tatil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tatil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mart 2014 Cumartesi

Zorunlu Sırtın Yer Görme Hali

Çarşamba akşamı, gecesi diyeyim, Galatasaray-Chelsea maçından eve donarak gelince, yün battaniyemi hemen çıkarayım dedim. Yatağın bazasını nasıl hızla kaldırdıysam, "Ayyy!" diye bir ses hatırlıyorum içimden fırlayan...

O kadar üşümüş, o kadar uykum gelmişti ki, sıcağıyla anlamadan uykuya daldım hemen.




Sabah yataktan kalmak üzere dikileyim dedim. Ne mümkün? "Ayyy noldu belime böyle?"'li kala kalmalar. "Bir daha yatarsam kalkamam" dedim, üstümü giyindim "ayyy, uyyyy"'larla. Ugg'larımı zor ayağıma geçirdim. Arabaya bir şekilde bindim de, trafikte bekledikçe, sırtıma, belime binen ağırlıkla mıdır nedir, bir ağrılar başladı, yaşlar indi gözümden. Ofise girdiğimde surat bembeyaza dönmüş olsa gerek ki HR izin kağıdımı anında hazır etti. Ben hala notebook'umu toparlama ve yanıma alma derdinde. "Kızım bırak!"

Maslak Acıbadem Acil'e gidene kadar, kafamdan bin bir türlü düşünceler: "Beli kaydırdık mı acaba? Amanın, fıtık etmemiş olayım kendimi? Ya ameliyat derse? Ameliyat falan hayatta olamam! Zorla uyutuyorlar insanı, kontrolüm dışında kesiyor biçiyorlar bedeni!!! Yok yok, Acil'e değil de uzmanına mı gitseydik ki? Belin uzmanı hangi bölüm ki? E canım, yönlendirirler herhalde acilde! Allah'ım, hayatım bir baza yüzünden bitmedi umarım! Ayyyy Sabah Sqauat'ımı da yapamadım! Delirdin sen herhalde! Ya bu bel kaydıysa? Yok ya! Da çok ağrıyor ama! ..."

Yakışıklı doktor abimiz daha beni muayeneye başladı ki, ilk sözü, "Ooooo, spor yapıyoruz, bu iyi!" Bembeyaz suratıma biraz renk gelir gibi oldu sanki. Bir kendinle gurur duymadır, bir havalara girmedir... Vay anasını, "fit"'liğim resmen doktor tescilli artık.. :-DDDD

Neyse, sadece bir kas tutulmasıymış. Ohhh rahatladım. Ödem oluşmuş, biraz yatak istirahati, ağır kaldırmalara dikkat...
...ve 1 hafta spora ara.. "Ama!" doktor abimize nasıl bir bakışım varsa.. Büyük ihtimal, bilmem kaçıncı şampiyonluk kupasına koşan profesyonel sporcu sandı beni. Alemsin Bikini. Doktor: "Pazarlık yok! 1 hafta spor yapılmayacak. Ağırlık kaldırılmayacak. İlaçlar düzenli kullanılacak. Ödem iyicene geçmeli! Bir tane de iğne yapalım sana şimdi!". "Ne? İğne mi?!!!!" Benim surat tekrar bembeyaz.

Hangi ara alındıysa, tutuşturdular elime bir ekmek arası Ramiz Köfte, diğer elime de ayran. "Ben ekmek yemem" dedikçe... Neymiş, ekmek belime güç verecekmiş!!! Hey Allah'ım!

Eve gelmemle, koltuğa uzanmam ve "Hafta içi televizyonlarda neler olur ki?" zaplamalarıyla, uyumuş gitmişim. Akşam üstü uyandım. Uyku sersemliliğiyle, "Neredeyim? Hangi gündeyim? ... Ama ben yarın raporluyum! Yuppiiieeeee.." Zıplama Bikini!!!!!

Bu Muscoril ve Voltaren birleşmesi nasıl süper bir şeymiş?! Bu nasıl şahane gevşemedir?! Yıllar oldu bu kadar misssss uyku çekmeyeli. 

Hafta içi, saat 10:00 ve ben hala yataktayım. Suratımda açan gülümsemeyle bel ağrılarım da hafifledi sanki. Önce hemen şu iş maillerime bir bakayım, aradan çıkarayım.





Sonra günü nasıl geçireceğim üzerine gelsin planlar...

