30 Ağustos 2015 Pazar

Bir gurur duyayım kendimle!


Hiç de korktuğum gibi olmadı. Meğer "Sigarayı BIRAKMIŞ!" destanı öyle bir yayılmış ki, daha ben varmadan, yazlıkçı camiasında (onlar kimler dersen buraya tıkla) bu yazın da kahramanı oluvermişim.

Beni tebrik eden edene... Sarılan sarılana... Alkışlayanlar... "Helal be sana!" diye haykıranlar... "Bana ümit verdin.", "Umut oldun." diyenler... "10 numarasın!" hareketi çekenler...

Kutlayan kutlayana...





Bir ara kuzen, gaza gelip, beni omuzlarına alası geldi de, artık o kadar hafif olmadığımı o an fark edince, "Tamam, tamam." diyerek yavaşça bıraktı.

Benim için o kadar da büyütülecek bir şey değildi oysa. Zira, "Sağlıklı Yaşam Tarzı Manifestosu" (yazı için tıkla) eden birinin sigara içmeye devam etmesi kadar saçma bir hareket yoktu. Körpe gençliğimde, tamamen özenti ile başladığım bu pisliğe son vermekte, geç bile kalmıştım. 

Ve herkesler kutlayınca, o an anladım, ben büyük bir şey daha başarmıştım, esasında. Hem de onca problemin, üzüntünün arasında... En başta, kendim bir kendimi kutlamalı, alkışlamalı, tebrik etmeliydim ya! Hatta, "Dur gel bir öpeyim seni!" :-D
"Affferin kız sana!". ;-)







Konudan haberdar olmayanların "Sende bir başka güzellikler var? Ne yaptın sen böyle?" girizgahı ile, ortak kanı, yüzüme müthiş bir canlılık ve süper bir sağlığın geldiğiydi. O kadar ki, ışıl ışıl parlıyordum sanki. ("Yok artık!" dedikçe dedim de, vallahi de, herkeslerden aynı yönde şahane yorumlar yani. "Vay anasını" sevinçleri, şımarıklığı, kıs kıs ve bolca gülümsemeli...)

Ha o fazlalıklar mı? Aman gayet normalmiş ya. Annesi, teyzesi, bir tanıdığı da, sigarayı bırakınca kilo almıştı. Hatta sigarayı bırakıp da kilo almayan zaten yoktu ki. Tiroidi az çalışmaya başlayan, şekeri fırlayan bile vardı. 6 ay sonra, yavaş yavaş her şeyler yeniden yoluna giriyordu. (Ollley, 1 ay kaldı bu geçiş dönemini tamamlamaya.)


Velhasıl, alınan bunca gazla, bu yaz, tam bir kutlama hal ve hareketleri ile geçti. Coştukça coşuldu...







Kendime 65 kiloya kadar izin vermiştim de, 64,7'de kalmışım. Ohhh maşallah... :-p


De, herkesler "bunlar sağlık kiloları" dese de, pek de katılmamak, hatta kapılmamak lazım geliyor gerçekte. Ne kadar kilo, o kadar kısalan ömür. Hele de kadınlar için. Hayır zati, yapılacaklar listeme şöyle bir bakınca, benim en az 95'ime kadar yaşamam gerek.


13 Ağustos 2015'te 97 yaşına giren, dünyanın en yaşlı Yoga hocası
Tao Porchon Lynch



Bir de; e 40'ıma girmişken, şöyle bir 20'liklere taş çıkartasım var. :-D :-p





Neyse uzatmayayım, çeneyi bırakıp, artık yavaştan toparlamaya bakayım.


Yeniden yola girmek deyince, işe Bikini style ;-) plank challenge ile başlamak lazım gelir. Doğru dozla, öyle bir ateşlemeye başlar ki bedeni, en dip köşesine kadar, "Amanın nereden çıktı bu motivasyon?", "Nasıl da odaklandım ben yeniden doğru yola!" türü sözleri, düşünceleri tekrar tekrar eder olursun.








Mucizeler yaratan bu Bikini'nin Plank Challenge'ına (detaylar için tıkla) çeşitli versiyonlar da eklesem mi ki acaba? ;-)
(Daha düşünürken gaza getiriyor insanı, gördün mü be ya!)





Ahhh, e bir de Su var elbette. Baksana şu yazına; "Sihirli" Alkali Su (buraya tıkla) ve hatta şuna da; Günde 3 litre Su ile 10 Yaş Gençlik (tıkla).



