Tüüüüüüm bu işlerin işlikten çıkıp, çıldırmama sebep!!!
👉🏼 Sevgili asistanın!!!
Allah'ım, kendisini o kadar seviyorum, biliyorsun!
Ama Allah'ım, beyaz yakalı bir katil de olmak istemiyorum! 😤😡😁
Yok anacım, ben müdür olmak için doğmamışım!
Ya da belki de doğmuşum da, hatta tam da bu iş için yaratılmışım da, asistanım Asistan olmak için doğmamış!!!
Aralık başından beri çektiğimi bir ben biliyorum. Şu şahanesiyle hazırladığım, bir önceki yazım planlarından, bırak Zeynep Hocam'ın meditasyonuna katılmayı, Savasana'ya bile geçemedim. Hayır Mart ayına bile girmişiz, ben yeni farkettim!
Yine de, Allah için, beslenmede gayet şahaneyim. Tamam, itiraf ediyorum, Ankara'da, Mamişkom'la sapıtmış olabilirim. Basını götürdüğüm Cenevre'de, süperiyle coşmuş da olabilirim. Ama, iki gözüm önüme aksın ki, telafi de ediyorum, aç yatıyor, aç kalkıyorum! 😁
Şu menapoza girdiğimden beri, bir gram bile verememek nedir?! 2 gün sapıttın mı, yapışıyor kalıyor hemen kilolar. 3 gündür yemiyorum, içmiyorum; gram gitmiyor!
Ah o östrojen dolu gençlik neydi be! Sağlıklı beslenip, bir akşam yemeğini atla, gidiyordu hemen bir öncenin akılsız başın işleri! Şimdi öyle mi?!
Geçen, depresyona tutulmuş yakaladım kendimi! Yeme! İçme! Davetleri kabul etme! Dışarı çıkma! Açlık içinde otur evinde!!! Ve biiiiiir gram bile vereme!!!
Hayat zindana dönmüştü!
Hayat, zindana mı dönmüştü???
Neden?
Yiyemedin diye mi?
İlla o aklından geçeni yemek zorunda mısın ki?
Hayır, zevk almak denen şahaneler, neden sadece yemek üstüne kuruluyor ki?
Uyumak, bazen yemek yemekten daha zevkli değil mi ki?!
Tertemiz çarşaflara bir de duş da alıp tertemiz pijamanla girdiysen, başka ne istersin, mesela?!
Mis gibi bir uyku gibisi var mı ki?!
Sabah uyanınca, sevdiğini bulmak yanında?!
Yanında olduğu için, yaşadığı için, bir güne daha birlikte başladığınız için, tutunmaz mısın hayata?!
Annen, kardeşin dalsa sabahları odana da, yastık savaşına tutulsanız mesela?
Sonra, sımsıkı sarılıp, kahkahalarla yataktan devrilseniz ya!
Yeniden aydınlanan güne uyanmak, mesela?
Güneşin doğuşunu seyre dalmak ya da?
En sevdiğin şarkıyı radyoda yakalayıp, ona eşlik etmek?
Mırıldanırken nakarata kapılıp, haykırırcasına tüm siteye o müziği ezberletmek?
Ritmine kapılıp, çılgınca dans etmek?
Nefes almak?
Çiçekleri koklamak?
Yağmurdan sonra toprak kokusu?
Ya çim kokusu?
Hele çıplak ayakla da yürüdün müydü üstünde?
Sahil boyunca?
Yağmur, çiselese bir de üstüne?
Bahçe sulamak?
Uzun, rahatlatıcı bir duş almak?
Güzel bir roman?
Bilgi dolu iyi bir kitap?
Sürükleyici bir film ya da?
Yoga?
Meditasyon?
Gün batımına dalmak?
İyi bir dostla keyif dolu bir sohbet?
Fıkralara, karnın ağrıyana kadar gülmek?
Gülmekten katılmak?
Yavru kediler?
Kediler?
Köpekler?
