kış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Kasım 2014 Pazartesi

10 Adımda Kış Günü Zayıflamanın Formülü


Sürekli açım. Kurt var içimde resmen. Bir değil, bir sürü; kurt sürüsü!
O kadar acıkıyorum ki, yemezsem, şekerim düşüyor, elim ayağım titriyor, bayılacak gibi oluyorum. Başıma ağrılar giriyor. Hipoglisemi yeniden hortladı sanki.
Sağlıklı beslenmeye vereyim bolca kendimi diyorum ama gözüm karbonhidrattan başka bir şey görmüyor ki. Bir kazan dolusu Spaghetti yapasım ve sosu üzerine dökerken kendimi de içine bırakasım var. Hayır, yapmadım değil; hem de gece gece!





Kurtlar makarna mı seviyor? Anlamadım ki?!!!!!




Olağanüstü çabalarla tüm bu yeme ataklarına dayandım ve o gün mide gurultuları içinde bitap düştüm, bayıldım, uyudum kaldım diyelim. Yine olmuyor ve kilo gittikçe artıyooooooorrrrrrr...


İMDAAAAAAATTTTTTTT!!!







Tamam! Sakin! Derin nefes! Ommmmmm...

Kış çok erken geldi bu sene! Ya da bana öyle geldi. Soğuk!
Saatler kış uygulamasına da döndü! İşten çıkışta gün ışığı hikaye oldu artık. Geçen hafta, hava gündüzleri de kapkaraydı zaten. E, göz güneşi görmeyince fırladı bizim melatonin. Kurt gibi aç olmanın sebebi bu yüzden!

Düşük seviyede güneş ışığıyla oluşan "kış hüznü", "D Vitamini Devrimi" kitabının yazarı Dr. Soram Khasla anlatımıyla, depresyona, kaygı, hipotiroidizm, hipoglisemi, monomükleoz, viral enfeksiyonlar gibi hastalıklara ve aşırı yeme bozukluğuna sebep oluyor.

Bir de yağmurdur, çamurdur, soğuktur eklenince, yani yazın bize verdiği o sere serpe olamama durum hali ile, serotonin tamamen diplerde. Çılgın karbonhidrat ataklarının hepsinin sebebi bundan.

D Vitamin'i eksikliği dolayısıyla doruklarda. Aynı sağlıklı beslenmene de devam etsen, yağların bedene tutunup kalma ve çoğalma sebebi bu "D"'sizlikten.

Bir de üzerine kış uyuşukluğu da eklenince...

De, "Adım atmaya halim yok", yemek yemeye halin var yani!!!




Bu gidişata dur demenin zamanı çoktan geldi!



1. Uyku:
Kış günü insanoğlunun daha fazla uykuya ihtiyacı falan yoktur, bu doğrudur. Amma ve lakin, 23:00 öncesi uykuya dalmış olmak ve o 8 saatlik günlük uykuyu almak, her şeyler ile baş etmek için daha da elzem şimdi. "Çıtır Oluyorum" rutini gerçekten işe yarıyor. Bir de uyku günlüğü tutmaya başladım, Sleep Cycle App ile. Ve alarmı, tam da uykunun hafif olduğu saniyelerde çalıyor, kolayca uyanıyorsun.


2. Sabah Güneşi:
Uyanır uyanmaz, çıkar kafayı camdan balkondan dışarı. Beyne "uyandım ben, durdur şu melatonini" demenin en şahane yolu, göze ve tene gün ışığının değmesi. Güneş ışınıyla direk temas kurmak gerekiyor, arada saydam cam bile işi bozuyor. Da, kış günü, hem de sabah sabah bul bulabilirsen o yaşam kaynağı, güneşi. Sahtesi ile beyni kandırmacalara girişmek lazım gelir. Güçlü gün ışığı ampulleri bu işe yardımcı olur.
Limonlu suyu mutlaka içmeli; beyni de bedeni de şahanesiyle uyandırır. Kafeinden bile daha etkilidir. Soğuk kış günlerinde ılık hatta biraz daha sıcak suya taze limon sıkmak, beden ısısını da normale yükseltir. 
Üzerine bir de "İncelten" cinsten Sabah Yogası ile oksijeni tüm bedene aldık mı, güneş tüm hücrelere ulaşır, bedene güneş doğar böylece.