Her şeye yeniden başlamak için tek ihtiyacın bir Yoga Matı ve de şifa dolu Alkali Su... Bu kadar kolay ve basit ya aslında; hatırlayana... :-)


Eureka! ("Hatırladım!" manasında! :-p)








29 Temmuz 2015 Çarşamba

Bu Yaz olmadı! Önümüzdekilere bakacağız!


Olmadı. Bu kez olmadı. 
Şu yürüyüş, şu halime çok iyi gelecekti de, yapamadık işte.

Yalnız, "Eyvahlar olsun... Peki şimdi tatilde ne giyilecek ki?!" paniği görülmeye değerdi.
2 yıldır giyilen o güzelim 36 beden Bikini'ler, yeniden giyilecek diye son saniyeye kadar hayaller edildi. Onların olacak gibi olmadığını artık kabul etmekle cinnetler eşliğinde, dükkan dükkan denizlik kıyafetler arandı. Bir ara, Sibel Arna'nın *Mayo daha moda." makalesiyle o tarafa yöneleyim dedim, ama pişman oldum. Deneme odalarında çektiğimi bir ben bilirim. 40 bedeni bile daracık yapmış bu danalar... Hayret birşey... Bele kadar geldi diyelim, yok çıkmıyor yukarı bu nalet şey... Çıkarayım, olmayacak bu, ayyy yok çıkmıyor da bu sefer... Kaldım böyle...  "İmdat" diye bağıracağım, rezalet olacak... Yok istemem bu mayo denen şeyi.

Üst 42 (hey maşallah), alt 40 en siyahından bir Bikini buldum Calzedonia'da. Üzerine de, "Cool People smile :-)" mesajlı en bolundan bir tunik, yine oradan. 

H&M'den 40 beden bir kaç kot şort ve t-shirt.

Bu yaz böyle...
Tatilden dönünce, bakacağız artık önümüzdekilere...
Ben bir denize gireyim de önce...






4 Temmuz 2015 Cumartesi

Hadi inşallah


Matofin'e daha fazla dayanamadım, bıraktım. Zaten Haşimato'nun verdiği yorgunluk var, üstüne bu diyabet ilacı ile tam uyurgezere döndüm. Göz kapaklarımı açık tutmak için harcadığım enerjiyle 2 kilo verdim, o derece!

Tiroid için ilaca başlamadık zaten. Aman eksik kalsın. İçim dışım doktor, test ve ilaç oldu.

Derken, o olağanüstü şahane programıma uyunca, dün sabah da ne göreyim tartıda:





Ki, 2 sabahtır, Sun Salutation'ımı yapamıyor; uyku durum hali devam ediyor çünkü; akşamları da bir Tadelle King Size götürüyorum.
Günlük minimum 5000 adımı bile yapamadığım zaman oldu. Ha zati, yapabilsem de ancak o kadar hani.







E bir de dün akşam bunun kutlaması yapıldı. Hayır bu kutlamalar neden yemek ve içmek üzerine odaklı hep, anlamıyorum yani.
Bu sabah tartıya korkuyla çıktım ya... Ama bir bakmışım ki 61.6. Olleyyyyyyy...
Aman, "Ahanda bu iş pek kolay" şımarmalarına girmek yok! Ki bu en tehlikelisi... Dağılıverirsin valla...

Şimdi, her şeyleri daha da şahane yaparsam, Pazartesi 59'u, kıyısından köşesinden görür müyüm ki?
25 Temmuz'a biletimi de aldım. 3 hafta var. 54'lere düşsem mesela. Olur mu ki acaba?

Hadi inşallah... <3 <3 <3 <3








23 Haziran 2015 Salı

Çok fena dirençlere gelmişim!!!


Prof. Dr. Dahiliye amcama göre de turp gibiyim. Hayır bileydim, kanımdaki vitaminleri mineralleri ölçeceğini, ona hepsinin optimal olduğunu söylerdim yani. Onca teste gerek yoktu hani. :-p

Prof. Dr. Kadın amcam kılıklı o da; "Bunlar doğal kilolar. Biraz dikkat ettin mi, verirsin hepsini.". Yemek günlüğüm, Instegram hesabımı açıp, yediğimi içtiğimi dökesim geldi önüne de, neyse şimdi.

"Böyle de güzelsin." tatlılığıyla da bitirmiyorlar mı konuşmayı, bir şey de diyemiyorsun ki.


Ayrıca, bence de, kadın vücudu her hali ile güzel. Bizzat şuraya yazmışlığım var.







Amma ve lakin, o dolgun hatlar da, ince bir bel ile çekici. O seksi WHR=0,70 oranlı olanı (detaylar için tıkla) yani. 
Dahası, "sağlıklı kadın"'ın tıbben tanımı da, tam da bu.







