Glisemik İndeks etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Glisemik İndeks etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Kasım 2016 Pazartesi

Düşün de YE!


Döner dönmez evde badanaya ve köşe kenarın elden geçtiği minik inşaatlara başlayacaktık. “Sağ olsun” kayınvalidem de gelince bizimle, kaldı her şey.

Duvarlar kese kâğıdından bir ton açık, tavanlar bembeyaz olsun, elektrik kabloları ortalıktan toparlansın, elektrik düğmeleri de yenilensin, banyoyu da olabildiğince yenileyeyim istiyorum. Ev kira.      Salonun halılarını değiştireyim diyorum, mutfak masasını da. Kitap odamı ve giyinme odamı tamamen yenileyeceğim zaten.

Tüm bu işlere girmeden önce de, komple bir ev hafifletme operasyonuna girişmek istiyorum. Her bir deliğe, köşeye gireyim, elden geçmeyen, dokunmadığım eşya kalmasın istiyorum. Dip temizlik yanında, istiflenmiş tüm eşyaları asıl sahiplerine ulaştırayım diyorum. Evde kullanılmayan hiçbir şey kalmasın istiyorum. Tüm ağırlıklardan kurtulmak istiyorum.



İstiyorum istemesine de, bir türlü işlere girişemiyorum. Plan bile yapamıyorum, çünkü sevgili Anneciğim’in ne zaman evine döneceğini bilmiyorum. Soramıyorum da. “Öyle yaparız, böyle ederiz” diyorum, yok. E havalar da soğuyor. Tüm bu aklımdakiler için, bir kere, badana öncesi için de, zaman lazım. Sabah 08:00 akşam 20:00 çalışıyorum. Yurt dışı programım da çıktı. Bir an önce başlamam lazım.

...

Geçmedi o bir ay.

Neyse, inşaat da badana da bitti sonunda çok şükür. Canım Aşkım Mamişkom yetişti. Kullanılmayacak, giyilmeyecek ne varsa verildi. Atılacaklar atıldı. Dip köşe kırklandı. Havası da enerjisi de mis oldu evin. Ohhhhh…



Giyinme odam ve kitap odamı yenilemek kaldı geriye. Onlar da artık yavaş yavaş. Gerçi zaten kitaplıkları ve gardırobu beğendim IKEA’dan da. Alması, taşıması, yapması, yerleştirmesi kaldı. Montajları kendim yapasım var.  Artık, yeni yıla girmeden bitireceğim inşallah. :-D



Yoruldum da. Koşturmaktan daha çok, “Ne zaman başlayacak? Nasıl olacak? Havalar soğudu! Her yerler ayakta!” telaşesinden. Beyin durmadı plan yapmaktan. Biraz sakinleşeyim, kendimle ilgileneyim. Yoksa beni benden çıkaracak bu stres ve yanında getirdiği o saçma sapan, kıtlıktan çıkma yeme manyaklığı. Fark etmeden neler gidebiliyor mideye, hayretler içinde kalıyorum. Hele de akşamları. Hoooop, bir bakmışım dünyalar midemde!

Tüm gün deliler gibi çalışmış beyine trafik ve üzerine de evde yapılacakları, planlamaları verince, uyuşuyor kendileri tabi. Zihin kendinden geçiyor, farkında olmuyor, sarhoşluk, şuursuzluk seviyesine düşüyor. Olanlar da, tam da o anlarda (ansızlıklarda!) oluyor.

Acilen, zihni kendine getirme, “an”’da kalma, farkındalık yaratma işlerine girişmek gerek.

Eve gelir gelmez, 5 dakika bile olsa meditasyona oturayım ben. 

2 dakka bir sessizce oturup, nefesine odaklanmak, sakinleşmek, gelen giden düşünceleri gözlemleyebilmek, o düşünceleri sahiplenmeden, içlerine girmeden, uzaktan tanık olmak… Hepsi bu!




