10 Temmuz 2014 Perşembe

Nokta!!!


Tamam, buyurun, konunun en uzmanı doktoruna da gittik! Sonuç: "Geriye dönüşü olmayan erken menopoz!"

Yok, Prof. Dr.'a kızmıyorum.  Annem ve Can'a daraldım ("-cim"'siz hitap ettiğime göre bayağı bir gelmişler bana!)! Tamam, kolay değil, uzman azığından, doğrudan ilk defa duydular! Algılamaya ve hazmetmeye çalışıyorlar! Ümitleri yerle bir oldu! Şoktalar!

Üstüne Engin Hoca döktürünce, erken menopozun bana edebileceklerini, endişe krizlerine girdiler!

Evet, ben farkındayım. Hepsini araştırdım. Biliyorum. Osteoporoz ciddi bir olasılık, ki, tipim itibari ile de daha da yatkınmışım (ne demekse?!). Erken yaşlanma, Alzheimer, kalp krizi.. Hormon tedavisi mutlak! De, anneden dolayı meme kanseri riski üst düzeyde.. Orası işleri biraz karıştırıyor!

Zaten kafam allak bullak! Bir de herkeslerden "Şöyle yapmalısın! Böyle yapmalısın!" 

Herkesler benden panik! Dikte eder durumda: "Şunu yemelisin, şöyle yürümelisin!"

"Kalsiyum yoğun beslenmelisin!"! 
"D vitamini asıl konu, onsuz Kalsiyum hiç bir işe yaramaz!" diye kafa göz dalasım var da, neyse!

Yemin ederim şişşştiiimmm!!!

"Yahu bir durun! Beni bana bir bırakın!" diyeceğim de, halim yok!

Her neyse.. Bir de evime varabilsem şu İstanbul trafiğinde. Nerdeeee? Amcamın tekinin kafası atmış, "intihar edeceğim" diye 2. köprüye çıkmış! Trafik bir gram ilerlemiyor! Ulaşsam, amcama iki çift lafım olacak! Ya da uzunca anlatacağım kendimi: "Bak arkadaş, her şeyler tepemde, ben bile çıkmıyorum! Haydi gülüm güzel güzel evine!"

Derken, sen arkamdan bir TIR, daaaaaannn diye arabama bir koy!!! Benim araba mini zati! Yetmedi, bir daha koydu hayvan! 

Bu gibi durumlarda, pek sakin ve şahanesiyle sağ duyulu olan ben; el frenini çektim, telefonlarımı ve çantamı aldım, anahtarı kontaktan çıkardım, indim, arabayı kitledim.. Ama sonrasında, "TIR şoförüne daldım" diyeceğim de.. Adam daha farkında değil olayın, 3 kat apartman yüksekliğindeki şoför katına haykırıyorum, sesimi iğrenç trafikten zaten duyan yok, amcam "Ne oldu?" diye indi, iyi mi?!!! Amcam, abim, her ne haltsa, "Biz oralardan, aşağıları göremiyoruz! Kör nokta!" diyor bana sakin sakin! "Sen önüme kırmışsındır!"! "Ya hacı bir git! Önde gidiyorum zaten! Ne kırması?"! Farında benim farımdan bir parça buldum da sustu! Polisi aradım, "sağ olsun" "telefonda" şahanesiyle ilgilendi. Tutanak tutacakmışız, bir de karşılıklı ehliyettir, ruhsattır, fotokopisini alacakmışız! FOTOKOPİ??? "2. köprünün gişelerine varmadan Geniş Araçlar ayırımının başındayız!" diyerekten, hani "nereden bulacağım ben fotokopiciyi, yahu kırtasıyeci kalmadı ki zati memlekette" hesabı, yer durum mahalimi tekrarlıyorum.. "Telefonla fotoğrafını çeksem olmaz mı?" çıktı ağzımdan.. Dedim ya, bazen ben bile sakinliğime şaşırıyorum!

Fotoğrafları çektik, "herkes yoluna" diiicem, trafik sebebiyle bir yarım saat daha arkalı önlü ilerledik. Köprüyü geçerken, intihar edecek amcam ve onca polis hala orada! Haberlerde duymadığımıza göre, benim ona diyeceğimi duydu zağar! ;-)

Velhasıl, iyi geldi bana bu "her daim 2. köprüde olabilecek" kaza!