Tüm gün yatarak ne yapılır ki????? :-(

Ahhh, kitaplarım! Baş başa geçireceğimiz tam 2,5 gün. ;-)))
Daha kapağını bile açamadıklarımdan mı başlasam? Yoksa, hep yeniden okumak istediklerimden mi?





En iyisi mi, hepsiyle olabildiğince özlemimi gidereyim.





Belki DiziMax'lere dalarım, ya da Oscar filmlerine. Home TV de izlerim.
Aaaaa, dergilerim de güncellenmiştir, Mart ayı geldi ne de olsa.

Yahu, illa, bir şey yapmak zorunda mıyım ki?! Hiç! Öylece yatıp, uzun uzun hayaller alemine dalayım.. ;-))))





Velhasıl, bazen sırtın yer görmesi ve sadece kendinle geçireceğin günler, ruh ve beden için gereklidir.

Zorunlu olmadan da bunu hatırlaman dileğiyle Bikini...







14 Ekim 2013 Pazartesi

Yemek Israrcıları ile Baş Etme Yöntemleri

Tatil gibisi yok! Şu 3 günü kendime ayırdım. Sonra ver elini anne kucağı..

Tam bir Bayram havası olacak! Yemekler çoktan planlanmış, alt hazırlıklar bitmiştir. Büyük dayım da geliyor ki.. Annem ve Teyzemler coştukça coşacaklar! Tatardır kendileri.. Hamurun deli çılgın çeşitliliğe ulaştığı bir mutfak: En sulu içten Çiğbörek, en ateşli kızartmalısından Kıygaşa, sıvı yağ ile elde açılan ve fırınlanan Cantık, en az 20 kattan oluşan yırtılmak üzere ki incelikten yapılan Baklava.. Çeşit çeşit Kobete'ler..
Oyy oy oyyyy..

Sadece bununla bitse! Annem'in can arkadaşları, benim ünlü Altın Kızlar, da başlamıştır hazırlıklara.. Bir de bunlar pek şirin komik! Yarış ediyorlar aralarında. "Ben kızıma şunu yaptım!", "Ahh kuzucum, bunu nasıl da özlemişsindir!", "Yarın da bendesiniz! Kızıma neler hazırlayacağım neler!"..

Hayatımın en değerli varlıklarına nasıl "HAYIR" diyeceğim ben!!!!!!




İş yerindeki Sabotajcılar ile baş etmek kolaydı! Nasıl da haykırmıştım, yine bir yurt dışından gelen sevgili iş arkadaşımın çikolata ikramına.. Sağlıklı, yepyeni bir hayata başlamışım! O zehirli GI bağımlılığından kurtulmak için ırgat olmuşum!!!! Sabote edeni ezmem mi??? Neye uğradığını şaşırmıştı zavallım! "Deli bu be?!" dedi, büyük ihtimal!

Sonrasında..  Daha herkesler uykulu, afyonu patlamamış halde ofise varmışken, benim deli müthiş enerjime dayanamayan yine aynı zavallım, "Sabah sabah, bu ne kafası?"'yla saygı duyar oldu!

Pet şişedeki Sassy Su'yuma, öğle yemekleri tabağımı uzunca hazırlama titizliğime, ikramlara "Ne tatlısın. Bayılırım. Ben birazdan alayım!" geçiştirmelerime (Zira, bu, karşındakini kırmadan ve 2. ısrara izin vermeyen müthiş bir Baş Etme, zaman kazanma Yöntemi), pek bir alıştılar. 5 tanesi Sassy Su tutkunu oldu şimdi! Bir tanesinin annesi, bana her gün dualarını yolluyor! Yemeğimin fotoğrafını çekmeyi unuttum gibi oluyorsam, uyarıyorlar! 3 gün önce de diğeri, "Tabağımı seninki kadar güzel hazırlamış mıyım?".


Henüz "sevgi" bağı geliştirmediğin, Yemek Israrcıları ile Baş Etmek, çok daha kolay! İkram ve ısrarlara "HAYIR" demek, henüz bize öğretilen "KABALIK" seviyesini almamıştır! Ha, yeni iletişime girdiklerin zaten seni "Bu böyle" şeklinde kabulleniveriyorlar!