Bir Yoga Hocası olarak ben Lotus’ta oturuyorum elbette! Hani şu bağdaş kurduğun, ama bir şekilde bacakların birbirine girdiği, ayakların yukarıda, üstte kaldığı, ünlü Yoga oturuşu, Padmasana.  :-p




Yok, be yahu! Şaka! Kolu bacağı kırmanın hiiiiç alemi yok. Kolayca o poza girebilen varsa girsin elbette. Ama bu, “Lotus yapan en aydınlanmıştır!” anlamına gelmiyor. Sandalyede oturan çooook daha derin meditasyonlara dalıyor olabilir. Yoga duruşlarında, o fotoğraflarda gördüğümüz en uç noktadaki pozlara ulaşmaya odaklanmak yerine, o duruşu daha denerken bedeninde ne hissettiğine ve bedenin enerjetik boyutundaki değişimlere bakmaktır mesele.



Son aldığım eğitimden de edindiğim en önemli çıkarım, (ha evet, onca işin arasına bir de eğitimler sıkıştırıyorum) akıştaki bütünsel bedene ulaşmak, yavaş, hatta daha da yavaş hareketler ile ve limitlerini zorlamanın aksine, minik akışlar ile mümkün. Yani, zorlamadan daha kolay aşabiliyorsun limitlerini aslında. Neyse, bu Feldenkrais konusu çok uzun, ben konuma döneyim.

Demem o ki, meditasyon, öyle korkulacak veya büyütülecek bir şey değil. Nasıl oturduğunun önemi yok. Oturabildiğin en rahat şekilde otur (yatsan da olur da, uyuya kalacağın kesin olduğundan oturmak en iyisi) ve meditasyon boyunca hareket etmemeye çalış.

Yalnız minder önemli. Totomuz rahat etmeli. :-D

Doğal karabuğday kabuğu dolgulu benimkisi. Hem totomun şeklini alıyor, hem de çökmüyor, hava sirkülasyonu da sağlıyor. Tüm diğer dolgu malzemelerinden çok daha dayanıklı ve uzun ömürlü. Pahalı bir şey de değil.



Evi yenileme işine girmişken, koltukları, yatağı, yastıkları karabuğday kabuğu dolgulu mu yapsam?
Haşır haşır, biraz ses olur kullanırken ya…

Bu karabuğdayın dışı da içi kadar kıymetli demek ki. İçinde buğday geçiyor ya, yakından uzaktan yok alakası aslında. Kuzukulağıgillerden, bitkinin tohumsu meyvesi.

Aleksandra, bana yıllar önce гречка (grechka) diye getirmişti, “Her şeyin yanında haşlayıp yeriz. Biz bunun sayesinde inceciğiz.” demişti de, pişirip de denememiştim bile. O zamanın cahil aklı işte.

Glütensiz, alkali, protein zengini (tüm esansiyel amino asitleri içeriyor), pembe GI’lar arasında, lif kaynağı, antioksidan, magnezyum ve demir zengini bir süper yiyecek. Tibet’ten çıkma olduğunu ve Ayurveda’da diyabet ve obezite tedavilerinde kullanıldığını öğrenince de çiğ çiğ yiyesim geldi.





Böyle yiyeceğini, nereden geldiğine kadar, derinlemesine araştırınca, ona iyice bakıp, koklayıp, onu doyasıya seyreylerken nerede, nasıl yetiştiğini -toprağı, havayı, bulutu, güneşi, yağmuru, rüzgârı, doğa anayı-, sofrana gelene kadar geçirdiği evreleri, onu toplayanı, getireni, pişireni, hepsini düşündükçe muazzam bir farkındalık doğuyor.

Hem de öyle bir farkındalık ki bu, bırak makinelerden geçmiş, rafine edilmiş, boyalar ve kimyasallar eklenmiş, paketli ikincil yiyeceklerden uzaklaşmayı, doğadaki haliyle, o ana, birincil yiyeceklere koşuyorsun. Yemek üzere eline aldığın, önüne koyduğun her yiyecek içinde güneşi, doğayı arıyorsun. Her ısırıkta, o tarladaki esintiyi hissetmek, yağmuru damağında tatmak istiyorsun. Toprağın şifasını tüm duyularınla; görüp, dokunup, koklayıp, tadıp, doyarak; içine alıyorsun.