3. D Vitamini:
Güneş ışığı olmayınca, D Vitamini de yok anlamına geliyor. Araştırdıkça öğrendim ki, "Kış günü Zayıflamanın Yolu" yazımda sıraladığım D Vitamini zengini yiyecekler, günlük ihtiyacımızı almaya yetmezmiş. "Günde 200 yumurta yiyemeyeceğimize göre, sadece besinlerle D Vitamini ihtiyacını karşılamamız imkansız." der Prof. Dr. Osman Müftüoğlu ve ekler "Tatil boyunca 20 gün güneşlendiniz diyelim, toplam 100,000 ünite D Vitamini rezervi ile eve dönüyorsunuz. Günde 5,000 üniteden ayda ortalama 150,000 üniteye ihtiyacınız olduğuna göre, bu stok çok kısa sürede tükenecektir." Yani kış günü D Vitamini desteği almak şart demek ki.

 


4. Balık Yağı:
Sadece "Mutluluğun förmülü" için değil D Vitamininin çözünmesi için de mutlaka Balık Yağından destek almak lazım gelir.

5. Sıcak Tut Kendini:
Soğuk kış şartları gerçekten insanı rahatsız edecek kadar moral bozabiliyor. Dışarı çıkasın gelmiyor, hareket bile edesin olmuyor.
Öncelikle sıcak tutacak giyecekleri tercih etmek iyi bir çözüm. Marks&Spencer'dan aldığım Thermal atlet ve çoraplar şahane işe yarıyor. Nike Dry-FIT Wool serisi de soğuk günlerde yürüyüşler için süper.
Acı pul biber, taze zencefil, tarçın, badem ve ceviz gibi bedeni içten ısıtan yiyeceklerden de yararlanmalı.
Kış deyince çorba en başta gelir elbette. De, unu ve pirinci katmasalar keşke. Zira, bu zehirli karbonhidratlar, beden ısısını da düşürür ve morali de bozarmış ya!


 

 
6. Su:
Kışın en eksik kalan şey de bu. İçmiyoruz. Üşüyeceğini düşündüğünden belki ya da susamadığından. Ama, "susamak" denen ihtiyacı artık biz insanoğlu algılamıyoruz ki! Zorlamak ve zorlamak lazım gelir su içmeyi. Üşüyorsan da ılık iç, içini de ısıtır. Yok illa, kış psikolojisinden dolayı çay kahveye dadanıyorsan da Alkali damlası kullan yani. Tarçın çubuğu, limon da yakışır hani. Sıcak suya taze zencefil ve limon da güzel olur sanki!

7. Serotonin:
Sadece mutluluk değil, canlılık, zindelik ve enerji veren, serotonine ihtiyaç var. Serotonin yükselten yiyecekleri sıraladığım ""İmdat PMS"'ye Son!" yazıma, akşam işten çıkmadan serotonin yüksek protein öğünü de eklemek çok önemli.

8. Aktif Ol:
Akşamları yürüyüşler tamamen kaldı. Karanlıkta insanın yürüyüş yapası gelmiyor. Bir tedirginlik oluyor illa. Yağmr çamur da eklenince öğle yemeğinden sonraki mini yürüyüşler de kalıyor, gün içinde atılan adım sayısı 2,000'i aşmıyor. Bahanemiz çok yani. Gazelle Freestyle'ın var şeker, çıkar kur salona; hatta tam ortasına. Ayrıca, çat kapı gelen misafirin de olsa, ne olacak yani. Çay kahve çekirdek yerine, birlikte güzelce yürünür işte. Olmuşken tam olsun; yoga matını da sereyim şöyle Gazelle'in yanına. Buyurunuz size özel Gym Merkezi.
Hem sen artık gün içinde aktifleşsen fena olmayacak. Dış fırçalarken toto hareketleri, trafikte kol çalışmaları, merdivenlerin hepsi senin, ofis sandalyesi bir karın kası yapma yeri. İşte şu!