Tüm bu dünya tatlısı canlılar?
Güzel bir masaj seansı?
Yüz bakımı?
Yıldızları seyretmek?
Deniz kenarında, imbatlı, kumda güneşlenmek?
Denizde sırt üstü öylece yüzmek?
Bir çocuğu sevindirmek?
Birine yardım etmek?
Bir yüzü gülümsetmek? ☺️
Bitmez bu liste!
İçinde yemek olmayan, ne çok keyif var!
Var da, sistem bizi o keyiflere ulaşmamızı engelledi. Bizi kapalı bir ofise tıktı! Önümüze, tek seçenek olarak yemeği koydu! Hayatımızda, "öğle yemeği" "arası", bir de "akşam yemeği" yiye bil diye "paydos" edilen mesai var! "Haftasonu" diye bir kandırmaca da çıkarmışlar. Hafta içindeki yoğunluktan halin kalırsa, belki yemek dışındaki o keyiflerden birini sürme şansına erişebiliyorsun. Gerçi, şimdi de, "aradığın her şey AVM'lerde var" türü yönlendirmeler var malum!
Beden zehirleyecek kadar yemekle bozduk kafayı, sonra da hızlı moda markaları mağazalarının deneme kabinlerinde ağlıyor bulduk kendimizi!
Hepsi "sistem"'in suçu!
Öyle bir yere getirildi ki bu insanlık! "Keyif" denen şey "tüketmek"! Tüketimin ana konusu da, en kolay ulaşılır olan, "yemek"!
👉🏼 Sevgili asistanın!!!
Allah'ım, kendisini o kadar seviyorum, biliyorsun!
Ama Allah'ım, beyaz yakalı bir katil de olmak istemiyorum! 😤😡😁
Ya da belki de doğmuşum da, hatta tam da bu iş için yaratılmışım da, asistanım Asistan olmak için doğmamış!!!
Aralık başından beri çektiğimi bir ben biliyorum. Şu şahanesiyle hazırladığım, bir önceki yazım planlarından, bırak Zeynep Hocam'ın meditasyonuna katılmayı, Savasana'ya bile geçemedim. Hayır Mart ayına bile girmişiz, ben yeni farkettim!
Yine de, Allah için, beslenmede gayet şahaneyim. Tamam, itiraf ediyorum, Ankara'da, Mamişkom'la sapıtmış olabilirim. Basını götürdüğüm Cenevre'de, süperiyle coşmuş da olabilirim. Ama, iki gözüm önüme aksın ki, telafi de ediyorum, aç yatıyor, aç kalkıyorum! 😁
Şu menapoza girdiğimden beri, bir gram bile verememek nedir?! 2 gün sapıttın mı, yapışıyor kalıyor hemen kilolar. 3 gündür yemiyorum, içmiyorum; gram gitmiyor!
Ah o östrojen dolu gençlik neydi be! Sağlıklı beslenip, bir akşam yemeğini atla, gidiyordu hemen bir öncenin akılsız başın işleri! Şimdi öyle mi?!
Geçen, depresyona tutulmuş yakaladım kendimi! Yeme! İçme! Davetleri kabul etme! Dışarı çıkma! Açlık içinde otur evinde!!! Ve biiiiiir gram bile vereme!!!
Hayat zindana dönmüştü!
Hayat, zindana mı dönmüştü???
Neden?
Yiyemedin diye mi?
İlla o aklından geçeni yemek zorunda mısın ki?
Hayır, zevk almak denen şahaneler, neden sadece yemek üstüne kuruluyor ki?
Uyumak, bazen yemek yemekten daha zevkli değil mi ki?!
Tertemiz çarşaflara bir de duş da alıp tertemiz pijamanla girdiysen, başka ne istersin, mesela?!
Mis gibi bir uyku gibisi var mı ki?!
Sabah uyanınca, sevdiğini bulmak yanında?!
Yanında olduğu için, yaşadığı için, bir güne daha birlikte başladığınız için, tutunmaz mısın hayata?!