Ve, ohhh toparladım kendimi! 

Şimdi! Kulaklarımı kapıyorum! Kimseleri dinlemiyorum!

Benim bu ara, hiç olmadığı kadar "Bikini" olmaya ihtiyacım var! 

Çekilin yolumdan!

Nokta!








8 Temmuz 2014 Salı

Ateşler Bastı!


Allah'ım neydi o Perşembe gününden beri çektiklerim! İçten içten yanıyorum evet de, insanın kendini buzların içine atası gelir mi? Ki ben?! 40 yıldır, yazın bile hırkasız çıkmayan, rahatsızlık derecesinde üşüme problemi yaşayan ben! Ve nasıl yorgunum! Adım atmayı bırak, parmağımı kımıldatmaya zorlanıyorum! Kılcal damarlarımdan elektrik veriyor sanki biri, hepsi çekiliyor mu, sızlıyor mu, titriyor mu, ne oluyor anlamadım gitti! Çok fenayım!

Ve sonra haykırmalı başlayan ağlama krizi... En son, sinemada seyretmeye cesaret edemediğim ama televizyonda verilince de kaptırdığım "Babam ve Oğlum"'da böyle olmuştum; tuttum, tuttum, tuttum da, kendimi, kopuş o kopuş...

Soğan kürü falan görmedi gözüm. Cuma işe nasıl gittim, nasıl döndüm, bilmiyorum. Cumartesi sabahı, vücudun şişkinliği yetmemiş, artık yüze, gözlere, buruna vurmuş haldeyim. Tamam bacakların şişmesi, ayakların patates olmasını anlıyorum da, dudaklar bile şişer mi yaw?! Aynaya baktım ki, o ben, ben değilim. Korkasım var da, bitkinlikten irkilesi halim bile yok! Zor nefes alıyor haldeyim! Şifa niyetiyle soğan kürüne sarıldım! Yapabildiğimce yoga yaptım! Güç falan hiçbiri kalmamış, plank'ta saniyeleri saydım! Ardından ılık bir duş ve baygın bir yatış! Bütün gece "Ahh"'lamışım!

Pazar sabahı erkenden uyandım! Uyuduğum söylenemez zaten ama, hafifçe de bir rahatlama hissettim! Oyyy, bir de ne göreyim, döngülenmişim! Allahımmmmmm, o nasıl mutluluktur! Nasıl anlatılır da bilemedim!

Bugün, hala çok bitkinim! Ne olacak? Nasıl olacak, hiç bilmiyorum! Ama şükrediyorum! Ve Allah'a emanet ediyorum kendimi, sağlığım için elimden ne geliyorsa sonuna kadar yaparak...






1 Temmuz 2014 Salı

Tatile gidiyorum İnce Bel'li ;-)


Paniklerdesin tabi! Aklın neredeydi hacııııı????!

Yok, bu cocktail'lerde neden her şey un üzerinden servis edilirmişmiş?! Yok mini sandviçler, yok wrap'ler, poğaçalar, börekler?! Tatlılar, toptan hamur üzerine bezenmişmiş?! Ama arkadaş, o nasıl bezenmedir öyle ya?! Bir de burnunun dibine soka soka "al beni"'li tepsilerde dolaştırılmıyorlar mı? Zati, iş konuşuyorsun, bunalmışsın, kaçasın var! "Almaz mısınız?"'la başka dünyaya geçesin geliyor! Şuraya da yazıyorum, feriştahı gelse, "hayır" diyemez, cocktail durum vaziyetine!

Tamam da şeker, toplantılar yemekler bitti, sonrasındakiler neydi öyle acep?! Ama yok Bikinim, senin suçun yok! O Zehirli GI'lar varya, öyle sinsidir ki, sen farketmeden esir alır seni! Midene bir karıştı mı, bırakamıyorsun! Üstüne üstlük yedikçe acıkıyorsun, bir türlü tatmin olmuyorsun, mutsuzluk basıyor, yemin ederim depresyona giriyorsun! 