9. Hedef Belirle:
Anlaşıldı, Sahilde Yapılacak Harekeler hiç bir işe yaramıyor kış günü. E malum yaz çok uzak. Şimdilik!!! Hem bir de buz gibidir şimdi deniz. Brrrrrrrr...
Bu kış, diyorum, bir deri pantolon yakışır hani. Di mi?



Şu tür fotoğraflar da çekeriz yani:
 


Yılbaşına da kalmış 50 gün ki. De haydi! ;-)


10. Takipte Kal:
Hedefin tamam. Yapılacaklar belirlendi. Kendini takibe almazsan, gün be gün, unutur gidersin hepsini. Haftalık takvimler ve tablolar üzerinde gelişimini takip etmek, kendine "afferin"'ler vermek odaklanmanın en büyük yardımcısı. Başarı da, o odaklanmanın neticesi.


 

2015'e girerim, ışıltılar içinde, deri deri! :-)






2 Şubat 2014 Pazar

Hoşgeldin Şubat! Seni Seviyorum!

Hoşgeldin Şubat! Seni seviyorum!





Her yerler pembelere ve kırmızılara bürünmeye başladı bile. Tamam, kapitalist bir yaklaşım olabilirler, ama ben Özel Günleri seviyorum; Günler öncesinden başlayan sevgini ifade etmenin daha da farklı yollarını bulmaya çalışma telaşlarını.. O günü güzel yapmak için önce kendine ve sonra her şeye verdiğin dikkat özeni.. Karşında o musmutlu, huzur dolu ifadeyi yakalama anlarını.. Her şeyini.. ..ve sevgiyi kendine hatırlatışını..






Şubat'ı bir de, artık güneşin odalara farklı bir açıdan doğmaya başlamasından ötürü de seviyorum. Derin geceler kısalacak ve sabahlar gün yüzü görerek başlayacak.

Beden de, bir şekilde adapte oldu kışa. İlk zamanlar kadar zorlanmıyor artık. 15'i oldu mu yavaştan canlanmaya da başlar, eşliğinde fazla yağlar da eriyip gider usulca.



Hoşgeldin Şubat! Seni Seviyorum!


18 Aralık 2013 Çarşamba

Bedenimle Sohbet

Yanlış anlaşılmasın kış mevsimiyle alıp veremediğim hiçbir şeyim yok! :-p

Doğayla kavga edilir mi hiç?! O senin için var! Seni sevmenin bir yolunu bulacağım kış ben! Sonraaa, bu kış şartlarında bizi eşşek misali çalıştıran bu sözüm modern hayata, içtenlikle söveceğim ki, birinden alayım sinirimi. Dur yahu, yeri gelmişken halledeyim hemen işimi. Sonraya bırakırsak, minik kar tanesi dönüşüyor dev "karbonhidrat getirin banaaaaaaaa" çığına...

Arkadaş, bunca saat çalışmak, öğretilerimize ters bir kere! İstanbul'da bugün gün batımı 16:41!!! Annemiz babamız ne derdi? "Sokak lambaları yanmadan, evde olun çocuğum!" Gelenek göreneklerimize aykırı bu çalışma düzeni! Tamam, üniversite yıllarımızda değil geç saatler, o lambalar söndükten sonra da eve dönüşler oldu! Oldu da, alacağımız ev hapsi cezalarına da razı gelmeyi bilirdik hani! Ah ahhh, o cezaların kıymetini bilememişiz. Ev hapsi dediğin, evde yan gelip yatmaca.. Hele o öğle saatlerine kadar uyumak yok mu?! 
Geç saatlere kadar çalıştığımız oluyor, ama yine sabah 06:30'da uyanılıyor ya???!!!!! BEN, İŞ HAYATINA DA EV HAPSİ CEZALARI GETİRİLSİN İSTİYORUM!




Çok şükür, günlerin kısalığı diplerini gördü! Gün dönümüdür şimdi.
Önce yavaşça, sonra hızlanarak muhteşem bir ahenkle uzayacak günler. Aralık sonuna kadar bir gün sabah, diğer gün akşam 1'er, Ocak başında akşamlara vererek ağırlığını yine her gün 1'er dakikalık uzamalar olacak. Ocak 21'inden sonra da 2'li 3'lü dakikalarla devam edecek. Şubat başında, sabahları Güneş'i Selamlama'larıma başlayabilir ve işten aydınlıkla çıkabilirim.




