ayurvedik gün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ayurvedik gün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Aralık 2020 Pazartesi

NARDUGAN

 

"Bu tür zamanlar, onca koşturmalı işimizin arasında bir türlü zaman bulamadığımız o temel işleri yapabilmek için fırsatlar yaratır. Dolapları, depoları yeniden düzenlemek; tüm gereksiz stoklardan kurtulmak; temel bilgileri, prosedürleri yeniden çalışıp tekrar etmek; markanın özünü hatırlamak; tüm iş ortakları ile ilişkileri güçlendirmek, artık sana katma değeri olmayanları ile de yolları ayırmak, bunlardan sadece bir kaç tanesi..."



Hiç alçakgönüllü olamayacağım: Her organizasyonun sahip olmak isteyeceği o yönetici, o pazarlamacı benim!



Bu tür kriz zamanları ekipleri doğru yönlendirmek ve işleri yürütmekte üstüme yok! Pazarlama dediğin şey tam da bu zamanlarda ne tür stratejiler geliştirdiğinle başlar, marka kimliğini, değerini, DNA'sını tekrar tekrar hatırlamak ve hatırlatmak ile devam eder. Organizasyonu da ve tüm iş ortaklarını da tüm bunlarla motive ettiğinde de fark yaratmış olursun.

Aynı kafayla evimi, hayatımı da yönetiyorum. İş hayatımdaki dillere destan başarımı, ev hayatıma da "evde temizlik olmayan, dip köşe girilmeyen, atılmayan kullanılmayan, yenilenmeyen eskiler kalmadı" şeklinde yansıtıyorum. Salim kafa, en başta evliliğimi, sonra tüm ilişkilerimi de gözden geçirme fırsatı buldum. Şu an hayatımda olanları "affettiklerim, silip attıklarım, hala kafayı taktıklarım" gibi gruplara ayırdım. Sonra bi' ara her bir grup ile ayrı ayrı ilgileneceğim.




...de, şunların hiç birini bedenime, şu dünyada içinde var olduğum, kendimi ifade ettiğim tek gerçeğe, bir tanesini bile uygulayamadım! Bu 2 göz, bende 4 göz, dışarı baktığından mıdır, işi gücü hep dışarıdaki ile. Kendine dönmüyor, bakmıyor bir türlü. Niye?!

Yaw her şeyleri yıkadın pakladın temizledin: İş yerin ofisin, maillerin, ilgilenmediğin işlerin, ilişkilerin ve hatta zihnin.

Hadi ama artık sıra geldi BEDENİN!



Hem aslında bu zamana kadar, kışa hazırlık için, beden almak istediği yağı aldı. Maksimuma geldi. Şimdi o karbonhidrat ve şeker atakları da bitti, bitecek zati.

Evet kış fazla yağı olan için zor. Daha da ağırlaşmana, yavaşlamana ve hareketsiz, halsiz, tembel kalmana sebep olabilir. Sirkülasyon azalır. Bedende mukus ve tıkanıklıklar oluşur. Fiziksel ve mental yorgunluklar artar. Daha negatif düşünmeye, bağımlıklıkların oluşmasına, duygusal oburluklara yol açar. Ve tüm bunlar neticesinde bağışıklık düşer.

Oysa "Kışa uygun, doğru bir yaşam şekli ile hem bedeni, hem de zihni ve dolayısı ile de bağışıklığımızı güçlendirmek, kuvvet katmak, dinginleştirmek de mümkün. Hatta şekle girmek bile oldukça olağan." diyor Ayurveda!




Hem kış, bedenin en güçlü olduğu zamanlar da aslında. Fitness ve diğer tüm güç antremanlarını ve kasa çevirimlerin tam zamanı.

E madem zor günleri fırsatlara çevirmede ustalayız, kışı da içimizde bahara çeviriverelim. Fırsat bu fırsat, bu kış bir güzel güçlenip fitleşelim.




