Zayıflama Programı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Zayıflama Programı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ekim 2017 Pazar

Sonbahar temizliği


Hani şu "bir büyük"'ler, "malt candır"'lar, Urla Vourla, Casal Mendes, Barbayanni'ler olmasa, tatilden incecik olup döneceğim yeminle.




Alaçatı, Yaz 2017


Hacımemiş, Alaçatı, Yaz 2017


Urla, Yaz 2017

Çeşme, Yaz 2017


Güneş, deniz, kum, toprak, yerlisinden taptaze, şifa dolu sebzeler, otlar, meyveler... Açık hava, özgürce hareket fırsatı, yürüyerek gidilen bakkallar, pazarlar, restoranlar... Trafikten uzak, arabadan uzak, bilgisayardan, işten uzak; telaştan, stresten hepten uzak... 💜



Madeo Kum Beach, Alaçatı, Çeşme Yaz 2017


Nori's House, Ovacık, Çeşme, Yaz 2017


Spiaggia Grande, Alaçatı, Çeşme, Yaz 2017


#mavibisiklet Hacımemiş, Alaçatı, Çeşme, Yaz 2017
Tekke Plajı, Çeşme, Yaz 2017



Başının üstünde çatıyı ancak yatmadan yatmaya gören bedeni, sen bir anda kapalı ofise tıkarsan, şoka girer tabi. Onu gerçek dünyasından alıp yapay bir dünyaya, hayvanat bahçesine sokuyorsun. Demirlerin arkasına atmakla kalmıyor, bir de onu, sadece parmakları, gözleri ve çılgınca da zihni hareket edecek halde sabit bir masanın başına oturtuyorsun. Zihin koşturuyor, parmaklar ve gözler ona yetişmeye çalışıyor, bedense kas katı duruyor...
Ve bence, bu, bedeni korkunç bir strese sokmakla kalmıyor, travmalar gibi, bedenin her yanında tıkanıklıklar yaratıyor. 
Emekli olamadan, ölüp gideceğiz bu masa başlarında! 😡






Sözüm ona "modern hayat"'ın getirdiği, gittikçe kirlenen yemek, hava, sudan aldığımız ağır toksinler, bedenin doğal kendini temizleme yeteneğini sekteye uğratıyor zaten. Metabolizma yavaşlıyor, bağışıklık sistemi zayıflıyor veya aşırı tepkiler vermeye başlıyor. Bir de üzerine korku, endişe, öfke, pişmanlık gibi olumsuz duygu ve düşünceler de eklenince...

Stres altında, "alarm" pozisyonuna geçiyor beden. Tüm sindirimi,  besinleri özümsemeyi, yenilenmeyi durduruyor!!! En hızlıca enerjiye çevireceği karbonhidratlara saldırmakla kalmıyor, bulduğu herşeyi de bedende tutmaya başlıyor. 

E bir de zaten Sonbahar'a girmişiz, beden kendini kışa hazırlamak derdinde...

Sonuç: Şu tatilden döndüğüm günden bu yana, 3 haftada 3,5 kilodan fazla almışım. 
Olmuşuz (1. çoğul şahıs kullandım, biz, zira benden bir ben daha yaratmışım 😳) 63,5 kilo.
Hepsi de belime belime... 😱

"Aman ben böyle de güzelim"'lerden hemen çıkayım! Hele hele zat-ı muhteremin, durup dururken "sana şişmanlık da bir başka yakışıyor"'lara hiç kapılmayayım! Zira, "Winter is Coming!"






Ayurveda'ya göre, vücudumuzun biyoritmi kış mevsiminde fazla kilolardan kurtulmaya programlanmamıştır. Bedenin evrimsel olarak vücut ısısını korumak ve enerji üretmek için onlara ihtiyacı vardır. Vücut, doğal olarak tutmaya ve depolamaya programlanmıştır.

Geçiş mevsimleridir, İlkbahar ve Sonbahar, detokslar, oruçlar, iç temizliklerin, kilo vermelerin dönemi.






Sonbahar, yavaş yavaş kapanmanın gerçekleştiği, döngüsünü tamamlamış yaprakların toprağa düşüp, toprağın daha da derinden beslenebilmesi için besine dönüştüğü, bize artık hizmet etmeyen herşeyi bırakıp, yeniye yer açtığımız mevsimdir.