Eyy devlet, duy sesimi! Tütün ve Alkol'daki uyarıları bu Zehirli GI'lara da istiyorum! Vallahi, çok ciddiyim. Hiç şaka yapmıyorum! Dur, ben bir ara, Sağlık Bakanlığı'na bir mektup yazayım. ;-)

Mektup demişken, Turkcell'e yazdığım "Önerim Var" Mektubumu yenilesem iyi olur. "Şu an için isteğinizi karşılayamıyoruz" dedilerdi geçen sene. Belki şimdi bir hal çare bulurlar derdime! :-)

Panikten düştü senin bu çenen! Geç artık, ne yapmalı ne etmeli'ye!


Şimdi, durum şu: 56 kilo ve 69 cm bel.

Kilo kolay. Henüz üzerime yapışmadı. Bir günde kendini toparlar!
Ancak, şu bel bölgesi biraz zorlayacağa benziyor! Özel durum itibari ile toparlandı biraz kendileri! Ve her ne yiyorsam, sarılıp kalıyor bel bölgeme! İtiyorum gitmiyor, kovuyorum yok! Bir de içten içten şişkinlikler basıyor bazen! Neyse olacak artık bunlar! 

Bak ben sana bir şey diyeyim: Bu bel işini halletmeden, ilerleyemiyorsun hayatta. Kafa hep orada! Eyvallah, çok büyük adımlar attın! Çok büyük işler başardın! Hayatında 60 cm'li beller hiç görmedin! Ama artık, bu tutsaklıktan tamamen kurtulmak zorundasın! Özgürlük seni bekler!





Hedef belirlemeli önce! 10 günde 3 cm belden incelebildiğin tecrübeler ile kanıtlı! Bir 10 gün daha devam etsen, bir 3 cm daha gider sanki! Tatile 25 gün varsa, 1 cm de son 5 günde! 62 cm hedeftir yani! Hayali kurulası, akla mantığa da uyanımsı! 

Uçtuk mu ki biraz?! E uçsan iyi olur zati, Cancağızım Bikini!






O halde yeni rekor hazır:







Kilo takvimi de yapayım:








"Anti-Aging etkili Zayıflama Programı"'na en cillobundan Yoga Programı ekleyeyim. Hatta Yoga ile kalkıp, Yoga ile yatayım!



"Günaydın" Yoga:





"Evim Evim, Güzel Evim'e Hoşgeldim" Yoga:





Ardına da, "Love Handle'lara Veda" Yoga: (Pardon da Yanlarını seven var mı? I love NO-handles!)






Ve müthiş bir "Core Yapıyorum" Yoga:





Şu İncelten Güzellik Uykusu'ndan tam tamına faydalanmak için de yapayım, "İyi Geceler, Tatlı Rüyalar" Yoga:







Arada da adımlarını attın mı? Tamamdır bu iş! Haftalık check list'li tablomu yapayım:





Biraz çok mu geldi gözüne? Aşkım, kuzum! 365 günden sadece 25 günü HAYALİNE adayacaksın! Sence değmez mi?! ;-)







29 Haziran 2014 Pazar

Asgari Tatil ile yap bakalım programını #beyazyakalı !


Biletimi aldım! Bir "sürü" çoğunluk gibi ben de bayram öncesi Cuma akşamı uçuyorum buralardan. Trafik fena olacak, şimdiden hepimize sabır!





Yazlık keyfi yapacağım. Sabah uyanır uyanmaz'dan, taaaaa yatana kadar, hep açık havada, hem de Ege havasında geçen günler gibisi yok! 

Çıplak ayağın toprakla, kumla, denizle buluşmasından doğar şifa! 







Denizden çıkan mezeler, bahçende biten donat ve yeşillikler, mangallar, kediler, köpekler, çocukluğunu bilen bakkal, konu komşu, dostlarla geçen uzun geceler...






Heyyy, bir de Bayram! Buralarda pek yaşanmayan, o güzelim ziyaretler de olur! Kahve fincanları, her daim hazır olsun diye elde yıkanır! Tatlılar "Ama bu başka, ben açtım!"'larla ikram edilir! O arada, davulcu da gelir, mani okutmadan bırakılmaz! Gönül de, beden de, Bayram eder! 

Hayat, budur!







Sadece 10 gün! Pazarına dönüyorum. Ne acımasız bu #beyazyakalı olma durumudur ama ya! Şu an isyan ediyorum, duymayan kalmasın! Yahu, yıllardır yabancı şirketlerde çalışıyorum! Yaş da gelince tabi şimdi, iyicene çılgına dönmeye başladım! Adamların yaptıkları tatilin gün sayısının yanından bile geçemiyoruz! Bir de süre gelen, banka tatilleri var ki, sinirim kaldırmıyor!

