Zira, AYNA sana "SEN GÜZELSİN" diyorsa, kopup gidiyorsun illa..
24 Ekim 2013 Perşembe
21 Ekim 2013 Pazartesi
3 günde Bayram Kilolarına Veda
Ohhhhh be ne bayramdı ama.. Sevdiklerimle bir arada olmak gibisi yok. Depoladığım mutluluk beni bir yıl götürür artık.. :-))))
Bu arada, şu geliştirdiğim süper ötesi İkram ve Yemek Israrcıları ile Baş Etme Yöntemleri şahane işe yaradı. Baklava, çikolata, börek, çörek, ne varsa, dansöz kıvraklığı ile sıyrılındı!
Amma ve lakin, hiç kurtulamadığım 2 olağanüstü durum vardı ki..
Birincisi, 2 no'lu Altın Kız'ın akşam yemeği daveti. 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi! Kapıyı aynen şöyle açtı: "Sosisli partisine hoş geldiiiiiiinnniiizzzzz!". Algılamaya çalıştım önce.. Mutfağa girmemle gözlerime inanamadım. Onlarca en şahanesinden sosisli sandviç ve tepelemesine kızartılmış patatesler. Ve biz gençler için, gerçi aramızda 20'sinde birkaçımız kaldı, fıçılarda bira. O an anladım. Bu 4 Altın Kız ve biz çocukların, inanılmaz eğlendiğimiz Tunalı Vitamin günlerimiz olurdu. Hepimiz bir araya geldik ya, tam olsun diye, o günleri yeniden yaşatmak asıl hikaye. Gel de şimdi bunları yeme! Allah'ım bir de sosuna baharatlandırsın diye sucuk parçacıkları atmış ki.. En son kendimi sosun içine patates banarken hatırlıyorum.
İkinci olağanüstü durum, lise ve sonrasında üniversite dostu 3 kızın buluşmasıydı. Biz üniversitede, hangimiz bir şeye sinirlense, ki bu niyeyse hep sevgili meselesi olurdu, hırsını Hamburger ve rahatça hapur hupur götürülmek üzere, o plastik tepsiye yayılan patates kızartmalarından alırdı. Hep birlikte kin tutar, patates tepsisi ortaya çekilir ve üzeri eklendikçe eklenirdi. Taaa ki sakinleşinceye kadar... E insan çoktur görüşmeyince eskileri yad eder programlar yapıyor elbet.
400 gram almışım bayram keyiflerinde. Derdim bu gramlar değil gerçi, hemen veririz de.. İçim yangın yerine döndü, orada aklım. Ah ahhh, o zehirli karbonhidratlar başlı başına sindirim sistemini heba eder ki, proteinle de birleşince, al sana kaos. "Yok orada mı sindirecektim, yok burada mı?" derken gider ki her şey bağırsaklara.. Tek başına arkadaş ne yapsın? Asitten duvarları heba oldu Cancağızım. Bağışıklık sistemi bile yorulmuştur valla. Bunca kırmızı et yoğunluğu bile stresli zamanlar yaşattı hepsine. Ahhhh benim hücre zarlarım, siz geçirgenliğinizi kaybetmediniz inşallah. :-(
Amanın, bir de perşembe iş için yurt dışına uçuyorum. Yıllık toplantımız var. 5 günlük motivasyon dolu ağırlama çılgınlığı. Etin en kıvamında pişeni, şarabın en şahanesi... Oy ki ne oyyyyy..
Yarın itibari ile 3 günüm var. Temizlemeli bu bedeni... ;-)
Günaydın:
12:00 Öğle Yemeği:
17:00'den önce Akşam Yemeği:
İş Çıkışı:
Bu saat itibariyle kalan diğer litre Sassy Su ve 23:00'te güzellik uykuma yatmadan:
E haydi yarın gelsin.. ;-)))
Bu arada, şu geliştirdiğim süper ötesi İkram ve Yemek Israrcıları ile Baş Etme Yöntemleri şahane işe yaradı. Baklava, çikolata, börek, çörek, ne varsa, dansöz kıvraklığı ile sıyrılındı!
Amma ve lakin, hiç kurtulamadığım 2 olağanüstü durum vardı ki..