Şaka etmiyorum. Bel bölgesinin yağlanması, iç organlarının da yağlanması demektir, ve hele hele kadın için çok tehlikelidir, ölümcüldür.



Aldım soluğu Bayan Prof. Dr. Endokrinoloji'de.

Durum şu:


  1. Ne kadar hormon terapisi görüyor olsam da, ki ben bir ara onu da bıraktım, gerçek östrojenin yerini alamıyormuş bu sentetik hormonlar. Bedeni kandırmaya yönelikmiş bu terapiler. Östrojenin azalması ile vücut daha az yağ yakmaya yönelmek ile kalmayıp, yağ yapan pis bir enzimi de harekete geçiriyormuş. Adı ALDH1A1 olan bu sinsi enzim, en tehlikelisi olan iç organlar etrafında yağ birikimlerine sebep oluyormuş.
  2. Ve maalesef bu yağlanma, bende, Tip 2 Diyabet'e, İnsülin Direnci, (Karatay Teyzemin ekleyeceği üzere) Leptin Direnci yani (Prof. Dr. Ahmet Aydın'ın tanımıyla) Metabolik Sendrom'a yol açmış.
  3. Bunlar yetmezmiş gibi, Tiroid ultrasonunda çıkan, çeşit çeşit nodüller. Tam 24 tane. 2 tanesi biraz büyük gibi ama, neyse ki, şimdilik bir biyopsiye gerek yok. Yakın takibe alacağız.
  4. Kan testlerini inceleyince de, ne görelim?! Meğer bende Haşimato hortlamış. O da yetmemiş, Tiroid hormonları hızını düşürmüş, Hipotiroidi hastası da olmuşuz.



Daha başka kilo yapan hastalık var mı bilemedim!!! Tam başlayacağım isyanlarıma, sövmelerime, hatta dümdüz saydırmalarıma, ağzım dolu dolu, içten içten böyle; garip bir rahatlama düştü içime.

Tüm bu yaşadıklarımın, sebepleri çıkmıştı artık ortaya...


  • En sağlıklısıyla besleniyor olsam da gittikçe artan kilo ve yağlanma,
  • Dinmeyen ödem ve şişkinlikler,
  • En şahane uykuları alsam da, geçmeyen, süründüren yorgunluk, halsizlik, isteksizlik hali,
  • Karbonhidrat atakları, tatlı krizleri,
  • İlaca bile inat eden kabızlık,
  • Şu sürekli "Burası çok soğuk"'lu üşümeler,
  • İncele incele sürekli kırılan, artık oje sürülemez olan tırnaklar,
  • Baş ağrısı, kas krampları...



Sonunda...
Ne ile savaşmam gerektiğini biliyorum artık...


Yaz üstü gelmeyeydi hepsi üst üste, iyiydi de...
Neyse...








Şimdi, hiç zaman kaybetmeden;






  • En pembe GI ile beslenme zamanı...
  • Meyveye bir süre tamamen ara versem iyi olacak.
  • Hatta, tahıldan da uzak durayım.
  • Leptin dostumuz en şahanesiyle çalışsın diye erken akşam yemeği...
  • Tüm bu dirençleri kırmak için, akşamları en az 40 dakikalık yürüyüşler pek pek mühim.
  • Sabahları Surya Namaskar hormonlara şahane geliyormuş, onsuz güne başlamayayım.
  • Hatta iyicene yogaya vereyim kendimi... Öyle ya, beden ile bağlantıyı kopardık sanki...








Zati, tüm bu dirençleri de aşarsam, tarihe de geçerim herhalde. Kitap da çıkarırım üstüne: "EN ALAYLI İNCELME UZMANININ TÜM SIRLARI" diye. :-p
E ben gideyim o halde...









11 Haziran 2015 Perşembe

Ne olacak, bu SON, haller?!!!


Yaw ben nerelere gidem? Ne edem? Her gün santim santim genişliyorum. Durduğum yerde şişmeye devam ediyorum. Gerçi durmuyorum, onca yorgunluğuma rağmen adımlarımı aynen, her daim, sağlıklı düzende atmaya devam ediyorum; ama nafile! O yürüyen benim de, o beden ben değil resmen. Ne, 2 adım önde giden üstler, ne de, 3 adım geriden takip eden toto benim! O kavuşmayan bacakları hiç mi hiç tanımıyorum!!!