Bu arada kış mevsimi derken, doğa takviminden bahsediyor Ayurveda elbet. Anadolu insanının doğa ile bağı nasıl güçlüymüş, eski bilgilere, hele de eski toprak insanlarla karşılaştıkça, çok iyi anlıyorum. Ahhhh ya, Annanem şimdi yaşasaydı. Doğa ile uyum içinde yaşamak ve dolayısı ile hayatla baş etmek üzerine ne muazzam yöntem ve bilgileri vardı. Ahhh biz bunlara "Kocakarı" işleri dedik. "Kocakarı" bilgilerini ve en baştada "Kocakarı"'ları küçümsedik. Halbuki kadim bilgiler hep bu "Tanrıça Kadın"'lar, "Şifacı Kadın"'lar ile aktarılıyordu. Ahhh ahhh...Hep bunlar "erkek"'lerin işi, yok sözde modern tıbbın işi. Gün gelecek modern tıp, kadim bilgilerdeki şifaları tasdik edenden başka bir şey olmayacak. 
Ben daldım yine politik işlere! Neyse... 

Anadolu'nun Kocakarı takvimine göre kış, Zemheri ile, yani soğukların başlaması ile 22 Aralık'ta başlar. Ocak ortasıdan Şubat sonuna kadar kışın en ağır soğukları Ayandon soğuklarıdır. Kış, Kocakarı soğuklarının başlaması, Mart başında, yani soğuğun son dönemi ile de biter.

İşte yarın 22 Aralık itibari ile, yağ bağlamanın son döngüsü olan sonbaharın son günlerinden, doğanın desteğiyle kış günü yağ yakma metabolizmasına dönüşmenin Ayurvedik yolu:

  • Şimdi, şu sirkadyen şeysi hiç olmadığı kadar önemli. İdeal günlük rutin şöyle:
    • 06:45 Günaydın ve Sabah rutini:
      • WC
      • Diş fırçalama ve dil sıyırma
      • Bir kaşık bal ve ılıktan biraz daha sıcak bir bardak su
      • Yüzünü ve gözlerini gül suyu ile yıka
      • Burun ve kulaklara badem yağı damlat
      • Susam yağı ile yağ çekme ve gargara (5 dk)
      • Vücut Masajı: Kuru kese/fırçalama
      • Yağ masajı; Abhyanga; Duş
      • Yüz masajı; Gua Sha
    • 08:00 Surya Namaskar; Tibet'in 5 ayini; Pranayama; Meditasyon 
    • 10:30 Kahvaltı: Meyve
    • 12:00 Öğle Yemeği: Ana öğün
    • 13:00 Açık havada yürüyüş
    • 16:30 Hafif Akşam Yemeği
    • 17:30 Güç antremanı; fitness; Plank; Pranayama
    • 22:00 Ayak masajı; Meditasyon
    • 22:45 İyi geceler

  • Kendimizi sıcak tutmak en önemli konu. Sıcak yemek, sıcak su, bitki çayları, ısıtan baharatlar, bolca hareket, kalın yünlü giyecekler, yağ masajları, buhar banyoları, vs. önemli. Ve tüm bunların hemen ardından rüzgarda kalınmayacak, üşütülmeyecek.
  • Öğünlerde öncelik mevsim sebzelerinde, özellikle de keskin tada sahip yeşilliklerde. Ve diğerleri de: brokoli, karnabahar, kereviz, roka, havuç, pancar, marul, kişniş, biberler, pazı, karnabahar, maydanoz ve ıspanak.
  • Ama sebzeden de önce aslında baharatlar geliyor. Taze veya kuru baharatsız hiçbir şey yenmiyor. Karabiber, kuru zencefil ve kakule 3'lüsü eksik edilmiyor. Sonra uygun olan reçetelere kimyon, zerdeçal, dereotu, karanfil, tarçın ve diğerleri ekiliyor.
  • Tabakta sebzeden sonra en çok yer alacak olanlar baklagiller, elbette geceden güzelce ıslanmalılar. Bunlardan mercimek ve Maş Fasulyesi en hafifleridir. Diğerlerini ıslamak da yetmez, çok iyi baharatlandırmak ve tüm enfes Türk mutfağı tencere yemekleri gibi soğan ve sarımsak ile güzelce kavurmak lazım gelir. 
  • Karabuğday, kinoa, Amarant, Basmati pirinci, buğday yerine, harika seçenekler. Maya ve mayalanmış ekmeklerden uzak durmak gerekiyor.
  • Meyve kahvaltıda ya da en hafif akşam yemeği olarak tek başına yenmelidir. En başta limon, lime, greyfurt, elma, armut, nar, ayva, cranberry, yabanmersini ve kuru meyveler en iyi tercihlerdir.
  • Tuzu abartmasak süper olur.
  • Çay, kahve gündüz saatlerinde içilebilir.
  • Hayvansal ürünleri de abartmasak iyi olur. Yoğurt ara sıra ve öğle saatinde olsa da, ayran her daim içilebilir. Taze ve keçi beyaz peynir yine öğle saatlerinde, her daim olmasa da yenilebilir. Yumurta en iyi tercihlerden. Karides, balık ve tavuk yine öğle yemeğinde yenebilir.
  • Su çok da tüketmemek lazım. Bitki çayları yeterli olur kanaatımca. Bu dönemde doğada ve dolayısı ile vücutta su elementi çokça var zati. Olduğun bölgeye göre de değişir gerçi. İstanbul'un nem oranı oldukça yüksek mesela. Bir de çok fazla spor yaptıysan da, terlediysen, su kaybettiysen, e o zaman içeceksin illa. Mevsimine, yaşadığın yere, yediklerine, günlük aktivitelerine, hatta beden tipine göre değişen bu su ihtiyacını hesaplama meselesi, Ayurveda Doktor Hocam'a göre şöyle: "Günde 6 kere çişini yapıyorsan, yeterli su almışsındır." der. Bir de öğle saatlerine doğru veya akşam geç saatlerde suyu, bitki çayını çok abartmamakta fayda var.


