13 Mart 2018 Salı

Geldi Bahar!


Tüüüüüüm bu işlerin işlikten çıkıp, çıldırmama sebep!!!
👉🏼 Sevgili asistanın!!!

Allah'ım, kendisini o kadar seviyorum, biliyorsun!
Ama Allah'ım, beyaz yakalı bir katil de olmak istemiyorum! 😤😡😁




Yok anacım, ben müdür olmak için doğmamışım!
Ya da belki de doğmuşum da, hatta tam da bu iş için yaratılmışım da, asistanım Asistan olmak için doğmamış!!!

Aralık başından beri çektiğimi bir ben biliyorum. Şu şahanesiyle hazırladığım, bir önceki yazım planlarından, bırak Zeynep Hocam'ın meditasyonuna katılmayı, Savasana'ya bile geçemedim. Hayır Mart ayına bile girmişiz, ben yeni farkettim!

Yine de, Allah için, beslenmede gayet şahaneyim. Tamam, itiraf ediyorum, Ankara'da, Mamişkom'la sapıtmış olabilirim. Basını götürdüğüm Cenevre'de, süperiyle coşmuş da olabilirim. Ama, iki gözüm önüme aksın ki, telafi de ediyorum, aç yatıyor, aç kalkıyorum! 😁

Şu menapoza girdiğimden beri, bir gram bile verememek nedir?! 2 gün sapıttın mı, yapışıyor kalıyor hemen kilolar. 3 gündür yemiyorum, içmiyorum; gram gitmiyor!
Ah o östrojen dolu gençlik neydi be! Sağlıklı beslenip, bir akşam yemeğini atla, gidiyordu hemen bir öncenin akılsız başın işleri! Şimdi öyle mi?!

Geçen, depresyona tutulmuş yakaladım kendimi! Yeme! İçme! Davetleri kabul etme! Dışarı çıkma! Açlık içinde otur evinde!!! Ve biiiiiir gram bile vereme!!!
Hayat zindana dönmüştü!






Hayat, zindana mı dönmüştü???
Neden?
Yiyemedin diye mi?
İlla o aklından geçeni yemek zorunda mısın ki?
Hayır, zevk almak denen şahaneler, neden sadece yemek üstüne kuruluyor ki?





Uyumak, bazen yemek yemekten daha zevkli değil mi ki?!
Tertemiz çarşaflara bir de duş da alıp tertemiz pijamanla girdiysen, başka ne istersin, mesela?!
Mis gibi bir uyku gibisi var mı ki?!

Sabah uyanınca, sevdiğini bulmak yanında?!
Yanında olduğu için, yaşadığı için, bir güne daha birlikte başladığınız için, tutunmaz mısın hayata?!

Annen, kardeşin dalsa sabahları odana da, yastık savaşına tutulsanız mesela?
Sonra, sımsıkı sarılıp, kahkahalarla yataktan devrilseniz ya!

Yeniden aydınlanan güne uyanmak, mesela?
Güneşin doğuşunu seyre dalmak ya da?

En sevdiğin şarkıyı radyoda yakalayıp, ona eşlik etmek?
Mırıldanırken nakarata kapılıp, haykırırcasına tüm siteye o müziği ezberletmek?
Ritmine kapılıp, çılgınca dans etmek?

Nefes almak?
Çiçekleri koklamak?
Yağmurdan sonra toprak kokusu?
Ya çim kokusu?
Hele çıplak ayakla da yürüdün müydü üstünde?
Sahil boyunca?
Yağmur, çiselese bir de üstüne?

Bahçe sulamak?
Uzun, rahatlatıcı bir duş almak?
Güzel bir roman?
Bilgi dolu iyi bir kitap?
Sürükleyici bir film ya da?

Yoga?
Meditasyon?

Gün batımına dalmak?

İyi bir dostla keyif dolu bir sohbet?
Fıkralara, karnın ağrıyana kadar gülmek?
Gülmekten katılmak?

Yavru kediler?
Kediler?
Köpekler?
Tüm bu dünya tatlısı canlılar?




Güzel bir masaj seansı?
Yüz bakımı?

Yıldızları seyretmek?
Deniz kenarında, imbatlı, kumda güneşlenmek?
Denizde sırt üstü öylece yüzmek?





Bir çocuğu sevindirmek?
Birine yardım etmek?
Bir yüzü gülümsetmek? ☺️





...