Sonbaharda doğayı gözlemlediğimizde, bunun bir içe dönüş ve ıslah mevsimi olduğunu görürüz. Ağaçlar, sonbahara girerken enerjilerini yapraklarından gövde ve köklerine doğru çekmeye başlar; yapraklar önce renk değiştirir, sonra da kuruyup dökülür. Yaz ve ilkbahar mevsimlerinde güneşin bolluğundan faydalanarak beslenmelerine aracı olan yapraklarına, güneşin azalmasıyla artık ihtiyaç kalmamıştır. O yüzden gübre olmak üzere toprağa bırakılır. Artık, kışa hazırlanmak için enerjiyi ve kaynakları arıtma, süzme, ıslah etme ve sadece en saf ve gerekli olanlarını köklere ve tohumlara doldurup, geri kalanlarını eleme ve atma zamanıdır.






Velhasıl, sadece fazla kilolardan kurtulmak için değil, bedenin dengesini ve doğal kendini iyileştirme becerisini de yenilemenin yolu olarak, bu mevsimde bir temizlik şart!







SONBAHAR TEMİZLİĞİ: BESLENME

İlk iş, saf ve gerçek yiyeceklere yönelip, geri kalanları (alkol, şeker, tatlandırıcı, kahve, siyah çay, süt ürünleri, unlu gıdalar, tüm işlenmiş gıdalar ve fast food) eleyeyim, atayım, bırakayım.





Kendimi mevsiminde sebze ve meyvelere (-ki, bu konu da çok önemli!); mercimek ve maş fasulyesi gibi daha küçük taneli bakliyat (geceden, en az 12 saat suda beklemiş) çeşitlerine; kinoa, karabuğday, Basmati pirinci (bunlar da geceden, en az 12 saat suda beklemiş) gibi iyi pişmiş, nemli ve güçlendirici tahıllara; havuç, pancar, tatlı patates, ve balkabağı gibi topraklayıcı kök sebzelere; baharatlara ve çeşit çeşit bitki çaylarına vereyim.








Pişmemiş yiyeceklerden, soğuk zeytinyağlılar, çiğ salatalar ve soğuk green juice'lardan, smoothie'lerden kaçınıp, yerine, iç ısıtan sıcacık çorbalar, sulu yemekler, fırınlanmış veya buharda sebzeler gibi sıcak, nemli, pişirilmiş yiyeceklerden oluşan beslenme düzenine geçiş yapmak gerekiyor. Soğuk soğuk mideye gönderdiğim her şey sindirimi zorlar.




Yemek aralarında, gün boyunca limonlu sıcak su yudumlayayım. Bol bol  ısıtıcı, taze zencefil çayı, goji meyvesi çayı, yeşil çay, chai, ıhlamur ve adaçayı yapayım.




Acıkmadan yemeğe oturmayayım. En büyük öğünüm, öğle yemeği olsun. Akşam yemeğimi, hem hafif hem de erken (en geç 18:00-19:00) yapayım.  Bir önceki öğünü hazmetmeden (4-6 saat) ağzıma bir şey sürmeyeyim. Ara öğündür, atıştırmalıktır, bunlardan uzak durayım. Haftada 1 gün, sağlam bir öğle yemeği yiyip, akşam yemeğini atlayayım. Haftanın diğer bir günü de, tek tip beslenme orucu tutayım; o günün tüm öğünlerinde kitchari yiyeyim.








SONBAHAR TEMİZLİĞİ: GÜNLÜK RUTİN

  • Erken kalkmak lazım gelir. Hatta güneş doğmadan uyanmak şifa getirir. Sabah 06:00-07:00 civarı uyanmayı hedeflesek, 8 saatlik uykuyu da almış ve mis gibi uyanmak için, akşam da en şahanesiyle saat 22:00 uykuya dalmış olmak gerekir.
  • Yüz temizliği: Uyanınca ilk iş yüzüne serin su çalmak olsun. Her bir çakrayı uyandırmak için, tam yedi kere.
  • Gandusha veya Oil Pulling, yani yağla ağız çalkalama, yağ çekme: Antibakteriyel, antiviral ve antifungal özellikleriyle bir yemek kaşığı hindistancevizi yağını 15-20 dakika boyunca ağızımda çalkalayıp sonra tüküreyim, aman sakın yutmayayım.