Aklımı seveyim. Ya da, #BikiniylePlankYapıyorum fikrini yüreğime düşüren meleklerime sağlık! Duruşlar uzadıkça, bedenime olan dikkatim de arttı ziyadesiyle. Nasıl artmasın? Tir tir titreyerek, "Buradayım!" diye haykırıyorlar! Son bir kaç gündür, o tam da istediğim şekle girmiş vücudum ile bikiniyle Bobou Alaçatı'da plank yapıyor hayalini ederken, gözlerimi açınca "Neredeyim ben yahu?" şaşkınlığını yaşayacak derecede kaptırıyorum kendimi. Yogini mi oldum ben acaba?! Yok, başka bir şeyse de, boşveeeeerr! Çünkü, ben çok sevdim bu işi.




İşi şöyle kış mevsimine de bağlayıp, tinsel birkaç sözle, bugün itibariyle en güzelinden başlamam mı ben meditasyonlarıma. Zira, kış, toprak ananın içselliğine dönüşüdür. Yakında, yeniden doğuş için kendini bütünlemesidir. Bize de doğa ananın çağrısına kulak vermek düşer!

Rahatça aldığım meditasyon oturuşumla, burundan alıp karnıma gönderdiğim ve ağızdan bıraktığım nefeslerime şöyle bir konsantre olayım. Bir kaç nefese dikkatten sonra, başlarım ben derin sohbetime:



Merhaba Beden. Sana bundan böyle bütünüm diyeceğim.
Seni yıllarca nasıl da görmezden geldim. "Ben" diye kabul etmedim. En önemlisi, seni hiç dinlemedim. Ben seni hiç adam yerine koymadım ki kulak vereyim! Halbuki sen hep söylemeye çalıştın: "Yoruldum" dedin. "Yahu daha aç değilim, nedir bunlar?". "Bak ya, şekeri ben düzenleyemiyorum tek başıma ama" dedin. "Sadece proteinlerle taş oldu böbreklerde" diye haykırdın. "Susuz kaldım, bak erkenden yaşlanıyoruz haberin ola güzellik". Söyledin hep, duydum da dinlemedim. 
Her şeye rağmen bana küsmedin.. Ne şahane şeysin sen! En ufak sağlığı, en küçücük sevgiyi hemen kabul ettin. Ben 1 verdim, sen 2 katını! Çok teşekkür ederim.
Şimdi, burnumdan karnıma aldığım derin nefeslerle sana gerçek sevgimi gönderiyorum. Ve ağzımdan bıraktığım nefesle biz artık bir bütün oluyoruz. Bir oluyoruz. Artık kulağım, dikkatim, ilgim ve tüm sevgim bütünümde.
Tüm sevgim bütünümle..







23 Kasım 2013 Cumartesi

Kış Günü Zayıflamanın Yolu

Tam da dün akşam, kış ve metabolizma araştırması yaparken, aslında soğukta vücut ısınmak için daha da fazla çalışıyormuş’u öğrenip, "e o zaman neden takılıp kaldım ben bu 53'lü kilolaraaaaaaaaaaaa????????" cinnet anımda, Didocuğum'la kız sohbetinden kalma Lay's Klasik'i, çoktandır boş olan abur cubur dolabından nasıl aldım da lüplettim, bilmiyorum. Tek hatırladığım, biten poşeti, ellerimin arasında tüm hırsımla buruşturup, sinirle çöpe atışım. E, o bir kutu %100 Malt da gitmiş ya arada…
Erkenden zıbarıp yattım.

Sabah, tartı da farklı bir şey görmeyeceğimi kanıtlama burukluğu…

Instagram’la moral bulayım… Can dostlarımın şahane Günaydın fotoğraflarıyla, kendime geldim.

Ben bir ölçülsem mi acaba? Olur ya?

Vallahi de billahi de 67 cm! Ama bu?

La la laaaa.. Lalallallllaaaaaaaa… YUPİİİİ YUPİİİİİ YUPİİİİİİİİİİİİİİİİİ…

Yahu, zaten, bir sıkılaşmadır, bir her kasla en ufak harekette merhabalaşmaktır, daha bir dik durmalardır oluyordu #BikiniylePlankYapıyorum ‘a başlayalı! Kiloda gram oynamasa da DARALMIŞIM en şahanesinden işte… Rekor günlerine geri dönülmüş! Mutluluk Dansı yapılsın!!!!






