalıcam ama sana şimdi! 

Ayrıca, bundan sonra, yok öyle kötü fotoğraf veririm diye yediklerini paylaşmamak!!! Çok şekilci oldun sen! İyi ki biraz fotoğraf kurslarına gittin! Aman sanki fotoğraf çekmeye zamanın var!  Hayır çektin diyelim, Mac'e aktarmaya zamanın yok! Aktardın diyelim, bu sefer de paylaşmaya zamanın yok! 😔

Instagram Hikayeleri...
Instagram Hikayeleri, hızlı, kolay, üstelik saati de yazıyorsun; tam bir "anlık" paylaşım. Günlük yani!
Ağzına tıkayacağın her şeyin hesabını hikayene ver bakalım önce! Saatine de bir bak!!! Dön dön, evir çevir, tekrar bir bak gözünün önündekine! Lüpletebilecek misin her türlü şeyi? Bakalım, atabilecek misin ağzına hepsini!

Ve şimdi, 10 Nisan 2013 tarihinde yazdığım, hayatımdaki ikinci blog postuma bir göz atınca; yazımın başlığı "Herşey Böyle Başladı"; gördüm ki:

“Araştırmalar gösteriyor ki, duyguların, alışkanlıkların, rakamların kaydını tutmak, kendi başına bir şifa olan ve davranışınızı değiştirmenize yardımcı olacak bir geribildirim ve denetim sistemi meydana getiriyor. (…) Günlük tutmak, düşünmeden yeme döngüsünü bozmaya, insanın kendine karşı dürüst ve sorumlu olmasına yardım eder. (…) Bu basit hareket size sağlığa dair derinlemesine bir kavrayış kazandıracaktır.”


Ve ben, bu ilk ve en önemli Bikini kuralını, günlük tutmayı, çoktandır bırakmışım! 
İş yoğunluğu, koşuşturma, hayat...

Zamanında şahanesiyle Amerika'yı keşfetmişsin! Sen niye başka yollara sapıyorsun ki?! 
Vaz mı geçtin yoksa?!!
Hepsi şımarıklık, başka bir şey değil yani; -mi acaba?
Neyse!






E o halde, yeniden hoşgeldin Instagram Günlüğüm! 
Hayıııırrrr, kadeh kaldırmayacağız şu an buna! 🤪
Yılbaşı gecesini bekle! 🎉🎈🍾🥂


https://www.instagram.com/bikiniprojesi/



1 Ekim 2017 Pazar

Sonbahar temizliği


Hani şu "bir büyük"'ler, "malt candır"'lar, Urla Vourla, Casal Mendes, Barbayanni'ler olmasa, tatilden incecik olup döneceğim yeminle.




Alaçatı, Yaz 2017


Hacımemiş, Alaçatı, Yaz 2017


Urla, Yaz 2017

Çeşme, Yaz 2017


Güneş, deniz, kum, toprak, yerlisinden taptaze, şifa dolu sebzeler, otlar, meyveler... Açık hava, özgürce hareket fırsatı, yürüyerek gidilen bakkallar, pazarlar, restoranlar... Trafikten uzak, arabadan uzak, bilgisayardan, işten uzak; telaştan, stresten hepten uzak... 💜



Madeo Kum Beach, Alaçatı, Çeşme Yaz 2017


Nori's House, Ovacık, Çeşme, Yaz 2017


Spiaggia Grande, Alaçatı, Çeşme, Yaz 2017


#mavibisiklet Hacımemiş, Alaçatı, Çeşme, Yaz 2017
Tekke Plajı, Çeşme, Yaz 2017



Başının üstünde çatıyı ancak yatmadan yatmaya gören bedeni, sen bir anda kapalı ofise tıkarsan, şoka girer tabi. Onu gerçek dünyasından alıp yapay bir dünyaya, hayvanat bahçesine sokuyorsun. Demirlerin arkasına atmakla kalmıyor, bir de onu, sadece parmakları, gözleri ve çılgınca da zihni hareket edecek halde sabit bir masanın başına oturtuyorsun. Zihin koşturuyor, parmaklar ve gözler ona yetişmeye çalışıyor, bedense kas katı duruyor...
Ve bence, bu, bedeni korkunç bir strese sokmakla kalmıyor, travmalar gibi, bedenin her yanında tıkanıklıklar yaratıyor. 
Emekli olamadan, ölüp gideceğiz bu masa başlarında! 😡






Sözüm ona "modern hayat"'ın getirdiği, gittikçe kirlenen yemek, hava, sudan aldığımız ağır toksinler, bedenin doğal kendini temizleme yeteneğini sekteye uğratıyor zaten. Metabolizma yavaşlıyor, bağışıklık sistemi zayıflıyor veya aşırı tepkiler vermeye başlıyor. Bir de üzerine korku, endişe, öfke, pişmanlık gibi olumsuz duygu ve düşünceler de eklenince...