İskender'i pidesiz servis edilmesini istediğimde, her seferinde garson, şaşkınlıkla, defalarca "Pidesiz?" sorgulaması yapıyor! İskender dediğin pidesiz olur mu hiç?! "Yanında, ayrıca getireyim hanfendi!". Net ve en tatlı tavrımla, "Diyetteyim! Almayayım, çok teşekkür ederim!" hemen işe yarıyor! Yine de bazen bir burukluk seziyorum. Garson servisi getirdiğinde, "Tam istediğim gibi olmuş! Şahane!" diyince gönlünü alıveriyorum. Hesap öderken, "Güzel etinizin doyasına keyfine vardım! Bayıldım!" ile de sonraki gelişime zemin hazırlıyorum ki, artık ne zaman oraya gitsem, o benimkinin uzaktan, "Hanfendinin pidesiz iskenderini hazırlayın!" coşkusuna sebep oluyor!

Geçen iş yeri kafeteryasındaki, tatlı mı tatlı, yanakları al al, servis yapan tonton teyzemiz, dayanamadı: "Kızım, dikkat ediyorum, aferin yoğurtlar çok sağlıklı, ama be güzel kızım, hiç pilav, makarna, ekmek yemiyorsun! Zayıfladın bak, azcık pilav vereyim türlünün yanına!". Sıra da çok, arkada bekleyenler, "Yok yok almayayım!". Bir mırıldandı ki arkamdan! Kızdı belli ki.. Dayanamadım, onun da işi bitince, aldım karşıma uzun uzun Şu Karbonhidrat Meselesi' ni anlattım. Ertesi öğlen, mercimek çorbasından alayım dedim de bizim tonton: "Yoooooooook kızım, bundan sana vermem! İçinde un var!". Kucaklayıp öptüm...





Ama bu iş, en sevdiklerine, canlarına, dostlarına, ailene gelince, hiç de kolay değil! Aksine çok zor! Aslında hepsinin, 10 numara 5 yıldız destekçin olmasını bekliyorsun da, en baş etmesi güç, en zor "HAYIR" diyeceğin Yemek Israrcıları maalesef onlar!

Zira, "diyet", yoksunluk, kısıtlama, zavallılık ve mutsuzluk hal durumlarıyla bağdaşmış bir kelime!!! Kurtarmak istiyor tüm sevdiklerin seni bu esaretten... Nasıl kırılır ki onlar şimdi?!

E bir de yıllarca, "Bayılıyorum senin bu tavuklu patatesli böreğine!", "Senin Mekik'lerin yanında Liva'nınkiler halt etmiş!", "İtalya'da yok böyle pizza!", "Böyle sufle, ben diyen balık restoranlarında bulamazsın!" cümleleriyle ateşli aşkını göster dur, şimdi "Tarzım değil, hıh!" mı diyeceğim??? Kim inanır?!

Süper bir fikir geldi aklıma.. Neden daha sağlıklı yiyecekleri beyinlerine kazımıyorum ki ben?! Hemen şimdi hepsini arıyorum. "Ben geliyorum, beni özlediniz mi? Neler hazırlayacaksın banaaaaaaaaa?" şımarıklığın arkasına, "Senin Kısırını bir özledim ki!", "Geçen mercimek köftesi yedim, senin yaptığın gibisi yok!", "Torbada tavuk!", "Yeşil Salata!", "Zeytinyağlı!". Yeni sevdiğim şeyleri onlara aynı ateşli aşkla hissettirmek lazım. Böylece bunlarla mutlu olduğumu onlara göstermiş, şefkat ve sevgilerini doyasıya akıtmalarına izin vermiş olurum. Herkesler mutlu! ;-)





Zaman ve sabır varsa, uzun uzun Yepyeni Hayatını, Sağlıklı Beselnme'yi anlatmak en şahane kökten çözüm..

Annem, yıllarca, "Bugün ne yedin aşkım? Aaaa ama çok az yemişsin! Şimdi hemen kendine bir şeyler hazırla! Olmaz öyle!" diye her Allah'ın günü arayanlardan. Onu ikna edip, destekçim haline çevirmek için her gün sabırla, bazen o sabrı bulamadım ya, beslenme şeklimi anlattım durdum. Karatay Teyze'yi anlattım. Zehirli karbonhidratları saydım. Alkali olma durumunu anlattım. Yok! Yılların inançlarını değiştirmek hiç kolay değil. Sonra baktım olmuyor, geçtim bilimsel detayları, sağlıklı beslenmenin bana ne şahane şeyler kattığını anlatmaya koyuldum. "Merdivenler'i koşarak çıkıyorum artık Mamişko!", "Sabahları zımba gibi uyanıyorum Annecim!", "Hipoglisemiden eser kalmadı Birtanem!", "Sesimdeki enerji oralara kadar geliyor değil mi Güzeller Güzeli?"..