Bir baktım, buzdolabımı ağzına kadar taze sebze ve meyveler ile doldurmuşum.



“Düşün de YE!” fikrine odaklandıkça ete ve ürünlerine de bakışım değişmeye başladı sanki.

Greenpeace’in “Sağlıklı ve çevre dostu bir üretim yapmadığı sürece tavukçuluk sektörünü soframıza buyur etmiyor, bahanelerini ve ürettiklerini yutmuyoruz” dediği “YUTMAYIZ!” (http://imza.greenpeace.org/yutmayiz?b) kampanyasını imzaladığımdan beri, tavuk yememeye çalışıyordum da, yumurtaya, ete, Bayramoğlu dönere hayır demiyordum. Yememeyi aklımdan bile geçirmiyordum.

Soframdakilerin nereden geldiğini tüm duyularımla hissetmeye, yaşamaya çalışırken, bunu konu et olunca, yapamıyorsun. Onu bulduğuna şükredemiyor, minnet duyamıyorsun. Olmuyor!

Ankara armuduna şöyle dikkatlice bakınca ağzının suları akmaya başlıyor da, tavuğa, koyuna bakınca, onu yemek geliyor mu insanın içinden gerçekten de? Ruhumuza iyi gelen, onları hoplayıp, zıplarken, koşarken, yaşarken seyretmek değil mi?

O kaybettiğimiz doğal içgüdülerimizde hayvan yemek yok sanki.

Vejetaryen mi oluyorum ki?!


24 Mayıs 2014 Cumartesi

İNCECİK olmanın 11 ALTIN kuralı!




Ah be ablacım (yukarıdaki hatuna söylüyorum), pek haklısın! "Ne gerek, Yaz Geliyor paniklerine! Tüm yılı, Yaz Sezonuna çevir, sağlıkla kendine!" diyorsun, da, ruh sağlığımız gitti, bedeni düşünen mi var!!! Neyse...


Ama bu SON! Yetti artık! Şu MUTLU olacağım bedene kavuşayım! Hem de, ömürlük olsun!


Bu da, SON kilo takvimim olsun!







Ve aslında, İNCECİK olmanın yolu, o kadar basit ki:
  1. O "10 Gerçek"'i asla aklından çıkarma! Detaylar için tıkla!
  2. BeslenBolca ve Sağlıkla!:
    1. Pembe GI'lardan şaşma! Detaylar için tıkla!
    2. Sağlıklı Proteinleri unutma! Detaylar için tıkla!
    3. Zeytinler, Zeytinyağı ve Balık Yağısız asla kalma! Detaylar için tıkla!
    4. D Vitamini'ni arttıran hallere gir! Detaylar için tıkla!
    5. Serotonin'i her daim yüksek tut! Detaylar için tıkla!
    6. Meyve'yi aç karnına ve en geç 14:00'e kadar lüplet!
  3. İncelik, Akşam Yemeği'nin saatinde! Detaylar için tıkla!
  4. Su Hayattır! Detaylar için tıkla!
  5. Sakın ola nefessiz kalma! Detaylar için tıkla
  6. Egzersizi abartma! Detaylar için tıkla!
  7. Hareketin en etkilisi, sabah sabah yapılandır! Detaylar için tıkla!
  8. Ve en şahanesi Yogaİncelten Yoga için tıkla!
  9. Yürü! Her fırsatta! Günde toplamda 10,000 adım ala! Detaylar için tıkla!
  10. Uyku, kilit nokta! Onsuz, sakın güne başlama! Detaylar için tıkla!
  11. Bakımları da hafife alma! İnceltici bakımlar için tıkla!









21 Aralık 2013 Cumartesi

Yeni Yıl'a 10 kala, EN HIZLIsından ZAYIFLAMA Programı

Hey maşallah! 3 gün 3 gece, yemediğin içmediğin kalmadı! Alemci kimliğine ne kadar hazırsın! Ooooo, daha da partiler devam edecek diyorsun: Pazartesi InStyle, Salı Vogue, Çarşamba ELLE.. Hiç eksik kalma sen! E tabi, havaya girdin. İnceldin ya biraz, cümle aleme kendini gösteresin var! Böyle giderse, yazın yine uzun tuniklere talipsin haberin ola! İstersen bütününle bir sohbete geç bakalım, ne diyor?