Her daim PMS durum şişkinliğinden, patlamak üzere olan su dolu bu bedenden bıkkınlık gelip, şu bacaklar biraz dinsin, burnumda dolaşan üstlerim biraz insin dedim, hormon terapisine kendimce ara verdim. Allah'ım o da ne?!! Artık tamamen düşen östrojen ile beden nasıl bir paniğe girdiyse, yok böyle bir yağ üretimi; yağ bağlamanın böylesi!!! Bedenimi, hızla kaplayan, çoğaldıkça çoğalan yağ hücreleri!!!
Hormon tedavisine yeniden sarıldım; "denize düşen" misali...

En çıldırtanı: Hiçbir şeyler olmuyor üzerime!!! Kabuslarla uyanıyorum her sabah, ne giyeceğim ben şimdi diye!!!!

Eyyyy Yüce Varlık! Bir insanı, hem bu kadar zevkli, stil sahibi yarat, ama ona o tarzı cümle aleme gösterecek bedeni verme!
Olmaz ki böyle!!!





Sabahları o ayna karşısında, ufak (bir de ev ahalisine, hatta komşulara danışmak lazım ya aslında) cinnetler geçirmiyor da değilim hani.

Ve dün, o da oldu!
İşteki patavatsız, yerden bitme, bastı bacak: "Kilo mu aldın sen?"!!!

Motivasyon harikası, çağdaş kölelik sisteminin gövde gösterileri ile şenlenen müthiş arenası, açık düzenli ofisin tam ortasındayız.
...

Derin bir nefes...

...ve...







"Evet, deli kilo aldım. En son +10'da bırakmıştım! Her gün yağ hücrelerim hızla çoğaldığı için de, son durumu takip edemez haldeyim.
Yok, hayır, merak ettiğin üzere, hamile falan değilim! İstesem de kalamam zaten. Erkenden menopozlu hatun oldum. Menopoz demek yumurtalar tamamen bitti demek olduğundan, hayır, bir ümit de yok. Tüp bebek de olmuyor. Hayır, o da henüz olmadı; tıp o kadar gelişmedi!!!
Zaten, çoktan aştım ben o konuyu.
Niye mi sinirliyim o halde?
SEN SOR DİYEEEEEEE!!!!"

...aklımdan geçenlerdi...

...ağzımdan çıkanlarsa sadece, "Evet, kilo aldım!" oldu! Ama şahane bir "Fazla merak, iyi değildir, canımmmmmmmm!" kafa çevirişi eşliğinde.
"Öküz danasını!!!"

Yaw, Allah aşkına; bir insan, bak "insan" diyorum, insandan olma, insanoğlu, neden "Kilo mu aldın sen?" diye sorar ki acaba???!!!
Sana neeeee!!!






O hırsla, asansörü bile beklemeden, onca katı, koşa koşa nasıl indiysem?!
...
Bir nefes alayım...





Böyle anlarda, bazen, şeytan diyor ki, "Yak bir sigara".
...
"Ama yok ya..."






Şaşırmıyor da değilim, o kanser çubuğunun metabolizma ve hızı üzerinde etkilerini anlatan araştırmaları okudukça. Doktorlar, ister istemez dillendirmek istemiyorlar ama, o 4000'den fazla zehir içeren sigarayı bırakmanın çok ciddi yan etkileri var: Sürekli ve geçmeyen yorgunluk, konsantrasyon eksikliği, şeker dengesizliği, kabızlık, yavaşlayan metabolizma ve kimilerinde alınan ortalama 13 kilo...
Meledi bırakırken bile insana zarar veriyor!

Aaahh ah, hiç bulaşmamak lazım gelirdi de; ne salak mışız be! Estağfurullah değil de, gençlik aklı diyeceğim de, hepsi külliyen cehalet hani. İnsan, içinde yaşadığı ve belki de gerçekten sahip olduğu tek şeye, bedene, bedenine, zarar verir mi?

Şimdiki aklım olacaktı ki...






Yalnız, bu son 50 gündür yaşadığım yorgunluk öyle böyle değil. Durmadan genişleyen çevrem ve yağlarımla, o da arttıkça artıyor. En ufak toplantı molasında ya da trafiğin durduğu anda kestirmeler başlıyor, o derece.






Anlatamadım ki, Kadın Doğum Prof.'uma durumumu, derdimi. 
"HocaaaaaAAAAA, karşında SAĞLIKLI YAŞAM TARZI manifestosunu yazmış BİKİNİ var! Hiç yediğinden içtiğinden sağlığı eksik eder mi?!!"






Bir çare bulduğu yok bana. 