Bitmez bu liste!


İçinde yemek olmayan, ne çok keyif var!


Var da, sistem bizi o keyiflere ulaşmamızı engelledi. Bizi kapalı bir ofise tıktı! Önümüze, tek seçenek olarak yemeği koydu! Hayatımızda, "öğle yemeği" "arası", bir de "akşam yemeği" yiye bil diye "paydos" edilen mesai var! "Haftasonu" diye bir kandırmaca da çıkarmışlar. Hafta içindeki yoğunluktan halin kalırsa, belki yemek dışındaki o keyiflerden birini sürme şansına erişebiliyorsun. Gerçi, şimdi de, "aradığın her şey AVM'lerde var" türü yönlendirmeler var malum!
Beden zehirleyecek kadar yemekle bozduk kafayı, sonra da hızlı moda markaları mağazalarının deneme kabinlerinde ağlıyor bulduk kendimizi!
Hepsi "sistem"'in suçu!





Öyle bir yere getirildi ki bu insanlık! "Keyif" denen şey "tüketmek"! Tüketimin ana konusu da, en kolay ulaşılır olan, "yemek"!

  • Keyif için yemek!
  • Rahatlamak için yemek!
  • Mutsuzken yemek!
  • Sosyalleşmek için yemek!
  • Ödül için yemek!
  • Sıkılınca yemek!
  • Paylaşmak için yemek!
  • Kutlamak için yemek!
  • Hediye de yemek!
  • Yemek de yemek!!!




Yahu, yemek, temel ihtiyacımız olan bir yakıt değil mi ki sadece! Bunca anlam yüklemek niye? Öyle bir yıkandı ki beynimiz, içgüdülerimizi kaybettik!





"Evcilleştirilmiş", "bize benzetilmiş"'ler dışındaki "doğadaki" "canlıları" izlediğinde, hiç biri şişman değil! Yaratıldığı bedenin dışına çıkanını, kitlesini korumak için çaba harcayanını bulamazsın! Çünkü onun, "O" muazzam "yaratıcı" ile bağı kopmamıştır henüz! Sokak kedilerine, köpeklerine dikkat edin. Yemeği önce bir sağından, sonra solundan keşfeder. İçgüdüsü "evet, zehir değil ve bedenine şifa eder" kararına varınca, ancak ondan sonra başlar yemeğe. Zorlasan da, istemediği bir şeyi yediremezsin! Ve bedeninin ihtiyacı ne kadarsa da o kadar yer! Doyunca durur, fazlasını stoklama gibi bir düşüncesi hiç yoktur. Biz manyak insanlar, yarım bıraktığı için yemeğini, zorlarız canım canlıları. Aynısını çocuklarımıza yapıyoruz. Onların da "doğa ile bağlantılarını" koparıyor, "içgüdülerini" yok ediyoruz!





Eee ne etcez? Sistemi suçlayıp oturucaz mı öyle?





Ses çıkaracağız!
Ayaklanacağız!
Savaşacağız!

Yok be yahu, sistemle değil! Yıkanmış beynimizle! Zira biz değişirsek, dünya değişir!





Şimdi bu "yemek" ile olan içli dışlı ilişkimize bir düzen getirmek lazım. Bunun en şahane yolu da, onu biraz kendinden uzak tutmak!

Aralıklı Oruç, "Intermittent Fasting" (IF), "yemek" ile kafayı bozmuş zihnime iyi gelecek.

Sadece 12:00-18:00 yarası yemek yiyeceğim. Geri kalan zamanlarda bolca ve sadece sıvı.

Ohhh bahar geldiğine göre, bol bol salatalara, zeytinyağlılara dönebiliriz. Mevsimde ne varsa!
  • Taze bakla
  • Sakız enginar
  • Kabuklu taze ceviz
  • Çağla badem
  • Kuşkonmaz
  • Mantarlar
  • Bezelye
  • Kekik
  • Semizotu
  • Taze sarımsak
  • Taze soğan
  • Kumkuat

Enginar - Alaçatı Ot Festivali 2017


Çağla - Alaçatı Ot Festivali 2017



Sonra, Mayıs ayına doğru da: (Yaz geldi demektir)
  • Asma yaprağı
  • Deniz börülcesi
  • Deniz fasulyesi
  • Taze fasulye
  • Taze patates
  • Yeşil erik
  • Mayıs şeftalisi