Stres altında, "alarm" pozisyonuna geçiyor beden. Tüm sindirimi,  besinleri özümsemeyi, yenilenmeyi durduruyor!!! En hızlıca enerjiye çevireceği karbonhidratlara saldırmakla kalmıyor, bulduğu herşeyi de bedende tutmaya başlıyor. 

E bir de zaten Sonbahar'a girmişiz, beden kendini kışa hazırlamak derdinde...

Sonuç: Şu tatilden döndüğüm günden bu yana, 3 haftada 3,5 kilodan fazla almışım. 
Olmuşuz (1. çoğul şahıs kullandım, biz, zira benden bir ben daha yaratmışım 😳) 63,5 kilo.
Hepsi de belime belime... 😱

"Aman ben böyle de güzelim"'lerden hemen çıkayım! Hele hele zat-ı muhteremin, durup dururken "sana şişmanlık da bir başka yakışıyor"'lara hiç kapılmayayım! Zira, "Winter is Coming!"






Ayurveda'ya göre, vücudumuzun biyoritmi kış mevsiminde fazla kilolardan kurtulmaya programlanmamıştır. Bedenin evrimsel olarak vücut ısısını korumak ve enerji üretmek için onlara ihtiyacı vardır. Vücut, doğal olarak tutmaya ve depolamaya programlanmıştır.

Geçiş mevsimleridir, İlkbahar ve Sonbahar, detokslar, oruçlar, iç temizliklerin, kilo vermelerin dönemi.






Sonbahar, yavaş yavaş kapanmanın gerçekleştiği, döngüsünü tamamlamış yaprakların toprağa düşüp, toprağın daha da derinden beslenebilmesi için besine dönüştüğü, bize artık hizmet etmeyen herşeyi bırakıp, yeniye yer açtığımız mevsimdir.





Sonbaharda doğayı gözlemlediğimizde, bunun bir içe dönüş ve ıslah mevsimi olduğunu görürüz. Ağaçlar, sonbahara girerken enerjilerini yapraklarından gövde ve köklerine doğru çekmeye başlar; yapraklar önce renk değiştirir, sonra da kuruyup dökülür. Yaz ve ilkbahar mevsimlerinde güneşin bolluğundan faydalanarak beslenmelerine aracı olan yapraklarına, güneşin azalmasıyla artık ihtiyaç kalmamıştır. O yüzden gübre olmak üzere toprağa bırakılır. Artık, kışa hazırlanmak için enerjiyi ve kaynakları arıtma, süzme, ıslah etme ve sadece en saf ve gerekli olanlarını köklere ve tohumlara doldurup, geri kalanlarını eleme ve atma zamanıdır.






Velhasıl, sadece fazla kilolardan kurtulmak için değil, bedenin dengesini ve doğal kendini iyileştirme becerisini de yenilemenin yolu olarak, bu mevsimde bir temizlik şart!







SONBAHAR TEMİZLİĞİ: BESLENME

İlk iş, saf ve gerçek yiyeceklere yönelip, geri kalanları (alkol, şeker, tatlandırıcı, kahve, siyah çay, süt ürünleri, unlu gıdalar, tüm işlenmiş gıdalar ve fast food) eleyeyim, atayım, bırakayım.





Kendimi mevsiminde sebze ve meyvelere (-ki, bu konu da çok önemli!); mercimek ve maş fasulyesi gibi daha küçük taneli bakliyat (geceden, en az 12 saat suda beklemiş) çeşitlerine; kinoa, karabuğday, Basmati pirinci (bunlar da geceden, en az 12 saat suda beklemiş) gibi iyi pişmiş, nemli ve güçlendirici tahıllara; havuç, pancar, tatlı patates, ve balkabağı gibi topraklayıcı kök sebzelere; baharatlara ve çeşit çeşit bitki çaylarına vereyim.








Pişmemiş yiyeceklerden, soğuk zeytinyağlılar, çiğ salatalar ve soğuk green juice'lardan, smoothie'lerden kaçınıp, yerine, iç ısıtan sıcacık çorbalar, sulu yemekler, fırınlanmış veya buharda sebzeler gibi sıcak, nemli, pişirilmiş yiyeceklerden oluşan beslenme düzenine geçiş yapmak gerekiyor. Soğuk soğuk mideye gönderdiğim her şey sindirimi zorlar.