Muazzam bir plan oldu. Mükemmeli yaptık. Evet ama kendini germemek de önemli. Her zaman ve her daim "Hiç yoktan iyidir!" felsefesi geçerlidir. Yani hiç birini yapamıyorsan, meditasyon, güç antremanı, 5 dakika yerinde zıplama bile yeterli. Ve ayrıca, disiplin, bedenden gelen sezgilerle birlikte kendiliğinden gelecek zaten. Çünkü bu, başlamak, yola koyulmak, bedene yeniden bakmak, kendine yeniden bakmak, kendine değer katmak, hayata can katmak, şifan ile şifa dağıtmak için en iyi zaman!

Hem biz Türkler için, Sümer geleneklerinde de olan, günün artık geceyi yendiği 22 Aralık, yeniden doğum, yeniden doğuş, NARDUGAN bayramı da değil midir zaten!

Narımız, bereketimiz, sağlık ve aydınlığımız bol ve daim olsun!

Güneş bayramımız kutlu olsun!




15 Ocak 2020 Çarşamba

Kış Programı



Ah bir fırsat bulsam da yazsam! Neler neler öğrendim bu Ayurveda derslerinden! Ne müthiş, ne zihin açan, hatta bilmem kaç seviye birden bilinç atlatan cinsten muazzam kadim bilgiler…
Ahh bir yazsam! Uzun uzun konuları anlatsam! Yok ki anasını satayım zaman!

Yazmak için emekliliğini bekleyen zavallı Beyaz Yakalı! Tüm hayallerini emekiliğe bırakanlardan! EYT'yim bir de ben! Yaşı olan anlar; yani emeklilikte yaşa takılanlardanım! Hayır, "emekli olsam, daha fazla insana yararım olacak, daha müthiş üretimlerim olacak" diyorum ama dinleyen de duyan da takan da yok! Neymiş, İskandinav ülkeleri bu sistemle batmışmış!!! Onlar insan koşullarında çalışıyorlar ve genç nesilleri çok az diye uzun uzun yine anlatasım var da... İş şartları, yaşam şartları, neredeyse yılın yarısı kadar tatilleri (2014'te konuyu ne tatlı yazmışım, yeterince tatil yapamamak hırsıyla: "Asgari Tatil ile yap bakalım programını #beyazyakalı!". Kıyamam!; yazı için tıkla!)... Maaş desen...
  • Norveç 7.sırada: Kişi başına düşen milli gelir: 72,566 dolar
  • Danimarka 14.sırada: Kişi başına düşen milli geliri: 55,230 dolar
  • İsveç 16.sırada: Kişi başına düşen milli gelir: 52,147 dolar
  • Türkiye ise 10,153 dolarla, kişi başına düşen milli gelir sıralamasında 76. sırada
Zati gelir seviyesinin mutluluk seviyesi ile hiç bir alakası yok da, ben yine de "ekonomik olarak battılar" için açıklama yapayım istedim.