Bu arada, kışın kilo almanın asıl olayı, soğuk değil, yetersiz gün ışığından kaynaklanıyormuş. Gün ışığının, meğer insan üzerinde müthiş derecede önemi varmış. Gün ışığını yeterince yakalayamayan beden, kortizol, serotonin ve melatonin seviyelerini koruyamıyor ve D Vitamin’i üretemiyormuş.

Gün ışığı olmayınca, kortizol fırlayıp “Amman sakın yağ yakma, tehlike var!” mesajı gönderiyor, kilo vermeyi neredeyse imkansız hale getiriyor. Serotonin düşüyor, mutluluk zararlı karbonhidratlarda aranıyor! Melatonin gereğinden fazla üretiliyor, sürekli bir bitkinlik hissiyatına sokuyor.


O halde, napıyoruz:
  1. Kortizol'a karşı uykumuzu düzene sokuyoruz. Biraz daha erken, saat 23:00 gibi yatarak, günlük 8 saatlik uykumuzu mutlaka almaya çalışıyoruz.
  2. "Ey melatonin, artık dur!" mesajını beyne yollamak için, uyanır uyanmaz kendimizi cama veya balkona atıyoruz.
  3. Omega-3'ü arttırıyoruz.
  4. Yanı başımızdan sağlıklı atıştırmalıkları eksik etmiyoruz.
  5. Kar da, kış da, yağmur da, çamur da olsa, açıkhava yürüyüşlerimizi eksik etmiyouz. Zira, bulutlu havalarda bile yarım saatlik açıkhavada aerobik egzersiz, serotonin seviyesini tedavi edici hale getiriyor. Bu etki, kapalı mekanda 2.5 saatlik aerobik egzersizle ancak yakalanabiliyor.


D Vitamini yağ hücrelerini metabolik olarak aktif hale getirip, özellikle de bel ve karın bölgesi yağlarının yakılmasını sağlıyormuş, Dr. Öz’ün (www.doctoroz.com) Women’s Health Dergisi’nin çıkardığı The Vitamin D Diet kitabının tanıtıldığı programda anlatılıyor. Gerçi, Karatay Teyzem’de pek bir söyler ya. Her şeyin bir zamanı var mı diyeyim? Ya da, insan, canı isteyince anlıyor mu?

Yine aynı programda, D Vitaminin Leptin hormonunu da yükselttiği anlatılıyor ki, Biricik Karatay’ımın tanımladığı üzere: “Leptin hormonu iştahı kapatan, yağları yakan hormondur.”

Ben şimdi D vitamini zengini yiyeceklere kendimi vermem mi? ;-)
 

İşte mideye güneşi doğuracak yiyecekler:


·         Yumurta

·         Süt ve süt Ürünleri, özellikle Yoğurt

·         Balık, özellikle Uskumru, Somon ve Ton

·         Balık Yağı

·         Mantar






Güneşimiz bol olsun! ;-)









17 Kasım 2013 Pazar

Bikini'nin Plank ile imtihanı!

Kış iyicene bastırdı. Bana da depresyon!

3 gündür bir gram güneş ışını yok! İstanbul'un şu puslu havalarına illet oluyorum. Bu nasıl bir şekil? Yağmur, yağıyor musun? Yok yağmıyorsun! O minicik su tanecikleri havada asılı kaldıkça, alt tarafı 13 derecede bile iliklerime kadar titriyorum.. Hareket etmeyi bırak, sürekli bebek misali kıvrılışım var.

E o iş çıkışlarında kapkara hava; "Eve git, televizyonun karşısında, battaniyeye sarıl, zıbar yat!" demiyor mu şimdi?! E doğaya karşı nasıl geleyim?!

Kış uyuşukluğu durumuna iyicene girdik, tamam da, ayıdan beterim ama. O, yavrum, giriyor kış uykusuna. Oh mis. Ara sıra, oldu ki uyansa bile, azcana besleniyor! Bense, bir de zehirli karbonhidratlara vermiyorum kendimi!

