31 Ocak 2021 Pazar

"Bedenime Tapıyorum" Challenge'ı geldi!

 

Sen onca tasarruflara imza at, yok ajans harcamalarıdır, iş ortakları masraflarıdır, hepsini kes, her şeyleri in-house, yani kendin, yapmaya çalış... Ama yetmez bu kapitalist düzene elbette. Bir önceki yazımda nasıl da böbürleniyordum: şu zor zamanlarda, canla başla, olağandan da daha fazla çalışıp (olağanımız da çok yoğun da!), her türlü özveri ile, canım ve biricik şirketime en şahanesiyle destek veriyordum.

Ama yetmez tabi. Bu kapitalist düzen çalışanı dibine kadar sömürür ve sömürmeye devam etmek ister!

Kadın başımla (niye kadına bağladım burda bilmiyorum 😁), sana yıllardır hesabını bildiğim, zira bütçeleri yapan benim, şahane paralar kazandırmış, gani gani karlar ettirmişim. Benim ve ekibimin maaşları, sana kazandırdıklarımızın yanında milyonda bilmem kaçıncı biri!!! Kırk yılda bir zarar ettin, ki o da benim yüzümden değil, bir kere de sen minik bir ödün ver!!!! YOOOOOK! 

Koskoca global şirketsin, ayıp değil mi? Bana ve hakkıyla çalışan herkese zam yapmamak da nedir? Şu enflasyona yedirme bari bizi! Ürünlerine, kur farkıyla, çatır çatır zam yapmasını biliyorsun!!!

Yetmezmiş gibi, her an online toplantı yeni adeti üzerine, yıllık konferansı da online'a taşıyıp, bir de organizasyonun lokal ayağını organize etmeyi de yıktın mı üstümüze... Bu global toplantıların en güzeli yurt dışına çıkıp, yiyip içmek, dolaşıp durmaktı... Bir hava değişikliği idi... Her şey ile ağırlanmanın verdiği rahatlıktı... Sanki hiç işim yokmuş gibi, bir de bu telaş ve koşturma sardı. Bilgisayar ve telefon başında gece 23:00'lere varan trafik yüzünden artık bayılma noktasına gelmiştim ki, HR'dan şöyle bir mail düştü: "Evden çalışmaya başladığımız Mart 2020 itibari ile, daha az çalıştığınız ve bu Covid döneminde şirketimize desteğiniz için, şu kadar ücretsiz izinlerinizin sisteme girişlerini rica ediyoruz."



"Bırak o izni kullanmayı, benim bu izni sisteme girmeye bile zamanım yok!" serzenişlerimize hepimize atılan standart bir cevapla çaresizce kalakaldık. Ayıptır!

Bir de "aman işsiz kalmayayım" korkusu salıyorsunuz!! Resmen kölecilik bu!! Yazıktır!!! Günahtır!!!

Onca yoğun iş temposunda, evde yemek de yapamadım, hatta Migros siparişi bile hazırlayamadım. Öyle ki, 1 haftadır tuvalet kağıdı yerine kayıt havlu kullanıyoruz!! Evdeki vatandaşın da bir gram katkısı yok zati! Her iş bende!!!! 😤 (Neyse, o zatı geçiyorum, onunla ilgili ayrı ve uzun bir yazı lazım 🤬) 

Dışardan yemek söylemekten içim de kurudu. Maalesef Yemek Sepeti'nden Fast Food dışında bir şey çıkmıyor. Pizza, KFC, Burger, Sampi, döner, vs. Bir de Fast Food deyip geçme! Eli yüzüne bakılır bir döner olmuş 40 lira. Bize normalde veriyorlar günlük 25 lira. Şimdi ondan da az. Ahhhh bir de kıyamam, esnafım da zaten darda ki... 😢

Velhasıl, çok zorlu günler geçiriyoruz. Ve yine, her zamanki gibi, çalışan, işçi ve esnaf bunların en dibini yaşıyoruz!!!

Şu 20 yıllık iş hayatımda, garipseyerek ve sinirle, "İş sorumluluktur ve her daim, ne olursa olsun, her koşulda, o iş yerine getirilir." ile karşılığını verdiğim, "Madalya taktılar mı?" kafasındakileri ilk defa anlıyorum! 

Kurallara uyumlu, belirli bir disiplin çerçevesi içerisinde yetişmiş, sabırlı ve otoriteye saygılı bir garip X nesliyiz işte! 20 yıldır aynı sadakatle görevlerimizi yerine getiriyoruz.



Ne diyecektim?