Kopenhag


Buyurunuz Birleşmiş Milletlerin (BM) yayımladığı Dünya Mutluluk Raporuna: Der ki; dünyadaki en mutlu ülkeler, en zengin ekonomiler değil, güçlü sosyal devlet ve kurumsal desteği bulunan ülkeler.
Ülkelerin gelir, sağlıklı yaşam beklentisi, sosyal destek, özgürlük, güven ve cömertlik değişkenleri bakımından kıyaslandığı raporda, birinciliği alan ülke Finlandiya. Wuhuuuuuuu. Bu bir İskandinav ülkesi değil mi?!!!!! Finlandiya'yı ilk 10'da Danimarka, Norveç, İzlanda, Hollanda, İsviçre, İsveç, Yeni Zelanda, Kanada ve Avusturya takip ediyor. İlk 10'da 5 İskandinav ülkesi yer alıyor!
Daha da bir şey demiyeyim!!!!!!


Muhteşem Kopenhag belgeseli Işıl Bayraktar Thomsen


Sisteme bir kaç saydırıp, içimizi döktüğümüze göre, şimdi konumuza geçebiliriz. 

Allah'tan şu "Temiz Kasım"'ı yapmışım, yoksa ne olurdu şu an halim hiç bilmiyorum?! O Aralık ayının 09:00-22:00 çalışma temposuna, neredeyse her akşam eklenen yemekler, içmekler, davetler, buluşmalar, coşmalar, kudurmalar… Hafta sonlarına girmiyorum bile.

Velhasıl, hemen bir Kış Programı yapayım, en acili ve en Ayurvedik düzenlisinden.




Kış günü rutinler pek mühim. Sabah 06:30 gibi uyanıp, sabah rutinimi ve meditasyondan, pranayamaya, surya namaskaraya kadar hepsini gün doğmadan yapayım.


Yemek şu düzende:

09:00: Akşamdan suda bırakılmış ceviz ve çiğ bademler (bir avuç) ve bir kaşık tahin pekmez. Bir kaç kuru meyve de eklenebilir.

12:30: Öğle Yemeği: Canın ne isterse, ne kadar çekerse hepsini yiyeceğin en kral öğün. Baklagil dahil tüm proteinler bu öğünde alınacak.

17:30: Sebze ya da meyveden oluşmalıdır. Sebze çorba veya etsiz sebze yemeği ya da salata ya da sadece meyve. İlk zamanlar, erken akşam yemeği zor olabileceğinden, haşlanmış 2-3 yumurta da olabilir.

Mevsimde ne varsa o yenecek. Elbette ki, olabildiğince, GDO, koruyucu, renklendirici, tatlandırıcı, hormonlu, antibiyotikli, pestisit, işlenmişlerden uzak durulacak.
Yemek aralarında bol bol sıcak su, taze zencefil ve limonlu şahane olur, ve bitki çayları içilecek.

İşten eve gelir gelmez meditasyon yapmak, o akşam yeme ve içme sapkınlıklarının önüne geçecek! Hatta 1-2 dakika da plank'a durmak, aklını bedenine getirecek!

22:00 dedin mi, yatakta yatmış, mışıl mışıl uykulara dalmak üzere olmalısın.





"İşten en erken 22:00'de çıkıyordum zati. Arkasından biraz dinleneyim, azdan kafam dağılsın derken, alıştım gecelere, hatta gecelerden sonra yatmalara... Nasıl olacak ki şimdi o iş?" diyorsun!

Bir anda olamayacaksa da, şimdi yine çok önemli olduğunu tekrar tekrar öğrenince, ve zaten Aralık boyunca herkeslerle partileyip akşamlara gecelere, arkadaşa dosta, yemeye içmeye doyduğunu düşünersek (!!!), artık bir zahmet evine dönüp kışı gerektiği gibi geçirmenin zamanı gelmedi!
Ayırca, illa bir halt yiyeceksen, gündüzler çuvala mı girdi? 🤪





"İş seyahatlerim var; hem de yurtdışılı! Hem de bu haftasonundan gitmem gerek!", "O geçsin, sonra başlarım..."