"Sahilde Yapılacaklar Liste'ne bir göz at! Belki her birini tek tek, tekrar tekrar okumak istersin! ;-) :-)"

...

"KENDİNE sağlık ve incelik dolu bir YENİ YIL HEDİYESİ vermeye ne dersin?"


"Yaşa" derim! Yılbaşı Partileri OUT! "Alem beni sahillerde görsün!" IN!





E, yarın ile sadece 10 gün kalmış ya 31 Aralık'a?! E, tamam işte süper! Zira, insanı, son dakikalar kadar verimli yapan bir şey yoktur!






Bugün planlama ve hazırlık günü yapalım! 10 günlük SÜPER HIZLI ve MÜTHİŞ SAĞLIKLI Zayıflama Programı'nı kışa uyarlamak lazım gelir. Ve yarın itibari ile 10.. 9.. 8.. 7.. ... geri sayımına heyecanla başlayalım! ;-)




EN HIZLIsından ZAYIFLAMA Programı: Sağlıklı Beslenme


Çok önemli not:
  • Sağlıklı protein, incelten yağlar, Tamamen ve sadece Pembe GI'lardan oluşacaktır.
  • Alerjik enflamatuara sebep verebileceğinden, Süt ve her türlü Un'dan (pembe GI olan tam çavdar dahil) uzak durulacaktır.
  • Çorba, soslar, sarmalar, köfte ve tüm yemeklerde saklı olan pirinç, un, şeker, havuç, mısır ve süt dikkatle sorgulanacaktır.
  • Kuru fasulye, karnıbahar, lahana gibi gazlı yiyecekler de bir süre rafa kaldırılacak.
  • Yemeklerden 1,5 saat sonrasından, 15 dakika öncesine kadar tüketilecek olan, günde en az 3 litre yaşam kaynağı Alkali Su içmek hedeflenecektir.


Günaydın (06:30):

Yarım litre suya, bu soğuklarda biraz ılıtsam iyi olur, 1 taze sıkılmış limon eşliğinde GNC desteklerim:
  • Acetyl-L-Carnitine alpha-Lipoic Acid
  • Vitamin D-3
  • Chromium Picolinate
  • Triple Strenght Fish Oil +Resveratrol
  • Tonalin CLA


Kahvaltı (08:00 Ofiste):

Mutluluğu zirveye çıkaran meyve festivali:
  • 2 Olgunlaşmamış Muz
  • Yanında Yaban Mersini ve Ahududu veya 1 Yeşil Elma




09:30'dan Öğlen Yemeğine kadar:
  • 0,75 litre Sassy Su
  • Chromium Picolinate
  • Triple Strenght Fish Oil +Resveratrol


Öğle Yemeği (12:15):
  • Öğünlerin kralıdır! Tabak da taht boyutundadır!
  • Tabağın yarısı bolca Limon ve Zeytinyağı ile soslandırılmış Çiğ Yeşil Sebzeler^den oluşur.
  • Kalan yarısı Protein (et, tavuk, ve en mükemmeli balık) ve diğer sebze çeşitleri ile doldurulur.
  • En acılısından Pul Biber ana baharattır.
  • Krala, onu koruyan Şövalyeler (Yoğurt) eşlik eder!