Urla, Nisan 2017


Alaçatı Ot Festivali 2017



Bi'de otlar var elbette:
  • Ak pazı
  • Arapsaçı
  • Askerotu
  • Ballıbaba
  • Deniz otu
  • Yabani semizotu
  • Sarı filiz
  • Hindiba
  • Hardal otu
  • Turp otu
  • Radika (Hindiba)
  • Labada (Efelek) (Çiriş)
  • Ebegümeci
  • Isırgan otu
  • Madımak
  • Cibez
  • Gelincik otu
  • Kazayağı otu
  • Şevket-i Bostan (EN SEVDİĞİM)
  • Erguvan
  • Tere
  • Tarhana otu
  • Hodan
  • İzvinya


Ege Otları - Alaçatı Ot Festivali 2017


Şevketi Bostan - Alaçatı Ot Festivali 2017


Ege Otları




İçecekler, elbette en başta su, sonra çeşit çeşit çaylar.
Hadi kahveyi sabahları izin veriyorum kendime. 😉


Yemek saatleri dışında bol bol hareket. Bahar ile uyanan bedenin de zati türlü hareketlere giresi var, kanı kaynıyor. Kışın hantallığından yakında eser kalmaz.

Sabahları artık yeniden aydınlıklarda uyanabildiğimize göre, ver elini Surya Namaskar, Güneşe Selam.


Vücut, nefes ve zihin birleşsin. Fiziksel ve ruhsal varlığımız her anlamda canlansın.







Yürü! Yürüyebildiğin kadar yürü! Öğle yemeğinden sonra, 10 dakika bile olsa, çık yürü! Akşam uzağa park et arabayı, yürü. Sabah küfür edeceksin önce kendine, ama sonra "Ohhh be!" çekeceksin.



 

Bir de akşam yogası üzerine meditasyon şart!





E hadi ben otlanmaya gideyim o zaman!
Bi' dakka!
Saat kaç?




















5 Ocak 2018 Cuma

Nerede kalmıştık 👊🏼


Raporu yetiştireyim. Koş.
Mağazalara uğramak lazım. Koş.
Etkinliğin son düzenlemelerini kontrol edeyim. Koş.
Etkinliğe katılayım. Koş.
Aynı zamanda sahada olayım. Koş.
Ofisteki işler kaldı. Koş.
Koş.
Koş.
Koş.

... derken...







O telaşla ayağını sen pufa bir çarp! Bıraktım sol ayağımın en küçük parçası parmağımı oracıkta!
2018'e girildi kırık ayakla!!!







Hoşgeldin Yeni Yıl. 🎉🍾🥂

Neyse, evren "artık bi' dur" dedi zaar.


10 gün işgörmezlik raporunu kaptım.
AVM'lerin food court'larında sefillikler çekmekten bıkmıştım. Şimdi yemeğimi kendim yapıp, hem de o gün, aynı gün yeme lüksüne sahip olacağım. Yupppiiii...
Malum, zavallı beyazyakalı, öğle yemeğini hazırlar önceki akşamdan.

Hayır, tabiki de hiç çalışmayacağım anlamına gelmiyor bu, da hiç olmazsa ofise gidip gelmek ve trafikten uzaklaşmış olacağım şu parmak ile sayılan bir kaç gün için. Yoksa, Laptop'umu çoktan açtım da maillere cevap yetiştirmeye başladım bile.

Her şeye rağmen Yeni yıl iyidir. Yeni kararlar. Bir önceki yıldan kurtulup, yepyeni 365 güne adım atmalar. Motivasyon doludur da. Yeni yıl gecesinin sihirli olduğu bile söylenir.






Ve 2018 yılı, astrolojiye göre belirsizliklerin bittiği yerine netliklerin geleceği yılmış. 
Fırsatlarla dolu olacakmış. Ancak o fırsatları farkedip, sahiplenip, sorumluluğu ele alıp onu geliştirene doğacakmış mucizeler.

İçindeki "8"'i de pek sevdim. Güç ve aynı zamanda dengeyi anlatan "sekiz", benim için ince belli kadının zerafetini simgeliyor.







İnce bel demişken, tabi ki de ilk 2018 kararım budur: Yeniden incecik belli olacağım.





Sihriyle aldığım mesaj da: Olabildiğince yemeğimi kendim pişireceğim. En sağlıklısından, en incelteninden. Rapor bitince de haftasonlarımı yemek yapmaya adayacağım. Belki güzel fotoğraflarını da çekerim hem.