Birincisi, 2 no'lu Altın Kız'ın akşam yemeği daveti. 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi! Kapıyı aynen şöyle açtı: "Sosisli partisine hoş geldiiiiiiinnniiizzzzz!". Algılamaya çalıştım önce.. Mutfağa girmemle gözlerime inanamadım. Onlarca en şahanesinden sosisli sandviç ve tepelemesine kızartılmış patatesler. Ve biz gençler için, gerçi aramızda 20'sinde birkaçımız kaldı, fıçılarda bira. O an anladım. Bu 4 Altın Kız ve biz çocukların, inanılmaz eğlendiğimiz Tunalı Vitamin günlerimiz olurdu. Hepimiz bir araya geldik ya, tam olsun diye, o günleri yeniden yaşatmak asıl hikaye. Gel de şimdi bunları yeme! Allah'ım bir de sosuna baharatlandırsın diye sucuk parçacıkları atmış ki.. En son kendimi sosun içine patates banarken hatırlıyorum.
İkinci olağanüstü durum, lise ve sonrasında üniversite dostu 3 kızın buluşmasıydı. Biz üniversitede, hangimiz bir şeye sinirlense, ki bu niyeyse hep sevgili meselesi olurdu, hırsını Hamburger ve rahatça hapur hupur götürülmek üzere, o plastik tepsiye yayılan patates kızartmalarından alırdı. Hep birlikte kin tutar, patates tepsisi ortaya çekilir ve üzeri eklendikçe eklenirdi. Taaa ki sakinleşinceye kadar... E insan çoktur görüşmeyince eskileri yad eder programlar yapıyor elbet.
400 gram almışım bayram keyiflerinde. Derdim bu gramlar değil gerçi, hemen veririz de.. İçim yangın yerine döndü, orada aklım. Ah ahhh, o zehirli karbonhidratlar başlı başına sindirim sistemini heba eder ki, proteinle de birleşince, al sana kaos. "Yok orada mı sindirecektim, yok burada mı?" derken gider ki her şey bağırsaklara.. Tek başına arkadaş ne yapsın? Asitten duvarları heba oldu Cancağızım. Bağışıklık sistemi bile yorulmuştur valla. Bunca kırmızı et yoğunluğu bile stresli zamanlar yaşattı hepsine. Ahhhh benim hücre zarlarım, siz geçirgenliğinizi kaybetmediniz inşallah. :-(
Amanın, bir de perşembe iş için yurt dışına uçuyorum. Yıllık toplantımız var. 5 günlük motivasyon dolu ağırlama çılgınlığı. Etin en kıvamında pişeni, şarabın en şahanesi... Oy ki ne oyyyyy..
Günaydın:
- Limonlu Dev Su'yum eşliğinde GNC desteklerim:
- Multivitamin
- Alpha Lipoic Acid: Kan şekerini düzenleyen güçlü bir antioksidan ve metabolizma güçlendiricisidir
- Omega 3: Anti-enflamatuar
- CLA: (Favorim) Bel bölgesi yağlanmasının önlenmesine yardımcı olur. Bu yağ, ayrıca alkali yapar.
- Asetil L-Carnitine: Yağların yakılmasına yardımcı olan aminoasit. İnsülin direncine de yardımcı olduğu söylenir.
- Coenzyme Q-10: Antioksidan
- Güneşi Selamlama: Kaslardan kemiklere, iç organlardan bilince kadar tüm benliği güne hazırlamanın en muhteşem yolu
- 17 dakikalık kardio: Sabah haberleri eşliğinde Gazelle Freestyle
- Akşamdan hazırlanan Sassy Su'yun 1 litresi süzülüp işe götürmeye hazırlamaca..
- Kahvaltıya zaman kalmadı. Ofise bir elma ve bir muz götürmece.. En geç 09:30'da hepsi yenmece.
12:00 Öğle Yemeği:
- Bolcana çiğ sebze.. Bol limon ve bol zeytinyağı..
- Sebzenin her türlüsü.. Kızartma dışında..
- Ve probiotik iksiri yoğurtlarım.
- Öğle yemeğinden sonra, iş yoğunluğu stresinden 15 dakikalık kurtulma yürüyüşü.
17:00'den önce Akşam Yemeği:
- Gönül ister, 2 az haşlanmış yumurta da (su kaynamaya başladığından sonra en fazla 2 dakika kaynatılan), Plaza Ofisi'nde imkansız! :-(
- Kefir süper olurdu, ama ben alışamadım bu tada şimdilik. Evet meyve ile tatlandırılmışı da var da, meyve ile başka bir şeyi karıştırıp, detoksu engellemeye gerek yok!
- Hayır sinirleniyorum. Aslında öğle yemeği arası gibi 16:30'da akşam yemeği arası olmalı..
- Çare yok. Benim şu Whey Protein Shake 16:45 akşam yemeğim olacak.