14:00'dan Ara'ya kadar:
  • Kalan 0,25 litre Sassy Su
  • Yarım litre Alkali Su
  • Acetyl-L-Carnitine alpha-Lipoic Acid
  • Triple Strenght Fish Oil +Resveratrol


Trafik stresine ve karbonhidrat ataklarına karşı Ara: (16:30):
  • 2 x 110 gram Sade Probiyotik Yoğurt
  • Avuç içi kadar Kavrulmamış Çiğ Badem


Akşam Yemeği (18:30):
  • Kahvaltı dediğin akşam yapılır! ;-)
  • 2 rafadan veya kayısı kıvamında Organik Yumurta
  • Ezine Koyun, Keçi Beyaz Peyniri
  • Keçi Taze Kaşar veya Eski Kaşar da eşlik edebilir
  • Her türlü Zeytin
  • Maydanoz, roka, taze nane, biberden oluşan Yeşillikler tabağı
  • Limonlu Çay


20:30'den "Haydi Uykuya" (22:30) 'ya kadar:
  • Yarım litre Alkali Su
  • Yatmaya yakın yarım litre suya, yarım çay bardağı Organik Elma Sirkeli su




EN HIZLIsından ZAYIFLAMA Programı: Aktif Yaşam 


Aktif bir yaşamın en süper göstergesi günlük toplamda en az 10,000 adım atmış olmaktır. Bu  adımları atmak, bu kış günlerinde benim için hiç de kolay değil. Hele şu iş yoğunluğunda, tüm gün ofiste totomu bilgisayarın başından, ihtiyaç molaları dışında, neredeyse hiç kaldıramazken! Ama en azından bir yarım saatlik, en muazzam spor olan yürüyüş, bir şekilde, mutlak yapılır derim.





Malum, Plank ile imtihanım devam ediyor. Partiler yüzünden 24. günde kalakaldık. Ant içtik bir kere. 25. gün ve dinlenmemece ile 30 GÜNLÜK BİKİNİ VERSİYONU PLANK CHALLENGE'a devam edilecek!





Plank öncesi muhteşem bir İnceltici Yoga yapacağım:





#BikiniylePlankYapıyorum biter bitmez, en süperinden Yağ Yakıcı Yoga:







EN HIZLIsından ZAYIFLAMA Programı: Güzellik Bakımları


Pek bir ihmal ettiğim güzellik bakım ritüellerime hemen yeniden başlıyorum.





EN HIZLIsından ZAYIFLAMA Programı: Vücut Ölçümleri


Tuvalet ziyaretinden hemen sonra, aç karnına ve kafamdaki tokaya kadar her şeyi çıkararak çıktığım dijital tartımdaki sabah heyecanlarım vazgeçilmezim. Güne nasıl devam etmem konusundaki müthiş yönlendiricim.

Aralarda da Bedeni Ölçüp Biçmenin Dayanılmaz Hafifliği'ni irdelersek, tamamlanır programın hepsi.




Şimdi, Bikini'ye yakışır bir sene kapanışı yapma vakti! ;-)









6 Ekim 2013 Pazar

İncelten Yoga ;-)

Kış beni mahvetmeden toparlana! Tehlikelerin pek farkındaydım, yazmıştım da: "Cross Check"..

Ben Darwin'e  inanmam! Mezopotamya'ya zamanında uzaylıların indiğine dair fantezilerim var. Buraya nereden mi geldim? Kışa ve soğuya karşı tutumum, atalarımı, hatta insanlık tarihini irdelememe sebep oluyor! :-))))

Ayı türü tavırlarım pek fena.. Soğuk havayı gördüm ya, bilimselcesi “dormancy” olan kış uyuşukluğu doruk noktasında! Mağaramdan kafamı dışarı uzatasım dahi yok! Tüm kış, English Home Battaniye'min içinde yaşayayım mümkünse! Bir de sıcacık Cappucino servisi yapan biri olsa.. "Şekersiz, lütfen!"..

Vücut ısısı, solunum ve metabolizma yavaşladı! İnadına, daha fazla hareket etmek lazım gerek, de, genetiğime işlemiş yüzyılların alışkanlığını hemen değiştirmek pek de kolay değil.

"Vah vah! Kader! Naapalım!" diye öylece oturup kalmayacaksın herhalde çok Sevgili Bikini???!

Çok şükür, ruhumuz ince de, ayı hal ve hareketlerden de acilen kurtulmalı! Nasıldı? Nasıl başlamıştık her şeye?

Yavaş yavaş! Adım adım! Başlangıç seviyesinden veeeeee yenidennnn!!! ;-)))))


Tara Stiles'ı tanımadan önce, Yoga'yı sadece birkaç nefes ve esneme hareketinden ibaret olduğunu sanırdım. Keşfettim ki, Yoga, harika bir incelme egzersizi!