Yemek aralarında, gün boyunca limonlu sıcak su yudumlayayım. Bol bol  ısıtıcı, taze zencefil çayı, goji meyvesi çayı, yeşil çay, chai, ıhlamur ve adaçayı yapayım.




Acıkmadan yemeğe oturmayayım. En büyük öğünüm, öğle yemeği olsun. Akşam yemeğimi, hem hafif hem de erken (en geç 18:00-19:00) yapayım.  Bir önceki öğünü hazmetmeden (4-6 saat) ağzıma bir şey sürmeyeyim. Ara öğündür, atıştırmalıktır, bunlardan uzak durayım. Haftada 1 gün, sağlam bir öğle yemeği yiyip, akşam yemeğini atlayayım. Haftanın diğer bir günü de, tek tip beslenme orucu tutayım; o günün tüm öğünlerinde kitchari yiyeyim.








SONBAHAR TEMİZLİĞİ: GÜNLÜK RUTİN

  • Erken kalkmak lazım gelir. Hatta güneş doğmadan uyanmak şifa getirir. Sabah 06:00-07:00 civarı uyanmayı hedeflesek, 8 saatlik uykuyu da almış ve mis gibi uyanmak için, akşam da en şahanesiyle saat 22:00 uykuya dalmış olmak gerekir.
  • Yüz temizliği: Uyanınca ilk iş yüzüne serin su çalmak olsun. Her bir çakrayı uyandırmak için, tam yedi kere.
  • Gandusha veya Oil Pulling, yani yağla ağız çalkalama, yağ çekme: Antibakteriyel, antiviral ve antifungal özellikleriyle bir yemek kaşığı hindistancevizi yağını 15-20 dakika boyunca ağızımda çalkalayıp sonra tüküreyim, aman sakın yutmayayım.












    • Dil temizliği ve diş fırçalama: Dil üstünde biriken toksinleri vücuttan atmak lazım gelir. Metal bir dil sıyırıcı harika iş çıkarır.

    • Pranayama: Bilince olağanüstü bir denge sağlayabilen yoga nefes egzersizleri, şifa, neşe ve saadet getirir.



    • Surya Namaskar: Güneşe Selam, en orijinal hali can. Plank sırasında dilediğince kalmak da cabası.


    • Bir bardak sıcak su iç, bal ve limonlu.
    • Abhyanga ve sıcak duş: Bir kaç damla lavanta, biberiye, zencefil yağı eklenmiş susam yağıyla kendime sıcak yağ masajı uygulayayım. Bırakayım beden onu nüfus etsin. Ardından da 3 dakika sıcak, 20 saniye soğuklu bir duş ile vücuda dinçlik, zihne netlik ve hayatıma kutsallık katayım. Bu arada, sonbaharda, profesyonel masajlar almak, buhar banyolarına, saunalara, hamamlara girip terlemenin de tam zamanı.

    • Kahvaltı (09:00): Mevsim meyvelerini lüpleteyim.

    • Öğle yemeği (12:30) ve ardından rahatlatıcı ve huzurlu bir yürüyüş (#yürümekgüzeldir)
    • Akşam yemeği (18:30) ve ardından rahatlatıcı ve huzurlu bir yürüyüş (#yürümekgüzeldir)
    • Meditasyon: Farkındalık, uyum, doğal düzen getiren, yaratıcı zekanın uyanmasıyla da yaşamı mutlu ve huzurlu kılan meditasyon, sonbaharın en önemli günlük ritüelidir. Kendini ona adaman gerekir.



    • Yin Yoga: En derin bağ dokularıma ulaşıp, yaşam enerjisinin bedenimde akışına şahit olayım. Fiziksel, duygusal ve zihinsel şifalanayım, dönüşeyim. Canım Hocam, Zeynep Aksoy'un Yin Yoga serilerinin tamamı olmasa da, günde bir kaç pozda kalayım. Ama illa ki uzun bir savasana ile bitireyim.


    • Uyku vakti (22:00): İyi uykular çocuklar. 😊





    Ha bu arada; başlamak için, bir mucize, bir işaret bekliyorsan ya da biri gelip seni kurtarsın istiyorsan, üzgünüm, o hiç gelmeyecek!

    Kendi hayatından, sadece ve sadece sen sorumlusun! Şikayeti de, mızmızlanmayı da bırak! Totonu kaldır ve gerekeni yap! 💪





    13 Ağustos 2017 Pazar

    Dişli Kadın olacaksın!


    Türkbükü aslında benim pek de tercihim değil. Gecesi yok, gündüzü yok, her daim, dip dibe mekânlarda, her adımda bir değişen ve birbirine giren, inleyen müzikler eşliğindeki, doğa olarak eşsiz, Bodrum’un beach partiler koyu.