- Ofisten ayrılmadan Alkali su eşliğinde Omega 3, CLA, Asetil L-Carnitine
İş Çıkışı:
- Arabaya attığım yürüyüş ayakkabılarım ile eve gitmek yerine orman veya deniz kenarına kendimi atıp, 40 dakikalık yürüyüşümü yapacağım. Detoks için zira en şahanesinden oksijeni almak pek önemli. Havalar da bizden yana! ;-)
- Ve eve gelince bir diğer en şahanesinden, müthiş zorlayıcı, o derece İncelten Yoga:
Bu saat itibariyle kalan diğer litre Sassy Su ve 23:00'te güzellik uykuma yatmadan:
- Clarins Masvelt Crème anti-rondeurs rebelles eşliğinde masaj
- 2 tane GNC Probiotic Complex
- Organik Elma Sirkeli Dev Su
- Derin uykulara yol verecek Yoga:
Diğer Notlarımı da hatırlayayım:
- Siyah çay ve kahve içilmeyecek.. Çok dayanamadım pH damlası ile 1-2 bardak.
- Yeşil çay tarçın çubuğuyla şahane.
- Tüm gün toplamda 3 litre alkali su içilecek.
- O şahane sular öğün aralarında içilecek. Yemekle su içilmeyecek.
E haydi yarın gelsin.. ;-)))
14 Ekim 2013 Pazartesi
Yemek Israrcıları ile Baş Etme Yöntemleri
Tatil gibisi yok! Şu 3 günü kendime ayırdım. Sonra ver elini anne kucağı..
Tam bir Bayram havası olacak! Yemekler çoktan planlanmış, alt hazırlıklar bitmiştir. Büyük dayım da geliyor ki.. Annem ve Teyzemler coştukça coşacaklar! Tatardır kendileri.. Hamurun deli çılgın çeşitliliğe ulaştığı bir mutfak: En sulu içten Çiğbörek, en ateşli kızartmalısından Kıygaşa, sıvı yağ ile elde açılan ve fırınlanan Cantık, en az 20 kattan oluşan yırtılmak üzere ki incelikten yapılan Baklava.. Çeşit çeşit Kobete'ler..
Oyy oy oyyyy..
Sadece bununla bitse! Annem'in can arkadaşları, benim ünlü Altın Kızlar, da başlamıştır hazırlıklara.. Bir de bunlar pek şirin komik! Yarış ediyorlar aralarında. "Ben kızıma şunu yaptım!", "Ahh kuzucum, bunu nasıl da özlemişsindir!", "Yarın da bendesiniz! Kızıma neler hazırlayacağım neler!"..
Hayatımın en değerli varlıklarına nasıl "HAYIR" diyeceğim ben!!!!!!
İş yerindeki Sabotajcılar ile baş etmek kolaydı! Nasıl da haykırmıştım, yine bir yurt dışından gelen sevgili iş arkadaşımın çikolata ikramına.. Sağlıklı, yepyeni bir hayata başlamışım! O zehirli GI bağımlılığından kurtulmak için ırgat olmuşum!!!! Sabote edeni ezmem mi??? Neye uğradığını şaşırmıştı zavallım! "Deli bu be?!" dedi, büyük ihtimal!
Sonrasında.. Daha herkesler uykulu, afyonu patlamamış halde ofise varmışken, benim deli müthiş enerjime dayanamayan yine aynı zavallım, "Sabah sabah, bu ne kafası?"'yla saygı duyar oldu!
Pet şişedeki Sassy Su'yuma, öğle yemekleri tabağımı uzunca hazırlama titizliğime, ikramlara "Ne tatlısın. Bayılırım. Ben birazdan alayım!" geçiştirmelerime (Zira, bu, karşındakini kırmadan ve 2. ısrara izin vermeyen müthiş bir Baş Etme, zaman kazanma Yöntemi), pek bir alıştılar. 5 tanesi Sassy Su tutkunu oldu şimdi! Bir tanesinin annesi, bana her gün dualarını yolluyor! Yemeğimin fotoğrafını çekmeyi unuttum gibi oluyorsam, uyarıyorlar! 3 gün önce de diğeri, "Tabağımı seninki kadar güzel hazırlamış mıyım?".
Henüz "sevgi" bağı geliştirmediğin, Yemek Israrcıları ile Baş Etmek, çok daha kolay! İkram ve ısrarlara "HAYIR" demek, henüz bize öğretilen "KABALIK" seviyesini almamıştır! Ha, yeni iletişime girdiklerin zaten seni "Bu böyle" şeklinde kabulleniveriyorlar!