Annen, kardeşin dalsa sabahları odana da, yastık savaşına tutulsanız mesela?
Sonra, sımsıkı sarılıp, kahkahalarla yataktan devrilseniz ya!
Yeniden aydınlanan güne uyanmak, mesela?
Güneşin doğuşunu seyre dalmak ya da?
En sevdiğin şarkıyı radyoda yakalayıp, ona eşlik etmek?
Mırıldanırken nakarata kapılıp, haykırırcasına tüm siteye o müziği ezberletmek?
Ritmine kapılıp, çılgınca dans etmek?
Nefes almak?
Çiçekleri koklamak?
Yağmurdan sonra toprak kokusu?
Ya çim kokusu?
Hele çıplak ayakla da yürüdün müydü üstünde?
Sahil boyunca?
Yağmur, çiselese bir de üstüne?
Bahçe sulamak?
Uzun, rahatlatıcı bir duş almak?
Güzel bir roman?
Bilgi dolu iyi bir kitap?
Sürükleyici bir film ya da?
Yoga?
Meditasyon?
Gün batımına dalmak?
İyi bir dostla keyif dolu bir sohbet?
Fıkralara, karnın ağrıyana kadar gülmek?
Gülmekten katılmak?
Yavru kediler?
Kediler?
Köpekler?
Tüm bu dünya tatlısı canlılar?
Güzel bir masaj seansı?
Yüz bakımı?
Yıldızları seyretmek?
Deniz kenarında, imbatlı, kumda güneşlenmek?
Denizde sırt üstü öylece yüzmek?
Bir çocuğu sevindirmek?
Birine yardım etmek?
Bir yüzü gülümsetmek? ☺️
...
İçinde yemek olmayan, ne çok keyif var!
Var da, sistem bizi o keyiflere ulaşmamızı engelledi. Bizi kapalı bir ofise tıktı! Önümüze, tek seçenek olarak yemeği koydu! Hayatımızda, "öğle yemeği" "arası", bir de "akşam yemeği" yiye bil diye "paydos" edilen mesai var! "Haftasonu" diye bir kandırmaca da çıkarmışlar. Hafta içindeki yoğunluktan halin kalırsa, belki yemek dışındaki o keyiflerden birini sürme şansına erişebiliyorsun. Gerçi, şimdi de, "aradığın her şey AVM'lerde var" türü yönlendirmeler var malum!
Beden zehirleyecek kadar yemekle bozduk kafayı, sonra da hızlı moda markaları mağazalarının deneme kabinlerinde ağlıyor bulduk kendimizi!
Hepsi "sistem"'in suçu!
Öyle bir yere getirildi ki bu insanlık! "Keyif" denen şey "tüketmek"! Tüketimin ana konusu da, en kolay ulaşılır olan, "yemek"!
- Keyif için yemek!
- Rahatlamak için yemek!
- Mutsuzken yemek!
- Sosyalleşmek için yemek!
- Ödül için yemek!
- Sıkılınca yemek!
- Paylaşmak için yemek!
- Kutlamak için yemek!
- Hediye de yemek!
- Yemek de yemek!!!
Yahu, yemek, temel ihtiyacımız olan bir yakıt değil mi ki sadece! Bunca anlam yüklemek niye? Öyle bir yıkandı ki beynimiz, içgüdülerimizi kaybettik!
"Evcilleştirilmiş", "bize benzetilmiş"'ler dışındaki "doğadaki" "canlıları" izlediğinde, hiç biri şişman değil! Yaratıldığı bedenin dışına çıkanını, kitlesini korumak için çaba harcayanını bulamazsın! Çünkü onun, "O" muazzam "yaratıcı" ile bağı kopmamıştır henüz! Sokak kedilerine, köpeklerine dikkat edin. Yemeği önce bir sağından, sonra solundan keşfeder. İçgüdüsü "evet, zehir değil ve bedenine şifa eder" kararına varınca, ancak ondan sonra başlar yemeğe. Zorlasan da, istemediği bir şeyi yediremezsin! Ve bedeninin ihtiyacı ne kadarsa da o kadar yer! Doyunca durur, fazlasını stoklama gibi bir düşüncesi hiç yoktur. Biz manyak insanlar, yarım bıraktığı için yemeğini, zorlarız canım canlıları. Aynısını çocuklarımıza yapıyoruz. Onların da "doğa ile bağlantılarını" koparıyor, "içgüdülerini" yok ediyoruz!