Yok, bu böyle olmayacak. Yarın ilk iş Dahiliye'ye! Sayılsın kanım tas tamamıyla. Sonra da doğruca Endokrinoloji'ye. Hormonlarımın hepsine bakılsın iyicene!

65 kiloya dayandık resmen!!! Yetti be!


21 Nisan 2015 Salı

Ya deli çıkacağım, ya da ince!!!


Çıldıracağım!!! Cinnet geçireceğim artık!!!! Baş edemiyorum bu hormon tedavisiyle!!! İnsan, oturduğu yerde, için için şişer mi?!!! Hücrelerimin sızım sızım büyüdüğünü, çoğaldığını hissediyorum resmen!!!! Göz göre göre, genişledikçe genişliyorum!!!

Sadece 2 gün bıraktım, verdiğim 2 kilo 5 olarak geri döndü?!!!! Tam 62 kilo çektim bu sabah!!! Hiç olmadığım kadar şişkoyum şimdi!!!!!


Başlayacağım bu tedaviye de, hormon ilacına daaaaaaa, doktoruna daaaaaaa, menopozuna daaaaaaaaaaaaaaaaa...




Ne yapacağımı şaşırdım kaldım! Zorlanıyorum! Çok zorlanıyorum!!! Daha da 10 yıl kullanılacak bu melet, ne olacağım?!!! Yeminle deli çıkacağım!!!!








"İnsan kaygılanmaya başladı mı, umutsuzlukla her şeye yapışır, ve bir kez yapıştı mı, kendini, ve kime ya da neye yapışmışsa onu tüketmeye mahkumdur. Öte yandan bir savaşçı-avcı, avını tuzağına hep çekeceğini bildiğinden kaygılanmaz."
Carlos Castaneda






"Mutluluğun anahtarı başarı değildir. Başarının anahtarı mutluluktur. Ve yaptığın şeyi seviyorsan, başarı da kendiliğinden gelir."
Albert Schweitzer



Hem, biricik Audrey'ciğin ne der?




"Hiç bir şey imkansız değildir; sözcüğün kendisi bile "ben mümkünüm" diyor."
Audrey Hepburn



Hadi Bikini, kalk, çık o yataktan!!!





Ve hatta, mesela,

  • Günde 3 litre su (tıkla) da iç.
  • Anti-Aging etkili Zayıflama Programı'na (tıkla) başla.
  • Tüm gün Aktif kal (tıkla).
  • Bikini Versiyonu Plank Challange'la (tıkla).
  • En az 5,000 günlük adım (tıkla) da attın mıydı...
  • Sahilde Yapılacak Hareketler motivasyon çalışmalarıyla (tıkla) daaaaaaaaaaa...


Kim bilir, belki, yine, ince çıkarsın bu yaz!!!






28 Mart 2015 Cumartesi

6 hafta incelten Yoga 6. Hafta


Eyyyyy hormon ilaçlarıııııııııı!!!! 
Duyuyor musunuz beniiiii?
Benim adım Bikiniiiiiiii...
Alt ettim siziiiiiiii!!! :-DDD







Çok şükür! Hem de ne şükür! Ohhhhh be, çok şükür!
Yeniden incelmeye başladım. Aylardır gözünün içine baktığım şu tartının, "Dursun bu yukarı çıkışlar"'la dişlerimi sıktığım, beni deli eden o günler bitti artık.
Sonsuz şükür!

Ahhh ahhh.. Ama bir fırça de çekeceğim sana. Yaw, şu kendini bir okusan ya yeniden. Nasıl unutuyorsun, o güzelim yazdıklarını anlamıyorum. Şöyle baştan sona bir oku tüm yazılarını. Hatta Nisan ayına da patlat şöyle şahane bir İncelme Programı. ;-)))


Glutensiz Hayat candır, can!
Zincirlerimi de kırdım!






Bir de, her yanlardan da incelmişiz süperiyle 1'er santim!













O halde gelsin 6 hafta İncelten Yoga'nın sonuncusu da... 
Motivasyonu tavan yapmaca!






Amanın handstand var. Henüz o tür hareketlere giremesek de, denemekten zarar gelmez hani. :-)
Tüm hareketler diğer tarafa ve toplamda 3'er tur ile tamamlamaca.







22 Mart 2015 Pazar

6 hafta incelten Yoga 5. Hafta


Ne güzel haftaydı. Her gün yogalar şahanesiyle yapıldı, günlük en az 5000 adımlar atıldı. 

Çok şükür bahar da geldi sonunda. Açık havalarda keyiflerle dolaşmaları nasıl da özlemişim.