Lezzet Uygarlığı Eti'nin Sade Çubuk Karker paketi parçalanırcasına açılıp, o dibindeki tuz parçacıklarına ulaşma yarışındaki Crax'lama hızında yeni rekorlara imza attım geçen. Aman ne büyük gurur! Sonra, o aile boyu Lay's...


...ne çok şikayet ettin be Bikini.. Vıdı vıdı da vıdı vıdı..

Negatif iç ses! La bi git!

Yahu Londra'larda yaşasan ne olacaktı, aceba?!

Hem Kış gelmeli ki, İlkbahar'ın anlamı olsun, di mi? ;-)





Anladık, hareket edesin hiç yok! Var bunun da çaresi, şeker! ;-)
Buyur sana, öylece durarak tüm vücüdnunu en mükemmelinden çalıştıracağın, BİKİNİ VERSİYONU bir PLANK CHALLANGE! Hem rekorlar kırmayı seviyordun ya sen!

Bu PLANK hareketi, adından geldiği üzere, kalas gibi durmak demek. Ama bu öyle bir duruş ki, vücudun değil tüm ana kaslarını, geriye kalan tüm küçüklerini bile etkili şekilde çalıştıran! Duyduğuma göre, plank'a geçen Yoginiler, günlerce o duruşta kalabiliyorlarmış! Zira, plank'ta durmak, vücudu ateşlemesi yanısıra, beden farkındalığını da geliştiriyor, odaklanmaya şahane yardımcı oluyormuş!

Klasik plank challange'ları çok fazla statik ve asidik bulduğumdan, şöyle kasları narince uzatan eklemeler yaptım.



30 GÜNLÜK BİKİNİ VERSİYONU PLANK CHALLENGE:
  • Sıraysıyla aşağıdaki her bir duruş, o günün hedef saniyesi kadar durulur.
  • Pose'larda durmak çok fazla yorarsa, dizler üstünde devam edilir. Ama asla bırakılmaz.
  • Ha oldu ya, o gün hiç yapma fırsatı bulamadım, Dinlenmece Günü ile yer değiştiriliverilir.
  • Hareketlerde gözler kapatılır ve her bir pose'un Bikini ile sahilde yapıldığı hayal edilir.
  • Her günün başarısı #BikiniylePlankYapıyorum etiketiyle yayınlanır.


1. Duruş Plank

Plank by Tara Stiles



2. Duruş Down Dog

Down Dog by Tara Stiles


3. Duruş Plank Split Sağ

Plank Split by Tara Stiles


4. Duruş Down Dog

Down Dog by Tara Stiles


5. Duruş Plank Split Sol

Plank Split by Tara Stiles


6. Duruş Up Dog

Plank Split'ten Plank'a dönüş yapılarak Up Dog duruşuna geçilir.

Up Dog by Tara Stiles


7. Duruş Child's Pose

Child^s Pose by Tara Stiles



30 GÜNLÜK BİKİNİ VERSİYONU PLANK CHALLENGE HEDEFLER:

30 Günlük Bikini Versiyonu Plank Challenge






6 Ekim 2013 Pazar

İncelten Yoga ;-)

Kış beni mahvetmeden toparlana! Tehlikelerin pek farkındaydım, yazmıştım da: "Cross Check"..

Ben Darwin'e  inanmam! Mezopotamya'ya zamanında uzaylıların indiğine dair fantezilerim var. Buraya nereden mi geldim? Kışa ve soğuya karşı tutumum, atalarımı, hatta insanlık tarihini irdelememe sebep oluyor! :-))))

Ayı türü tavırlarım pek fena.. Soğuk havayı gördüm ya, bilimselcesi “dormancy” olan kış uyuşukluğu doruk noktasında! Mağaramdan kafamı dışarı uzatasım dahi yok! Tüm kış, English Home Battaniye'min içinde yaşayayım mümkünse! Bir de sıcacık Cappucino servisi yapan biri olsa.. "Şekersiz, lütfen!"..

Vücut ısısı, solunum ve metabolizma yavaşladı! İnadına, daha fazla hareket etmek lazım gerek, de, genetiğime işlemiş yüzyılların alışkanlığını hemen değiştirmek pek de kolay değil.

