Tüm dünyayı bulanık görüyorum. "Gerçeklik" algım bozuluyor. Hemen ertesi gün olsun diye, erkenden yatıyorum. Bazen düşünmekten, ilaçsız uykuya dalamıyorum. Ya da, gecenin bir saati fırlıyorum. Her şeyi unutmak için deli gibi içiyorum. Bazen de midem hiç bir şeyi almıyor. Hiç bir şey yapmadan öylece kalasım da var. Böğüre böğüre ağlayasım da. İşe nasıl gidiyorum, yurt dışına nasıl çıkıyorum, geri dönüyorum, hiç bilmiyorum.
Zaman bir geçse! O her şeyi unuttuğum gün bir gelse!
Ya, her şey yine benim içinse?!
21 yıldır 2 kişilik yaşıyorum, hatta hayatı ona göre kuruyorum. Her şeyi ona göre planlıyorum. Her şeyi ona göre yapıyorum.
Ya şimdi, kendime dönme zamanıysa?!
Her şeyden önce o yerine, kendimi koymam gerekiyorsa?!
Ya, sadece kendime odaklanmam ve kendi hayallerimin peşine düşmem gerekiyorsa?!
Ya bu, kendimi keşfetmem için, kendim için, büyük bir fırsatsa?!
Önümde kucağı her daim açık her şeyim Annem ve biricik kız kardeşim varken. Bir yanımda, dostum kızlar, diğer yanımda yogadaki güzel kadınlar. Bir kolumda Psikiyatrist Zuhal'im ve diğerinde avukat Esin'im var.
E, arkamda da binlerce başka müthiş kadın...
Böylesine güçlü bir kadın çemberi içindeyken, hayattan neden korkayım?!!
Elbette, çok ve çokça meditasyona ve yogaya da ihtiyacım var. Gözümde yaşlarla oturduğum meditasyonlar işe yarayacak, çok yakın.
İyi olacağım.
E bahar da gelmişken...
Dönüşüm ve yeniden doğuşu, doğa ana bile desteklerken...
Ben, içimdeki o deli öfkeyi "kendimi sevme" gücüne dönüştürebilirim.
Ben, işime yaramayan, enerjimi sömüren, kafamdaki o deli düşünceleri bırakabilirim.
Ben, yaşama yeniden başlayabilirim.