Onca yıl çalış, sonra bir şirket değiştir, o da sözde daha iyi koşul ve "title" için olsun, asgariye düşsün yine "Yıllık Ücretli İzin Süresi"! 14 iş günü! Saçma! Hem de ÇOOOKKKK SAÇMAAAAAA!

Bu işler böyle değil zaten "önce insan" diyen dünya devletlerinde! Şirket değişikliğinin, iş ve kariyer yıllarıyla yakından uzaktan ilişkisi kurulmaz. Hadi ilişkilendirdi bir tanesi diyelim, adamların Asgari Yıllık İzin Süreleri zati 20-23 iş günü! Bizimkinden neredeyse 10 gün fazla!!! Bu da tam 2 haftalık daha TATİL demek! 

Resmi tatilleri de en az 5 gün daha fazla! Al sana 1 hafta TATİL daha.

Dur dur! Ağzımı açmışken, çalışma sürelerine de değineyim. Malum bizde resmi haftalık çalışması süresi 45 saat. AB-16 ortalaması 38 saat. Resmi çalışma süresi en düşük Fransızların; 35 saat. Daha vahimi, bizlerin dünyanın en fazla "hayrına" mesai yapanlar oluşumuzdur. Gerçekte haftada neredeyse 54 saat çalışıyoruz!!!

Sonra bir de, pek bir "pozitif" dev medyamız, "Aman da memlekette hayat ne güzel! 2014'te çalışanlar resmi ve dini bayramlar ile hafta sonu izinleriyle birlikte toplam 115 gün tatil yapılacak." türü manşetten haberler yapar. Vallahi, o çalışanlar sizi fena yapar, diyeyim!

Dönüyorum Fransızlara: 8:30'da işe başlıyor ve 16:30'da işten çıkıyorlar! Hafta sonlarının keyfini ve dinlencesini doyasıya yaşıyorlar. Ve, yılda, resmi taliller ile birlikte en az 8 hafta (bu tam 2 ay demektir)tatil yapıyorlar. En az!!!
"Fransız Kadınlar'ın İncecik ve hep Genç kalma Sırları!" yazıma bu detaylar da buradan ekleme olmuş olsun!



İncecik Kadınlar derken, aklıma geldi! Amanın, benim "Bayan Vücut", "Cesur Sıska" ve "45'lik" de yazlıkta olacaklar! Amanın ki ne amanın!

Son dört gündür, toplantılardır, odur budur yüzünden, "yemediğin" halt kalmadı! Tatile kaldı 26 gün!!! 

Koş Bikini, kooooşşşş!









23 Haziran 2014 Pazartesi

Anti-Aging etkili Zayıflama Programı


Nerede kalmıştık? ;-)

Üzüntülü günler asitlendirdi tabi bedeni. Hemen şöyle içimi temizleyen, yenileyen, gençleştiren ve illa ki incelten bir program uygulamalı! Şu bedene yüklediğimiz STRESi yıkayıp temizlemeli! 

Metropol bir şehirde, üstüne üstlük #beyazyakalı insan hayatında bu çok mümkün gözükmese de, Bikini bu, bulur bir yolunu!









antI-AGING ETKİLİ ZAYIFLAMA PROGRAMI



Günaydın (06:30):

Yarım litre suya, 1 taze sıkılmış limon eşliğinde GNC desteklerim:
  • Acetyl-L-Carnitine alpha-Lipoic Acid
  • Triple Strenght Fish Oil +Resveratrol (2 tane)
  • HSN formula



Sabah Yogası:

Derin nefesler eşiliğinde "Günaydın Gün" Yoga'sı (detaylar için tıkla)



İncelten Bakımlar: 

  • Doğal At Kılı fırçası ile vücudu kuru fırçalama
NOT: GNC'de Eda Taşpınar hatununun Fırçasını buldum. Çok başarılı! 10 numara 5 yıldız!