    • Dil temizliği ve diş fırçalama: Dil üstünde biriken toksinleri vücuttan atmak lazım gelir. Metal bir dil sıyırıcı harika iş çıkarır.

    • Pranayama: Bilince olağanüstü bir denge sağlayabilen yoga nefes egzersizleri, şifa, neşe ve saadet getirir.



    • Surya Namaskar: Güneşe Selam, en orijinal hali can. Plank sırasında dilediğince kalmak da cabası.


    • Bir bardak sıcak su iç, bal ve limonlu.
    • Abhyanga ve sıcak duş: Bir kaç damla lavanta, biberiye, zencefil yağı eklenmiş susam yağıyla kendime sıcak yağ masajı uygulayayım. Bırakayım beden onu nüfus etsin. Ardından da 3 dakika sıcak, 20 saniye soğuklu bir duş ile vücuda dinçlik, zihne netlik ve hayatıma kutsallık katayım. Bu arada, sonbaharda, profesyonel masajlar almak, buhar banyolarına, saunalara, hamamlara girip terlemenin de tam zamanı.

    • Kahvaltı (09:00): Mevsim meyvelerini lüpleteyim.

    • Öğle yemeği (12:30) ve ardından rahatlatıcı ve huzurlu bir yürüyüş (#yürümekgüzeldir)
    • Akşam yemeği (18:30) ve ardından rahatlatıcı ve huzurlu bir yürüyüş (#yürümekgüzeldir)
    • Meditasyon: Farkındalık, uyum, doğal düzen getiren, yaratıcı zekanın uyanmasıyla da yaşamı mutlu ve huzurlu kılan meditasyon, sonbaharın en önemli günlük ritüelidir. Kendini ona adaman gerekir.



    • Yin Yoga: En derin bağ dokularıma ulaşıp, yaşam enerjisinin bedenimde akışına şahit olayım. Fiziksel, duygusal ve zihinsel şifalanayım, dönüşeyim. Canım Hocam, Zeynep Aksoy'un Yin Yoga serilerinin tamamı olmasa da, günde bir kaç pozda kalayım. Ama illa ki uzun bir savasana ile bitireyim.


    • Uyku vakti (22:00): İyi uykular çocuklar. 😊





    Ha bu arada; başlamak için, bir mucize, bir işaret bekliyorsan ya da biri gelip seni kurtarsın istiyorsan, üzgünüm, o hiç gelmeyecek!

    Kendi hayatından, sadece ve sadece sen sorumlusun! Şikayeti de, mızmızlanmayı da bırak! Totonu kaldır ve gerekeni yap! 💪





    23 Haziran 2015 Salı

    Çok fena dirençlere gelmişim!!!


    Prof. Dr. Dahiliye amcama göre de turp gibiyim. Hayır bileydim, kanımdaki vitaminleri mineralleri ölçeceğini, ona hepsinin optimal olduğunu söylerdim yani. Onca teste gerek yoktu hani. :-p

    Prof. Dr. Kadın amcam kılıklı o da; "Bunlar doğal kilolar. Biraz dikkat ettin mi, verirsin hepsini.". Yemek günlüğüm, Instegram hesabımı açıp, yediğimi içtiğimi dökesim geldi önüne de, neyse şimdi.

    "Böyle de güzelsin." tatlılığıyla da bitirmiyorlar mı konuşmayı, bir şey de diyemiyorsun ki.


    Ayrıca, bence de, kadın vücudu her hali ile güzel. Bizzat şuraya yazmışlığım var.







    Amma ve lakin, o dolgun hatlar da, ince bir bel ile çekici. O seksi WHR=0,70 oranlı olanı (detaylar için tıkla) yani. 
    Dahası, "sağlıklı kadın"'ın tıbben tanımı da, tam da bu.







    Şaka etmiyorum. Bel bölgesinin yağlanması, iç organlarının da yağlanması demektir, ve hele hele kadın için çok tehlikelidir, ölümcüldür.