Yoga'nın bir sürü sağlığa faydası herkesçe bilinse de, ben nasıl incelttiğini şöyle bir Bikini dilinden anlatayım:
  • Kendi vücut ağırlığınla gerçekleştirdiğin Pose'lar, Yoga Duruşları, tüm vücut kaslarını kullanmanı gerektiriyor! En zor çalışacak kaslar bile, bu denge ahenginde hep birlikte ele ele veriyorlar!
  • Güç, dengeye konsantrasyon, esneme ile birleşince, kaslar kemikleri sıkı sıkıya sarmak istiyor! Kaslar, aradaki yağlara, "çekilin arkadaş, biz kenetlenmek isteriz!" mesajını veriyor! "Lean" denilen, uzun ince kaslara, enden daralan bir vücuta yolculuk başlayıveriyor!
  • Eklemler, özellikle omurga, rahatlayarak, uzunluğa, esnemeye ve güce kavuşuyor! Ve bu günlük vücut duruşuna anında yansıyor! Otomatik dik duruşlara sahip olunuyor!
  • Kası katılaştıran, gerginleştiren laktik asidi serbest bırakıyor. Eklem ağrısıymış, krampmış hepsi yok oluyor! Ne çektik be, şu hareket özgürlüğümüzü engelleyen tutulmalardan!
  • Bağ dokusu güçleniyor! Amanın, bu cildin de daha sıkı ve genç olması anlamına gelmesin?!
  • Pose'larda alınan uzun ve derin nefesler, şu hepimizin baş belası kortizol (nasıl bir baş belası olduğunu merak edenler buyrunuz: "Kilo Vermenin Gizli Düşmanı: Kronik Stres") ile anında baş etmeni sağlıyor!
  • İç organlara masaj da oluyor desem! Sindirim şikayeti olan var mıydı?!
  • Bu Pose'lar, müthiş bir dikkat ve konsantrasyon gerektiriyor! Farkındalık kendiliğinden ortaya çıkıyor! "Zihnin ana dönüşü!". Mideye şuursuzca atıkları göndermek ne mümkün, pembe GI'lara doğru seçimler kendiliğinden gerçekleşiveriyor!

Ahhh hayalimde, yoga derslerine katılmak var. Hele biliyorum ki Cihangir Yoga şahane bir yer! Mâmafih, bu İstanbul iş hayatı temposu ve trafiğinden, ne mümkün?! Bir şeyleri, zamanında yetiştirmek yüzünden hayatım ziyadesiyle stres yüklü! Bir de derse yetişiciiim paniğini kendime, şimdilik, yaşatamam.. Keza, nasıl olsun? Geçen hafta, deli manyak trafik yüzünden 20:00'den önce ofisten çıkamadım! Hem, "istediğim zaman bir şeyler yapabiliyor" ihtimali, beni sonsuz motive etmekle birlikte umudumu hep taze tutuyor!

Gelelim, en başlangıcından, en güzelinden, Tara Stiles "Günaydın Gün" Yoga'sına (Üstelik sadece 4 dakika):




Ve de eve gelir gelmez İncelten Yoga, başlangıç seviyesi ile (Sadece 9 dakika):



Başlamak her şey demek...
Güçlendikçe daha şahaneleri bizi bekler...


13 Eylül 2013 Cuma

Şu Karbonhidrat meselesi!!!!

Yahu deli oluyorum, içimi dökmem gerek. Vallahi çıldırıcam! Arkadaş, evet, vücudun karbonhidrata ihtiyacı var. Pek pek doğrudur! Da, karbonhidrat, sadece ekmek, makarna ve pirinçten oluşmaz! Zira,

"SEBZE, BAKLAGİL VE MEYVELER DE BİRER KARBONHİDRATDIIIIIIIIIR!!!"