İskender'i pidesiz servis edilmesini istediğimde, her seferinde garson, şaşkınlıkla, defalarca "Pidesiz?" sorgulaması yapıyor! İskender dediğin pidesiz olur mu hiç?! "Yanında, ayrıca getireyim hanfendi!". Net ve en tatlı tavrımla, "Diyetteyim! Almayayım, çok teşekkür ederim!" hemen işe yarıyor! Yine de bazen bir burukluk seziyorum. Garson servisi getirdiğinde, "Tam istediğim gibi olmuş! Şahane!" diyince gönlünü alıveriyorum. Hesap öderken, "Güzel etinizin doyasına keyfine vardım! Bayıldım!" ile de sonraki gelişime zemin hazırlıyorum ki, artık ne zaman oraya gitsem, o benimkinin uzaktan, "Hanfendinin pidesiz iskenderini hazırlayın!" coşkusuna sebep oluyor!
Geçen iş yeri kafeteryasındaki, tatlı mı tatlı, yanakları al al, servis yapan tonton teyzemiz, dayanamadı: "Kızım, dikkat ediyorum, aferin yoğurtlar çok sağlıklı, ama be güzel kızım, hiç pilav, makarna, ekmek yemiyorsun! Zayıfladın bak, azcık pilav vereyim türlünün yanına!". Sıra da çok, arkada bekleyenler, "Yok yok almayayım!". Bir mırıldandı ki arkamdan! Kızdı belli ki.. Dayanamadım, onun da işi bitince, aldım karşıma uzun uzun Şu Karbonhidrat Meselesi' ni anlattım. Ertesi öğlen, mercimek çorbasından alayım dedim de bizim tonton: "Yoooooooook kızım, bundan sana vermem! İçinde un var!". Kucaklayıp öptüm...
Ama bu iş, en sevdiklerine, canlarına, dostlarına, ailene gelince, hiç de kolay değil! Aksine çok zor! Aslında hepsinin, 10 numara 5 yıldız destekçin olmasını bekliyorsun da, en baş etmesi güç, en zor "HAYIR" diyeceğin Yemek Israrcıları maalesef onlar!
Zira, "diyet", yoksunluk, kısıtlama, zavallılık ve mutsuzluk hal durumlarıyla bağdaşmış bir kelime!!! Kurtarmak istiyor tüm sevdiklerin seni bu esaretten... Nasıl kırılır ki onlar şimdi?!
E bir de yıllarca, "Bayılıyorum senin bu tavuklu patatesli böreğine!", "Senin Mekik'lerin yanında Liva'nınkiler halt etmiş!", "İtalya'da yok böyle pizza!", "Böyle sufle, ben diyen balık restoranlarında bulamazsın!" cümleleriyle ateşli aşkını göster dur, şimdi "Tarzım değil, hıh!" mı diyeceğim??? Kim inanır?!
Süper bir fikir geldi aklıma.. Neden daha sağlıklı yiyecekleri beyinlerine kazımıyorum ki ben?! Hemen şimdi hepsini arıyorum. "Ben geliyorum, beni özlediniz mi? Neler hazırlayacaksın banaaaaaaaaa?" şımarıklığın arkasına, "Senin Kısırını bir özledim ki!", "Geçen mercimek köftesi yedim, senin yaptığın gibisi yok!", "Torbada tavuk!", "Yeşil Salata!", "Zeytinyağlı!". Yeni sevdiğim şeyleri onlara aynı ateşli aşkla hissettirmek lazım. Böylece bunlarla mutlu olduğumu onlara göstermiş, şefkat ve sevgilerini doyasıya akıtmalarına izin vermiş olurum. Herkesler mutlu! ;-)
Zaman ve sabır varsa, uzun uzun Yepyeni Hayatını, Sağlıklı Beselnme'yi anlatmak en şahane kökten çözüm..
Annem, yıllarca, "Bugün ne yedin aşkım? Aaaa ama çok az yemişsin! Şimdi hemen kendine bir şeyler hazırla! Olmaz öyle!" diye her Allah'ın günü arayanlardan. Onu ikna edip, destekçim haline çevirmek için her gün sabırla, bazen o sabrı bulamadım ya, beslenme şeklimi anlattım durdum. Karatay Teyze'yi anlattım. Zehirli karbonhidratları saydım. Alkali olma durumunu anlattım. Yok! Yılların inançlarını değiştirmek hiç kolay değil. Sonra baktım olmuyor, geçtim bilimsel detayları, sağlıklı beslenmenin bana ne şahane şeyler kattığını anlatmaya koyuldum. "Merdivenler'i koşarak çıkıyorum artık Mamişko!", "Sabahları zımba gibi uyanıyorum Annecim!", "Hipoglisemiden eser kalmadı Birtanem!", "Sesimdeki enerji oralara kadar geliyor değil mi Güzeller Güzeli?"..