    Aldım soluğu Bayan Prof. Dr. Endokrinoloji'de.

    Durum şu:


    1. Ne kadar hormon terapisi görüyor olsam da, ki ben bir ara onu da bıraktım, gerçek östrojenin yerini alamıyormuş bu sentetik hormonlar. Bedeni kandırmaya yönelikmiş bu terapiler. Östrojenin azalması ile vücut daha az yağ yakmaya yönelmek ile kalmayıp, yağ yapan pis bir enzimi de harekete geçiriyormuş. Adı ALDH1A1 olan bu sinsi enzim, en tehlikelisi olan iç organlar etrafında yağ birikimlerine sebep oluyormuş.
    2. Ve maalesef bu yağlanma, bende, Tip 2 Diyabet'e, İnsülin Direnci, (Karatay Teyzemin ekleyeceği üzere) Leptin Direnci yani (Prof. Dr. Ahmet Aydın'ın tanımıyla) Metabolik Sendrom'a yol açmış.
    3. Bunlar yetmezmiş gibi, Tiroid ultrasonunda çıkan, çeşit çeşit nodüller. Tam 24 tane. 2 tanesi biraz büyük gibi ama, neyse ki, şimdilik bir biyopsiye gerek yok. Yakın takibe alacağız.
    4. Kan testlerini inceleyince de, ne görelim?! Meğer bende Haşimato hortlamış. O da yetmemiş, Tiroid hormonları hızını düşürmüş, Hipotiroidi hastası da olmuşuz.



    Daha başka kilo yapan hastalık var mı bilemedim!!! Tam başlayacağım isyanlarıma, sövmelerime, hatta dümdüz saydırmalarıma, ağzım dolu dolu, içten içten böyle; garip bir rahatlama düştü içime.

    Tüm bu yaşadıklarımın, sebepleri çıkmıştı artık ortaya...


    • En sağlıklısıyla besleniyor olsam da gittikçe artan kilo ve yağlanma,
    • Dinmeyen ödem ve şişkinlikler,
    • En şahane uykuları alsam da, geçmeyen, süründüren yorgunluk, halsizlik, isteksizlik hali,
    • Karbonhidrat atakları, tatlı krizleri,
    • İlaca bile inat eden kabızlık,
    • Şu sürekli "Burası çok soğuk"'lu üşümeler,
    • İncele incele sürekli kırılan, artık oje sürülemez olan tırnaklar,
    • Baş ağrısı, kas krampları...



    Sonunda...
    Ne ile savaşmam gerektiğini biliyorum artık...


    Yaz üstü gelmeyeydi hepsi üst üste, iyiydi de...
    Neyse...








    Şimdi, hiç zaman kaybetmeden;






    • En pembe GI ile beslenme zamanı...
    • Meyveye bir süre tamamen ara versem iyi olacak.
    • Hatta, tahıldan da uzak durayım.
    • Leptin dostumuz en şahanesiyle çalışsın diye erken akşam yemeği...
    • Tüm bu dirençleri kırmak için, akşamları en az 40 dakikalık yürüyüşler pek pek mühim.
    • Sabahları Surya Namaskar hormonlara şahane geliyormuş, onsuz güne başlamayayım.
    • Hatta iyicene yogaya vereyim kendimi... Öyle ya, beden ile bağlantıyı kopardık sanki...








    Zati, tüm bu dirençleri de aşarsam, tarihe de geçerim herhalde. Kitap da çıkarırım üstüne: "EN ALAYLI İNCELME UZMANININ TÜM SIRLARI" diye. :-p
    E ben gideyim o halde...









    10 Kasım 2014 Pazartesi

    10 Adımda Kış Günü Zayıflamanın Formülü


    Sürekli açım. Kurt var içimde resmen. Bir değil, bir sürü; kurt sürüsü!
    O kadar acıkıyorum ki, yemezsem, şekerim düşüyor, elim ayağım titriyor, bayılacak gibi oluyorum. Başıma ağrılar giriyor. Hipoglisemi yeniden hortladı sanki.
    Sağlıklı beslenmeye vereyim bolca kendimi diyorum ama gözüm karbonhidrattan başka bir şey görmüyor ki. Bir kazan dolusu Spaghetti yapasım ve sosu üzerine dökerken kendimi de içine bırakasım var. Hayır, yapmadım değil; hem de gece gece!