Pek mi bağırdım ben???! Komşular alıştı nasıl olsa! "Bu deli, yine kendi kendine, muhteşem yüksek soprano sesiyle konuşuyor!" diyorlar! Hem duysun canım herkes! Sesimden öte, güzeldir gerçi kendileri (Aslan burcuyum, naaparsın! :-)))), ettiğim kelimelere dikkat etseler, dünyaları değişecek!

Hep bu USDA'in (Amerikan Tarım Bakanlığı) yıllarca beynimize yerleştirdiği, artık terk edilmiş beslenme piramidi yüzünden! Mısır şurubu politikaları hala devam ediyor arkadaşların, maazallah!

USDA'nin 2005 terk ettiği Beslenme Piramidi

Hepsini geçtim de ünlü diyetisyenlerimizin, hala bu piramidi baz alıyor olmaları, pek acıklı! Hatta ürkütücü! USDA, kendi piramidini 2005 yılında terk edip, yeni bir MyPyramid'i yarattı. Buna da aldığı tepkiler doğrultusunda, 2011 yılında da MyPlate'e geçti.

Harvard School of Public Health, bu son MyPlate beslenme programına da karşı savaş açtı, kıyamet koparıyor da, bizim beyinler nedense heeeeeeep '80'lerde!!!!!



Ne diyor Harvard?: "Karbonhidratı, işlenmemiş tam tahıllar ve sebzelerden al! Gerçek proteinsiz beslenme olmaz! Sağıklı yağları sakın eksik etme!"

Zira, benim tatlı mı tatlı Karatay Teyzem, türkçesini, Harvard'ın üzerine eklemelerle şahane ötesi çizmiş. İşte:

Karatay Beslenme Piramidi 2011



Dönüyorum karbonhidrat'lara: Kilit kelimemiz Glisemik İndeks (GI).

Bu GI, yiyeceğin içindeki karbonhidratın kana geçtiğinde, kan şekerini yükseltme hızını gösteriyor. Ne kadar yüksek, o kadar zehirli!!!

Zehirli derken şaka yapmıyorum!! Buyrun sebep olduklarına en kısasından bakalım:
  • Şişmanlık ve obezite!!!
  • Asiditeyi, oksidatif stresi arttırır! İçimizi paslandırır! ("Alkali Olma Durumu" hikaye olur!)
  • Bağışıklık sistemini yıkar, zayıflatır! (Çok tehlikeli!!!!)
  • Her türlü kanser.. Meme ve yumurtalık buna dahil! (Allah korusun! Grip gibi çoğalmasının sebebi şu yine USDA olabilir mi? Yok sonra kanser ilaçlarına yapılan yatırımlar?! Komplo Teorilerine mi girdim ben?!!!)
  • Krom, bakır, magnezyum, E vitamini, protein, tüm minerallerin emilimini bozar. (buyrun kas erimesine!)
  • Depresyon (Aman benden uzak olsun!)
  • Anksiyete, konsantrasyon bozukluğu (Panik panik, "aman da ben napıcaktım şimdi" şeklinde dolaşmalar, hiç çekici değil!)
  • Ödem (Sen zayıfla dur! O bacaklar, ayaklar bir şişer ki, gitti tüm ince zarafet! Bir de ağrısı vurmaya başlar!!!! Hava atayım: Çok şükür, yıllar sonra bu yaz hiç yaşamadım!)
  • Hipoglisemi, diyabet (Kendi hipoglisemimi kendim iyileştirdim! Artık şeker beyinde kalıyor! Şuursuzluklardan kurtuldum! ;-)))))
  • Kalp, damar ve felç hastalıkları
  • Alzheimer

Bunların hiçbiri ilgini çekmediyse, hala "bana bir şey olmaz" diyorsan, şunlara ne dersin:
  • Erken yaşlanmaya sebep olur: Kırışıklıklar ve esnekliği gitmiş, sarkmış ciltle, zayıf olsan ne olur?!
  • Kemik erimesi de yaşamak istemezsin! Kambur cadı olmaksa niyetin, bilemem tabi?!!
  • PMS ???
  • Ya SELÜLİT'e de sebep oluyor dersem???