Ve bu yaz, uyandığımda Limonlu Su'yum hazır ve ekmekçiden Tam Çavdar Ekmeği keşfedilmiş günlere geldik! Bu arada, kendi de başladı Limonlu Su'ya.. ;-)))
3 hafta önce, "Şu ingiliz karbonatlı suyu ne kadardan yapıyorduk?". Belli ki Altın Kızlar, alkali olmaya karar vermiş! :-)))
Özetliyorum! Kimseyi kırmadan, en tatlı şekliyle İkram ve Yemek Israrcıları ile Baş Etme Yöntemleri:
Son olarak, kendime BEL'li hedeflerimi her daim hatırlatacak bir iPhone wallpaper hazırladım ki, farkındalık mümkün değil kaybolsun!!!
Tam bir Bayram havası olacak! Yemekler çoktan planlanmış, alt hazırlıklar bitmiştir. Büyük dayım da geliyor ki.. Annem ve Teyzemler coştukça coşacaklar! Tatardır kendileri.. Hamurun deli çılgın çeşitliliğe ulaştığı bir mutfak: En sulu içten Çiğbörek, en ateşli kızartmalısından Kıygaşa, sıvı yağ ile elde açılan ve fırınlanan Cantık, en az 20 kattan oluşan yırtılmak üzere ki incelikten yapılan Baklava.. Çeşit çeşit Kobete'ler..
Oyy oy oyyyy..
Sadece bununla bitse! Annem'in can arkadaşları, benim ünlü Altın Kızlar, da başlamıştır hazırlıklara.. Bir de bunlar pek şirin komik! Yarış ediyorlar aralarında. "Ben kızıma şunu yaptım!", "Ahh kuzucum, bunu nasıl da özlemişsindir!", "Yarın da bendesiniz! Kızıma neler hazırlayacağım neler!"..
Hayatımın en değerli varlıklarına nasıl "HAYIR" diyeceğim ben!!!!!!
İş yerindeki Sabotajcılar ile baş etmek kolaydı! Nasıl da haykırmıştım, yine bir yurt dışından gelen sevgili iş arkadaşımın çikolata ikramına.. Sağlıklı, yepyeni bir hayata başlamışım! O zehirli GI bağımlılığından kurtulmak için ırgat olmuşum!!!! Sabote edeni ezmem mi??? Neye uğradığını şaşırmıştı zavallım! "Deli bu be?!" dedi, büyük ihtimal!
Sonrasında.. Daha herkesler uykulu, afyonu patlamamış halde ofise varmışken, benim deli müthiş enerjime dayanamayan yine aynı zavallım, "Sabah sabah, bu ne kafası?"'yla saygı duyar oldu!
Pet şişedeki Sassy Su'yuma, öğle yemekleri tabağımı uzunca hazırlama titizliğime, ikramlara "Ne tatlısın. Bayılırım. Ben birazdan alayım!" geçiştirmelerime (Zira, bu, karşındakini kırmadan ve 2. ısrara izin vermeyen müthiş bir Baş Etme, zaman kazanma Yöntemi), pek bir alıştılar. 5 tanesi Sassy Su tutkunu oldu şimdi! Bir tanesinin annesi, bana her gün dualarını yolluyor! Yemeğimin fotoğrafını çekmeyi unuttum gibi oluyorsam, uyarıyorlar! 3 gün önce de diğeri, "Tabağımı seninki kadar güzel hazırlamış mıyım?".
Henüz "sevgi" bağı geliştirmediğin, Yemek Israrcıları ile Baş Etmek, çok daha kolay! İkram ve ısrarlara "HAYIR" demek, henüz bize öğretilen "KABALIK" seviyesini almamıştır! Ha, yeni iletişime girdiklerin zaten seni "Bu böyle" şeklinde kabulleniveriyorlar!
İskender'i pidesiz servis edilmesini istediğimde, her seferinde garson, şaşkınlıkla, defalarca "Pidesiz?" sorgulaması yapıyor! İskender dediğin pidesiz olur mu hiç?! "Yanında, ayrıca getireyim hanfendi!". Net ve en tatlı tavrımla, "Diyetteyim! Almayayım, çok teşekkür ederim!" hemen işe yarıyor! Yine de bazen bir burukluk seziyorum. Garson servisi getirdiğinde, "Tam istediğim gibi olmuş! Şahane!" diyince gönlünü alıveriyorum. Hesap öderken, "Güzel etinizin doyasına keyfine vardım! Bayıldım!" ile de sonraki gelişime zemin hazırlıyorum ki, artık ne zaman oraya gitsem, o benimkinin uzaktan, "Hanfendinin pidesiz iskenderini hazırlayın!" coşkusuna sebep oluyor!