Ve bu yaz, uyandığımda Limonlu Su'yum hazır ve ekmekçiden Tam Çavdar Ekmeği keşfedilmiş günlere geldik! Bu arada, kendi de başladı Limonlu Su'ya.. ;-)))

3 hafta önce, "Şu ingiliz karbonatlı suyu ne kadardan yapıyorduk?". Belli ki Altın Kızlar, alkali olmaya karar vermiş! :-)))



Özetliyorum! Kimseyi kırmadan, en tatlı şekliyle İkram ve Yemek Israrcıları ile Baş Etme Yöntemleri:

  1. En yakınlarıma "Diyet" lafının konusunu bile etmiyoruz!!!! Gurbette yaşıyoruz, bir de yemek yoksunluğu yaşadığımızı zannetmelerine izin vermiyoruz! Hele hele "Ahh aslında bayılırım tüm bu poğaça, börek ve keklere de, cezalıyım, dokunamam!" imajını hiç vermiyoruz!
  2. Olabildiğince çok sağlıklı yemekler üzerine aşkımızdan bahsediyoruz! Bilinç altlarına, pembe GI'larla nasıl da mutlu olduğumuzu iyicene yerleştiriyoruz.
  3. Çikolatalar, şekerler, tatlılar havalarda uçuşuyor olacak!  Bu tür ikramları geçiştirmek için şahane bir taktik: "Çok teşekkür ederim. Çok severim. Ben birazdan alayım." O zaman geçer ve öncelikle ben ve herkes konuyu unutur gider!
  4. Tabağımı kendim hazırlamam en stratejik nokta! Onca Tatar böreğinin içinde, illaki salata ve vazgeçilmez kavurma olacaktır! Totoyu kaldırıp, evin kızı edasıyla yardım ederken, kendimize de en şahanesinden tabağımızı hazırlıyoruz!
  5. Küçük beyaz yalanlar, "Ellerimle yaptım?", "Sana hazırladım!", "Mutlak denemelisin!"'lere şahane çözüm: "Oooo ben dayanamayıp, götürdüm bile ondan! Şahane olmuşlar! Ellerine sağlık!"
  6. "Ben kendim şekerim! Daha fazlasına ne gerek! Değil mi?" türü esprileri de sık sık patlattık mı?!

Son olarak, kendime BEL'li hedeflerimi her daim hatırlatacak bir iPhone wallpaper hazırladım ki, farkındalık mümkün değil kaybolsun!!!










2 Eylül 2013 Pazartesi

Kalbim Ege'de kaldı!

Kalbim Ege'de kaldı mı?! Kimin kalmaz?!

Son 3 yıldır AtlasJet'i keşfettim. Ve nasıl seviyorum onları. "Kek mi? Sadviç mi?" ikramlarına ek, bir de benim gibi deliler için ton balıklı salata olsa fevkeladenin fevki olacak ya..

Hüznümü gören kaptan, "Üzülme Bikini, seni Ege sahili boyunca uçurur, Çanakale'den alıştıra alıştıra Marmara'ya alırım! Nasıl?"

iPhone'umdan açtım Anna Vissi'mi, gittim ki nerelere..




Ege sahilleri eşiliğinde..









29 Ağustos 2013 Perşembe

Bikini Projesi 10 günlük SÜPER HIZLI ve MÜTHİŞ SAĞLIKLI Zayıflama Programı: Gün 9

Bikini Projesi 10 günlük SÜPER HIZLI ve MÜTHİŞ SAĞLIKLI Zayıflama Programı 9. gün

Dün gece yatmadan hatırladım: zamanında müthiş süper iyi gelen, yine biriciğim Tara Stiles'ın "Yaşam Gücünü arttıran" mini motivasyon meditasyonu vardı! Sabah GNC desteklerimle içtiğim dev limonlu suyum ardından onunla başladım güne:

Hayat ağacı bilinci üstüne Raphael'den istediğim şifa desteği muhteşem geldi hemen! Dur ben bunu saat başı yapayım! Sassy Su şişelerime alışan ofis, bunu da yadırgamaz artık sanırım. Aman, adım "çılgın"'a çıkmış bi kere.. Bunu kullanmak lazım! ;-)
Öğle yemeğimi, bezelyeden tek tek ayıkladığım havuç ve patatesler sonrasında keyifle yedim:
İşe yoğurtlarımı da götürdüm ki. 17:45'te hüplettim süper şahane hepsini. İyi ki hüpletmişim. Bugün trafik tam 2 saat sürdü!!! Dünkü kendimle konuşmamı yapmasam, çılgına dönerdim. Kim olsa döner! Bu arada, evim ve işim arasında sadece 2. köprü var desem!!!!
Akşam valiz hazırlayacağım. Ve yarın ofis çıkışı gelsin Atatürk Havaalanı ve 21:30 İzmir uçağı!
Yazmaya fırsatım olmaz da, ama sabah büyük gün: Tartı detaylarını instagram'dan atarım!
Kendime, bana çok iyi gelecek olan, 3 günlük Ege sahilli, şahane günleeeeeeeeeeerrrrr dilerim... :-))))))




20 Ağustos 2013 Salı

Bir döndüm, pir döndüm..

Hay tam da dönüş günü Hürriyet Pazar ekinde görmez miyim kendimi? Latif Demirci, şahanesin vallahi.. Ne de güzel anlatmışsın 11 günlük tatil şeklimi.. :-))))


Latif Demirci: Hürriyet Pazar 18 Ağustos 2013

Tabi ki de yanımdaki su İngiliz Karbonatlı! Arkadaki güneş kremi de Eda Taşpınar imzalı! Flip Flop'lar Nike, gözlükler Prada, bikini de Calzedonia!

Bu arada, o malum sıska arkadaşlarım yanında bikinili fotoğraf çekme durumuna henüz gelemedin. Amma ve lakin deli hırslandım. Ya ben bunları ezer geçerim seneye, ya da ezer geçerim. Bir de bunlar kucaklarında çocukları, bebekleri ile poz veriyor! Durum: cinnet geçirmelik!

Her neyse, sağlıklı beslenmek konusunda 10 numara 5 yıldız olduğum kesin. Bunu müthiş ev yapımı bayram baklavalarına boyun bükerek test ettik. Zira Ege'de Glisemik Endeksi yüksek şeyler yiyenin aklına ne deyeyim. Patates ve havuca ne gerek?! Şeker desen geçiniz! Pilav kültür dışı zati! Tam buğday köy ekmeği de var ki, oh nasıl şahane dünya.. ;-)

Tartılamadım malum. Ama vücudumu o kadar tanıyorum ki artık, en fazla 2 kilo almış, en fazla da belden 2 cm geri gelmiş olmalıyım. O da malum şu akşam üstü başlayan "Oh da 100% malt candır"'lar, "Bu gece, bizim gecemiz"'ler, "Sefamız olsun"'lar, "Yeni olacaksa, Yeni Yeni"'ler, "Urla üzümleri denenmez mi?"'ler.. Ler ler ler...Yani tatil dediğinler.. ;-)

Kesin kafaya koydum, bir sonraki yaz, gururla sahilde bikinili fotoğraflar çekilecek! Cümle aleme de gösterilecek!

İstanbul'a döner dönmez bir spor merkezine mi yazılmalı artık? Derken.. Cunda'ya zeytinlerimiz ve Zeytinyağları'mızı almaya, bir de Ayvalık Armutçuk Pazarı'na da uğramaya gitmişken... Yaptım yapacağımı.. Çarptım mı ayağımı? Kırdım mı en küçük parmağımın yanındaki parmağımı???!!!

O parmakla da kırıldı mı bütün motivasyonum? Hayatım karardı sanki! Profesyonel sporcu olmuş da, sahalardan çekilme sancısı sanki? Yani, ne olacak şimdi?



19 Ağustos 2013 Pazartesi

Ege'de Cennetteyim sanki..

Off ne tatildi ama.. Şahane geçti doğrusu.. Yiyemediğim, bu İstanbul'da bulamadığım kadar taptaze, toprak kokan, organik mi organik domatlar, tatlı biberler, salatalıklar, maydanoz ve bebek rokalar.. Zeytinin her türlüsü.. Peynirin en taze sütünden yapılanı... Hele hele o Ege yeşillikleri, otları yok mu? Kimisi kavrulur, kimisi haşlanır, kimisi nefis süzme yoğurtta çevrilir, sarımsakla da doyurdun mu?.. Ve her şeyin üzerine gezdirilen o halis muhlis zeytinyağı..