O geçsin, bu geçsin!! Nereye kadar Bikinim?! Hayatta önüne hep bir şeyler çıkacak zaten.

Bana bak, ya çıkarsın hemen o "battı balık yan gider" bataklığından ve derhal dönersin "ne yaparsan yanına kar", "hiç yoktan iyidir" akıl ve fikrine, ya da...

Aaaa tamaaaam, her akşam "Bugün bedenin için ne yaptın?" sorusuna sosyal medyada, cümle aleme hesap verilecek!





Ve Susan Miller ne diyor Ocak ayı falında?! Tüm yıldızlar senin için toplanıp, incel diye yardımına sıralanmış! Evet aynen! Satürn ve Plüton aradığın disiplin için arkandalar. Mucizelerin gezegeni Jüpiter de Ocak itibari ile neredeyse tüm yıl altıncı evinde olacak. İçgüdün seni sağlıklı olandan yana tercihler yapmaya itecek, doğal olarak kolayca kilo verecek, ve yüksek enerjilerle dolu olacaksın.

Evren senden yana bebeğim!

Öyleyse, tarih yazmak için şahane bir yıl bu 2020! Değil mi?!






1 Ekim 2017 Pazar

Sonbahar temizliği


Hani şu "bir büyük"'ler, "malt candır"'lar, Urla Vourla, Casal Mendes, Barbayanni'ler olmasa, tatilden incecik olup döneceğim yeminle.




Alaçatı, Yaz 2017


Hacımemiş, Alaçatı, Yaz 2017


Urla, Yaz 2017

Çeşme, Yaz 2017


Güneş, deniz, kum, toprak, yerlisinden taptaze, şifa dolu sebzeler, otlar, meyveler... Açık hava, özgürce hareket fırsatı, yürüyerek gidilen bakkallar, pazarlar, restoranlar... Trafikten uzak, arabadan uzak, bilgisayardan, işten uzak; telaştan, stresten hepten uzak... 💜



Madeo Kum Beach, Alaçatı, Çeşme Yaz 2017


Nori's House, Ovacık, Çeşme, Yaz 2017


Spiaggia Grande, Alaçatı, Çeşme, Yaz 2017


#mavibisiklet Hacımemiş, Alaçatı, Çeşme, Yaz 2017
Tekke Plajı, Çeşme, Yaz 2017



Başının üstünde çatıyı ancak yatmadan yatmaya gören bedeni, sen bir anda kapalı ofise tıkarsan, şoka girer tabi. Onu gerçek dünyasından alıp yapay bir dünyaya, hayvanat bahçesine sokuyorsun. Demirlerin arkasına atmakla kalmıyor, bir de onu, sadece parmakları, gözleri ve çılgınca da zihni hareket edecek halde sabit bir masanın başına oturtuyorsun. Zihin koşturuyor, parmaklar ve gözler ona yetişmeye çalışıyor, bedense kas katı duruyor...
Ve bence, bu, bedeni korkunç bir strese sokmakla kalmıyor, travmalar gibi, bedenin her yanında tıkanıklıklar yaratıyor. 
Emekli olamadan, ölüp gideceğiz bu masa başlarında! 😡






Sözüm ona "modern hayat"'ın getirdiği, gittikçe kirlenen yemek, hava, sudan aldığımız ağır toksinler, bedenin doğal kendini temizleme yeteneğini sekteye uğratıyor zaten. Metabolizma yavaşlıyor, bağışıklık sistemi zayıflıyor veya aşırı tepkiler vermeye başlıyor. Bir de üzerine korku, endişe, öfke, pişmanlık gibi olumsuz duygu ve düşünceler de eklenince...

Stres altında, "alarm" pozisyonuna geçiyor beden. Tüm sindirimi,  besinleri özümsemeyi, yenilenmeyi durduruyor!!! En hızlıca enerjiye çevireceği karbonhidratlara saldırmakla kalmıyor, bulduğu herşeyi de bedende tutmaya başlıyor. 