Geçen iş yeri kafeteryasındaki, tatlı mı tatlı, yanakları al al, servis yapan tonton teyzemiz, dayanamadı: "Kızım, dikkat ediyorum, aferin yoğurtlar çok sağlıklı, ama be güzel kızım, hiç pilav, makarna, ekmek yemiyorsun! Zayıfladın bak, azcık pilav vereyim türlünün yanına!". Sıra da çok, arkada bekleyenler, "Yok yok almayayım!". Bir mırıldandı ki arkamdan! Kızdı belli ki.. Dayanamadım, onun da işi bitince, aldım karşıma uzun uzun Şu Karbonhidrat Meselesi' ni anlattım. Ertesi öğlen, mercimek çorbasından alayım dedim de bizim tonton: "Yoooooooook kızım, bundan sana vermem! İçinde un var!". Kucaklayıp öptüm...
Ama bu iş, en sevdiklerine, canlarına, dostlarına, ailene gelince, hiç de kolay değil! Aksine çok zor! Aslında hepsinin, 10 numara 5 yıldız destekçin olmasını bekliyorsun da, en baş etmesi güç, en zor "HAYIR" diyeceğin Yemek Israrcıları maalesef onlar!
Zira, "diyet", yoksunluk, kısıtlama, zavallılık ve mutsuzluk hal durumlarıyla bağdaşmış bir kelime!!! Kurtarmak istiyor tüm sevdiklerin seni bu esaretten... Nasıl kırılır ki onlar şimdi?!
E bir de yıllarca, "Bayılıyorum senin bu tavuklu patatesli böreğine!", "Senin Mekik'lerin yanında Liva'nınkiler halt etmiş!", "İtalya'da yok böyle pizza!", "Böyle sufle, ben diyen balık restoranlarında bulamazsın!" cümleleriyle ateşli aşkını göster dur, şimdi "Tarzım değil, hıh!" mı diyeceğim??? Kim inanır?!
Süper bir fikir geldi aklıma.. Neden daha sağlıklı yiyecekleri beyinlerine kazımıyorum ki ben?! Hemen şimdi hepsini arıyorum. "Ben geliyorum, beni özlediniz mi? Neler hazırlayacaksın banaaaaaaaaa?" şımarıklığın arkasına, "Senin Kısırını bir özledim ki!", "Geçen mercimek köftesi yedim, senin yaptığın gibisi yok!", "Torbada tavuk!", "Yeşil Salata!", "Zeytinyağlı!". Yeni sevdiğim şeyleri onlara aynı ateşli aşkla hissettirmek lazım. Böylece bunlarla mutlu olduğumu onlara göstermiş, şefkat ve sevgilerini doyasıya akıtmalarına izin vermiş olurum. Herkesler mutlu! ;-)
Zaman ve sabır varsa, uzun uzun Yepyeni Hayatını, Sağlıklı Beselnme'yi anlatmak en şahane kökten çözüm..
Annem, yıllarca, "Bugün ne yedin aşkım? Aaaa ama çok az yemişsin! Şimdi hemen kendine bir şeyler hazırla! Olmaz öyle!" diye her Allah'ın günü arayanlardan. Onu ikna edip, destekçim haline çevirmek için her gün sabırla, bazen o sabrı bulamadım ya, beslenme şeklimi anlattım durdum. Karatay Teyze'yi anlattım. Zehirli karbonhidratları saydım. Alkali olma durumunu anlattım. Yok! Yılların inançlarını değiştirmek hiç kolay değil. Sonra baktım olmuyor, geçtim bilimsel detayları, sağlıklı beslenmenin bana ne şahane şeyler kattığını anlatmaya koyuldum. "Merdivenler'i koşarak çıkıyorum artık Mamişko!", "Sabahları zımba gibi uyanıyorum Annecim!", "Hipoglisemiden eser kalmadı Birtanem!", "Sesimdeki enerji oralara kadar geliyor değil mi Güzeller Güzeli?"..
Ve bu yaz, uyandığımda Limonlu Su'yum hazır ve ekmekçiden Tam Çavdar Ekmeği keşfedilmiş günlere geldik! Bu arada, kendi de başladı Limonlu Su'ya.. ;-)))
3 hafta önce, "Şu ingiliz karbonatlı suyu ne kadardan yapıyorduk?". Belli ki Altın Kızlar, alkali olmaya karar vermiş! :-)))
Özetliyorum! Kimseyi kırmadan, en tatlı şekliyle İkram ve Yemek Israrcıları ile Baş Etme Yöntemleri:
- En yakınlarıma "Diyet" lafının konusunu bile etmiyoruz!!!! Gurbette yaşıyoruz, bir de yemek yoksunluğu yaşadığımızı zannetmelerine izin vermiyoruz! Hele hele "Ahh aslında bayılırım tüm bu poğaça, börek ve keklere de, cezalıyım, dokunamam!" imajını hiç vermiyoruz!