Yumurta desen, pazardan alırken daha sıcak.. Ege'de dolanan tavuktan daha mutlusu olabilir mi?!

Proteinin en hası ve her türlüsü.. Ovasından denizine.. Koşturmaktan yağ da tutmayan bu etlerin mangalı bile sağlıklı! Mis mis..

Bunca muhteşem meze, bunca gerçek et, "bir büyük" ya da Klazomenai’nin (Urla) üzümleri ile şenlendirilmeden edilmezdi gari.





Açık havada yapılan Yoga en büyük tutkumdu! Serin sularda yüzmek şifa vallahi! İncecik kumda o uzun yürüyüşleri de ekledin mi?! Ege'de Cennetteyim sanki..



9 Ağustos 2013 Cuma

"Biraz zayıflasaymışsın!"


Rötarlar sonrası geç saatlerde ulaştım yazlığa. Valizleri öylece bir yere fırlatarak kendimi yatağa zor attım. Sabah paniğim görülmeye değerdi doğrusu! "Tanrım, başımda Alkali Su'yum yok! İngiliz Karbonat'ımı nereye tıkmıştım ben? Bir şişe bulmalı! En iyisi limon sıkayım!". "Annneeeee, nerede bu senin sıkacağın! Daha dev bardaklarımız yok muydu bizim?"." GNC'lerim? GNC'lerim?! Tartı neredeydi peki?" Hatırladım, aşağı kattaki tuvalette! Koştum! "Annnnnnnneeeeeeee, bu tartı çalışmıyor amaaaaaaaaaa!". Nemden pilleri mi bozuldu ki bunun! E ama 52,5 kg'mı görmek istiyordum!! Neyse, vardır bunda da bir sebep. Tanrı tatilde tartılmamı istemiyor olsa gerek!


Neyse limonlu suyumu hazırladım! Bir tanede Mamişkom'a yaptım, e başlasın derin anne kız sohbeti.. Kahvaltımızı birlikte hazırlarken, baktım şahane bir tam tahıllı köy ekmeği! Altın bulmuşcasına boynuna atladım Canım Mamişkomun! Meğer köşedeki ekmekçide hep olurmuş da bilmez mişim! Heyoooo.. En sevdiğim o uzuuuuun kahvaltılara daha da keyif geldi şimdi!


Geldiğimi duyan yazlık arkadaşlarımdan kim varsa arayan arayana! Akşama program yapıldı! Geçen yaz hamile haliyle bile incecik olup, sahillerde bikiniyle dolaşan "Cesur Sıska"'larda rakı mangaldayız! Ondan farkı olamayan kız kardeşi de burada! Bizim doğumdan sonra 3 ayda eski formuna dönen, hem sıska, hem uzun, hem sarışın "Bayan Vücut" da buradaymış! Ha, geçen yaz 45 kiloya inerek rekor kıran "45'lik Sıska" yeni doğum yaptığı için, bebişi uyutur uyutmaz bir uğrayacak! Bu arada, herkeslerin çocuğu mu olmuş? Bana mı öyle geldi?!!! Ben mi kaldım tek??!! Neyse, bu konuyu derhal geçelim!

Çocukluğumdan beri bu sıskalarla geçen yazları bir düşünüyorum da! Sahile inmemek için uydurduğum bahanelerin hatti hesabı yok! Sonradan aramıza "Koca Totolu" karıştı da, azcık tenim güneş gördü!

Akşama ne giymeli? Şu valizimi yerleştireyim, bulmalı en ince göstereni! Yorumları merak ediyorum! "Sen zayıflamışsın!" diyen olur mu acaba?


Ben yine de siyah elbisemi giyeyim, ilk gün için! Dolgu topuk hasır siyah ayakkabılarımı taktım mı ayağıma...

Mangal yakılmış çoktan! Herkesler burda, tam bir İtalyan ailesi sofrası! E anneler ve babalar da var işin içinde! Bitmedi bunların "Kocaman olmuşsun!" gururları!!! Torunlar da ortaya çıkınca, şimdi "ahh sizler de böyleydiniz"'ler başladı! Herkesler biriileri ile özlemini gideriyor!!! "Ooooo" deyip ayağa kalkmalar olunca, birileri daha bahçe kapısından göründü anlamına geliyor! "E haydi o zamanla" kadehler havalanıyor! Bayram gecesi bizde böyle kutlanıyor!