Geçen yıl, sanki hafta içi az yoğunmuşum gibi haftasonları da kendimi kurslara verdim. Kuslara gidildi de gidildi, uygulamaya zaman kalmadı.
2018 yılı için en önemli kararım: Yeni bir şey öğrenmek için haftalarca kurslara gitmeyi bırakıyorum. Günlük uygulamalı workshop'lar bulursam eyvallah. 
İlla bir mükemmel olmayı bekliyorum, bir şeyi uygulamaya başlamak için. Ayurveda'ya başlandı. Dahası için onca kitaplar alındı. Neredeyse 1 yıllık eğitime de katılınacaktı. Yahu bir uygulamaya başla bakalım. Korkma hata yapmaktan!
Fotoğrafçılık keza öyle. O kurs senin, bu kurs benim. Yahu fotoğraf çekmedikçe nasıl gelişeceksin. Bırak artık bu mükemmellik peşinde koşmaları. Uygulamaya başla artık bir yerden!






Ha bir de şu şaraplara da bir ara vereyim. Son okuduğum bir araştırmada, alkol, şarap dahil, merkezi sinir sistemini bastırarak, metabolizmayı yavaşlatıyormuş. Yani o günde 2 kadeh şarap zayıflatır hikayesi, safsata. 
İngiliz bilim adamları da araştırmış, oralar çok içer malum, ve bulmuş ki, yemek ile birlikte içtiğin zaman, yemek yakılamıyor ve hooop yağ olarak bele, totoya yerleşiveriyormuş.








Yani... 😜🤪😂🤣

Bir de, böyle yılın başında karar alıp bırakmayacağım konuyu. Leyla Bilen'in "Değişim ve Dönüşüm Günlüğüm"'den aldığım feyz ile her ayın sonunda, "bu ay öğrendiklerim" ve "aldığım yeni kararlar" ile kendimi güncelleyeceğim.





Ve şimdiden söylüyorum, Şubat ayı, Bikini Versiyonu Plank ayı!
👉🏼 http://bikiniprojesi.blogspot.com.tr/2013/11/bikininin-plank-ile-imtihan.html


Bu arada çok sevgili Zeynep Aksoy Hocam, her gece Türkiye saati ile 22:00'de YouTube'da canlı canlı nefis bir meditasyon yönetiyor. Bununla kalmıyor, zihin, sinir sistemi, meditasyon ve yoga felsefesi hakkında bilgiler de paylaşıyor. 
8 hafta boyunca her gün bu zen meditasyonunu yapsam.  🙏🏼

👉🏼 YouTube Kanalı: https://www.youtube.com/channel/UChhTAHFhVj5z9hTOa9OWgLA





Bir de, bir minik serçe parmağımızı dibinden kırdık diye Yoga'dan eksik kalacak değiliz. Ayak yoksa, eller, kollar var.





Yok yaw! 😜

Şu hareketleri yapabiliyor olsak, bu yazıları yazmaya ihtiyacımız olmazdı yani, hani! 😁


Sabahları şahanesiyle Bikini versiyonu Squat Challange'e başlanır.
👉🏼 http://bikiniprojesi.blogspot.com.tr/2014/02/metabolizmay-yag-yakan-bir-buddyye.html

Hatta şu Twist'ler de eklenir ki sindirim de, bel de iyicene çalışa.





Aklımda plank challange'a şunu da eklemek vardı ya.




Onun yerine bu şekil yapıla:



Sonra şunuuuuu:



Ve deeee, bunuuuuuu:



En son daaaaaa:





Veeee Savasana:








E o zaman, mutlu yılllaaaaaaarrrr... 🎈








11 Aralık 2017 Pazartesi

Instagram Hikayeleri


Kendime geldiğimde, ellerim yağ içindeydi! Böyle, parmaklarımın ucunda yumuşacık dağılan, krem kıvamında siyah şeyler de vardı. O yağımsı dokular içinde sanki kırıntılar dolaşıyordu, bir de. Allah'ım neler oluyordu? Bu ellerimdeki neydi?
...

Gisele Bündchen


Yanık kokusu mu o? Her yanı sarmış! Ekmek kızartmışım!? Yok artık!! Ne ara oldu bunca şey?! Hepsini ben mi yedim?! Amanın!!! 
Bu Uno Karabuğdaylı paket yarıya inmiş!! 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8. 8! 8 dilim ekmek mi yemişim?!!!
Fora çeşnili zeytin ezmesi dibe inmiş!
...