    20 yıl önce, ne şahaneydi burası. Nihal Acar’ın efsane Ship A Hoy’u vardı. İyi müzik yapan, bohem bir yerdi. Taş ütüde nefis tostlar yenirdi. Bırak Beach Club mekânlarını, “eller havaya” konsepti henüz icat edilmemişti.

    Gözlerimiz aradı kendisini. Yerine, mutfağı iddialı, Nişantaşı’lı Hardal gelmiş.

    Hey gidi Ship A Hoy, hey… 

    Bodrum Türkbükü Haziran 2017

    Her neyse, tabi arkadaş bana dünyaları harcayacak, gönlümü kazanacak (the men’s way). Ne yapacağını şaşırdı. Gerçi hakkını da yemeyeyim. Bir iş seyahatinde gittiğinde, “Seninle mutlaka Miam’a gitmemiz gerek. Mezelerine bayılacaksın.”’dan romantizm yapmış bizimkisi. Bodrum’a gitmiş olsak da, o kadar çok uğrayamadık ki, “Bu sene de Miam’a gidemedik.” mesajlı esprileri gelişmişti aramızda. Oraya gitmiş olmak önemli yani.

    Hem ilk gecemizi, hem de son gecemizi Miam’da planlamış. Zaten 3 gece kalıyoruz topu topu. Vur deyince, öldürmek misali! Ya da; yaratıcılık ancak bu kadar bunlarda! 1 ay öncesinden rezervasyona rağmen, zar zor yer bulmuş. İlk gece barda, son gece deniz kenarı tarafında. İkisinin de atmosferi bambaşka. Yalnız, hakikaten, yok böyle mezeler.

    Miam Türkbükü Bodrum

    İkinci gecemiz için de, araştırmış, vejetaryen pizza da yapan, kendisi gibi kurumsal iş hayatından yemek içmek işine geçmiş, yine Türkbükü’nde Pizzeria C'e’ye yer ayırtmış.

    VEGETERIANA: Domates sos, taze mozzarella, ızgara kabak, ızgara patlıcan, karamelize soğan, sote mantar… 
    Elbette şahane bir kırmızı şarap eşliğinde…

    Pizzeria C'e Türkbükü Bodrum


    Derken... Artık adamı evde deneyeyim! J

    Elinden geleni yapmaya çalışıyor gibi görünüyor. 
    Doğum günüm sabahı kahvaltımıza, çok başarılı menemeninden hazırlamış. Hem de benim ki vegan! Zeytinyağında biberi kavurmuş, sonra domates, karakteri oluşturan sır gibi sakladığı baharatlar… Yumurta kırmadan üzerine bolca vegan pizza kaşar peyniri ve maydanoz...

    Vegan Menemen


    Ama çok tatlı değil mi?!

    Evet, pek tatlı, ama kendisine çok da çaktırmıyoruz tabi. Zira bu danalara öyle fazlasıyla yüz vermeye gelmiyor. Elbette, şu yaptığı incelikler için takdiri hak ediyor da, illa bir taktik, bir strateji de istiyor.

    Mesela, Sherry Argov’un “Erkekler neden DİŞLİ kadınları sever?” kitabındakiler gerçekten işe yarıyor.



    Ayaklarının üstünde sağlam duracaksın.
    Önce kendine güveneceksin.
    Kendi ihtiyaç ve isteklerin ondan önce gelecek.
    Ona ihtiyacın olmayacak.
    İstemediğin en ufak hareketinde resti çekecek, “Bak kapı orada, beğenmiyorsan, güle güle!.” diyeceksin.



    Bir de, tek başına bir yaşayacaksın! Ben hiç yaşamamıştım. Her şeyimden tek başıma, kendim sorumlu olduğum bir dönem, şunca hayatımda hiç olmamıştı. Kombi bozulduğunda, o bu kıştaki kar fırtınalarında, işe gidip gelirken, gelemezken, kendimi kaybedip, böğüre böğüre ağladığımı hatırlıyorum. Şimdi kombi ve kar lastiği uzmanıyım. J



    Ve en önemlisi de okuyacaksın! Araştıracaksın, öğreneceksin, danışacaksın!



    Türkiye’nin ünlü boşanma avukatlarından, kadın hakları savunucusu Altın Mimir’in “Gücünü ve özgürlüğünü kazanma yolunda KADININ HAK ARAMA REHBERİ”, kadına hukuki bir kılavuz niteliğinde nefis bir kitap. 



    Boşanma davası ertelendi Kasım’a…


    Zor bir kış oldu. Sancı dolu bir dönüşüm.
    Şimdi güzel bir tatil yapacağım. 
    Hesapsız, tasasız, pervasız...



    ❤❤❤
    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...