- Olabildiğince çok sağlıklı yemekler üzerine aşkımızdan bahsediyoruz! Bilinç altlarına, pembe GI'larla nasıl da mutlu olduğumuzu iyicene yerleştiriyoruz.
- Çikolatalar, şekerler, tatlılar havalarda uçuşuyor olacak! Bu tür ikramları geçiştirmek için şahane bir taktik: "Çok teşekkür ederim. Çok severim. Ben birazdan alayım." O zaman geçer ve öncelikle ben ve herkes konuyu unutur gider!
- Tabağımı kendim hazırlamam en stratejik nokta! Onca Tatar böreğinin içinde, illaki salata ve vazgeçilmez kavurma olacaktır! Totoyu kaldırıp, evin kızı edasıyla yardım ederken, kendimize de en şahanesinden tabağımızı hazırlıyoruz!
- Küçük beyaz yalanlar, "Ellerimle yaptım?", "Sana hazırladım!", "Mutlak denemelisin!"'lere şahane çözüm: "Oooo ben dayanamayıp, götürdüm bile ondan! Şahane olmuşlar! Ellerine sağlık!"
- "Ben kendim şekerim! Daha fazlasına ne gerek! Değil mi?" türü esprileri de sık sık patlattık mı?!
Son olarak, kendime BEL'li hedeflerimi her daim hatırlatacak bir iPhone wallpaper hazırladım ki, farkındalık mümkün değil kaybolsun!!!
6 Ekim 2013 Pazar
İncelten Yoga ;-)
Kış beni mahvetmeden toparlana! Tehlikelerin pek farkındaydım, yazmıştım da: "Cross Check"..
Ben Darwin'e inanmam! Mezopotamya'ya zamanında uzaylıların indiğine dair fantezilerim var. Buraya nereden mi geldim? Kışa ve soğuya karşı tutumum, atalarımı, hatta insanlık tarihini irdelememe sebep oluyor! :-))))
Ayı türü tavırlarım pek fena.. Soğuk havayı gördüm ya, bilimselcesi “dormancy” olan kış uyuşukluğu doruk noktasında! Mağaramdan kafamı dışarı uzatasım dahi yok! Tüm kış, English Home Battaniye'min içinde yaşayayım mümkünse! Bir de sıcacık Cappucino servisi yapan biri olsa.. "Şekersiz, lütfen!"..
Vücut ısısı, solunum ve metabolizma yavaşladı! İnadına, daha fazla hareket etmek lazım gerek, de, genetiğime işlemiş yüzyılların alışkanlığını hemen değiştirmek pek de kolay değil.
"Vah vah! Kader! Naapalım!" diye öylece oturup kalmayacaksın herhalde çok Sevgili Bikini???!
Çok şükür, ruhumuz ince de, ayı hal ve hareketlerden de acilen kurtulmalı! Nasıldı? Nasıl başlamıştık her şeye?
Yavaş yavaş! Adım adım! Başlangıç seviyesinden veeeeee yenidennnn!!! ;-)))))
Tara Stiles'ı tanımadan önce, Yoga'yı sadece birkaç nefes ve esneme hareketinden ibaret olduğunu sanırdım. Keşfettim ki, Yoga, harika bir incelme egzersizi!
Yoga'nın bir sürü sağlığa faydası herkesçe bilinse de, ben nasıl incelttiğini şöyle bir Bikini dilinden anlatayım:
Ahhh hayalimde, yoga derslerine katılmak var. Hele biliyorum ki Cihangir Yoga şahane bir yer! Mâmafih, bu İstanbul iş hayatı temposu ve trafiğinden, ne mümkün?! Bir şeyleri, zamanında yetiştirmek yüzünden hayatım ziyadesiyle stres yüklü! Bir de derse yetişiciiim paniğini kendime, şimdilik, yaşatamam.. Keza, nasıl olsun? Geçen hafta, deli manyak trafik yüzünden 20:00'den önce ofisten çıkamadım! Hem, "istediğim zaman bir şeyler yapabiliyor" ihtimali, beni sonsuz motive etmekle birlikte umudumu hep taze tutuyor!