    Kurtlar makarna mı seviyor? Anlamadım ki?!!!!!




    Olağanüstü çabalarla tüm bu yeme ataklarına dayandım ve o gün mide gurultuları içinde bitap düştüm, bayıldım, uyudum kaldım diyelim. Yine olmuyor ve kilo gittikçe artıyooooooorrrrrrr...


    İMDAAAAAAATTTTTTTT!!!







    Tamam! Sakin! Derin nefes! Ommmmmm...

    Kış çok erken geldi bu sene! Ya da bana öyle geldi. Soğuk!
    Saatler kış uygulamasına da döndü! İşten çıkışta gün ışığı hikaye oldu artık. Geçen hafta, hava gündüzleri de kapkaraydı zaten. E, göz güneşi görmeyince fırladı bizim melatonin. Kurt gibi aç olmanın sebebi bu yüzden!

    Düşük seviyede güneş ışığıyla oluşan "kış hüznü", "D Vitamini Devrimi" kitabının yazarı Dr. Soram Khasla anlatımıyla, depresyona, kaygı, hipotiroidizm, hipoglisemi, monomükleoz, viral enfeksiyonlar gibi hastalıklara ve aşırı yeme bozukluğuna sebep oluyor.

    Bir de yağmurdur, çamurdur, soğuktur eklenince, yani yazın bize verdiği o sere serpe olamama durum hali ile, serotonin tamamen diplerde. Çılgın karbonhidrat ataklarının hepsinin sebebi bundan.

    D Vitamin'i eksikliği dolayısıyla doruklarda. Aynı sağlıklı beslenmene de devam etsen, yağların bedene tutunup kalma ve çoğalma sebebi bu "D"'sizlikten.

    Bir de üzerine kış uyuşukluğu da eklenince...

    De, "Adım atmaya halim yok", yemek yemeye halin var yani!!!




    Bu gidişata dur demenin zamanı çoktan geldi!



    1. Uyku:
    Kış günü insanoğlunun daha fazla uykuya ihtiyacı falan yoktur, bu doğrudur. Amma ve lakin, 23:00 öncesi uykuya dalmış olmak ve o 8 saatlik günlük uykuyu almak, her şeyler ile baş etmek için daha da elzem şimdi. "Çıtır Oluyorum" rutini gerçekten işe yarıyor. Bir de uyku günlüğü tutmaya başladım, Sleep Cycle App ile. Ve alarmı, tam da uykunun hafif olduğu saniyelerde çalıyor, kolayca uyanıyorsun.


    2. Sabah Güneşi:
    Uyanır uyanmaz, çıkar kafayı camdan balkondan dışarı. Beyne "uyandım ben, durdur şu melatonini" demenin en şahane yolu, göze ve tene gün ışığının değmesi. Güneş ışınıyla direk temas kurmak gerekiyor, arada saydam cam bile işi bozuyor. Da, kış günü, hem de sabah sabah bul bulabilirsen o yaşam kaynağı, güneşi. Sahtesi ile beyni kandırmacalara girişmek lazım gelir. Güçlü gün ışığı ampulleri bu işe yardımcı olur.
    Limonlu suyu mutlaka içmeli; beyni de bedeni de şahanesiyle uyandırır. Kafeinden bile daha etkilidir. Soğuk kış günlerinde ılık hatta biraz daha sıcak suya taze limon sıkmak, beden ısısını da normale yükseltir. 
    Üzerine bir de "İncelten" cinsten Sabah Yogası ile oksijeni tüm bedene aldık mı, güneş tüm hücrelere ulaşır, bedene güneş doğar böylece.

    3. D Vitamini:
    Güneş ışığı olmayınca, D Vitamini de yok anlamına geliyor. Araştırdıkça öğrendim ki, "Kış günü Zayıflamanın Yolu" yazımda sıraladığım D Vitamini zengini yiyecekler, günlük ihtiyacımızı almaya yetmezmiş. "Günde 200 yumurta yiyemeyeceğimize göre, sadece besinlerle D Vitamini ihtiyacını karşılamamız imkansız." der Prof. Dr. Osman Müftüoğlu ve ekler "Tatil boyunca 20 gün güneşlendiniz diyelim, toplam 100,000 ünite D Vitamini rezervi ile eve dönüyorsunuz. Günde 5,000 üniteden ayda ortalama 150,000 üniteye ihtiyacınız olduğuna göre, bu stok çok kısa sürede tükenecektir." Yani kış günü D Vitamini desteği almak şart demek ki.