2 tane biftek ve yanına aldığım bolca salata ile keyfim şahane! Bir ara, "Bayan vücut" yanına yaklaşıyor! "Zayıflamışsın, şahane gözüküyorsun!" diyor! Bir gururla "Gerçeten mi?!" diyerek, tekrar etmesini 4 kulak dinliyorum. "Cesur Sıska"'dan hiç yorum yok! Ama koşturuyor yavrum, ev sahibesi ne de olsa! Da, yine de bir yorum yapabilirdi sanki!?!




"45'lik" gelemedi henüz! Onu merak ediyorum! Biraz kıskançtır! Hırsından zayıflamıştı zaten. 2 yıl önce burnunu da yaptırmıştı. Çılgın.
Bizim "neler yaptın?" sohbetleri devam ederken çıka geldi!
Kucaklaşmalar derken, şöyle boydan bir süzüp, o meşhur kıskanç edasıyla "Biraz zayıflasaymışsın!!!".

E bunun üstüne ben bir cila da çeker, misler gibi uyurum!



4 Ağustos 2013 Pazar

Gün 112: Valiz Yapıyorum!!!

Sabah heyecanla 10:00'dan önce uyandım. Bugün benim valiz hazırlama günüm! Hemen, enerjime  enerji katacak dev limonlu suyum ve 1 muzumla, vardım bikinilerime.. Henüz hayalimdeki bikiniyi almadım, e tam olmadım çünkü. Var olanlar şöyle bir incelenir. Ayrılacaklar ayrılır, elbette mayoların hepsi!!! Bir cesaretle siyah olandan başlanır! Ayanın karşısındayım! Durdum! Bakıyorum! Yine durdum! Bir daha bakıyorum! Ya tamam altlar bollaşmış, üstler de pek güzel oturdu da!!!

AMA YAAAAAAA TAM OLMAMIŞIM Kİ BEEEEEEEENNNNN!!! OLMAMIŞ BU! OLMADI BU! GİTMİYORUM BEN TATİLE FALAN! GÜN YETMEDİ!!! E ZATEN SON 1 HAFTADIR İŞ YETİŞTİRİCEM DİYE YOĞUN STRES! YAAAAAAAAAAAAAAAAA...

Ateşler bastı, hıçkırıklarla bir süre sonra sakinleştim. Küstüm kendime.. Yürüyüşe verdim kendimi. Konuştum da kendimle:

Bak Bikinicim, henüz mükemmel olmadığını zaten biliyordun. Onu da olacaksın elbet! Kaçırdığın bir şey yok! Bu günleri de hiç görmedin, keyfini çıkar! Geçen yılı düşün! Ondan öncekini.., daha öncesini...

Ekmeksiz pazar kahvaltımı hazırladım balkona. Boğaz esintisi iyi geldi. Hmmmm, tüm bu gerginliğimin sebebi PMS olsa gerek! Su da tuttum ben tabi şimdi! Karın da şişti! Ya valiz hazırlama gününde olur mu bu? Ayyy bi dakka ya, ben denize girebilecek miyim ki? Bak telaşım nasıl başka yöne değişti şimdi? Üzüleyim mi, sevineyim mi? Kızayım mı? Kafa atayım mı? Hain PMS!!! Hem dur bakiim, daha bugünle 4 gün var. Da.. Çok iş telaşım da var! Beslenme düzenim zaten artık kolay da adımlarımı ve yogamı tamamlamaya fırsatım kalmıyor! Hem stres gerçekten de kilo vermeyi engelliyor, özellikle bel bölgesinde tutuyor hepsini. Korkudan bırakmıyor, aslında eriyip gidecek olan o yağları.. Offf karnım ağrıyor!!!