Gelelim, en başlangıcından, en güzelinden, Tara Stiles "Günaydın Gün" Yoga'sına (Üstelik sadece 4 dakika):
Ve de eve gelir gelmez İncelten Yoga, başlangıç seviyesi ile (Sadece 9 dakika):
Ben Darwin'e inanmam! Mezopotamya'ya zamanında uzaylıların indiğine dair fantezilerim var. Buraya nereden mi geldim? Kışa ve soğuya karşı tutumum, atalarımı, hatta insanlık tarihini irdelememe sebep oluyor! :-))))
Ayı türü tavırlarım pek fena.. Soğuk havayı gördüm ya, bilimselcesi “dormancy” olan kış uyuşukluğu doruk noktasında! Mağaramdan kafamı dışarı uzatasım dahi yok! Tüm kış, English Home Battaniye'min içinde yaşayayım mümkünse! Bir de sıcacık Cappucino servisi yapan biri olsa.. "Şekersiz, lütfen!"..
Vücut ısısı, solunum ve metabolizma yavaşladı! İnadına, daha fazla hareket etmek lazım gerek, de, genetiğime işlemiş yüzyılların alışkanlığını hemen değiştirmek pek de kolay değil.
"Vah vah! Kader! Naapalım!" diye öylece oturup kalmayacaksın herhalde çok Sevgili Bikini???!
Çok şükür, ruhumuz ince de, ayı hal ve hareketlerden de acilen kurtulmalı! Nasıldı? Nasıl başlamıştık her şeye?
Yavaş yavaş! Adım adım! Başlangıç seviyesinden veeeeee yenidennnn!!! ;-)))))
Tara Stiles'ı tanımadan önce, Yoga'yı sadece birkaç nefes ve esneme hareketinden ibaret olduğunu sanırdım. Keşfettim ki, Yoga, harika bir incelme egzersizi!
Yoga'nın bir sürü sağlığa faydası herkesçe bilinse de, ben nasıl incelttiğini şöyle bir Bikini dilinden anlatayım:
- Kendi vücut ağırlığınla gerçekleştirdiğin Pose'lar, Yoga Duruşları, tüm vücut kaslarını kullanmanı gerektiriyor! En zor çalışacak kaslar bile, bu denge ahenginde hep birlikte ele ele veriyorlar!
- Güç, dengeye konsantrasyon, esneme ile birleşince, kaslar kemikleri sıkı sıkıya sarmak istiyor! Kaslar, aradaki yağlara, "çekilin arkadaş, biz kenetlenmek isteriz!" mesajını veriyor! "Lean" denilen, uzun ince kaslara, enden daralan bir vücuta yolculuk başlayıveriyor!
- Eklemler, özellikle omurga, rahatlayarak, uzunluğa, esnemeye ve güce kavuşuyor! Ve bu günlük vücut duruşuna anında yansıyor! Otomatik dik duruşlara sahip olunuyor!
- Kası katılaştıran, gerginleştiren laktik asidi serbest bırakıyor. Eklem ağrısıymış, krampmış hepsi yok oluyor! Ne çektik be, şu hareket özgürlüğümüzü engelleyen tutulmalardan!
- Bağ dokusu güçleniyor! Amanın, bu cildin de daha sıkı ve genç olması anlamına gelmesin?!
- Pose'larda alınan uzun ve derin nefesler, şu hepimizin baş belası kortizol (nasıl bir baş belası olduğunu merak edenler buyrunuz: "Kilo Vermenin Gizli Düşmanı: Kronik Stres") ile anında baş etmeni sağlıyor!
- İç organlara masaj da oluyor desem! Sindirim şikayeti olan var mıydı?!
- Bu Pose'lar, müthiş bir dikkat ve konsantrasyon gerektiriyor! Farkındalık kendiliğinden ortaya çıkıyor! "Zihnin ana dönüşü!". Mideye şuursuzca atıkları göndermek ne mümkün, pembe GI'lara doğru seçimler kendiliğinden gerçekleşiveriyor!
Ahhh hayalimde, yoga derslerine katılmak var. Hele biliyorum ki Cihangir Yoga şahane bir yer! Mâmafih, bu İstanbul iş hayatı temposu ve trafiğinden, ne mümkün?! Bir şeyleri, zamanında yetiştirmek yüzünden hayatım ziyadesiyle stres yüklü! Bir de derse yetişiciiim paniğini kendime, şimdilik, yaşatamam.. Keza, nasıl olsun? Geçen hafta, deli manyak trafik yüzünden 20:00'den önce ofisten çıkamadım! Hem, "istediğim zaman bir şeyler yapabiliyor" ihtimali, beni sonsuz motive etmekle birlikte umudumu hep taze tutuyor!
Gelelim, en başlangıcından, en güzelinden, Tara Stiles "Günaydın Gün" Yoga'sına (Üstelik sadece 4 dakika):
Ve de eve gelir gelmez İncelten Yoga, başlangıç seviyesi ile (Sadece 9 dakika):
Başlamak her şey demek...
Güçlendikçe daha şahaneleri bizi bekler...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)