     


    4. Balık Yağı:
    Sadece "Mutluluğun förmülü" için değil D Vitamininin çözünmesi için de mutlaka Balık Yağından destek almak lazım gelir.

    5. Sıcak Tut Kendini:
    Soğuk kış şartları gerçekten insanı rahatsız edecek kadar moral bozabiliyor. Dışarı çıkasın gelmiyor, hareket bile edesin olmuyor.
    Öncelikle sıcak tutacak giyecekleri tercih etmek iyi bir çözüm. Marks&Spencer'dan aldığım Thermal atlet ve çoraplar şahane işe yarıyor. Nike Dry-FIT Wool serisi de soğuk günlerde yürüyüşler için süper.
    Acı pul biber, taze zencefil, tarçın, badem ve ceviz gibi bedeni içten ısıtan yiyeceklerden de yararlanmalı.
    Kış deyince çorba en başta gelir elbette. De, unu ve pirinci katmasalar keşke. Zira, bu zehirli karbonhidratlar, beden ısısını da düşürür ve morali de bozarmış ya!


     

     
    6. Su:
    Kışın en eksik kalan şey de bu. İçmiyoruz. Üşüyeceğini düşündüğünden belki ya da susamadığından. Ama, "susamak" denen ihtiyacı artık biz insanoğlu algılamıyoruz ki! Zorlamak ve zorlamak lazım gelir su içmeyi. Üşüyorsan da ılık iç, içini de ısıtır. Yok illa, kış psikolojisinden dolayı çay kahveye dadanıyorsan da Alkali damlası kullan yani. Tarçın çubuğu, limon da yakışır hani. Sıcak suya taze zencefil ve limon da güzel olur sanki!

    7. Serotonin:
    Sadece mutluluk değil, canlılık, zindelik ve enerji veren, serotonine ihtiyaç var. Serotonin yükselten yiyecekleri sıraladığım ""İmdat PMS"'ye Son!" yazıma, akşam işten çıkmadan serotonin yüksek protein öğünü de eklemek çok önemli.

    8. Aktif Ol:
    Akşamları yürüyüşler tamamen kaldı. Karanlıkta insanın yürüyüş yapası gelmiyor. Bir tedirginlik oluyor illa. Yağmr çamur da eklenince öğle yemeğinden sonraki mini yürüyüşler de kalıyor, gün içinde atılan adım sayısı 2,000'i aşmıyor. Bahanemiz çok yani. Gazelle Freestyle'ın var şeker, çıkar kur salona; hatta tam ortasına. Ayrıca, çat kapı gelen misafirin de olsa, ne olacak yani. Çay kahve çekirdek yerine, birlikte güzelce yürünür işte. Olmuşken tam olsun; yoga matını da sereyim şöyle Gazelle'in yanına. Buyurunuz size özel Gym Merkezi.
    Hem sen artık gün içinde aktifleşsen fena olmayacak. Dış fırçalarken toto hareketleri, trafikte kol çalışmaları, merdivenlerin hepsi senin, ofis sandalyesi bir karın kası yapma yeri. İşte şu!

    9. Hedef Belirle:
    Anlaşıldı, Sahilde Yapılacak Harekeler hiç bir işe yaramıyor kış günü. E malum yaz çok uzak. Şimdilik!!! Hem bir de buz gibidir şimdi deniz. Brrrrrrrr...
    Bu kış, diyorum, bir deri pantolon yakışır hani. Di mi?



    Şu tür fotoğraflar da çekeriz yani:
     


    Yılbaşına da kalmış 50 gün ki. De haydi! ;-)


    10. Takipte Kal:
    Hedefin tamam. Yapılacaklar belirlendi. Kendini takibe almazsan, gün be gün, unutur gidersin hepsini. Haftalık takvimler ve tablolar üzerinde gelişimini takip etmek, kendine "afferin"'ler vermek odaklanmanın en büyük yardımcısı. Başarı da, o odaklanmanın neticesi.