Bahar temizliğine başlamanın da tam zamanıdır şimdi. Yoğun iş hayatından dolayı, şurada da yazdığım üzere, tam bir detoks yapamayacak olsam da, sindirimi yorup, bedenin kendini yenilemesine engelleyen glüteni hayatımdan elemek, en süper temizlik olacak.

Zira, tam da geçen sene, 2 Mart'ta, "Hareketsizlikten Motivasyon Doğurmaca!!!" ile böyle bir temizliğe girişip, 5 günde "Kırmışım Zincirleri". ;-)))

Hele hele, David Perlmutter'in Grain Brain eserini okudukça, glüteni hayatımdan toptan uzaklaştırasım geldi. Zamanında, şeker denen iblisi ve onun tüm sahte arkadaşlarını, bir daha hiç görüşmemek üzere hayatımdan kovduğum gibi. ;-)))





Hocanın web sayfasında, kitaptaki detaylı glüten içeren liste var. Burada!



Gelelim, haftanın yogasına: Yağları yakan en sevdiğimden.





Tüm hareketler diğer taraftan başlayarak tekrar edilir. Ve her zamanki gibi, her iki yana toplamda 3'er tekrar ile tamamlanır.


E haydi o halde; yeniden canlanma kutlamaları başlasın! ;-)






16 Mart 2015 Pazartesi

Sabahları Limonlu Su içmek için tam 20 muhteşem neden


İş yoğunluğundan, eve geç gelip, sabah zamanında uyanamamaktan, hafta içi sabahları, şu ara bir türlü yapamadığım limonlu suyun sağlığa faydalarını iyicene araştırayım dedim.  Çok da iyi etmişim. Şimdi hepsini şöyle sıralayınca, her sabah ilk iş limon sıkacağına koşar, en tazesinden limonlu suyumu hazırlar ve içmeden de evden çıkmam ben. ;-)






Güne Limonlu Su ile başlamak için tam 20 muhteşem neden:

  1. Malum "Su Hayattır!". Lmonlu su, zengin elektrolitleri ile (potasyum, kalsiyum ve magnezyum) bedenin her köşesini şahanesiyle sular.
  2. Limonlu su,  karaciğerin en sevdiğidir. Tüm yiyeceklerden daha fazla enzim üretmesine yardımcı olur. 
  3. Limonlu su, karaciğeri toksinlerden temizler, arındırır. Yani limonlu su, süper bir detoks içeceğidir.
  4. Limonlu su, bağışıklık sistemini güçlendirir. 
  5. Limonlu su, bedenin kendini iyileştirme mucizesini destekler.
  6. Limonlu su, serotonini yükseltir. Modu mutluluğa çevirir.
  7. Limonlu su, stres savardır. Tüm endişeleri, negatif kuruntuları ve hatta depresyonu da alt eder. 
  8. Limonlu su, beyne iyi gelir. Dikkati canlandırır.
  9. Limonlu su, metabolizma ve sindirimi sorunlarını giderir. Beden besinleri daha iyi özümser. Bu da elbette kilo vermek demektir.
  10. Limonlu su, pektin lifi içeriği ile iştah kontrolü de sağlar.
  11. Limonlu su, kemik erimesini önler.
  12. Limonlu su, böbrek taşı, safra taşı, pankreas taşı ve kalsiyum birikimlerini eritir.
  13. Limonlu su, kanı, damarları, arterleri temizler.
  14. Limonlu su, yüksek tansiyona iyi gelir. Düşük tansiyonluların dikkat etmesi gerekebilir. Düşük tansiyon için limonlu suya Himalaya veya deniz tuzu eklenmesi önerilir.
  15. Limonlu su, enfeksiyonları hafifletir.
  16. Limonlu su, eklemlerde biriken ürik asidi seyreltir. Eklem ağrılarına ve dizlere iyi gelir.
  17. Limonlu su, diş ağrılarına ve diş eti hastalıklarına da iyi gelir.
  18. Limonlu su, bütün bedeni yeniler, gençleştirir.
  19. Limonlu su, müthiş bir antioksidandır. Cildin kolajen üretimini destekler. Çizgiler, sarkmalar yok olur.
  20. Limonlu su, vücudun pH değerini alkali yönünde yükseltir. Bedenin yüksek pH seviyesinde uzun süre kalmasını sağlar. Daha yüksek pH seviyesi, hastalıkların bedende yaşayamamasına sebep olur. Kanser dahi alkali bir ortamda yaşayamaz.





Peki, limonlu suyu ne zaman ve nasıl içmeli:

Bir bardak memba veya kaynak suyuna en az yarım limon yeterlidir. Iimon mutlaka taze sıkılmalı ve memba suyu ile hemen karıştırılmalıdır.