Sonunda dikkatini çekebildim mi?
Tamam, hemen sıralıyorum şu ZEHİRLERİ (Yüksek GI, yani 100-70'lılar):
  • Rafine ve işlenmiş tüm gıdalar
  • Şeker, Sakaroz, Maltoz, Glikoz, Glikoz Şurubu
  • Şeker ilavesi olan her şey (Yukarıdaki -oz'lara dikkat! Etiketlerde bunu bulduğunda market rafına geri bırak!)
  • Mısır Şurubu (Hazır yiyeceklerde çokça var!)
  • Nişasta (Etiketlere dikkat!)
  • Beyaz Ekmek, Sandviç, Tost, Hamburger, Pide, Simit, Baget (Glutensiz dahil)
  • Beyaz undan yapılmış her şey
  • Beyaz Pirinç
  • Beyaz Makarna
  • Mısır, Mısır Gevreği, Patlamış Mısır, Mısır Unu
  • Müsli
  • Meyve Suları
  • Bal
  • Patates
  • Havuç (pişmiş)
  • Şalgam
  • Darı, Boza
  • Bal kabağı
  • Karpuz
  • Dut
  • Taze İncir
  • Kuru Bakla
  • Çikolata

Başka tiyo da ister misin? "Su içsem yarıyor!", "Ne yapsam kilo veremiyorum", "İnsülin direncim var", "Metabolik sendromlardayım", "Şu incelme işini daha da hızlandırsam" diyenlerdensen, aşağıdaki listede yer alan Orta GI'a sahip (69-50) karbonhidratları da bir süre çıkarıver hayatından!
  • Esmer Ekmek, Kepekli Ekmek
  • Yulaf Ezmesi
  • Esmer Pirinç
  • Pancar
  • Kavun
  • Kuru Üzüm, Hurma, Kuru İncir
  • Taze Kayısı
  • Kestane
  • İrmik
Tam 50 GI sınırında olanlar:
  • Tam Buğday Ekmek ve Un
  • Tam Pirinç
  • Bulgur
  • Bezelye
  • Taze Üzüm
  • Kivi


...veeeeeeeeeeeeeeee gelelim ZAYIFLATAN, TÜM İNCELİKLERE SEBEP OLANSAĞLIĞA SAĞLIK KATAN, GENÇLEŞTİREN karbonhidratlara (Düşük Glisemik İndeksli 49-0'lular):
  • Tam Çavdar Ekmeği
  • Nohut
  • Kuru Fasulye
  • Barbunya
  • Mercimek (her türlüsü)
  • Çiğ Havuç
  • Lahanagiller
  • Enginar
  • Kereviz
  • Patlıcan
  • Kabak
  • Mantar
  • Brokoli
  • Biber (her rengi)
  • Salatalık
  • Marul (ve tüm ailesi)
  • Maydanoz
  • Nane
  • Dereotu
  • Fesleğen
  • Kekik
  • Reyhan
  • Tüm çiğ yenebilen her türlü yeşillik
  • Taze ve Kuru Soğan
  • Domates
  • Karabiber, Kırmızı Biber, Kimyon, Tarçın, Karanfil kıvamında tüm Baharatlar
  • Limon
  • Doğal fermente Sirke
  • Susam
  • Kabak Çekirdeği, Ay Çekirdeği
  • Badem (çiğ, kavrulmamış)
  • Ceviz
  • Fındık (kavrulmamış)
  • Fıstık (Çıtır Pıtır, hem kan yapar, hem ısıtır! :-)))))
  • Yer Fıstığı (kavrulmamış)
  • Kuru Kayısı (Gün Kurusu)
  • Kuru Mürdüm Eriği
  • Kiraz
  • Vişne
  • Erik (Her türlüsü)
  • Greyfurt
  • Portakal
  • Şeftali
  • Ayva
  • Elma, Armut
  • Çilek, Böğürtlen, Ahududu, Karadut
  • Kızılcık
  • Olgunlaşmamış Muz
  • En az %70 kakaolu dark çikolata


Şimdi ben bu PEMBELERİN çeşitliliğine ve güzelliğine bakınca, can ne Yüksek GI ister, ne de Orta!






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...