"Vah vah! Kader! Naapalım!" diye öylece oturup kalmayacaksın herhalde çok Sevgili Bikini???!

Çok şükür, ruhumuz ince de, ayı hal ve hareketlerden de acilen kurtulmalı! Nasıldı? Nasıl başlamıştık her şeye?

Yavaş yavaş! Adım adım! Başlangıç seviyesinden veeeeee yenidennnn!!! ;-)))))


Tara Stiles'ı tanımadan önce, Yoga'yı sadece birkaç nefes ve esneme hareketinden ibaret olduğunu sanırdım. Keşfettim ki, Yoga, harika bir incelme egzersizi!



Yoga'nın bir sürü sağlığa faydası herkesçe bilinse de, ben nasıl incelttiğini şöyle bir Bikini dilinden anlatayım:
  • Kendi vücut ağırlığınla gerçekleştirdiğin Pose'lar, Yoga Duruşları, tüm vücut kaslarını kullanmanı gerektiriyor! En zor çalışacak kaslar bile, bu denge ahenginde hep birlikte ele ele veriyorlar!
  • Güç, dengeye konsantrasyon, esneme ile birleşince, kaslar kemikleri sıkı sıkıya sarmak istiyor! Kaslar, aradaki yağlara, "çekilin arkadaş, biz kenetlenmek isteriz!" mesajını veriyor! "Lean" denilen, uzun ince kaslara, enden daralan bir vücuta yolculuk başlayıveriyor!
  • Eklemler, özellikle omurga, rahatlayarak, uzunluğa, esnemeye ve güce kavuşuyor! Ve bu günlük vücut duruşuna anında yansıyor! Otomatik dik duruşlara sahip olunuyor!
  • Kası katılaştıran, gerginleştiren laktik asidi serbest bırakıyor. Eklem ağrısıymış, krampmış hepsi yok oluyor! Ne çektik be, şu hareket özgürlüğümüzü engelleyen tutulmalardan!
  • Bağ dokusu güçleniyor! Amanın, bu cildin de daha sıkı ve genç olması anlamına gelmesin?!
  • Pose'larda alınan uzun ve derin nefesler, şu hepimizin baş belası kortizol (nasıl bir baş belası olduğunu merak edenler buyrunuz: "Kilo Vermenin Gizli Düşmanı: Kronik Stres") ile anında baş etmeni sağlıyor!
  • İç organlara masaj da oluyor desem! Sindirim şikayeti olan var mıydı?!
  • Bu Pose'lar, müthiş bir dikkat ve konsantrasyon gerektiriyor! Farkındalık kendiliğinden ortaya çıkıyor! "Zihnin ana dönüşü!". Mideye şuursuzca atıkları göndermek ne mümkün, pembe GI'lara doğru seçimler kendiliğinden gerçekleşiveriyor!

Ahhh hayalimde, yoga derslerine katılmak var. Hele biliyorum ki Cihangir Yoga şahane bir yer! Mâmafih, bu İstanbul iş hayatı temposu ve trafiğinden, ne mümkün?! Bir şeyleri, zamanında yetiştirmek yüzünden hayatım ziyadesiyle stres yüklü! Bir de derse yetişiciiim paniğini kendime, şimdilik, yaşatamam.. Keza, nasıl olsun? Geçen hafta, deli manyak trafik yüzünden 20:00'den önce ofisten çıkamadım! Hem, "istediğim zaman bir şeyler yapabiliyor" ihtimali, beni sonsuz motive etmekle birlikte umudumu hep taze tutuyor!

Gelelim, en başlangıcından, en güzelinden, Tara Stiles "Günaydın Gün" Yoga'sına (Üstelik sadece 4 dakika):




Ve de eve gelir gelmez İncelten Yoga, başlangıç seviyesi ile (Sadece 9 dakika):



Başlamak her şey demek...
Güçlendikçe daha şahaneleri bizi bekler...


8 Eylül 2013 Pazar

Cross Check

Bayılıyorum, tatil zamanı kendimi ölçüp biçmelere, üzerine orantılar kurup hesaplamalar yapmaya.. Hem arkadaş Pazartesi'lerin, ayın ilk günlerinin yükü yeterince ağır, ne gerek onlara bir de hedef stresi yaşatmaya!