Ben, bir tam limonun suyunu, 500 ml'lik dev bardağıma doldurduğum pH seviyesi 8 üzeri olan memba suyuna hazırlıyorum.

Bu suya biraz da limon kabuğu rendesi eklenebilir. Zira flavonoidler ve fenolik bileşikler (müthiş antioksidanlar) açısından en zengin kısmı limonun kabuğudur. Limon kabuğu mide asidini giderici etki de gösterir.

En iyi faydayı alabilmek için, limonlu suyu, sabah uyanınca aç karnına içmek lazım gelir. Maksimum sağlık için de limonlu sudan sonra bir şeyler yemek için 30-50 dakika beklemekte yarar vardır.




O halde, Sağlığınıza Gençlik! ;-)






15 Mart 2015 Pazar

6 hafta incelten Yoga 4. Hafta


Oyyy ne haftaydı be! Geç saatlere kadar işte veya partilerde (:-p) olmak yordu vesselam. Geç saatlere kadar süren iş yemeklerine ve gece yapılan lansman partilerine karşıyım arkadaş! Bak ben de lansman düzenleyeceğim. Hiç gece gece yapıyor muyum? 10:30 gibi başlayan bir brunch planlıyorum. Şöyle şahanesiyle Akdeniz'den ne varsa. Gustoso... :-)

Vay anasını! "Parti yok mu?" diyen kıza ne oldu acep? Yaş mı kemale erdi, yoksam gerçekten de Sağlıklı Yaşam Tarzı canavarlığından mı bu?

Cumartesi akşamı dost buluşmasını da bugüne Pazar Kahvaltısı'na çevirdim ya! Allah Allah yani...

Anladım... Hepsi benim bu "CHICK olacağım!" heveslerimden... 
Olacağım da! Bu besbelli! Zira sabah sabah bir ölçüler alma durumuna girdim de, genişleme durumlarını durdurmuşuz da, yarımşar santim de incelmişiz hani!!!!!!


Yee yeeeee yee... Çıtır Çıtır! :-DDD




Ohhhhh be!!!!!


Şimdi, gelelim şahanesiyle haftanın incelten yogasına...


Tüm vücut inceliyor bu hafta; hem de zorlayan dengeli mengeli hareketler ile... Güzeeeellllll....




Tüm hareketler diğer tarafa da yapılır. Toplamda her iki yana 3 tekrarla bitirilir.

Yalnız, ben geçen hafta yeterince yogaya doyamadım. Bu yüzden bu rutine başlamadan, bir gün 1. hafta "İncecik bir Bel"'i, diğer gün 3. hafta "İncecik Bacaklar"'ı yapayım önce. ;-)

Şahane oldu!





9 Mart 2015 Pazartesi

6 hafta incelten Yoga 3. Hafta


Doktor kontrolündeyim.

"Hocam, bu HORMON REPLASMAN TEDAVİSİ (HRT) gerçekten gerekli mi?"
Gerçi ben tüm araştırmalarımı yaptım elbette de, aklımda ne varsa, her şeyleri netleştireyim açılış sorusu bu!

"Tüm dünya, HRT'den yana!" ile başladı hoca. Uzun uzun anlattı. Ben sordum o cevap verdi! "Cildin için" dedi. "Tip olarak, osteoporoz'a pek yatkınsın" dedi. "Hafızan için" dedi. Onu duyunca tırstım. Allah muhafaza... Beyin olmayınca, en şahane beden olsa neye yarar!

"Hani bazen, eksikliğini görür de ek olarak Vitamin desteği alırız ya." deyince, ben de gururla "Evet Hocam. Mesela D vitamini alamıyoruz yeterli bu kış zamanlarında. Ben onun peşindeyim yani."

"Aferin sana. Hele senin için çok daha önemli artık." ile nasıl böbürleniyorum, sorma.

Velhasıl ben ikna oldum sonunda. Bu Trisequens artık hayatımın bir parçası olacak!

Derken Hocam bana doğru yavaşça, "Yalnız, kilo yapar! Eh, gördüğüm üzere de sen o kiloyu almışsın! Biraz dikkat etmelisin ama!" demesiyle, ben: "Öyle kolay mı sanıyorsunuz! Siz benim ne çektiğimi biliyor musunuz? Her gece aç yatıyorum. Gece boyunca süren mide gurultularımdan, yakında komşulardan şikayet gelecek! Ofis içinde, günlük adımlarımı tamamlayacağım diye, adım "dolanan deli"'ye çıktı; karizma sıfır! Hayır yani, bu hormonları siz erkeklere yutturmalı! Totonuz genişlesin de görün gününüzü! "Eyvahlar olsun"'u yaşayın da, bir daha konuşuyor musunuz göreyim sizi! Bir kerecik halleriniz gelsin, hatta bir türlü gelemesin de, o taşıdığınız yüreğe nasıl anlayış düşüyor görürüm!!!" diyemedim tabi...