E bir de zaten Sonbahar'a girmişiz, beden kendini kışa hazırlamak derdinde...

Sonuç: Şu tatilden döndüğüm günden bu yana, 3 haftada 3,5 kilodan fazla almışım. 
Olmuşuz (1. çoğul şahıs kullandım, biz, zira benden bir ben daha yaratmışım 😳) 63,5 kilo.
Hepsi de belime belime... 😱

"Aman ben böyle de güzelim"'lerden hemen çıkayım! Hele hele zat-ı muhteremin, durup dururken "sana şişmanlık da bir başka yakışıyor"'lara hiç kapılmayayım! Zira, "Winter is Coming!"






Ayurveda'ya göre, vücudumuzun biyoritmi kış mevsiminde fazla kilolardan kurtulmaya programlanmamıştır. Bedenin evrimsel olarak vücut ısısını korumak ve enerji üretmek için onlara ihtiyacı vardır. Vücut, doğal olarak tutmaya ve depolamaya programlanmıştır.

Geçiş mevsimleridir, İlkbahar ve Sonbahar, detokslar, oruçlar, iç temizliklerin, kilo vermelerin dönemi.






Sonbahar, yavaş yavaş kapanmanın gerçekleştiği, döngüsünü tamamlamış yaprakların toprağa düşüp, toprağın daha da derinden beslenebilmesi için besine dönüştüğü, bize artık hizmet etmeyen herşeyi bırakıp, yeniye yer açtığımız mevsimdir.





Sonbaharda doğayı gözlemlediğimizde, bunun bir içe dönüş ve ıslah mevsimi olduğunu görürüz. Ağaçlar, sonbahara girerken enerjilerini yapraklarından gövde ve köklerine doğru çekmeye başlar; yapraklar önce renk değiştirir, sonra da kuruyup dökülür. Yaz ve ilkbahar mevsimlerinde güneşin bolluğundan faydalanarak beslenmelerine aracı olan yapraklarına, güneşin azalmasıyla artık ihtiyaç kalmamıştır. O yüzden gübre olmak üzere toprağa bırakılır. Artık, kışa hazırlanmak için enerjiyi ve kaynakları arıtma, süzme, ıslah etme ve sadece en saf ve gerekli olanlarını köklere ve tohumlara doldurup, geri kalanlarını eleme ve atma zamanıdır.






Velhasıl, sadece fazla kilolardan kurtulmak için değil, bedenin dengesini ve doğal kendini iyileştirme becerisini de yenilemenin yolu olarak, bu mevsimde bir temizlik şart!







SONBAHAR TEMİZLİĞİ: BESLENME

İlk iş, saf ve gerçek yiyeceklere yönelip, geri kalanları (alkol, şeker, tatlandırıcı, kahve, siyah çay, süt ürünleri, unlu gıdalar, tüm işlenmiş gıdalar ve fast food) eleyeyim, atayım, bırakayım.





Kendimi mevsiminde sebze ve meyvelere (-ki, bu konu da çok önemli!); mercimek ve maş fasulyesi gibi daha küçük taneli bakliyat (geceden, en az 12 saat suda beklemiş) çeşitlerine; kinoa, karabuğday, Basmati pirinci (bunlar da geceden, en az 12 saat suda beklemiş) gibi iyi pişmiş, nemli ve güçlendirici tahıllara; havuç, pancar, tatlı patates, ve balkabağı gibi topraklayıcı kök sebzelere; baharatlara ve çeşit çeşit bitki çaylarına vereyim.








Pişmemiş yiyeceklerden, soğuk zeytinyağlılar, çiğ salatalar ve soğuk green juice'lardan, smoothie'lerden kaçınıp, yerine, iç ısıtan sıcacık çorbalar, sulu yemekler, fırınlanmış veya buharda sebzeler gibi sıcak, nemli, pişirilmiş yiyeceklerden oluşan beslenme düzenine geçiş yapmak gerekiyor. Soğuk soğuk mideye gönderdiğim her şey sindirimi zorlar.




Yemek aralarında, gün boyunca limonlu sıcak su yudumlayayım. Bol bol  ısıtıcı, taze zencefil çayı, goji meyvesi çayı, yeşil çay, chai, ıhlamur ve adaçayı yapayım.