     

    2015'e girerim, ışıltılar içinde, deri deri! :-)






    25 Temmuz 2014 Cuma

    12 günde Bikini'li Tatile Hazırım!" Gün 10


    Vallahi de Billahi de bel 65!!!!!!
    Ohhhhhh yandaaannnn... Oh ohhh oh ohhhhh...
    Altmışşşşşşş, altmışşşş, altmışşşşş (70, 80'le devam ediyor ya göbek atma durum hali, o bana öyle devam etmiyor işte! :-DDDDDD) 




    Ohhhhhhh yandaaannn. Hop hopppp...




    Annnaaaaaaaaaaaaaaaaaaaammm.. Geç kaldım!!!! Fırla!

    Kahvaltı: 1 muz, 1 yeşil elma

    Öğlen: SushiCoooooooooo.. 
    Ama elbette suşi değil hiçbir zaman Bikini'nin tercihi! 
    Yalana bak! Onca yıl sen değildin sanki, 64 parçalı eve siparişleri veren, limitsiz günler peşinde koşturan! Amanın, 3 gün boyunca şişik dolaşıyordum ya, pirinç, soya sos ve şarap buluşmalarında!

    Önden Tom Yam (Acılı Ekşili Karides Çorbası):




    Ve Tatlı Ekşi Soslu Somon:




    Sonra bir işe daldım ki, yine.. Teeeeee 23:00'e geliyordu eve girdiğimde.. Ama nasıl nasıl yorgunum. Yemin ki bitik haldeyim. Kafa yorgunluğu doruk noktaya ulaşınca, beden de ne isteyeceğini şaşırıyor! Gece gece 2 %100 tam buğday ekmeği attım kızartma makinasına. Üzerine şöyle içesine çekecek şekilde Gerçek Trabzon Köy Tereyağı (Ayy kuzum yaaaa.. Bizim ofisin temizlik işlerini yapan Canım ile bir sohbette "Offf Karadeniz Köy havası" içini geçirmem ile, Sümene Dirlik'ten bana anneciğinin yaptığı mis tereyağından getirir her seferinde. Ben "olmaz kuzum" desem de, yok illa ki...). Zeytinler bir de yanında!

    Zeytinler en şahane atıştırma, gecenin kaçı olursa olsun da, ahh yannda da yeşillik seçeydin ya! Ehhh kafa feci yorgun bir kere, karbonhidrata saldırası var!

    Yatmadan bir dilim daha mı gitti ne????!!!




    23 Temmuz 2014 Çarşamba

    12 günde Bikini'li Tatile Hazırım!" Gün 9


    Tartılmadım da ölçülmedim de. Dünkü o buğday poğaçalar şişkinlik ve hantallık yaptı. Yaw biraz daha yesem, modu da düşürür, depresyona sokar alimallah. Yoğun, stres dolu iş hayatlı hafta içlerinde kesinlikle uzak durmak lazım! Hafta sonları kahvaltısında pek bir şey olmuyor. Kafa rahat ya, yediklerin bile rahatça hazmediliyor.

    Bu sabah limonlu suyum için akşamdan hazırlık süper oldu. HSN FORMULA vitaminimi ve RESVERATROL destekli TRIPLE FISH OIL'umu da içtim.

    Sabah favori yogamdan sonra, şu yanları yok eden rutini ekledim.




    Bu arada, farkettim ki, side plank'larda çok daha rahatım. Akşama ben yine side'lar çalışırım.

    09:00 Kahvaltı: 1 muz, kirazlar ve yeşil elma.

    Akşam yemeği aynı.

    Yine deli toplantılar halinde geçen bugünü tam buğday poğaçaya bırakmak istemeyen ben, kıvrak, bir o kadar kararlı, belki biraz otoriter ve aslan burcunun verdiği muhteşem lider (biz ona "lead"-er deriz) gücü ve yönlendiren iş kimliğimle "Hadi yemekte devam edelim!" ile attım hepimizi Carluccio's'a.