Son duruma bir göz atalım:

9 Nisan 2013: "Herşey Böyle Başladı.."
3 Ağustos 2013: Ege Sahilleri'ne gidiş
20 Ağustos 2013: Tatil dönüşü ve 10 günlük SÜPER HIZLI ve MÜTHİŞ SAĞLIKLI Zayıflama Programı başlangıç
29 Ağustos 2013: 2. Mini Tatile gidiş
8 Eylül 2013 (bugün): Yeniden uçuşa hazırlık




9 Nisan 13 3 Ağustos 13 20 Ağustos 13 29 Ağustos 13 8 Eylül 13
Göğüs (cm):
96
91
90
89
89
Bel (cm):
81
69
70
67
68
Basen (cm):
96
91
90
89
89
Kilo (kg):
60
53,3
55,2
52,2
53,1


E hedefleri de malum, şöyle ki, belirledik: 2014 Takvimim de Hedefim de BEL'li !!! ;-)

  • 21 Kasım 2013: Alessandra Ambrosio olucam!
  • 2014'e Karolina Kurkova şeklinde gireceğim!
  • Bahara kadar da sırasıyla Helena Christensen ve Miranda Kerr!
  • Ve Isabeli Fontana ile de başlar yaz tatili!

E artık, önümüzdeki yaz, 2015 Takvimi'mi de kendim çekerim. Yalnız iyi bir fotoğrafçı lazım! Mert Alaş, hastasıyız, beni okuldan hatırlar mı ki? Yavaştan yavaştan network bağlantılarını kurcalamakta fayda var! :-)))



Bundan sonrası pek kolay değil gibi yalnız!!!

Zira kış geliyor! Aslan burcuyum ama, bir kış uykusuna yatma eğilimim de var yani. "Güneşin kızı" olarak, kapalı havalar beni depresyona sokar!!! Aman bir de çok üşürüm ki, yataktan çıkmak feci zor! Üst üste giyilen kazaklar hırkalar, tüm o beli, tehlikeli bir şekilde göz ardı ettiriverir, aman!!!

İş yoğunluğu da ister istemez artacak. Deadline'lara yetişme stresleri.. Yemekler toplantılar.. İstanbul trafiğinden hiç bahsetmiyorum! Akşam gelince, kapkara havada dizi karşılarına kendini atmalar.. Bir de sıcak şarap mevzusu var ki, oy oy oy..


Güneşsiz günleri biraz D vitamini ile desteklemek gerekecek! Bağışıklık sistemimizi kışa karşı koruyalım!

Sahillerden de pek uzaklaşmamak lazım. "Aman da kuma basasım geldi, hoop ben bir Long Beach'e akıp geleyim" lüksümüz yok elbet de, beyin arkadaşı az da olsa kandırabiliriz gibi.. He heeee.. ;-)

Bilinç altıma "Sahilde Yapılacaklar Listesi" vermeye devam ettim mi, o anlayacağını anlar!



Gelelim, "Bu bel gerçekten de bu kadar incelebilir mi?" endişeme. Önce 64, sonra 62, derken 61 ve son hedef 58??? Olabilecek şey mi? Var olanları tüm detayları ile biliyoruz da, yani bana olur mu? Şu an 68, bir 10 cm daha demek! Bakiim, şöyle yanlarımdan ellerimle bir yoklayayım! Lop lop maşallah! Et olsa iyi! Her neyse, şimdi moral bozmaya gerek yok!

Sonuç, bunun daha yolu var! Hem de baya! Zira, bel dediğin boşluk, kaburgalar biter kalça kemiği başlangıcına kadar olan o aradır ya! Hayret bir şeysin Bikini!

Bu arada, şu kaburgalarımı az da olsa gün yüzü ile bir görsem, başka bir şey istemem! Ha bir de var yaaaaaaaaaaaaaaa, "Buyrun, bu da kalça kemiğim!" havaları nasıl atılır ki, offff... :-))))




Bizim, Ünlülerin Spor ve Beslenme Koçu Murat Tavman ne demiş:




E haydi o zaman! ;-)






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...