Prof. adam, okumuş, hürmet sonsuz... Da, gözlerimden ne fışkırdıysa artık, gülümsedi nazikçe... Elini sıktımmmmmmmmm, çıktım kapıdan...

Nasıl sinir bastıysa, 10,000 adımı tamamlamışım Nişantaşı sokaklarında... Eve gelmemle Yoga'ma koyuldum... ve günlerdir duramadığım Half Moon'da durur buldum kendimi!





Sinirlenmek iyi bir şey demek ki!!! :-DDD


Bu hafta pek zorlu geçecek. HQ'dan en tepe amcalarımız, memlekete geliyor. Diken üstündeyiz. Her şeylerimizi hazırladık da bir de 4 dörtlük misafirperverliğimiz var tabi. Gece gündüz birlikte olacağız.

Çarşamba akşamı da Grazia Türkiye'nin lansmanı var. Ohhhh, dergi piyasası karışacak! :-p


Yogamıza gelelim... Ollleeeeyyyy bu hafta incecik bacaklarım olacak! Ve üstelik süper kolay!




Aynı rutin, diğer tarafa da yapılır! Ve yapabiliyorsan 2'şer kez daha tekrar edilir.

BENİ SİNİRLENDİRMEYİN!!!!! :-ppp

2 Mart 2015 Pazartesi

6 hafta incelten Yoga 2. Hafta


Ne haftaydı be! Bu gel gitler yaşanacak böyle demek ki. Aman gelmesine gelsin de, gitsin de yani. Mümkünse, geldiği gibi hem de!

İşimize bakalım biz. Di mi?! ;-))))))





Havalar da ısındı zati. Mart ayında bitir sen bu işi!





Şimdi, Tara'mızın videosunu bir inceleyelim. Olleeyyyy be toto inceltmeceeeeee... Hormon ilaçlaının hepsi totoda birikti maşallah. Ahanda canınıza okudum şimdi ey siz arkama yerleşmeye çalışan fazlalıklar! :-)

Tüm hareket diğer tarafa da yapılır ve 2'şer kez daha tekrar edilir. Toplamda sağ ve sol 3'er kere yapılmış olunur.





Bu arada akşam yemeği saatini de 17:00 çekiyorum. Hatta hafta sonları tam bir Dinner Cancelling, yani 16:00 sonrası yememeceyi, yapayım ben! Hem incel, hem de gençleş! Oyyyyy süüüpppeeeerrrrr..





Yahu bu akşam yemeği denen şey literatürden bile kalksın istiyorum. Akşam buluşmalarında, illa ki bir şeyler yenmesin! Hele hele, o bir büyüklerli, Shiraz'lı, Cabernet Sauvignon'lu yok Öküzgözü'lü buluşmalar hiç olmasın!

Zamanında Turkcell'e attığım "Önerim Var" mektubumu (şurada) tekrar atsam mı? "Şimdilik yardımcı olamıyoruz!" demişlerdi. Belki bulurlar bir çaresini. 

Hem illa ki bir şeyler tokuşturulacaksa, bu Sassy olsun, değil mi?! Neymiş, pek bir absürt oluyor muşum?! Halbuki var yaaaaa, mis missssssssssssssss... Ohhhh, canım çekti resmen.

Amanın malzemelerim kalmamış. Yarın hemen alına ve her gün yapıla! 1 litresini süzer işe götürürüm. Diğer litreyi de eve gelince yatana kadar hüpletmece. Hem böylece akşam da saçma sapan şeyler peşinde koşmam, en güzel şeylere motive olurum yeminle.








Ha bir de, şu en az 5,000 adım da atılıversin her gün artık. Zahmet olacak!!!!!! 
Şöyle totoya odaklanarak, onları yakından hissederek de yürüdün müydüüüüüüü... ;-))))))





Beden bir de masajlara bayılır şimdi bu cemre zamanı. Canlanmasına yardımcı olalım! Sabah akşam gelsin incelten vücut bakımları. Toto haftası madem, yoğunlaşayım kendilerine.


Tablo şahane oluyor arkadaş:



Süper bir hafta olacak!!!! 
Yesssssssss...









Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...