    Dünün hırsını nasıl çıkarmak istediysem:

    Gamberoni Alla Griglia (Hafif sarımsak ile sotelenmiş ızgara karides ve yanında körpe roka yaprakları) e (ve) Insalata Verde (körpe roka, marul ve parmesan)



    Ahhh be, toplandı durum halinde olmasaydık, nasıl da hüpletirdim rahat rahat sizi, Vedat Milor misali.

    Yanında da şöyle bir Fino Sherry olacaktı ki; Mamma Mia!

    22:00'de anca geldim eve. Hızla yarın giyeceklerimi ve ardından 3:00 dakikalık plak'ımı, kolay olmadı, yaptım!

    Varyasyonlar da tamam. Ama bu sefer, gerçekten de tamam! Zira 10 saniye de olsa Tree Pose şeklini almış Side Plank'ı başardımmmmmmmm!




    Ollllleeeeeyyyyyyyyyyyyyy...







    21 Temmuz 2014 Pazartesi

    12 günde Bikini'li Tatile Hazırım!" Gün 8


    Kilo: 53,9
    Bel: 66

    Cumartesi gecesi dağıtması, böyle şahane bir pazarla toparlanır. Da, buna pek güvenmesem iyi olur. Şu kendi, diyet yapan kız sözünü hatırla: "Kutlamaları abartanın belini yağ bağlar!"

    Dünden beri aklımda, gece pek uyuyamadım. Şu hormon tedavisine başlasam mı? Başlamasam mı? Ne çok yan etkisi var anam bu Trisequens'in. Kafam çok karışık.

    Neyse, bırak şimdi. Önce şu belin 66'da kalışını bir kutla bakalım. Bence sen rekorlara bile koşarsın, diyeyim.

    Kafa dalgın tabi, ne limonlu su ne de destekler içildi. Gerçi ben yatarken başıma İngiliz Karbonatlı su şişemi aldığımdan, sabah uyanır uyanmaz, bolcana Alkali ile yeniden suya şahanesiyle doyuruyorum bedeni.

    Gelsin en favori, her bir duruşta 30'ar saniyeli, sabah yogam.




    Güzellik bakımlarını da unuttuk galiba. Yok yok bu dalgınlık iyi değil.

    09:00 2 Muz

    Sonra bir toplantıya girdim ki, öğle yemeği falan oldu hikaye. Sadece 15 dakikam var, bir sonraki toplantıya yetişmek için. Keşke şu anda yanımda 100% Çavdarlı Wasa'lar olaydı. Da yok işte. En yakında Caffe Nero var. Kap gel 3 tane Tam Buğdaylı Poğaça. Gerçi Tam Buğdaylı demek 100% Tam Buğday Unundan yapılmış demek değil ya. Aman neyse, çok acıktım. Başka şeylere saldırmadan götürmece.




    Başlayacağım ama yine #BeyazYakalı isyanlarıma: Bu toplantılar neden hep oturarak yapılır? Ayakta, hareket halinde, spor yaparken, yahu en kötü, yürürken toplantı olmuyor mu yani? Onca saat oturuyoruz. Kimse şişmiyor mu? Tek totosunun büyüdüğünü hisseden ben miyim? 
    Adımlar yattı bugün anlayacağın.

    Allah'tan arada 18:00 civarı çıktım da, Whey Protein Shake'imi Yeşillik Tozu Tablet eşliğinde lüplettim.




    Geç de gelsem, plank'ıma şahanesiyle geçtim. 2:30 dakika.

    Peşi sıra Gün 1 duruşları... Gün 4'deki Side Plank with Tree Pose'u bile denendi. Hooooppp, totonun üstüne... Düşüp durdum. Düştükçe de gülme tuttu. Ayyy bu yoga çok eğlenceli. :-)))))))

    Yapmışken, Shoulderstand ve Fish Pose duruşlarını da yapayım.

    Şimdi kendime Organik Relax çayımdan demleyeyim. Melisa, muhteşem kokusuyla, tüm eve huzur getiriyor. Misler gibi uyunur vallahi.




    Dur bakalım! Nereye? Başlarım senin dalgınlığına! Önceeeee, güzellik bakımlarına, sonra uykuya!
    Marş marş!








    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...