Neyse şu limonlu şekersiz çayımı da içeyim, valiz hazırlamaya devam. Ama yanlış yerden başladım galiba. Şimdi, keyif veren bir strateji geliştirmeli! Bacaklar süper şekle girdiğine göre, dikkat oraya çekilecek. Uzun hiçbir şey almak yok! Her türlü miniler fora! Denizde kalınacak süre 14:00-18:00 arası, yani alt tarafı 4 saat. 8 saat de uyku. Kalıyor 12 saat.. Ha haaaaa... Ya hem, bu Ege Sahilleri ne hallerimi gördü?! Yeni bene bayılacaklar! Eda Taşpınar'ın pek yakınına hala uğramayacağım gerçi! Aman şu paparazzi'ler çekim yapar falan! Ama dur, akşam üstleri, şöyle üstümüze bir şey giydik mi, gelsin şip şaklar!!! :-)))

Dolayısı ile öncelikle mini tek parça elbiseler giriyor valize:




Ardından mini etek ve şortlar! Bu arada, kemer almak lazım, kimisi düşüyor üstümden! ;-)



Bunların üzerine tiriller ve ketenler..



Düz renk askılı ve t-shirt'ler..




Desenli t-shirt:



Her güne bir günlük şort:




Ayakkabı, çanta ve kemerler..




Plaj kıyafeti..



Ve elbette, eleyip karar verdiğim BİKİNİLERİM:



Yarın ve öbürsü gün de, bakımlarım, vücut, el, ayak, cilt, saç ve güneş.. Makyaj malzemelerim.. Ojeler.. Tüm GNC desteklerim.. Elbette ingiliz karbonatı ve pH damlam.. veeeeeeeee kitaplarım.. Onlara karar vermek de çok zor! Hepsini alasım var. Uzuuuuun günler var da sınırlı sayıda! :-((((

İtiraf ediyorum tatilim sadece 11 gün! Yine dünyalar ödenecek bagaja! :-(

Bu arada daha 30 Ağustos var. Perşembe'den çıkılır tekrar Ege'ye doğru! Ehhh Ekim'de Bayram'da da Akdeniz'e akılır.. Bikini Projesi son hız devam.. :-)))

P.S.: Yarın Nike şortlarımı XS ile değiştirmeye gidiyorum! Bir haftada genişlemişler bunlar!!!! :-))))



8 Nisan 2013 Pazartesi

Hayalimdeki Bikini

Geçen yaz 23 Haziran Cumartesi: benim için yılın ilk "Bikini"günü! 4 çift Burc Beach'e gidiyoruz.


Problem, kızlardan birinin model olması, öbürünün hamileliğinin 8. ayında bile hala incecik kalması, diğerinin de genetik sıskalığı değil! Problem, benim zayıflamak için yeterli zamanı bulamadan sezonu açmak zorunda kalışım! Ah bir 2 haftam daha olsaydı, Dukan Diyeti ile tüm bu fazlalıklardan hemencecik kurtulurdum!



2 gündür gözüme uyku girmiyor. Daha zayıf gösteren bir bikini bulmalıyım! Hemen yarın İstinye Park talan edilecek! Sadece bu Cumartesi'lik ucuz bir tane almak yeterli! Ne de olsa yaz tatiline kadar, ki tam koskoca bir ay var önümde, hayalimdeki bikiniyi alacağım; o uçak pembe tatlı rengi, incelikle bezenmiş aplike çiçekleri ile ultra feminen MIU MIU Floral appliqué triangle bikini. NET-A-PORTER.com fiyatı €310!





Ya da en iyisi mi ben, totomla aynı kalınlıkta olan, nefret ettiğim, hayatımı zindan eden, yaşama arzusu bırakmayan, 9 kat “bel bölgemi” kapatacak yeni bir tunik ya da XXL t-shirt bakayım! Yine plajda bikinisiyle gözükmeyen tek kız olacağım…



Geldik üzerimi çıkarmamak için atacağım taklalara? En güzeli regl olduğumu söylemek. Bu numarayla geçen yaz, Alaçatı tatilini şahane kotarmıştım! Ama yok bu sefer olmaz! Genetik sıska ile günlerimiz pek yakın şu ara!


Buldum! Hangover numarası yapayım! Hatta hiç numara yapmadan Cuma akşamı güzelce içeyim. 2 şişe buz gibi Casal Mendes işimi görür! Ha haaa, yırttık! Pek zekice doğrusu, kutlarım kendimi! :) Böylece, ne güneşlenmeye, ne dalgalarla boğuşmaya, ne de Beach Ball'a halim olur! Sonra ver elini Gün Batımı Partisi dağıtması! J

P.S.: Miu Miu bikiniyi hala alamadım! Onun yerine bikini üstü giyeceklere dünyaları harcadım!






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...