Acıkmadan yemeğe oturmayayım. En büyük öğünüm, öğle yemeği olsun. Akşam yemeğimi, hem hafif hem de erken (en geç 18:00-19:00) yapayım.  Bir önceki öğünü hazmetmeden (4-6 saat) ağzıma bir şey sürmeyeyim. Ara öğündür, atıştırmalıktır, bunlardan uzak durayım. Haftada 1 gün, sağlam bir öğle yemeği yiyip, akşam yemeğini atlayayım. Haftanın diğer bir günü de, tek tip beslenme orucu tutayım; o günün tüm öğünlerinde kitchari yiyeyim.








SONBAHAR TEMİZLİĞİ: GÜNLÜK RUTİN

  • Erken kalkmak lazım gelir. Hatta güneş doğmadan uyanmak şifa getirir. Sabah 06:00-07:00 civarı uyanmayı hedeflesek, 8 saatlik uykuyu da almış ve mis gibi uyanmak için, akşam da en şahanesiyle saat 22:00 uykuya dalmış olmak gerekir.
  • Yüz temizliği: Uyanınca ilk iş yüzüne serin su çalmak olsun. Her bir çakrayı uyandırmak için, tam yedi kere.
  • Gandusha veya Oil Pulling, yani yağla ağız çalkalama, yağ çekme: Antibakteriyel, antiviral ve antifungal özellikleriyle bir yemek kaşığı hindistancevizi yağını 15-20 dakika boyunca ağızımda çalkalayıp sonra tüküreyim, aman sakın yutmayayım.












    • Dil temizliği ve diş fırçalama: Dil üstünde biriken toksinleri vücuttan atmak lazım gelir. Metal bir dil sıyırıcı harika iş çıkarır.

    • Pranayama: Bilince olağanüstü bir denge sağlayabilen yoga nefes egzersizleri, şifa, neşe ve saadet getirir.



    • Surya Namaskar: Güneşe Selam, en orijinal hali can. Plank sırasında dilediğince kalmak da cabası.


    • Bir bardak sıcak su iç, bal ve limonlu.
    • Abhyanga ve sıcak duş: Bir kaç damla lavanta, biberiye, zencefil yağı eklenmiş susam yağıyla kendime sıcak yağ masajı uygulayayım. Bırakayım beden onu nüfus etsin. Ardından da 3 dakika sıcak, 20 saniye soğuklu bir duş ile vücuda dinçlik, zihne netlik ve hayatıma kutsallık katayım. Bu arada, sonbaharda, profesyonel masajlar almak, buhar banyolarına, saunalara, hamamlara girip terlemenin de tam zamanı.

    • Kahvaltı (09:00): Mevsim meyvelerini lüpleteyim.

    • Öğle yemeği (12:30) ve ardından rahatlatıcı ve huzurlu bir yürüyüş (#yürümekgüzeldir)
    • Akşam yemeği (18:30) ve ardından rahatlatıcı ve huzurlu bir yürüyüş (#yürümekgüzeldir)
    • Meditasyon: Farkındalık, uyum, doğal düzen getiren, yaratıcı zekanın uyanmasıyla da yaşamı mutlu ve huzurlu kılan meditasyon, sonbaharın en önemli günlük ritüelidir. Kendini ona adaman gerekir.



    • Yin Yoga: En derin bağ dokularıma ulaşıp, yaşam enerjisinin bedenimde akışına şahit olayım. Fiziksel, duygusal ve zihinsel şifalanayım, dönüşeyim. Canım Hocam, Zeynep Aksoy'un Yin Yoga serilerinin tamamı olmasa da, günde bir kaç pozda kalayım. Ama illa ki uzun bir savasana ile bitireyim.


    • Uyku vakti (22:00): İyi uykular çocuklar. 😊





    Ha bu arada; başlamak için, bir mucize, bir işaret bekliyorsan ya da biri gelip seni kurtarsın istiyorsan, üzgünüm, o hiç gelmeyecek!

    Kendi hayatından, sadece ve sadece sen sorumlusun! Şikayeti de, mızmızlanmayı da bırak! Totonu kaldır ve gerekeni yap! 💪





    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...