Heh, bundan sonra, ne kadar ekmek o kadar köfte! Haydi bakalım! Buraya yazıyorum 17:00'den sonra bilgisayarını kapatmayan ne olsun!!!! Tamam tamam, telefondan da bakmayacağım maillere! 😜

Niyet ettim ""Madalya taktılar mı?" kafasına" girmeye...

Kendimden geçtim anasını satayım. Yatıyorum çalışıyorum, kalkıyorum çalışıyorum!!!! Ama bu sefer, pis sinirlendim. Yıkıldım resmen. Bozuldum, kırıldım, üzüldüm. Endişe zaten her daim. 

Ama bu böyle devam edemez zaten. Bilgisayar başında, bu sandalyede çürüyüp gideceğim. Sokağa çıkmayalı, açık hava almayalı haftalar oldu. Özel sağlık sigortası ne kadar kurtaracak beni.

Demem o ki, "seve seve" bakacaksın kendine!

Ne diyor Ayurveda: Güzel yaşlanmak, kimseye muhtaç olmadan, düşmeden, zinde yaşamak tüm mesele!

O yüzden güzel Bikini, bunun bir yolunu bu-la-cak-sın! 

Ya-pa-cak-sın! 

Nokta!



 

Şimdi, Şubat ayı, Sevgi ayı olduğuna ve kendisi de geldiğine göre, kendini, bedeni sevmenin, hatta ona tapmanın zamanı da geldi.

Bu kapitalist işler yine devreye giriyor burada amman dikkat. Neymiş, yine kendinden başkası için bir şey yapacakmışsın, kendinden başkasına aşık olacakmışsın, ona en güzel şeyleri alacak ve en güzel günü geçirtecekmişsin. YOK ÖYLE DAVA! ARTIK YEMEZLER! En çok kendini seveceksin arkadaş! En çok kendine güzel hediyeler alacaksın, en çok kendine güzel zaman geçirteceksin! Ve evet hatta kendine tapacaksın! KENDİNİ ÖNCELİK YAPACAKSIN! 

Hep ayıp diye öğrendik, bencillik feci dedik. Hayır efendim. Tüm dünya tam da bu yüzden fena! Kimse kendini sevmiyor ve tüm sevgiyi dışarıda arıyor! Herkes karşıdan beklediğinden, kimseler aradığını bulamıyor! Bulamadıkça da çıldırıyor, hırçınlaşıyor, ve dünya ondan zindan oluyor!

İlan ediyorum: Bu Sevgililer Günü, başkasından aşk dilemek yerine, kendine hak ettiğin sevgiyi, ilgiyi, alakayı, tutkuyu gösterme zamanı.

Bir de ne güzel bir Şubat ayıdır bu. Tablo gibi. Pazartesi başlıyor, ay Pazar günü bitiyor. Tam tamına 4 hafta. 

Benim gibi düzen sevenelere gelsin. 😃




Ne güzel de yazmışım vakti zamanında şurada: yazı için tıkla! 

Ben bu I LOVE MY BODY tablosu üzerinden yürürüm be! Gelsin Bikini'nin namı diyar Challenge Tabloları. 👊🏼

Tabi ben bir önceki yazımda derlediğim kışlık günlük rutinimi yapmaya çalışacağım ama (yazı için tıkla!) bu tablodaki başlıklara odaklanmak asıl kendime SEVGİYİ getirecek. 

Bir de mutlaka, şu sürekli dışardan Fast Food yemek söylemenin önüne geçmek zorundayım. En azından, market hali ile hazır yemek alayım. O bile bir nevi daha iyidir. Hiç olmazsa ekmek, dürüm arasından tabak sunumuna geçmiş olurum. Hazır köftedir, artık schnitzel olur, hazır yıkamış salatadan, doğranmış sebzelere kadar ne varsa kardır. O tablodaki sağlıklı yiyorumu hiç olmazsa böyle başarmış olayım.

En az 7 saat uyku önemli. 23:00 gibi yatmak harika.

Bitki çayları dahil gün boyu sıcak/ılık su içmeler...

Saat akşam 6'dan sonra sıvı dışında yemek tüketmemek, hem gençlik, hem enerji, hem de incelmek demek.

Plank, başlı başına mucizevi. Zaten bir mat başına geçince arkasından bir sürü daha pozlara giresin geliyor. 

Bedenime bakımlar, masajlar, kendini şımartmalar...

...ve dizimden ötürü günlük 3000 ile başlayacak adımlar...


E tamam, her şey hazırsa, başlasın Şubat o zaman. 💪🏼





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...