Kate Moss



Yılın en yoğun dönemi geldikçe, işler çoğaldıkça, aynı oranda akşam yemekleri artıyor.
Ahh, o içilen, nefis Merlot'lar yok mu? 
Herşeyin suçlusu!


Suvla, Kanyon, Kasım 2017


Yoksa, o heryerde bulunmayan ve bulunca da bir türlü elden bırakılamayan, Tuborg'un şahane Frederik üçlüsü mü?


Frederik India Pale Ale
Frederik Brown Ale
Frederik Marzen Lager 


İçki her kötülüğün başıdır!
İnsanı kötü yola düşürür!
Sonu da, mutfakta, buzdolabının içinde biter!






YOU WEAR IN PUBLIC!!!!!!!!




"Wear" deyince birden hatırladım. Çok önemli bir partiye davetliyiz yılbaşı gecesi. Allah'ım ne ara Aralık oldu?! Ne giyeceğim ben şimdi?!!!! 😱 

nu'dan şöyle bol ama tarz bir elbise almıştım. Elbette siyah!
Onu aksesuarlarla parti kızı kıyafetine dönüştüreyim.
Aslında, şöyle tiril tiril, askılı, sırtı utanmasa totoya kadar açık, varla yok arasında bir elbise; üzerine kalın bir hırka, ayağımda Stan Smith'ler var hayalimde ya, incecik olmak lazım geliyor bu tarza. Bendeki de zevk işte. Olan, ama kullanılamayan! 😁





Şurda kalmış yılbaşına 3 hafta! Şu dişini azcık sıksan; pardon, şu ağzını bağlasan, hatta diksen, yok, en iyisi mi, kilitleyip anahtarı da nehire atsan! Hangi nehre mi? Yahu Bikini, kafa göz dalıcam ama sana şimdi! 

Ayrıca, bundan sonra, yok öyle kötü fotoğraf veririm diye yediklerini paylaşmamak!!! Çok şekilci oldun sen! İyi ki biraz fotoğraf kurslarına gittin! Aman sanki fotoğraf çekmeye zamanın var!  Hayır çektin diyelim, Mac'e aktarmaya zamanın yok! Aktardın diyelim, bu sefer de paylaşmaya zamanın yok! 😔

Instagram Hikayeleri...
Instagram Hikayeleri, hızlı, kolay, üstelik saati de yazıyorsun; tam bir "anlık" paylaşım. Günlük yani!
Ağzına tıkayacağın her şeyin hesabını hikayene ver bakalım önce! Saatine de bir bak!!! Dön dön, evir çevir, tekrar bir bak gözünün önündekine! Lüpletebilecek misin her türlü şeyi? Bakalım, atabilecek misin ağzına hepsini!

Ve şimdi, 10 Nisan 2013 tarihinde yazdığım, hayatımdaki ikinci blog postuma bir göz atınca; yazımın başlığı "Herşey Böyle Başladı"; gördüm ki:

“Araştırmalar gösteriyor ki, duyguların, alışkanlıkların, rakamların kaydını tutmak, kendi başına bir şifa olan ve davranışınızı değiştirmenize yardımcı olacak bir geribildirim ve denetim sistemi meydana getiriyor. (…) Günlük tutmak, düşünmeden yeme döngüsünü bozmaya, insanın kendine karşı dürüst ve sorumlu olmasına yardım eder. (…) Bu basit hareket size sağlığa dair derinlemesine bir kavrayış kazandıracaktır.”


Ve ben, bu ilk ve en önemli Bikini kuralını, günlük tutmayı, çoktandır bırakmışım! 
İş yoğunluğu, koşuşturma, hayat...

Zamanında şahanesiyle Amerika'yı keşfetmişsin! Sen niye başka yollara sapıyorsun ki?! 
Vaz mı geçtin yoksa?!!
Hepsi şımarıklık, başka bir şey değil yani; -mi acaba?
Neyse!






E o halde, yeniden hoşgeldin Instagram Günlüğüm! 
Hayıııırrrr, kadeh kaldırmayacağız şu an buna! 🤪
Yılbaşı gecesini bekle! 🎉🎈🍾🥂


https://www.instagram.com/bikiniprojesi/



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...