  • Göğüslere dirilik ve İnce Hatlar için Muntazam sıkılık Bakım ve Masajları (detaylar için tıkla)



Kahvaltı (08:30 Ofiste):

Mutluluğu zirveye çıkaran meyve festivali
  • Pembe GI'lardan seçmeli (detaylar için tıkla)
  • Serotonin'i tavan yapanlara yüklenmeli (detaylar için tıkla)
  • Ve mutlaka tek başına yemeli! Meyveler mideden neredeyse hiç duraklamadan geçer. Ancak midede başka şeyler varsa, orada takılıp kalır ve sindirilemez haller yaratır. Asitlenir ve bedeni yakar durur!
  • Kavun veya Karpuz şahane alkalidir, ancak onlar başka meyve ile bile karıştırılmadan, tamamen tek başlarına yenmelidir!


Sassy Su (09:30 itibari ile):

  • Akşamdan hazırlanmış ve süzülüp ofise getirilimiş 1 litre Sassy Su (detayalar için tıkla) öğlene kadar hüpletilir.
  • Öğle yemeğine yakın, Tonalin CLA yutulur.




Öğle Yemeği (12:00-13:00):

  • Öğle Yemeği, en ANA öğündür. Sindirim ateşinin en yüksek olduğu saatler 12:00-13:00 arasında olmalıdır!
  • Öncesinde sakinliğe ermek pek mühimdir. Yemeğe koşmadan, derin nefesler eşliğinde (nefesin önemini anlamak için tıkla) kendini güneşe verdiğin, (dev plazaların tüm ülkeye gölge yaptığı konumda zor gerçi ya) 5 dakikalık dinlenme seansı pek değerlidir.
  • Başlangıç için, eğer içeriğinde Zehirli GI'ların yokluğuna güveniyorsan, çorba şahanedir.
  • Dev tabağı Çiğ Yeşillikler ve üzerine gezdirdiğin Zeytinyağı ile doldurmak lazım gelir.
  • Sindirimi zorlamamak için tek bir protein çeşidine yönelmek süperdir! En şahanesi bu protein hakkını yoğurttan kullanmaktır!
  • Bu arada, domates ve limonu, kendileri meyve kişiliğine sahip olduğundan, tüm bu yediklerine karıştırmamak akıllıcadır!
  • Fermente çılgını, en acılısından Pul Biber ana baharattır.
  • Sindirim ağızda başlar. Her lokmayı bol bol çiğnemeli!
  • Yemekten sonra, işe dönme aceleciliğine sakın ola girmemeli! Öğle Yemeği saatini sonuna kadar kullanmalı. Yenilenlerin sindirim sistemine yerleşmesi için birkaç dakika sakince oturmalı. Sonra, güneş eşliğinde, açık havada yavaş adımlarla yürümeli.



Çay Saati (15:00):

Tarçın çubuklu Yeşil Çay candır!



Akşam Yemeği (16:30-17:00):

  • Gönül ister ki 2 kayısı kıvamında Organik Yumurta (tarif için tıkla) ve Çiğ Yeşilliklerden oluşsun, ama Ofis ortamında imkansız! Hafta sonlarının baş tacı olur bu ikili!
  • Ama protein ihtiyacını da en güzelinden karşılamak lazım gelir!
  • Bana çare, GNC'de bulduğum ve alkali olmak adına pek önemli enzimler de içeren Gold Standard 100% Whey Protein tozunu su ile hazırlamalı!
  • Eşiliğinde de 2 tane Yeşillik Tozu



İş Çıkışı:

Bulabilirsen deniz kenarında, güneş eşliğinde, derin nefeslerle, dolaşa dolaşa yürümeli! Aman öyle ağır egzersizlere hiç girmemeli! Vücuda stres yükleyen her şeyden kaçınmalı! Aksine dinlendiren türleriyle ahbap olmalı!



Akşam Yogası:

Derin nefesler eşiliğinde İncelten Yoga (detaylar için tıkla)



Sassy Su:

  • Kalan diğer litre Sassy Su mis gibi içilir.
  • Durum hal özelimde, arada Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu hocamın, Soğan Kürü var.





Ve "Haydi Uykuya" (23:00):


  • Yarım litre suya, yarım çay bardağı Organik Elma Sirkeli su eşliğinde Magnezyum ve 3 adet Probiyotik tablet hüpletilir.
  • Kuru vücut fırçalama ve göğüslere dirilik ve İnce Hatlar için Muntazam sıkılık Bakım ve Masajları (detaylar için tıkla)




Ohhh, yazarken 10 yaş gençleştim bile! :-p


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...