Eee ne etcez? Sistemi suçlayıp oturucaz mı öyle?
Ses çıkaracağız!
Ayaklanacağız!
Savaşacağız!
Yok be yahu, sistemle değil! Yıkanmış beynimizle! Zira biz değişirsek, dünya değişir!
Şimdi bu "yemek" ile olan içli dışlı ilişkimize bir düzen getirmek lazım. Bunun en şahane yolu da, onu biraz kendinden uzak tutmak!
Aralıklı Oruç, "Intermittent Fasting" (IF), "yemek" ile kafayı bozmuş zihnime iyi gelecek.
Sadece 12:00-18:00 yarası yemek yiyeceğim. Geri kalan zamanlarda bolca ve sadece sıvı.
Ohhh bahar geldiğine göre, bol bol salatalara, zeytinyağlılara dönebiliriz. Mevsimde ne varsa!
- Taze bakla
- Sakız enginar
- Kabuklu taze ceviz
- Çağla badem
- Kuşkonmaz
- Mantarlar
- Bezelye
- Kekik
- Semizotu
- Taze sarımsak
- Taze soğan
- Kumkuat
Enginar - Alaçatı Ot Festivali 2017 |
Çağla - Alaçatı Ot Festivali 2017 |
Sonra, Mayıs ayına doğru da: (Yaz geldi demektir)
- Asma yaprağı
- Deniz börülcesi
- Deniz fasulyesi
- Taze fasulye
- Taze patates
- Yeşil erik
- Mayıs şeftalisi
Urla, Nisan 2017 |
Alaçatı Ot Festivali 2017 |
Bi'de otlar var elbette:
- Ak pazı
- Arapsaçı
- Askerotu
- Ballıbaba
- Deniz otu
- Yabani semizotu
- Sarı filiz
- Hindiba
- Hardal otu
- Turp otu
- Radika (Hindiba)
- Labada (Efelek) (Çiriş)
- Ebegümeci
- Isırgan otu
- Madımak
- Cibez
- Gelincik otu
- Kazayağı otu
- Şevket-i Bostan (EN SEVDİĞİM)
- Erguvan
- Tere
- Tarhana otu
- Hodan
- İzvinya
Ege Otları - Alaçatı Ot Festivali 2017 |
Şevketi Bostan - Alaçatı Ot Festivali 2017 |
Ege Otları |
İçecekler, elbette en başta su, sonra çeşit çeşit çaylar.
Hadi kahveyi sabahları izin veriyorum kendime. 😉
Yemek saatleri dışında bol bol hareket. Bahar ile uyanan bedenin de zati türlü hareketlere giresi var, kanı kaynıyor. Kışın hantallığından yakında eser kalmaz.
Sabahları artık yeniden aydınlıklarda uyanabildiğimize göre, ver elini Surya Namaskar, Güneşe Selam.
Vücut, nefes ve zihin birleşsin. Fiziksel ve ruhsal varlığımız her anlamda canlansın.
Yürü! Yürüyebildiğin kadar yürü! Öğle yemeğinden sonra, 10 dakika bile olsa, çık yürü! Akşam uzağa park et arabayı, yürü. Sabah küfür edeceksin önce kendine, ama sonra "Ohhh be!" çekeceksin.
Bir de akşam yogası üzerine meditasyon şart!
E hadi ben otlanmaya gideyim o zaman!
Bi' dakka!
Saat kaç?